Asliye Hukuk Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği


ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği

 

FİNİKE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)

 

DOSYA NO : 2019/


CEVAP VEREN DAVALI : 1-) 


ADRES : 


 VEKİLİ : Av. Gizem Gül Uzun


ADRES : 


DAVACI : 


ADRES :


VEKİLİ : 


ADRES : 


KONU : Müvekkiller aleyhinde ikame edilen davaya ilişkin cevaplarımızdan ibarettir.


 AÇIKLAMALAR


Sayın mahkemenizde görülmekte olan 2019/.... esas sayılı manevi ve maddi tazminat konulu davanın dava dilekçesi müvekkillerim ................... ve .....................'ın ikamet adreslerinde 17/09/2019 tarihinde teslim edilmek suretiyle tebliğ edilmiştir. Yasal süresi içerisinde cevap dilekçemizi sunmaktayız.


1) 22/11/2016 günü saat 15:00 sularında müvekkil...................'ın sevk ve idaresinde bulunan ............ plaka sayılı otomobil ile Elmalı yolundan Finike istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalline geldiği esnada bahse konu trafik kazası meydana gelmiştir. 


2) Davacı, dava dilekçesinde söz konusu kazaya ilişkin 50.000 TL manevi tazminatı ve 100 TL maddi tazminatı kaza tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte talep etmiştir. 


3) Söz konusu kazaya ilişkin Finike Asliye Ceza Mahkemesi 2019/..... Karar sayılı kararında;
Sanık ...............'ın üzerine atılı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunu işlediği anlaşıldığından TCK.nın 89/4 maddesi gereğince suçun işleniş şekli, kusur durumu, katılan sayısı, katılanların yaralanmalarının nitelikleri, meydana gelen sonuç göz önüne alınarak alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle ceza tayini ile sanığın taktiren ve teşdiden 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak sanığın cezasından taktiren TCK'nun 62/1 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Suçun işlenmesindeki özellikler, ceza süresi, sanığın ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak, sanığa verilen 10 ay (300gün) hapis cezasının her günü 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a, 52/2.maddeleri gereğince, taktiren 20,00-TL’den paraya çevrilerek, sanığın neticeten 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılması yönünde karar vermiştir. Finike Asliye Ceza Mahkemesinin bu kararı hem tarafımızca hem de Cumhuriyet Savcısınca istinaf edilmiş olup, dosya istinaf mahkemesindedir. 


4) Finike Asliye Ceza Mahkemesi 2017/.......E, 2019/.......K sayılı davada mahkemece yapılan keşif sonucu aldırılan Teknik Bilirkişi tarafından tanzim edilen 02/05/2018 tarihli Bilirkişi Raporu ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden alınmış 06/03/2019 tarihli heyet raporunda davacı ............................'ün ASLİ KUSURLU olduğu, davalı müvekkil ....................'ın TALİ KUSURLU olduğu belirtilmiştir. 


5) Davalı vekilince dilekçesinde, her ne kadar müvekkilinin asli, müvekkilimin tali kusurlu olduğu yönünde raporlar alınmış ise de, dava safahatında alınacak ve olay sonrası tutulan tutanaklar ile davada .................'ın asli kusurlu olduğu, müvekkilinin bu kaza neticesinde yaralandığı, vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar meydana geldiği, bacağına ve koluna platin takıldığı, arabaya binmede zorluk çektiği, kilo aldığı, hayatı boyunca mağdur olduğu, .......... Pastanesi'nin işletmeciliğini yaptığı, pastaneye geçici eleman aldığı ve ekonomik olarak zarara uğradığı ileri sürülmüştür. Davalı vekilinin ileri sürdüğü hususlara katılmak mümkün değildir. Şöyle ki;
Yukarıda da belirtildiği üzere, ceza dosyasında müvekkile tali kusur atfedilerek ceza kurulmuş, ancak dosya istinaf aşamasındadır. Dosya incelendiğinde görülecektir ki, davalı taraf sırf sigortadan zararını karşılatmak için müvekkile suçu asli kusurlu olarak kabul etmesini, maddi ve manevi hiçbir şey istemediklerini belirtmiştir, müvekkil de pek tabii suçu kabul etmemiştir. Kaldı ki müvekkile yerel mahkemece ASLİ KUSUR değil, TALİ KUSUR atfedilmiştir. Davalı taraf, KTK'nın 47/1-d, 52/a-b, 54/a, 84 maddelerini ihlal ettiğinden dolayı asli kusurlu olup, olay tarihinde müvekkilin emniyet kemeri de bağlı bulunmaktaydı. Davalı taraf, olay tarihinde emniyet kemerini takmamış olup meydana gelen zarardan müvekkil değil, aslında kendisi sorumludur. Kaldı ki, ceza dosyasında 2 kere bilirkişi raporu alınmıştır ve müvekkile tali kusur atfedilmiştir. Davacı vekilince yine bilirkişi raporu istense de , dosya zaten bilirkişiye gitmiş ve hüküm kurulabilecek niteliktedir. Aksi takdirde sınırsız bilirkişi raporu aldırılma yolu doğmaktadır. KEZA TEKRARDAN BİLİRKİŞİ RAPORU ALDIRILSA DA MÜVEKKİLİN, TALİ KUSURLU, DAVACININ ASLİ KUSURLU OLDUĞU YİNE ORTAYA ÇIKACAKTIR. 


6) Davacı 50.000 TL manevi tazminat talep etmiştir. Söz konusu kazaya ilişkin dava dosyasındaki mahkemece yapılan keşif sonucu aldırılan Teknik Bilirkişi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden alınmış heyet raporunda kusur durumunu belirleyen rapor incelendiğinde davacı ASLİ kusurludur. ASLİ kusurlu olmasına rağmen 50.000 TL MANEVİ TAZMİNAT talepli dava açması usul ve yasaya aykırıdır. 


Borçlar Kanunu III. Tazminat 1. Belirlenmesi MADDE 51-Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür. 


İndirilmesi MADDE 52-Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında veya artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. 
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına, Borçlar Kanununa ve ''...Kimse kendi kusurundan faydalanamaz.'' evrensel hukuk kuralı ilkesine göre davacı ASLİ KUSURLU olmasına rağmen MANEVİ TAZMİNAT talep etmesi hukuka aykırıdır. İşbu davanın reddi gerekmektedir. 


7) Manevi zararın para ile tatmin ve telafisi hiçbir zaman haksız kazanca ve sebepsiz zenginleşmeye kaynak teşkil etmemelidir. Yargıtay Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları göz önünde bulundurulduğunda manevi tazminatın miktarı bir tarafın zararına ve diğer tarafın zenginleşmesine neden olmamalı, bununla birlikte manevi tazminatın amacı zarara uğrayanda huzur duygusu uyandırmak olup, miktarın belirlenmesinde takdir hakkı kullanılırken objektif ölçülere dikkat edilmesi gerekmektedir. Zira;


Yargıtay 3.HD. 07.06.2012 Tarih, 2012/11299 E. Ve 2013/14561 K. Sayılı ilamında ''....Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların KUSUR oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanununun 4. Maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Davaya konu olan olayda; olayın oluş biçimi, kusur durumu, olayın özellikleri, ekonomik olgular ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde mahkemece takdir olunan manevi tazminat miktarı TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre de çok fazladır.'' 


8) Davacı, kaza sebebi ile acı ve ızdırap duyduğundan bahisle fahiş miktarda manevi tazminat talep etmiştir. Davacının manevi tazminat talepleri günümüz şartlarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve kazadan sonra meydana geldiği iddia olunan maluliyete uygun değildir. Kabul olmamakla beraber müvekkile bir kusur izafesi halinde bile istenilen tazminat miktarı fahiş ve nedensiz zenginleşme niteliğindedir. YARGITAY 17.HD. 2014/5146 E. Ve 2014/7855 K. Sayılı 20.05.2014 tarihli kararında ''....Borçlar Kanununun 47.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak hükmedeceği manevi tazminatın adalete uygun olması, zenginleşme aracı olmaması, özendirici nitelikte bulunmaması gerekir. Tazminatın amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktır. Somut olayda, tarafların kusur oranı, davacıların yaşı, ekonomik ve sosyal durumları, duyulan acı gibi nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı yüksek düzeyde olup, hükmedilen manevi tazminatlardan bir miktar indirim yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.'' demek suretiyle manevi tazminat isteminin fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikte olmaması gerektiğini belirtmektedir.


9) Davacının kaza tarihinden itibaren ticari faiz istemi hukuka aykırı olup, bu konuda da itiraz etmekteyiz. Yukarıda belirtmiş olduğumuz itirazlarımız doğrultusunda haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmekteyiz. 


HUKUKİ NEDENLER : Borçlar Kanunu ve yasal her türlü mevzuat


HUKUKİ DELİLLER : Mahkemece yapılan keşif sonucu aldırılan Teknik Bilirkişi Raporu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden alınmış heyet raporu, Finike Asliye Ceza Mahkemesi 2017/..... Esas 2019/..... Karar sayılı davası, Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırması, Bilirkişi, Tanık ve karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla ikamesi caiz her türlü delil 


SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin de karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini müvekkillerimiz adına saygılarımızla arz ve talep ederiz.30/09/2019

CEVAP VEREN DAVALILAR VEKİLİ

Av. Gizem Gül Uzun

 

 

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN