Asliye Hukuk Cevap Dilekçesi Örneği-Cevap Dilekçesi

Asliye Hukuk Cevap Dilekçesi Örneği-Cevap Dilekçesi

Asliye Hukuk Cevap Dilekçesi Örneği-Cevap Dilekçesi


ASLİYE HUKUK CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-CEVAP DİLEKÇESİ

 

 ANTALYA 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

 

DOSYA NO : 2019/


CEVAP VEREN DAVALI :


ADRES : 


VEKİLİ : Av. Gizem Gül Uzun


ADRES : 


DAVACI :


ADRES : 


VEKİLİ : 


ADRES : 

KONU : Müvekkil aleyhinde ikame edilen davaya ilişkin cevaplarımızdan ibarettir.


 AÇIKLAMALAR


30/09/2019 tarihinde müvekkile tebliğ edilen davacı tarafın dava dilekçesindeki hususları kabul etmemekle birlikte müvekkil aleyhinde ileri sürülen iddialara karşı yasal süresi içerisinde cevaplarımızı sayın mahkemenize sunmaktayız. Öncelikle müvekkile aleyhine açılmış olan işbu dava haksız ve yersiz olup açılan davayı kabul etmiyoruz. Davacı tarafça iddia edilen hususların hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır. Şöyle ki;


1- Davacı vekilince dilekçesinde, müvekkiline babasından miras kalan , kardeşi ile 1/2 hisseli olarak malik olduğu Antalya ili, ..................... bağımsız bölümdeki hissesinin müvekkilin haberi olmadan ve onayı alınmadan emlakçı diğer davalı tarafından satıldığı, müvekkilinin yurtdışında yaşadığından bu olaydan tesadüfen haberi olduğu, Türkiye'ye gelip tapudan hissesinin satıldığını öğrendiği, diğer davalının Afyonkarahisar 2.Noterliği .......... Yevmiye Nolu 29/12/2011 tarihli satış vekaleti ile taşınmazı sattığı, vekaletnamenin sahte olduğu ve imzanın müvekkiline ait olmadığı, sahte vekaletname ile dava konusu taşınmazın beraber iş yaptığı ve arakadaşı olan diğer davalı .....................'e satıldığı, ...........................'in taşınmazı aldıktan sonra vekili aracılığıyla ortaklığın giderilmesi davası açtığı, davalıya tebligat yapılmadan dava konusu taşınmaz hissesinin 08/02/2018 tarihinde diğer davalı .......................'a satıldığı, ....................'ın Afyonkarahisar ilinde yaşantısının olması, hisseli taşınmazın diğer paydaşa haber vermeksizin bir taşınmazı satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve taşınmazın 2 senedir davalık olduğu hususu da tapuda açıkça gözüktüğünden davalı ......................'ın da iyi niyetli olduğundan bahsedilmeyeceği belirtilmiştir. Öncelikle belirtmek isteriz ki, davacı vekilince ileri sürülen hususlar kabul edilecek nitelikte olmayıp, müvekkil aleyhinde açılan davada müvekkil lehinde davanın reddi kararı verilmelidir. Şöyle ki;


Bilindiği üzere, yolsuz tescil, Medeni Kanun'un 1024. maddesinde "Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur." şeklinde tanımlanmıştır. Medeni Kanunun 1023.maddesinde yer alan "Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" hükmü doğrultusunda yolsuz tescile güvenerek iyi niyetle hak kazanan üçüncü şahısların bu hakları korunur ve kazanımları geçerli olur. Müvekkil 08/02/2018 tarihinde, dosyadan da görüleceği üzere, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesi ..................... adına kayıtlı iken, 140.000,00 TL bedel ile bu hisseyi satın almış olup, bedelin tamamını da banka kanalı (T.C.Ziraat Bankası'na müzekkere yazılmasını talep ediyoruz.) vasıtasıyla diğer davalıya ödemiştir. Kaldı ki taşınmazın tamamının bedeli 250-300.000 arasında iken davacı vekilince 1/2 hissesinin 200-250.000 TL olduğu hususu tamamen gerçek dışıdır. Müvekkil taşınmazın hisse bedelini gerçek bedeliyle ödemiş olup, müvekkil huzurdaki davada, iyiniyetli 3.kişi konumundadır. Her ne kadar taşınmaz 50.000 TL'ye diğer davalı ......................'e satılmış görünüyor ise de müvekkil taşınmazı 140.000 TL'ye satın almış olup bu durum müvekkilin kötü niyetli olmadığını göstermektedir. 2- Davacı vekilince, sahte vekaletmane ile dava konusu taşınmazın satıldığı ve yolsuz tescil iddiası ileri sürülmektedir. Ancak TMK'nın yukarıda bahsi geçen 1023.maddesi 3.kişinin iyiniyetini korumuştur. Kabul olmamakla beraber, söz konusu vekaletname sahte olsa dahi, müvekkil iyiniyetli 3.kişi olduğundan onun kazanımı korunacaktır. 

Müvekkil, diğer davalı ........................'ı tanımamaktadır. Ve sahte vekaletname ile de bir ilgisi bulunmamaktadır. Müvekkil iyiniyetli olup, tescilin yolsuzluğunu bilmemekte ve bilebilecek durumda da değildir. Diğer davalı ...........................'in açtığı ortaklığın giderilmesi davası, devam ederken müvekkilin taşınmazı satın almasında herhangi bir hukuki engel bulunmamakta olup müvekkil ya da diğer davalı aleyhinde de açılmış bir ön alım davası yoktur. Aynı zamanda dava dosyası incelendiğinde, diğer davalının taşınmazı kullanamadığı görülecektir. Müvekkil de söz konusu taşınmazı kullanamamakta, kullanabilmesi için de ortaklığın giderilmesine ihtiyacı bulunmaktadır. Müvekkil aynı zamanda taşınmazın kalan hissesini de almak için davacı tarafa ulaşmaya çalışmış, ancak davacı taraf yurt dışında yaşadığından kendisine ulaşamamıştır.


Bilindiği üzere hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alışverişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Müvekkil vekaletnamenin sahte olduğunu bilebilecek durumda olmayıp, diğer davalı ..................'ı ve ..................'i tanımamaktadır. Her ne kadar davacı vekilince davalıların Afyonkarahisar ilinde yaşamaları kötüniyet iddiası olarak ileri sürülmüş ise de, bu husus tamamıyla soyut beyandan ibarettir. Müvekkil Afyonkarahisar ilinde değil, Antalya ilinde ikamet etmektedir. Kaldı ki, aynı ilde yaşıyor dahi olsalar, bu husus muvazaa olgusunu ve kötü niyeti ispatlamaya yeterli olmadığı gibi bu hukuki kurumlar ile de bir ilgisi bulunmamaktadır. Müvekkil taşınmazın satılık olduğunu duymuş olup, kendisi değerinde satın almıştır. 


3- Üçüncü kişinin yolsuz kayda dayanarak ayni hak kazanımının korunabilmesi için tescilin yolsuzluğunu bilmemesi veya bilebilecek durumda olmaması gerekir. Bu bağlamda, üçüncü kişilerin Medeni Kanun'un 3. maddesi çerçevesinde iyiniyetli olması esastır. Üçüncü kişinin iyiniyetli olmadığını ispat etme yükü, iddia eden tarafa aittir.Müvekkil Medeni Kanun’un 1023.maddesi kapsamında, davaya konu taşınmazı davalıdan satın alan iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olup, davalının sahte vekaletname ile işlem yapmış olduğunu bilemeyecek konumdadır. Bilindiği üzere; kural olarak sahte vekaletname kullanılmak suretiyle yapılan satışlarda ilk ele ( alıcıya ) yapılan işlemin sicilin dayanağını teşkil eden belgenin sahte olması nedeniyle yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı, ancak; ondan sonra edinenlerin iyiniyetli olduğunun belirlenmesi halinde ve bunun sonucu olarak da Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğu altında bulunacağı kuşkusuzdur.


4- Davacı vekilince, müvekkilin taşınmazın 1/2 hisseli olmasına rağmen, diğer paydaşa haber vermeksizin yani şuf'a şartlarına hiçbir şekilde dikkat etmeksizin bir taşınmazı satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Öncelikle huzurdaki dava, zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak açılmış olup, önalım davası değildir. Medeni Kanun md.733/3.maddesine göre, yapılan satış alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilir. Şufa hakkı (önalım hakkı)sahibi paydaşlara gayrimenkulün alıcısı tarafından satış noter aracılığıyla bildirilmişse, satışın bildirilmesinden itibaren 3 ay içerisinde şufa davasının açılması gerekir.Şufa hakkı sahibi paydaşlara satış noter vasıtasıyla bildirilmemişse her halde satış tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde şufa davasının açılması gerekir.Şufa hakkını kullanma süresi olarak belirlenen süreler hak düşürücü niteliktedir. Bu süreler geçtikten sonra şufa davası açılması mümkün değildir. Taşınmazın 1/2 hissesi davalı .................... tarafından diğer davalı ........................'e 10/01/2017 tarihinde satılmış olup, bildirim yapılıp yapılmadığı bilinmediğinden her halükarda, 10/01/2019 tarihine kadar şuf'a davasının açılması gerekmektedir. Açılmış bulunan bir dava bulunmadığı gibi, huzurdaki davamızın konusu şuf'a olmamakla birlikte bu iddianın muhattabı da müvekkilim değildir. Kaldı ki, şuf'a davası açılmış olması taşınmazın satışını engellememekte olup, önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının 186. maddesi hükmü uyarınca seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirebilme imkanı bulunmaktadır. 5- Davacı vekilince dilekçesinde söz konusu vekaletnamenin sahte olduğu, üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığı ileri sürülmüştür. Ancak ilgili noter taraf olarak gösterilmemiş olup, davacının böyle bir iddiası söz konusu ise, sahteliğin ispatlanması ve ilgili noterin de taraf olarak gösterilmesi gerekmektedir. 


HUKUKİ NEDENLER : TMK,HMK ve ilgili mevzuat


HUKUKİ DELİLLER : Tapu kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi, banka kayıtları, tanık beyanları, nüfus kayıt örneği, yemin, sair yasal deliller


SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkil aleyhinde açılmış bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygılarımla arz ve talep ederim.11/11/2019

DAVALI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

 

Asliye Hukuk Cevap Dilekçesi Örneği, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

 

asliye hukuk dava dilekçesi örneği

asliye hukuk istinaf dilekçesi

asliye hukuk davaya cevap dilekçesi

ıslah dilekçesi asliye hukuk

 

asliye hukuk mahkemesi cevaba cevap dilekçesi

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN