BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI TALEBİ

BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI TALEBİ

BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI TALEBİ


BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI TALEBİ

GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI TALEBİ

KAYSERİ 2.AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO     :

DAVACI     :

VEKİLİ     :

TALEP KONUSU     :     Davacı ile müşterek çocuk arasında geçici velayet kurulması, mümkün değilse kişisel ilişki tesisi için duruşma günü beklenmeksizin ara karar oluşturulması talebimizdir.

AÇIKLAMALAR     :

Davalı anne, müşterek çocuğu yanına alıp götürmüştür ve müvekkil babaya çocuğu hiçbir şekilde göstermemektedir.

Fakat anne, çocuğunun bakımı hususunda oldukça ihmalkar davranmaktadır. Ayrıca annenin ciddi anlamda psikolojik rahatsızlıkları bulunmaktadır. Çocuğun yanında öfke nöbetleri geçirmiştir. Bu durum çocuğun ara ara konuşurken kekelemesine sebebiyet vermiştir.

Anne, çocuğun ne beslenmesine ne uykusuna ne de eğitimine önem vermektedir. Çocuğun hayatını hiçbir şekilde önemsememekte olup, çocuğu adeta yanında çanta gibi taşımaktadır. Annelik görevlerini yerine getirmemektedir. Çocuğun temizliği dahi oldukça özensizdir. Tırnakları sürekli olarak uzun ve kirli kalmıştır.

İşbu nedenlerle küçüğün duruşma günü beklenmeksizin velayetinin babaya verilmesini talep ederiz.

Mahkemeniz aksi kanaatte ise en azından çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasını talep ederiz.

HUKUKİ NEDENLER     :     TMK ve ilgili mevzuat

SONUÇ VE İSTEM     :     Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle, Küçüğün velayetinin babaya verilmesini şayet mahkemeniz aksi kanaatte ise çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasını talep ederiz.

DAVACI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

boşanma dava dilekçesi

anlaşmalı boşanma protokol örneği

Boşanma Davası Cevap Dilekçesi Örneği

Boşanma Davası Beyan Dilekçesi Örneği

Boşanma Davasında Mallara Tedbir Konulması Dilekçesi

BOŞANMA KARARININ KESİNLEŞMESİ İÇİN TALEP DİLEKÇESİ

KAYSERİ 8.AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

Davacı :

Vekili :

Davalı :

Talep Konusu : Davacı ile müşterek çocuk arasında geçici velayet kurulması, mümkün değilse kişisel ilişki tesisi için duruşma günü beklenmeksizin ara karar oluşturulması talebimizdir.

İzah :

Mahkemenizde görülmekte olan dosyada davalı anne müşterek çocuğu alıp evi terk etmiş bulunmaktadır. Dava dilekçemizde de beyan ettiğimiz üzere davalı evi terk ettikten sonra müşterek çocuğu da yanına almış ve müvekkil babaya çocuğu göstermemektedir.

Davalının dava dilekçesinde de bahsettiğimiz üzere küçük Melisa'nın giderlerinin karşılanması imkansızdır. Davalı ve annesi yemek ihtiyaçlarını aş evlerinden karşılamaya çalışmaktadırlar. Bu şartlarda küçük……’un anne yanında kalması tam da düzenli beslenmeye ihtiyaç duyan bir çocuk için sağlıklı bir durum arz etmemektedir. İŞ BU NEDENLERLE KÜÇÜK MELİSA'NIN DURUŞMA GÜNÜ BEKLENMEKSİZİN GEÇİCİ VELAYETİNİN MÜVEKKİL BABAYA VERİLMESİNİ TALEP EDERİZ. MAHKEMENİZ AKSİ KANAATTE İSE DURUŞMA GÜNÜ BEKLENMEKSİZİN MÜVEKKİL DAVACI İLE KIZI AYŞENUR ARASINDAKİ KİŞİSEL İLİŞKİNİN DÜZENLENMESİ İÇİN ARA KARAR OLUŞTURULMASINI TALEP ETME ZORUNLULUĞUMUZ HASIL OLMUŞTUR.

HUKUKİ NEDENLER : TMK. ve ilgili mevzuat.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle ,

Küçük …..’un duruşma günü beklenmeksizin geçici velayetinin müvekkil babaya verilmesini,

Mahkemeniz aksi kanaatte ise davacı baba ile küçük çocuğu arasında ivedilikle uygun kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini, masraf ve vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygılarımla arz ve talep ederim.

Davacı Vekili :

 

 

Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin Yargıtay Kararları

 

Babanın anneyi silahla ağır bir şekilde yaraladığı olayda, olaya şahit olan çocukta meydana gelen travma nedeniyle babayla kişisel ilişki kurulması yönünde talebin reddine ilişkin karar,

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2005/5868 E., 2005/8446 K. sayılı kararı

 

"İçtihat Metni"

 

"...

 

...

 

...

Toplanan delilerden; davalının boşanmalarından sonra davacıyı ve davacının annesini, çocuğun gözleri önünde silahla ağır biçimde yaraladığı, çocuk, beş yaşındayken gerçekleşen bu olay nedeniyle; çocukta babaya karşı aşırı derecede korku geliştiği ve babasının sürekli olarak annesine zarar verebilecek potansiyel olarak gördüğü, babasını görmek ve karşılaşmak istemediği babasıyla görüşmesi, çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkilediği, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi biçimde bozulduğu ve tehlikeye girdiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 324/2. maddesi koşulları oluştuğundan, davanın kabulü ile baba ile çocuğun kişisel ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

...

 

...

 

..."

 

 

 

Çocuğun üstün yararı ilkesine ilişkin karar,

 

Anneyi öldüren babanın çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin talebinin, gerekli inceleme yapılmaksızın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin karar,

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/504 E., 2018/3666 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması

"...

 

...

 

...

 

Davacı baba, çocuklarıyla kişisel ilişki kurulmasını talep etmiş, mahkemece, duruşma açılmadan davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı babanın istinaf talebinin ise esastan reddine hükmedilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların 16.07.2015 tarihinde kesinleşen karar ile evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak boşandıkları, 2009 doğumlu ... ile 2011 doğumlu ...'in velayetinin davalı anneye bırakıldığı, boşanma davasında davacı babanın, davalı kadının anne ve babasını öldürmesi sebebiyle cezaevinde bulunduğu için çocuklarıyla kişisel ilişki kurulmadığı, daha sonra babanın çocuklarla kişisel ilişki kurulması talebiyle 05.10.2015 tarihinde açtığı davanın da uzman raporu doğrultusunda ve davaya konu çocukların küçük olmaları sebebiyle reddine karar verildiği, bu kararın da 27.02.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

 

 

Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır.

 

 

Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. 

 

 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. İş bu davada ilk derece mahkemesince, duruşma açılmadan ,uzman raporu alınmadan karar verilmiştir. Bu sebeple duruşma açılarak, tarafların sundukları takdirde delilleri toplanılarak, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan inceleme ve rapor istenilip; idrak çağında bulunan çocukların kişisel ilişki konusundaki görüşü de bizzat alınarak ve gerekirse cezaevi koşulları da araştırılıp, delillerle hep birlikle değerlendirilerek, kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken; bu hususta eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.

...

 

...

 

..."

 

 

 

Kadının birlik görevini yerine getirmediği ve çocuğu babaya bırakıp gittiği nedeniyle kişisel ilişki kurulması talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin karar,

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/18728 E., 2011/18707 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Zonguldak l. Aile Mahkemesi

TARİHİ :22.06.2010

NUMARASI :Esas no:2010/159 Karar no:2010/587

"...

 

...

 

...

Toplanan delillerden, davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediği ve güven sarsıcı davranışlar içine girdiği ve bu nedenle boşanmaya karar verildiği görülmektedir. Annenin çocuğunu babaya bırakıp gitmesi velayet görevinin ağır surette ihlal edilmiş olmasını değil; ancak velayetin tevdi edilmeme sebebini oluşturabilir. Bu nedenle, mahkemece davalı annenin velayet görevini ağır surette ihmal ettiği gerekçesiyle, velayetleri babaya bırakılan ortak çocuklarla anne arasında uygun süreli kişisel ilişki kurulmaması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

...

 

...

 

..."

 

 

 

Her haftasonu kişisel ilişki kurulması, velayet kendisine bırakılan taraf açısından ağır bir külfet haline gelmişse ayın belirli hafta sonları olacak şekilde azaltılabilir.

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/1223 E., 2011/2381 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Karamürsel Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :13.11.2009

NUMARASI :Esas no:2009/206 Karar no:2009/354

"...

 

...

 

...

Velayeti anneye verilen ortak çocukla baba arasında, her hafta sonu olarak düzenlenen kişisel ilişki; anneyi hafta sonları eve bağlı kılıp özgürlüğünü sınırlayacağı gibi velayet görevini de gereği gibi kullanmasını engelleyecek niteliktedir. Ayrıca, sağlık sorunları olduğu ileri sürülen küçüğün bu sorunları da gözönünde tutulmadan kişisel ilişki düzenlenmesi doğru olmamıştır. Bu amaçla; çocuğun sağlık sorunları belirlenerek tedavisi ve günlük yaşamının kolaylaştırılması bakımından etkin ve uygun olacak kişisel ilişki süresi konusunda uzman görüşüne de başvurulmak suretiyle; ayın belirli hafta sonları olacak şekilde daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

...

 

...

 

..."

 

 

 

Çocukla kişisel ilişkinin yalnızca anne veya baba değil, çocuk için de önem arz eden bir husus olduğuna ilişkin karar,

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/6087 E., 2016/7572 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması

"...

 

...

 

...

Velayet hakkına sahip olan davacı, çocukla diğer taraf (babası) arasında tesis edilen kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun bozulduğunu, davalının uyuşturucu madde kullandığını, çocuğuna ilgisiz olduğunu, ileri sürerek, kişisel ilişkinin kaldırılmasını, bunun kabul edilmemesi halinde süresinin sınırlandırılmasını ve uzman eşliğinde kişisel ilişki kurulmasını istemiş, mahkemece çocuğun kişisel ilişki kurmayı istemediği ve babasına ''o kişi'' diye hitap ettiği gerekçesiyle kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmiştir.

 

 

Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Tarafların müşterek çocuğu 2002 doğumludur. Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Mahkemece baba hakkında alınan sosyal inceleme raporu ile Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.09.2015 tarihli raporda babanın çocukla kişisel ilişki kurmasına engel bir durumun olmadığı rapor edilmiştir. Anne ve çocuk hakkında alınan 18.12.2014 tarihli sosyal inceleme raporu, baba ile görüşülmeden tek taraflı olarak hazırlanmış olup, çocuğun beyanlarına dayanmaktadır. Dosyada, çocuğun beyanlarını doğrulayan bir delil ve olgu da bulunmamaktadır. Bu haliyle bu rapor, davalıdan kişisel ilişki hakkının alınmasını veya bu hakkın sınırlandırılmasını gerektirecek yeterlikte değildir. O halde davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN