TANIK BEYANINA İLİŞKİN DİLEKÇE

TANIK BEYANINA İLİŞKİN DİLEKÇE

TANIK BEYANINA İLİŞKİN DİLEKÇE


TANIK BEYANINA İLİŞKİN DİLEKÇETANIK BEYANINA İLİŞKİN DİLEKÇE

TANIK BEYANINA İLİŞKİN DİLEKÇE

 

KAYSERİ 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİNE

 

DOSYA NO:E. 2020/...........

DAVACILAR : 


VEKİLLERİ: Av. GİZEM GÜL UZUN KUTLAY


DAVALILAR:


DİLEKÇENİN
KONUSU : 
09.02.2021 tarihli duruşmada dinlenen tanık ve davalı
beyanlarına karşı beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.

A Ç I K L A M A L A R

 

Tarafımızdan ikame olunan hizmetin ayıplı olmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası kapsamında, 09.02.2021 tarihli duruşmada, davalı tanığı (aynı zamanda davalının çalışanı olan) .......................... dinlenmiş ve davalı ASİL .................................... da bir kısım beyanlarda bulunmuştur.
Davalı tanığının ve davalı asilin beyanlarına karşı beyanlarımız aşağıda sunulmuştur:


I. DAVALI TANIĞININ BEYANLARINA KARŞI BEYANLARIMIZ


Davalı tanığı ................................... duruşmadaki beyanında:
"...amniyosentez işlemi sonrasında alınan sıvının HASTAYA TEKRAR VERİLDİĞİNİ, kendisi isterse üniversite hastanesi şehir hastanesi yahut özel laboratuvara bu sıvıyı verebildiğini, kendilerinin sadece alıcı kurum olduğunu, inceleyici kurum olmadıklarını, bu durumun hastaya öncesinden de bildirildiğini, hastanın dilerse sıvıyı hiçbir yere vermeyebileceği, laboratuvar tercihinin hastaya bırakıldığı, davacıların kendilerinin ..................'i tercih ettiklerini ve bu merkezde inceleme yapılmasını istediklerini, kendisinin de ........................ aradığını, oranın ilgilisinin bu işleri yapan kişinin geldiğini, sıvıyı kutunun içine aldığını ve gittiğini..." ifade etmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı tanığının beyanları, AKIL VE MANTIK KURALLARINA AYKIRI ve KENDİ İÇERİSİNDE DAHİ ÇELİŞKİLİ OLUP gerçeği yansıtmamaktadır:
- Davacı tanığı, müvekkillerin düşünmek için süre istediklerini ve ertesi gün amniyosentez işlemi için geldiklerini beyan ettiği halde, beyanının devamında müvekkillerin ................................ isimli firmayı kendilerinin bulduğunu beyan etmektedir. Tanığın beyanına göre, müvekkiller hem düşük riski olan işlemi yaptırıp yaptırmamaya karar vermişler hem de aynı zaman diliminde KARARLARINI VERİP İNCELEME İÇİN MERKEZ ARAŞTIRMIŞLARDIR!!!


Riskli bir işlem için düşünmek amacıyla süre isteyen müvekkillerin aynı gün içerisinde kararlarını verip, bir de kendiliklerinden inceleme yapılacak merkezi araştırmış olmaları hayatın olağan akışına aykırıdır.

Tanık anlatımında, SIVI ALINDIKTAN SONRA hastaya verildiğini ve hastanın bu aşamadan sonra dilediği merkeze götürdüğünü beyan etmiştir. Oysa tanık anlatımında hem işlemin riskleri hem de incelemenin yapılacağı merkez hakkındaki bilgilendirmenin numune alınmadan önceki gün yapıldığını belirterek KENDİ İÇERİSİNDE ÇELİŞEN BİR DURUM ORTAYA ÇIKMAKTADIR.


- Tanığın "sıvının ömrünün 24 saat olduğunu ve bunun hastaya bildirildiği, laboratuvar seçiminin hastaya ait olduğu" yönündeki beyanı HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR.
Zira düşük riski olan bir işlemi yaptırmaya karar vermek için süre isteyen, mevcut riskini kabul edip ertesi gün davalı doktora müracaat eden, riskli işlemi yaptıran müvekkilin, bu işlem yapıldıktan sonra alınan numunede inceleme yapılmasını istememesi HAYATIN OLAĞAN AKIŞIN AYKIRIDIR.


Kaldı ki, kendi hekimi tarafından takip edilen ve genetik anomali hususunda şüphe üzerine hekiminin önerisi doğrultusunda davacının uzmanlığına güvenerek davacıya müracaat eden müvekkilin, alınan numunenin incelenmesi bakımından MERKEZİ KENDİSİNİN ARAŞTIRIP BULMUŞ OLMASI merkez hususunda davalının yönlendirmesinin olmaması ANCAK DAVALI VE TANIĞININ İNANABİLECEĞİ BİR BEYANDIR!!!


Açıklanan sebeplerle, davalı tanığının akıl ve mantık kurallarına, hayatın olağan akışına aykırı ve kendi içerisinde dahi çelişkili olan beyanların kabul etmiyoruz.

II. DAVALI ASİLİN BEYANLARINA KARŞI BEYANLARIMIZ


Davalı ASİL "müvekkile detaylı USG yaptığında 5 kalemde sıkıntı gördüğünü, amniyosentez önerdiğini, sıvıyı kendisinin aldığını, ancak sıvının incelemesinin hangi laboratuvarda yapılacağına hastanın karar verdiğini, laboratuvar bilgileri kısmını yanında çalışan asistanı ....................'ın yaptığını...genetik test sonucuna rağmen tekrar amniyosentez işleminin riskli olması sebebiyle yapılmayacağını, ikinci testin yapılacağı tek halin genetik laboratuvarın sonuç alamıyorum veri elde edemiyorum dediği hal olduğunu, karyotip normal çıktı denildiğinde buna uymak ZORUNDA olduğunu, bu sonucun çok GÜVENİLİR olduğunu, laboratuvarda bir sıkıntı olduysa bunu bilemeyeceğini" beyan etmiştir.


- Davalı ASİL de tıpkı gösterdiği tanık gibi hem amniyosentez işlemine ait bilgilendirmeyi hem de laboratuvarlar hakkındaki bilgilendirmeyi muayene sonrasında yaptığını, müvekkilin düşünmek için süre istediğini ve ertesi gün müvekkilin HEM İŞLEM İÇİN KARARINI VERMİŞ HEM DE İNCELEMENİN YAPILACAĞI LABORATUVARI ARAŞTIRIP BULMUŞ BİR ŞEKİLDE kendisine müracaat ettiğini beyan etmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; DAVACININ İŞLEMİN YAPILACAĞI MERKEZLER HUSUSUNDA BİLGİLENDİRME YAPTIĞI HUSUSUNU YAZILI DELİL İLE İSPATI ZORUNLUDUR.


Davalı asilin, amniyonsentez işlemine (ve bu işlemin risklerine) ilişkin bilgilendirmeyi YAZILI olarak (aydınlatılmış onam) formuyla yaptığı halde, incelemenin yapılacağı merkezler hakkındaki bilgilendirmeyi sözlü olarak yaptığını beyan etmesi akla ve mantık kurallarına aykırıdır. Davalı asil, hem işleme ilişkin bilgilendirmeyi hem de incelemenin yapılacağı merkeze ilişkin bilgilendirmeyi işlemden bir gün önceki muayenesinde yaptığını (ve müvekkillerin bu bilgilendirme üzerine kendiliklerinden inceleme için merkez araştırıp bulduklarını) beyan etmesine rağmen, incelemenin yapılacağı merkezler hususunda müvekkilleri bilgilendirdiğine dair bir belge sunmamıştır. Davalı tarafından sunulan aydınlatılmış onam belgesinde de bu hususa ilişkin bir bilgilendirme yer almamaktadır.


Davalı tarafından yapılan ve dosyaya sunulan tek sayfadan ibaret olan ve -Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 16. maddesindeki gerekliliği karşılayan bir aydınlatma niteliği de taşımayan- 05.01.2019 tarihli) belgede (madde 3'te) sadece "elde edilecek materyalin laboratuvarda düşük bir şansla da olsa değerlendirilemeyebileceği" hususunda bilgilendirmenin yapıldığı ancak inceleme sonucunun hatalı olabileceği hususunda herhangi bir aydınlatmanın yapılmadığı görülmektedir. Bu nedenle, müvekkilden alınan numunenin hatalı olabileceği hususunda herhangi bir aydınlatmanın yapılmadığı bizatihi davalının kendi sunmuş olduğu 05.01.2019 tarihli belgeyle açıklığa kavuşturulmuştur.


Dava dilekçemizde yer verdiğimiz istikrarlı Yargıtay kararlarında da [Örneğin; Yargıtay 13. HD, 02.07.2014 tarih, E. 2013/23012, K. 2014/22561] tıbbi uygulama hatalarına ilişkin olaylar bakımından ispat yükünün davalı hekimde olduğu açıkça ortaya konulmuştur.


Bu sebeple davalı asilin, herhangi bir delile dayanmaksızın (GERÇEĞE AYKIRI BİR ŞEKİLDE) incelemenin yapılacağı laboratuvarlar hakkında da bilgilendirme yaptığını beyan ettiği halde delil olarak sunduğu aydınlatma formunda bu bilgilendirmeye ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmemesi BU BİLGİLENDİRMENİN YAPILMADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR.

Kaldı ki, yukarıda davalı tanığının beyanlarına ilişkin olarak belirttiğimiz üzere müvekkilin muayene sonrasında (aynı gün içinde) hem risk taşıyan işlem için kararın verip akabinde de bu işlemin yapılacağı merkezleri (davalı asilin beyanına göre Türkiye'de ve AVRUPADAKİ merkezleri!!!!) araştırıp/ tarayıp bulup, ertesi gün amniyosentez işlemini için müracaat ettiğinin kabulü akla ve mantığa aykırıdır.
Gebeliğinin takibi için kendi özel doktoru olan, bu doktorun tavsiyesi ve yönlendirmesi üzerine -alanında uzman olduğu için- davalıya müracaat eden müvekkilin, düşük riski olan bir işlemi kabul edip de numune incelemesi için -davalı doktorun hiçbir önerisi olmadan- KENDİLİĞİNDEN BİR MERKEZ ARAŞTIRMIŞ OLMASI ancak davalı asilin ve tanığının inanabileceği bir mantık örüntüsüdür!!!


- Davalı ASİL, "genetik test sonucuna rağmen tekrar amniyosentez işleminin riskli olması sebebiyle yapılmayacağını, ikinci testin yapılacağı tek halin genetik laboratuvarın sonuç alamıyorum veri elde edemiyorum dediği hal olduğunu, karyotip normal çıktı denildiğinde buna uymak ZORUNDA olduğunu, bu sonucun çok GÜVENİLİR olduğunu" beyan etmiştir.


Davalı ASİLİN beyanları tıp mesleğinin ilke ve kurallarına AÇIKÇA AYKIRIDIR. Zira, tıp hukukunda geçerli olan MESLEKİ ÖZERKLİK İLKESİNE GÖRE, teşhis ve tedavi işlemleri bakımından hekimin herhangi bir sağlık çalışanının veya başka bir hekimin teşhis ve tespitlerine PEŞİNEN VE KÖRÜ KÖRÜNE UYMA ZORUNLULUĞU BULUNMAMAKTADIR.
Davalı ASİL, "genetik inceleme sonucunun çok GÜVENİLİR olduğunu" ve buna GÜVEN DUYDUĞUNU belirtmiştir. Oysa, sağlık hizmetlerinde geçerli olan "güven ilkesi" ancak GEREKLİ DİKKAT VE ÖZENİN GÖSTERİLMESİ halinde hayat bulmaktadır.
Davalı asilin, her defasında tekrar ettiği akademik kariyeri ve mesleki tecrübesi nazara alındığında, tıp mesleğinin temel ilke ve kurallarından olan "mesleki özerklik" ve "güven ilkesinin" mahiyetini bilemeyecek durumda olduğu söylenemez!!!
Dava konusu olay bakımından, davalı asil genetik inceleme sonucunun NORMAL gelmesi sonrasında, gerekli dikkat ve özenli bir inceleme yapsaydı KENDİ MUAYENE BULGULARI İLE BU İNCELEME SONUCUNUN AÇIKÇA ÇELİŞTİĞİNİ ANLAMASI ve bu durumu müvekkile açıklaması GEREKİRDİ.


Davalı asil bir yandan İKİNCİ İNCELEMENİN ancak laboratuvarın inceleme yapamadığını belirtmesi halinde ikinci kez numune alınacağını belirtirken, diğer yandan RİSK SEBEBİYLE HİÇBİR ŞEKİLDE İKİNCİ İNCELEMENİN YAPILAMAYACAĞINI (KENDİ TABİRİYLE PARA VERSELER YAPMAYACAĞINI !!!) beyan etmektedir. Davalı asilin beyanları kendi içerisinde çelişkilidir. Zira bu beyan, ihtiyaç olur ise -bu durum hastaya açıklanarak ve riskleri konusunda ayrıntılı bir şekilde aydınlatılarak- ikinci bir incelemenin yapılabileceğinin de bizzat davalı tarafı...........................'a yönelik temel iddiamız (ve tazminat talebimizin dayanağı), "diğer davalı tarafından yapılan incelemenin hatalı olabileceğini bildirmemesi, kendi muayene bulguları ile çelişen bir inceleme sonucunu gerekli dikkat ve özen göstermeksizin doğru kabul edip, fetüsün genetik anomalisinin bulunmadığını söylemesidir".


Dava dilekçemizde de belirttiğimiz üzere, davalı ASİL, her defasında tekrar ettiği akademik kariyeri ve mesleki tecrübesine uygun bir şekilde DİKKATLİ VE ÖZENLİ DAVRANMIŞ OLSAYDI genetik inceleme sonucunun hatalı olabileceği fark edebilecekti!!! Ancak davalı asil, gerekli dikkat ve özen göstermeyip, kendi muayene bulgularını hiçe sayarak, genetik inceleme sonuçlarına PEŞİNEN VE KÖRÜ KÖRÜNE GÜVENEREK müvekkili bilgilendirmemiş ve ikinci bir incelemeyi önermemiştir.
Davalı ASİL'in, yukarıda açıklandığı üzere, kendi içerisindeki çelişkili (ikinci kez amniyosentez işleminin -riskli olması nedeniyle- yapılamayacağına dair) beyanı, davalının tıbbi kusurunu ortadan kaldırabilecek nitelikte değildir.
Açıklanan sebeplerle, davalı asilin beyanları, tıp mesleğinin temel ilkelerine aykırı, kendi içerisinde çelişkili ve hayatın olağan akışına/ mantık kurallarına aykırı olup mezkûr beyanların gerçeği yansıtmadığı izahtan varestedir.

III. NETİCE VE TALEP


Yukarıda açıklanan sebeplerle, 09.02.2021 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığının beyanları ile davalı asilin beyanlarını kabul etmediğimizi, bu beyanların dosyadaki delillerle ve hayatın olağan akışıyla açıkça çeliştiğini, davalının (incelemenin yapılacağı merkezlere ilişkin) bilgilendirme yaptığı hususunda ispat yükü altında olduğu ancak bu bilgilendirmeyi yaptığına dair yazılı bir delil sunmadığını;
Saygılarımızla arz ve talep ederiz. 10.02.2021

Av. GİZEM GÜL UZUN 
Davacılar Vekili

gabin beyanı dilekçe

  sulh ceza beyan dilekçesi

  cinsel suçlarda mağdurun beyanı

 bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi 

 iş kazası beyan dilekçesi

 esas hakkında beyan dilekçesi

 iş kazası davası esasa ilişkin beyan dilekçesi

  ceza beyan dilekçesi örneği

  tanık beyanına ilişkin beyan dilekçesi

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN