KAYSERİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI:
VEKİLİ: AVUKAT GİZEM GÜL UZUN
ADRES: Sahabiye Mah. Teoman Sok. Avukatlar İş Hanı Bina Bina No:9 Kat:5 Daire No:501 Kocasinan/KAYSERİ 0552 402 13 28
avgizemguluzunkutlay@gmail.com
DAVALI:
KONU: Müvekkil aleyhine başlatılan icra takibine konu alacağın açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suretiyle oluşturulması, alacaklıya da müvekkilimin herhangi bir borcunun olmaması sebebiyle müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile aşağıda açıklayacağımız nedenlerden dolayı tedbir kararı verilerek icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
Davalı ********** tarafından Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2022/****** E. Sayılı dosyasında görüleceği üzere, müvekkil *********** aleyhine 118 adet çeyrek altın ve 1950$ bedel için icra takibi başlatılmıştır. Ancak davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacağın kesinlikle hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Çünkü takipte kullanılan sözleşmeyi davalı, müvekkile boş senet imzalatarak elde etmiştir. Ardından davalı, kötü niyetle müvekkilime imzalattığı boş kağıdın üzerini doldurmuş, müvekkilim aleyhine icra takibi başlatmış ve icra takibi kesinleşmiştir. Müvekkilimin böyle bir borcu bulunmamaktadır. Şöyle ki;
Müvekkilim, M****** Gıda ve Temizlik Şirketinde 3 yıl pazarlamacı olarak çalışmıştır. Bu şirketin sahibi ********** ve eşi ********** adlı kişilerdir. Müvekkil maaşını elden ödeme olarak almıştır. Ancak müvekkile fazla mesai ücreti, genel tatil alacağı, maaşı, yıllık izin ücreti çalıştığı süre içerisinde ödenmemiştir. Müvekkilimin sigortası dahi eksik olarak yatırılmıştır. Müvekkil ödemelerini istediği zamanda işveren, müvekkilime hakaret etmiş ve hırsızlık yaptığı yönünde iftira atmıştır.
Sonrasında ise müvekkilimin kaydı sigortadan silinmiştir.
Pandemi döneminde gelen yasaklardan dolayı işveren ************ ve eşi ****************, müvekkile "Maaş kesintisi olmaması için sigortanız eksik yatırılacaktır" şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bunun üzerine müvekkile "Bir kağıt imzalaman gerekiyor, bunu muhasebeye vereceğiz, bunu muhasebeci dolduracak" demişlerdir. Müvekkil cebir, tehdit, baskı altında hileyle kandırılarak boş kağıda imza atmıştır. Müvekkilin imza attığı kağıtta başka hiçbir yazı yazmamaktadır. Müvekkil yalnızca adını soyadını yazıp, imza atmıştır.
Ancak müvekkil alacakları ödenmediği zaman işverene dava açacağını söylediğinde
İŞVEREN AÇIĞA ATILAN İMZAYI KÖTÜYE KULLANARAK MÜVEKKİLİ İCRAYA VERMİŞTİR. İŞVERENİN AMACI HAKSIZ MENFAAT ELDE ETMEK VE HAKSIZ KAZANÇ SAĞLAMAKTIR. TARAFIMIZCA İŞVEREN VE EŞİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMUŞTUR.
Müvekkilim imzasının kötüye kullanıldığını tarafına açılan icra takibi başlatılınca öğrenmiştir.
1- DAVALI, İŞÇİLERİN HİÇBİR ÖDEMESİNİ DOĞRU DÜZGÜN YAPMAYAN KÖTÜNİYETLİ BİR İŞVERENDİR.
Şu hususları özellikle belirtmek isteriz ki; davalının iş yeri, işçilerin haftalık ve yıllık izinlerini dahi kullandırtmayan, işçilerin maaşlarını zamanında ödemeyen, işçilerin almaya hak kazandığı tazminatları ödemeyen, işçilerin sigortalarını tam olarak yatırmayan, kısacası işçilerinin hakkını vermeyen bir iş yeridir. En önemlisi bu iş yeri işverenleri, muhasebe için gerekli belge adı altında işçilerinin önüne kağıt koyarak, işçilerin ne olduğunu dahi anlamalarına izin vermeyen aceleci bir tavırla, cebir ve hile altında işçilerine kağıt imzalatan ve sonrasında bu boş kağıda atılan imzaları, haksız menfaat elde etmek ve haksız kazanç sağlamak amacıyla işçilerinin aleyhine kullanacak kadar KÖTÜNİYETLİDİR.
2- İŞ YERİ SAHİBİ BİR PATRONUN ÇOK CÜZİ BİR MAAŞLA ÇALIŞAN BİR İŞÇİSİNE 118 ADET ÇEYREK İLE 1950$ GİBİ YÜKSEK BİR MEBLAĞI BORÇ VERMİŞ OLMASI İNANMASI GÜÇ VE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR.
Davalı her ne kadar müvekkile 118 adet çeyrek ile 1950$ tutarında nakit para borç verdiğini ve karşılığında da bahse konu senedi müvekkilin imzaladığını iddia etse de;
Davalı beyanında yalnızca müvekkile borç verdiğini belirtmiştir. Mevcut ülke şartlarında 118 adet çeyrek ile 1950$ nakit para gibi yüksek miktarlı bir rakamı, hayatını, kazandığı asgari ücretle idame ettiren müvekkilime vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Davalının açmış olduğu icra takibini buraya kadar getirebilmesinin tek sebebi müvekkilimin böyle bir kağıda imza bile attığını bile bilmeden hareket edip tarafına gönderen takip tutanağının eline geçmemiş olmasıdır. Ayrıca şunu da söylemek gerekir: Hangi işveren asgari ücretle çalışan bir işçisine 118 adet çeyrek ile 1950$ nakit para gibi bir meblağı borç olarak vermektedir? Bunun takdirini Sayın Mahkemenize bırakıyoruz.
Hayatı boyunca işçinin çalışıp da kazanamayacağı parayı işverenin işçisine sebebini bile sormadan borç olarak verdiği hususu kabul edilemez!
3- İCRA TAKİBİNE KONU TUTANAĞA BAKILDIĞI ZAMAN, MÜVEKKİLİN ADININ SOYADININ VE İMZASININ, YUKARIDA YAZAN YAZILAR İLE HİÇBİR BENZERLİK GÖSTERMEDİĞİ VE TUTANAKTA AD-SOYAD İMZANIN ATILDIĞI TARİHLE SENETTE BULUNAN DİĞER YAZILARIN YAZILDIĞI TARİH ARASINDAKİ FARK YAZILARIN SİLİKLİĞİ AÇISINDAN İNCELENDİĞİNDE NET BİR ŞEKİLDE GÖRÜLECEKTİR.
Yazı karakterinin farklı olduğu dışarıdan bakıldığı zaman dahi aşikar bir şekilde görülmektedir. Müvekkilin kağıdın en altına adını soyadını yazdığı yazı ile kağıdın sonradan başkası tarafından doldurulan üstteki yazı aşikar bir şekilde farklıdır. Ayrıca tutanağın isim ve imza tarihleri dahi farklıdır. Bilirkişi tarafından tespiti gerekmektedir. Keza dışarıdan bir gözle bakıldığı zaman bile en altta yazan Hacı Ömer Şahin isminin neredeyse SİLİK olacak kadar eski olduğu görülecektir. Senetteki imzanın, senette bulunan yazılardan çok daha önce atıldığına emin olmakla birlikte bu hususa ilişkin bilirkişi incelemesi de talep etmekteyiz.
4-DAVALI BUNUNLA DA KALMAMIŞ, MÜVEKKİL ALEYHİNE KAYSERİ 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2022/*** E. SAYILI DOSYADA ALACAK DAVASI AÇMIŞTIR. DAVALI VE DAVALININ EŞİ, MÜVEKKİLLE DALGA GEÇER GİBİ DAVRANMAKTADIR. MÜVEKKİL ALACAKLI KONUMUNDAYKEN MÜVEKKİLİ BORÇLU OLARAK GÖSTERMİŞLER VE SAYIN MAHKEMENİZİ DE YANILTMAYA ÇALIŞARAK YARGILAMA İÇERİSİNDE HAKSIZ MENFAAT TEMİN ETMEYE ÇALIŞMAKTADIRLAR.
Müvekkil hiçbir zaman işverenden borç almamış olup, davalı işveren müvekkilin açığa imzasını kötüye kullanmıştır. Müvekkil aleyhine haksız icra takibi başlatılmıştır. Müvekkil, evli olup, iki çocuğu bulunmaktadır. Zaten geçim sıkıntısı içerisinde bulunan müvekkili, davalı ve eşinin bu eylemleri hepten zor duruma sokmuştur. Bu yüzden SAYIN MAHKEMENİZDEN İCRA TAKİBİNİN DURDURULMASINI TALEP EDERİZ.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu; anlaşmaya uygun bir şekilde doldurulması amacıyla kendisine teslim edilen boş bir kağıdı anlaşmaya ve veriliş nedenine aykırı bir şekilde kendisine teslim edilen boş bir kağıdı anlaşmaya ve veriliş nedenine aykırı bir şekilde doldurulması ile meydana gelir (TCK M.209). Suçun konusu olan boş kağıt, alelade boş bir kağıt olabileceği gibi çek, bono (senet) vb. gibi bir kambiyo senedi de olabilir.
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, genel kastla işlenen şekli suçlardandır. Suçun iki şekli mevcuttur:
Mağdurun kendi rızasıyla faile teslim ettiği kısmen veya tamamen boşa kağıda, senede (bono) veya çeke atılan imzanın kötüye kullanılması (TCK m.209/1),
Mağdurun rızası dışında ve “hukuka aykırı ele geçirilen” kısmen veya tamamen boş kağıt, senet (bono) veya çekin doldurulması (TCK m.209/2).
İşverenler işçileri çıkarırken ya da işçi istifa ederken boş kâğıda “Bütün alacaklarımı aldım” ifadesini yazarak imza atmasını talep ediyor. İşçiler de boş kâğıda imza atmak istemiyor. İşçiler istemeseler de bu tip ifadelerin altına imza atmak durumunda kalıyor. Fakat bu ibranamelerin pek çoğu hukuken geçerli değil. İşverenler bunu işçilerin gözünü korkutmak için imzalatıyor. İbraname, işçi ve işveren arasında imzalanan bir sözleşmedir. Geçerli olabilmesi için bazı şartların varlığı söz konusudur.
Yazılı olmalı
Yazılı olmayan ibraname geçerli değildir. Yani işçinin sözel olarak “bütün alacaklarımı aldım” demesi işverenin işçisine hak ettiği bütün tazminatları ödediği anlamına gelmez. Kesinlikle yazılı olması gerekir ve işçi tarafından imzalanması şarttır. İşçinin imzalamadığı bir ibranamenin geçerli olması söz konusu değildir. Başkası tarafından imzalanmış ibranamelerle, işten çıkış tarihinde imzalanmış ibranameler, imzanın kime ait olduğu ve imza tarihi açısından inceleniyor ve gerçek ortaya çıkıyor.
İbranamenin geçerli olması için iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten en az bir ay sonra imzalanması gerekir. Yani kanun iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde işverenin işçisine hak ettiği ödemeleri yapabileceğini ve bu bir ayın sonunda ibranamenin imzalanabileceğini öngörüyor. Bu nedenle işverenlerin istifa ederken işçilere imzalattırdıkları ibranameler ve boş kâğıtlar geçerli değil. İbranamenin imzalandığı tarihle istifa tarihi veya iş sözleşmesinin fesih tarihi arasında en az bir ay bulunması gerekmektedir.
Ayrıca ibranamede ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça ifade edilmesi gerekmektedir. İş sözleşmesi sonlanmış bir işçiye ibraname imzalatılırken kıdem tazminatı karşılığı olarak ne kadar ödendiği, kullandırılmamış yıllık izinlerin karşılığı olarak ne kadar ödendiği açıkça yazılmalıdır. Bu nedenle “Bütün alacaklarımı aldım” şeklindeki ibranameler geçerli değildir. İşçiye kıdem tazminatı olarak ne kadar, ihbar tazminatı olarak ne kadar ödendiği ibranameye açıkça yazılmalıdır.
Bir diğer şart ise ödemenin banka aracılığıyla yapılmasıdır. İşçiye elden para verilirse işveren bu durumu ispat edemez. İşveren ödemeyi yaptığını ispat etmek için banka kanalıyla ve ödemenin mahiyetini ifade ederek ödeme yapmalı.
Mahkemeden döner
İşçiler bahsettiğimiz özellikleri taşımayan ibranamelere imza attıklarında bu ibraname geçersiz olduğu için işverene yönelik dava açabilirler. Örneğin “Bütün alacaklarımı aldım” şeklinde hukuken geçersiz bir ibranameye imza atmış bir işçi işverene kıdem tazminatının ödenmediği yönünde dava açabilir. Bu durumda işveren ödemeyi yaptığını ispat etmek durumunda. Hukuki geçerlilik koşullarının hem işverenler, hem de işçiler tarafından iyi bilinmesi gerekmektedir.
Hukuken geçerli bir ibranameyi imzalamış bir işçi de ibranamedeki miktar konusunda bir farklılık olduğu iddiasıyla mahkemeye başvurabilir. Örneğin, kendisine 5 yıllık çalışması karşılığı kıdem tazminatı olarak 10 bin 600 TL ödenmiş bir işçi, tazminatının 15 bin TL olması gerektiğini düşünüyorsa dava açabilir. Bu kez işveren ibranameyle kıdem tazminatı alacağı olarak 10 bin 600 TL ödendiğini ispatlamış olduğu için aradaki farka ilişkin bir dava söz konusu olacaktır.
İmzasız Boş Senedi Gerçeğe Aykırı Bir Şekilde Doldurup Kullanan İşverene Hangi Ceza Verilir ?
İşçiden almış olduğu imzalı boş senedi gerçeğe aykırı olarak doldurup kullanmış olan işverenin suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 209 uncu maddesinde düzenlenen “Açığa imzanın kötüye kullanılması” suçu kapsamına girmektedir. Söz konusu 209 uncu maddeye göre;
“Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.”
Dolayısıyla kendisinden teminat amaçlı aldığı imzalı bor senedi gerçeğe aykırı olarak doldurup kullanan veya başkasına verip, ciro edip kullandıran işveren hakkında işçi Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunabilir.
“İşveren işçiye imzalattığı boş senedi doldurarak işleme koymuş ve icraya vermiş, işçi İş Mahkemesinde açtığı davada işverenin kendisinden teminat amaçlı aldığı beyaza imzalı senedi doldurarak icra takibi başlattığını iddia ederek bu senet dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti yönünde karar verilmesini talep etmiş, işveren ise işçinin beyanlarının haklı olmadığını ileri sürmüş, mahkeme davaya konu senedin borca karşılık alındığı gerekçesiyle işçinin talebini reddetmiş, işçinin temyiz yoluna (Yargıtay’a) başvurması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi davaya konu senedin teminat senedi olduğunu, yasal dayanağının olmadığını belirterek işçinin talebinin kabulü gerektiği yönünde karar vermiştir. (9. Hukuk Dairesi – 26.12.2013 – 2013/12038 E., 2013/35128 K.)”
BEYAZA İMZA GEÇERSİZ
İşverenlerce ve işverenlerin kraldan çok kralcı yöneticileri tarafından, "İşe girerken tüm haklarımı aldım" yönünde imzalı boş istifa dilekçesi veya ibraname, hatta miktar ve ödeme tarih kısmı boş bırakılmış senet alındığı her zaman vakidir. Uygulamada boş matbu ve imzalı ama tarihsiz istifa dilekçeleri ile matbu imzalı ama tarihsiz ibranamelere sık rastlandığı, çok sık olmasa da işçilerden yasal haklarına karşı kullanılmak üzere borç senedi imzalatıldığı da bir gerçektir.
İşçi bu belgeleri sırf işe girmek ve işten çıkarılmamak için sessiz kalıp imzalamaktadır, yani "gerçek iradesi" imza yönünde olmadığı halde sırf zorda kalmamak adına veya zorda kaldığı için imza atmaktadır.
AMAÇ, HAK YEMEKTİR
Bütün bu "beyaza imza" olaylarında amaç, işçinin İş Kanunu'ndan doğan (ihbar-kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin ücreti gibi) yasal haklarından feragat etmesini sağlamaktır. Hatta daha da ilerisi, boş borç senedi kendisine karşı alacak tehdidinde bulunmak için imzalatılır.
Ancak beyaza imzaların hepsi işçi kabul ederse geçerli, etmezse geçersizdir. Yargıtay içtihatlarına göre; "Uyuşmazlık, dosya içeriğinde bulunan istifanın ve buna bağlı feshin hukuki sonuçları noktasında toplanmaktadır. Davacı, dava dilekçesinde haklı neden göstermeden ve ayrıca tazminat haklarının ödeneceği beyan edilerek iş sözleşmesinin feshedildiğini ve daha sonra tazminatının ödenmesi koşuluyla istifaname imzalattırıldığı, ayrıca da işe girişte imzalatılan senet ile icra tehdidinde bulunulduğunu ifade etmiştir. Gerçekten de davacı tarafından 09.01.2005 tarihli ihtarnamede, dava dilekçesinde belirttiği olgular tekrar edilmiş, baskı ile kendisinden imzalı istifa dilekçesi alındığı ileri sürülmüştür. Yine taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 14.maddesinde cezai şart düzenlenmiştir. Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı işçiden işveren tarafından işe girişte senet alındığı ve bu senet tehdidi ile iş sözleşmesinin feshine esas alınan istifa belgesinin serbest irade ile imzalanıp imzalanmadığı olgusunun önemi ortaya çıkmaktadır..." denilerek, irade beyanının ne olduğu üzerinde durulması gerektiği mahkemelere hatırlatılmıştır.
BEYAZA İMZA AYNI ZAMANDA SUÇTUR
Olay Türk Ceza Kanunu'nun 117. maddesine göre de hapis ve para cezasını gerektiren bir suçtur. Maddeye göre; "(1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikâyeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.
(2) Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adli para cezası verilir.
(3) Yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlara düşürmek üzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakleden kişiye de aynı ceza verilir.
(4) Cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir".
Yani, işçilerden işe girerken imzalı istifa dilekçesi, ibraname ve senet alınması İş Kanunu yönünden iyi niyetli olmayan hallerden olsa da Türk Ceza Kanunu yönünden suçtur. Olay savcılıklara bildirildiğinde haklarında cezai işlem de başlatılacaktır.
9. Hukuk Dairesi – 26.12.2013 – 2013/12038 E., 2013/35128 K.
“İşveren işçiye imzalattığı boş senedi doldurarak işleme koymuş ve icraya vermiş, işçi İş Mahkemesinde açtığı davada işverenin kendisinden teminat amaçlı aldığı beyaza imzalı senedi doldurarak icra takibi başlattığını iddia ederek bu senet dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti yönünde karar verilmesini talep etmiş, işveren ise işçinin beyanlarının haklı olmadığını ileri sürmüş, mahkeme davaya konu senedin borca karşılık alındığı gerekçesiyle işçinin talebini reddetmiş, işçinin temyiz yoluna (Yargıtay’a) başvurması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi davaya konu senedin teminat senedi olduğunu, yasal dayanağının olmadığını belirterek işçinin talebinin kabulü gerektiği yönünde karar vermiştir.''
Yukarıda açıklanan nedenlerle telafisi güç zararlar doğmaması ve müvekkilin daha fazla hak kaybı yaşanmaması için davalının haksız ve kötü niyetli olduğu açık olduğundan dolayı davalının fazlaya dair talep, dava ve sair hukuksal haklarımız saklı kalmak kaydıyla senet miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere takdir olunacak tazminata mahkum edilmesini ve dava konusu senedin hükümsüzlüğüne karar verilerek tarafımıza iadesini talep etmek amacıyla işbu davayı açma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
HUKUKİ NEDENLER: İcra İflas Kanunu vs. İlgili her türlü mevzuat
HUKUKİ DELİLLER: Karşı tarafın sunduğu delillere karşı delil sunma hakkımızı saklı tutarak delil listemizi sunuyoruz.
1-Tanık Beyanları,
2- Bilirkişi,
3- İcra Takibine konu tutanak,
4- 2022/42841 E. Sayılı İcra dosyası ve ilgili her türlü yasal delil
5-Savcılık dosyaları(Davalının ve eşinin şüpheli konumunda olduğu)
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah olunan nedenler ve mahkemenizce re'sen göze alınacak tüm nedenlerle;
1-Davamızın kabulüne,
2- İcraya konu olan işlemde müvekkilimizin davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3- Müvekkilimiz aleyhine başlatılan maaş haczinin kaldırılmasına,
4- Menfi tespiti kabil olmaması durumunda takibe konu olarak müvekkilimizden alınmış ve alınacak bütün miktarın kendisine geri ödenmesine,
5- Alacaklı olmadığını bildiği halde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı aleyhine takibe konu alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine,
6- Takibe konu olan senedin iptaline,
7- Yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini Sayın Mahkemenizden vekaleten arz ve talep ederiz. 16.02.2023
DAVACI VEKİLİ
AVUKAT GİZEM GÜL UZUN
ADLİ YARDIM TALEBİMİZİN KABULÜ HAKKINDA;
Müvekkil, herhangi bir işte çalışmamakta olup, aktif sigorta kaydı bulunmamaktadır. Dolayısıyla müvekkilin düzenli hiçbir geliri yoktur. Yine müvekkilin üzerine kayıtlı taşınır ya da taşınmaz bulunmamaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 334. maddesine göre, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.
Müvekkilin özel durumu gözetilerek Sayın Mahkemenizden adli yardım talebimizin kabulünü talep ederiz.
MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI-MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI-MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI-MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI-MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI-MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI-MENFİ TESPİT DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-MENFİ TESPİT DAVASI
Adres
Barbaros Mah. Oymak Cad. Sümer Hukuk Plaza A Blok No:8/79 Kocasinan/Kayseri
İletişime Geçin
Linkler
Av. Gizem Gül UZUN
Çalışma Alanlarımız
Videolar ve Bilgilendirmeler
Makaleler
Yargıtay Kararları
İletişim
Hakkımızda
Kayseri Barosu'na kayıtlı Avukat Gizem Gül Uzun tarafından kurulmuştur. Gizem Gül Uzun, Kayseri Kilim Sosyal Bilimler Lisesi'nden mezun olup; İngilizce, Fransızca ve Osmanlıca bilmektedir.
HARİTA
Avukat Gizem Gül UZUN © Copyright 2022 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.