Çekişmeli Boşanma Davası Dava Dilekçesi

Çekişmeli Boşanma Davası Dava Dilekçesi

Çekişmeli Boşanma Davası Dava Dilekçesi


Çekişmeli Boşanma Davası Dava Dilekçesi

 KAYSERİ 9.AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO: 2022/***** E.

DAVACI: G**** U**(T.C.:****), *** Yahyalı/Kayseri

VEKİLİ: Avukat Gizem Gül Uzun

DAVALI: A*** U***(T.C.:***), **** Talas/Kayseri

KONU: 04.08.2022 tarihli dava dilekçesinin ISLAHI ile boşanmaya ilişkin iddialarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Davalının cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar gerçeği yansıtmamaktadır. Olaylar saptırılmış, müvekkilimize atfı kabil bir kusur olmadığı halde, müvekkilimiz evlilik birliğinin sona ermesinde kusurlu gösterilmeye çalışılmıştır. Evlilik birliğinin sarsılmasında müvekkil tamamen kusursuz olup; davalı tam kusurludur. Dava dilekçemizde zaten belirttiğimiz hususlara fazla değinmeden; davalının cevap dilekçesine karşı yasal süresi içerisinde cevaba cevap dilekçemizi sunuyoruz. Şöyle ki;

MÜVEKKİL, DAVALIYI DOĞRU DÜZGÜN TANIMADAN EVLENMEK ZORUNDA KALMIŞTIR.

Müvekkil, Kayseri'de endüstriyel temizlik ürünleri satan bir firmada çalışmaktaydı. Davalı da o dönem endüstriyel temizlik ürünleri satmaktaydı. Davalı ile müvekkilin yolları aynı sektörde çalışmalarından dolayı kesişmiştir.

Daha sonrasında davalı, müvekkile instagram adlı sosyal medya platformundan arkadaşlık isteği göndermiş ve davalının müvekkilin hayatına girmesi bu aşamadan itibaren başlamıştır.

Müvekkil o dönem iş düzenini oturtamadığı için evlilik düşünmemektedir. Ancak davalı ''Artık evlenmek istiyorum, mutlu bir aile istiyorum'' şeklindeki beyanlarıyla müvekkili evliliğe bir şekilde ikna etmiştir.

Müvekkil ile davalının tanışmasına vesile sadece sosyal medya olmuştur. Her ne kadar davalı ile müvekkil aynı sektörde çalışıyor olsalar dahi müvekkil ile davalı birlikte doğru düzgün vakit geçirememişlerdir. Müvekkil, davalıyı aile ortamında, arkadaş ortamında, iş ortamında, akraba ortamında görememiştir. Kısacası, müvekkil davalıyı sosyal medya vasıtasıyla sadece duygusal ilişkide tanımaya çalışmak zorunda kalmıştır. Psikolojide de bilindiği üzere bir kişiyi en doğru şekilde tanımanın yolu; kişiyi hem arkadaş ortamında tanımak hem aile ortamında tanımak hem iş ortamında tanımaktır. Hatta ve hatta restoranda bir garsona davranış şekline dahi bakılması gerekmektedir. Ancak müvekkilin bunları gözlemlemesi için hiçbir fırsatı olmamıştır.

Davalı, müvekkile evlenmek istediğini beyan ettikten sonra davalı, müvekkili kendi ailesinin evine annesinin yoğun ısrarı üzerine misafirliğe götürmüştür. Davalının annesi bu görüşmede müvekkile ''Biz seni istemeye geleceğiz'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkil bu duruma oldukça şaşkınlıkla karşılamış ve neden bu kadar acele ettiklerini bir türlü anlayamamıştır.

Aileler arasındaki tanışma faslından tam 2 hafta sonra davalı ile müvekkilin sözleri kesilmiş ve davalıyla müvekkil nişanlanmışlardır. 19.09.2021 tarihinde tarafların sözleri kesilmiş ve taraflar nişanlanmışlardır.

Davalı ve ailesi, evlilik için oldukça acele etmişler ve her şey oldu bittiye gelmiştir. Müvekkil ne olduğunu dahi anlamadan evlenmiştir.

Davalının annesi, müvekkilin annesine ''Biz kızımızı 2 ayda alıp götüreceğiz'' şeklinde beyanda bulunmuş, müvekkilin ablası ise buna karşılık ''Birbirlerine iyice tanısınlar, 2 ayda ev dizmek bile mümkün değil'' şeklinde cevapta bulunmuştur.

Davalının annesinin evlilik telaşı öyle bir aşamaya gelmiştir ki en sonunda müvekkile ''Senin ablan süslenecek püslenecek diye biz tarihi ileri atamayız, biz Kadirle konuştuk, bizim belirlediğimiz tarih olacak'' şeklinde emrivaki cümleler kurarak baskın karakterini ortaya çıkarmıştır. 

Sonrasında ise davalının babası, müvekkilin ailesini bağ evlerine misafirliğe davet etmiş ve ''Düğün bir an önce olsun, yazın düğün yapmak çok pahalı olur, beklemeye gerek yok, yazın olursa ben düğün salonu falan tutmam, kabul ediyorsa bağ bahçesinde düğün yapılsın'' şeklindeki emrivaki cümleleriyle düğün için acele etmiş ve masraf etmek istemediğini en baştan belli etmiştir. Hal böyle olunca yoğun baskı altında kalan müvekkil, 29.01.2022 tarihinde davalı ile evlenmiştir. 

Davalının ailesinin evlilik için acele etmesinin sebeplerinden biri ise müvekkilin sessiz, sakin, olgun ve ağırbaşlı bir kişilik olmasıdır. Davalının ailesi müvekkili evlenmenden önce etraflıca araştırmış ve müvekkil hakkında her zaman onore edici sözler işitmişlerdir.

Açıklanan nedenlerden dolayı müvekkilin davalıyı tanıma fırsatı olmamıştır. Müvekkil, halk dilinde sıkça duyduğumuz ''Evlendiğin kişiyi asıl kapıdan içeri girince tanırsın'' söylemini bizzat yaşamış ve kapıdan içeri girince maalesef bambaşka bir karakterle karşılamıştır.

DAVALI, MÜVEKKİLİN RIZASI OLMADAN NİKAH AKDİNDEN ÖNCE MÜVEKKİL İLE CİNSEL BİRLİKTELİK YAŞAMIŞ OLUP DAHA SONRASINDA MÜVEKKİLİ BU KONUYU AİLESİNE SÖYLEMEKLE TEHDİT ETMİŞTİR.

Davalı, müvekkili nişanlılık döneminde müvekkili bir şekilde ikna ederek bağ evine götürmüştür. Müvekkil, davalının amacını ve niyetini anlayamadan bağ evine davalının baskısıyla gitmiştir. Müvekkil davalıya ''Burası çok soğuk neden geldik'' şeklinde beyanda bulunmuş ve davalı da buna cevaben ''Sobayı kuralım da burada kalalım'' demiştir.

Davalı ardından sobayı kurmuş ve oturma odasındaki koltuğa koyu renkli bir çarşaf sermiştir. Müvekkil rıza göstermemesine rağmen müvekkil ile zorla cinsel birliktelik yaşamıştır.

Müvekkil yaşanan bu hazin olay esnasında fiziki olarak davalıdan güçsüz olduğu için davalıya karşı koyamamıştır. Zira müvekkil 160 cm boyunda ve 48 kilo olup; davalı ise 185 cm boyunda 95 kilodur. Davalı hem erkek olmasından dolayı hem de müvekkile oranla fiziki olarak kilolu olmasından dolayı müvekkile oranla oldukça güçlü bir yapıda olduğundan müvekkil, elzem olayın yaşandığı tarihte davalıya karşı koyamamıştır.

Müvekkil, cinsel birliktelik yaşandıktan sonra ağlamış ama müvekkilin duyguları davalının umurunda olmadığı gibi davalı, müvekkile ''Seni artık kimse almaz, bundan sonra bana muhtaçsın, bakireliğin gitti'' şeklinde müvekkili aşağılayıcı ve küçük düşürücü beyanlarda bulunmuştur.

Hatta ve hatta davalı, müvekkille zorla cinsel birliktelik yaşarken çok bağırdın diye daha sonrasında müvekkile kızmış ve müvekkile ''Artık benimsin, sana kimse bakmaz'' demiştir.

Müvekkilin kadınlık gururu incinmiş ve hazin olaydan sonra müvekkilin psikolojisi alt üst olmuştur. Davalı, bu olaydan sonra müvekkili kendisine muhtaç olduğuna müvekkili manipüle ederek inandırmıştır. Cinsel birliktelik yaşanana kadar müvekkile adeta bir melek gibi davranan davalı, cinsel birliktelik yaşandıktan sonra müvekkili bir gün olsun insan yerine koymamıştır. Bahse konu olay tanık beyanlarıyla ispat edilecektir.

Davalı, müvekkile bunları yaşatmakla da kalmamış ve müvekkili cinsel birliktelik yaşandığını müvekkilin ailesine söylemekle müvekkili tehdit etmiştir. Müvekkil, o dönem hukuki haklarını bilmemektedir. Davalının sözleri, eylemleri tehdit ve şantaj suçunu oluşturmaktadır ancak müvekkil hukuki konulara hakim olamadığı için davalının tehditlerinden çekinmiştir. Davalı da bu durumu fırsata çevirmiş ve müvekkili sindirmiş; müvekkili adeta avucunun içine almıştır.

Davalı, yaşanan bu olaydan sonra sudan sebeplerden ötürü defalarca nişan atmıştır. Müvekkil hiçbir lüks ihtiyaçta bulunmadığı halde müvekkile ''Sen çok şey istiyorsun, yeter artık, bitsin, çık git hayatımdan'' şeklinde incitici beyanlarda bulunmuştur.

Müvekkil, bu olaydan sonra davalının kendisini değil de sadece bedenini sevdiğini maalesef ki anlamak zorunda kalmıştır. Müvekkil, davalı tarafından adeta bir META olarak görülmüştür.

Davalının, müvekkile karşı olan tek hissinin cinsel arzu, cinsel heves olduğunu müvekkil çok sonraları yaşayarak anlamıştır. Davalının ilişkiyi hafife alması öyle bir aşamaya gelmiştir ki bir gün müvekkil uyurken telefonu duymadığı için müvekkili terk etmiş ve evliliği çocuk oyuncağına çevirmiştir. Müvekkilin masum duyguları, davalı tarafından istismar edilmiştir.

Müvekkil, eşinden saygı ve sevgi beklemiştir. Ancak bu evlilik birliğinde davalı, müvekkile hiçbir zaman duygusal yaklaşımlar sergilememiş ve davalı, müvekkile olan tek bağını kadının bedeni üzerinde kurmuştur.

Kadının değeri yalnızca vücudu olmamalıdır. Kadınlar, narindir, hassastır, kırılgandır ve kadın her şeyden önce insandır. Maalesef ki bu evlilikte müvekkilin yalnızca vücudu ön planda olmuştur. Davalının tek isteği tek arzusu cinsellik olmuştur. Davalı, müvekkile evlilik birliği boyunca saygı, sevgi ve özen göstermemiştir.

Zaten dört ay gibi kısa bir sürede flört ve nişanlılık dönemi dahi yaşayamadan evlenen müvekkil, eşinden ilgi ve alaka, sevgi, romantizm beklemiştir. Ancak davalı, müvekkili bu özeni hiçbir zaman göstermemiştir.

Unutmayalım; KADIN CİNSEL BİR META DEĞİLDİR.

Müvekkil, yalnızca ev işlerinde, cinsellikte ya da bilimum duygu yüklü işte sömürülmüş ve durumdan duyduğu rahatsızlığı her daim dile getirmiştir.

Bu evlilikte adeta meta fetişizmi bulunmaktadır. Kadından, eril yapıya hizmet beklenmiştir.

Davalı, müvekkile sürekli olarak ''Güzel ol, kıvırt, bedenini sergile, bana görsel şölen sun'' şeklinde duygusallıktan yoksun cümleler kurmuştur. Davalı, müvekkilin bir ruhu olduğunu unutmuştur.

Keza davalının ailesi de davalıyı ikinci kez evlendirme sebebi olarak ''Türk toplumunda evlilik cinsellik iznidir'' yaklaşımında olmuşlardır.

Davalı, kendisine evin dışında müvekkile ise hem evin içinde hem evin dışında roller vermiştir. Davalı adeta ''Ben eve ekmek getireyim, sen de yemek yap, bana cinsellik ver'' zihniyet yapısında olmuştur. Müvekkil hayalini kurduğu aile kavramını davalının eylemleri yüzünden tasvir edememiş ve kendisini davalının gözünde bir obje kadar değersiz hissetmiştir.

Müvekkilim davalıdan adeta sevgi dilenmiş ancak evliliğinde itaatkar kadın ve seks objesi olarak görülmüştür.

Davalının kendi aile yapısı da davalıyla aynı zihniyettedir. Zira davalı, kendi annesinden evi mahremiyetini gizleyememiştir. Davalı, eşiyle birlikte olduktan sonra duyduğu hazzı annesine anlatacak kadar evin özelini bırakmamıştır. Davalının annesi de buna binaen ''E oğlum insanlar niye evleniyor, kadın dediğin niye var'' şeklinde kadını meta olarak gördüğünü zımni şekilde de olsa ikrar eden beyanlarda bulunmuştur.

Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı aslında davalı ile müvekkilin evliliğindeki problemler davalının, müvekkili bağ evine götürdüğü ve müvekkili cinsel ilişkiye zorladığı tarihten itibaren başlamıştır.

Eşlerden biri istemediği halde diğer eş cinsel ilişki konusunda zorlama ve baskı yapıyorsa burada kusurlu bir davranıştan söz edilmektedir. Aynı zamanda eşlerden birinin diğer eşi doğal olmayan yoldan ilişkiye zorlaması da hukuka aykırı olup kusurlu bir davranıştır.

Yargıtay tarafından eşlerin karşılıklı istekleri dışında birbirlerini normal olmayan fantezilere veya sapkınlıklara zorlaması da cinsel şiddet olarak kabul edilmektedir.

Yargıtaya göre istenmeyen şekilde cinsel ilişki kurmak, zorla cinsel ilişkiye girmek ve cinsel içerikli uygunsuz sitelere girmek kusur kabul edilmektedir. Davalı, sayılan tüm hususları gerçekleştirmiştir.

HMK Madde 28

(2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.

(3) Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar.

(4) Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir.

Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden ve mahrem içerikli konularından bulunmasından ötürü duruşmaların tamamının gizli olarak yapılmasını arz ve talep ederiz.

Ayrıca duruşma sırasında yalnızca tarafları ilgilendirmekte olan düzeyde özel hayat ile ilgili konular söz konusu olmakta ise mahkeme hakimi talep doğrultusunda duruşmanın gizli olarak gerçekleştirilmesi hükmünü verebilmektedir.

DAVALI VE AİLESİ KAYNANAERKİL ZİHNİYET YAPISINDA OLMUŞLAR VE DAVALININ AİLESİ, MÜVEKKİLİN EVLİLİĞİ ÜZERİNDE EGEMENLİK KURMUŞTUR.

Nikah akdi gerçekleştikten sonra taraflar birlikte yaşamak için konut kiralamışlardır. Ancak kiralanacak olan konutta müvekkil hiçbir şekilde söz sahibi olamamış ve fikrini beyan dahi edememiştir.

Davalı ile müvekkilin oturacağı evi dahi müvekkilin kayınvalidesi seçmiş ve kendisine yürüme mesafesinde sadece beş dakikalık konut kiralattırmıştır. Müvekkil bahse konu evi beğenmediğini defalarca beyan etmesine rağmen davalı, müvekkile ''Evi tuttuk, kararı ben ve ailem verir'' diyerek otoritenin kendi annesi olacağını göstermiştir.

Davalının ailesinin maddi durumu oldukça iyi olmasına karşın davalı ekonomik özgürlüğü tam olarak eline alamamıştır. Bu yüzden tarafların müşterek konutunun kira bedelini davalının babası ödemiştir. Davalı da hem annesine bağımlı değil bağlı kişilik yapısına sahip olmasından ötürü hem ekonomik özgürlüğü olmadığı için ailesinin her dediğini sorgulamadan harfiyen yerine getirmiş ve eşinin kararlarını geri planda bırakmıştır.

Ancak davalının ailesi bu maddi yardımları sürekli başa kakmıştır. Davalının babası müvekkile ''Sizin evinizin kirasını bile ben verdim'' şeklinde incitici, küçük düşürücü beyanlarda bulunmuştur.

Ev dizmek için eşyalar alınacakken müvekkil, davalıya ''Biz kendi zevkimize göre seçelim, aileler karışmasın'' şeklinde ricada bulunmasına ve buna kendi anne-babasını da dahil etmesine rağmen müvekkilin bu isteği yerine getirilmemiş ve müvekkile, davalıya tıpkı beş yaşındaki çocuğa oda takımı alınır gibi muamele gösterilmiştir.

Müvekkilin kendi ev eşyaları alınırken müvekkile haber dahi verilmemiştir. Alınacak olan bütün eşyalara davalının annesi ve babası karar vermiştir.

Davalının annesi, müvekkilin eşya seçimini eşiyle baş başa seçmek istediği duyunca kızılca kıyamet kavga çıkarmış ve davalı oğluna ''Şekerim, tansiyonum fırladı, hastaneye gidiyorum, sen beni öldürmek mi istiyorsun'' şeklindeki duygu sömürüsü içerikli beyanlarıyla davalıyı kandırarak manipüle etmiştir. Davalı ise annesinin beyanlarına inanmayı tercih ederek müvekkil ile tartışmış ve müvekkile en özel günlerini zehir etmiştir.

Oğlunu sağlıklı bir şekilde seven ve oğlunun evliliğine saygı duyan hangi kayınvalidenin gelini eşya seçimini eşiyle baş başa yapmak istedi diye kan şekeri düşer ki? Bu hususu Sayın Mahkemenizin takdirine bırakıyoruz.

Yargıtay kararları der ki; Kocanın, ailesinin evlilik birliğine olan müdahalelerine sessiz kalması kusur kabul edilmektedir.

DAVALI, MÜVEKKİLE EKONOMİK ŞİDDET UYGULAMIŞTIR.

Davalı, müvekkilin maaş kartını izinsizce almıştır. Müvekkilin her türlü harcamasını kısıtlamış ve müvekkilin eline bir çocuğa harçlık verir gibi para vermiştir.

Davalı, müvekkilden sürekli olarak para istemiştir. Müvekkilin davalıya yaptığı havalelerin dekontları mevcuttur. Ek olarak sunulacaktır.

Davalı, nişanlılık döneminde dahi müvekkile jest yapmak yerine müvekkilden para istemiştir.

Davalı, müvekkilin bilgisi ve rızası olmaksızın müvekkilin kredi kartı ile işyerlerine mal almıştır. Müvekkilim bu durumu kredi artı ekstresinde fark etmiş, davalıya ne aldığını sorduğunda davalı kavga çıkarmış ve müvekkilime hitaben ''Dükkana mal aldım, az yiyeceksin ödeyeceksin'' diyerek işyerine aldığı malın borcunu da müvekkilime bırakmıştır.

Yine davalı, müvekkilimin maaşına da el koymuştur. Ziynet eşyalarına da düğünden hemen sonra el koymuş ve geri iade etmemiştir.

Bu yüzden davalıya ait bütün banka ve kredi kartı hesap hareketlerinin celbini talep ederiz.

DAVALI, ANNESİ YÜZÜNDEN MÜVEKKİLE AĞZA ALINMAYACAK SÖZLER SÖYLEMİŞTİR.

Davalı, kendi annesinin sebebiyet verdiği her tartışmadan sonra müvekkile ''Senden tiksiniyorum, senin gibi eş olmaz olsun'' şeklinde incitici beyanlarda bulunmuştur. Müvekkil en azından hafta sonu eşiyle baş başa vakit geçirmek istemiş ama davalı buna bile rıza göstermemiş ve müvekkile ''Hayır, annemlere gidilecek'' demiştir. Müvekkil de tekrardan baş başa kalmak istediğini belirtince davalı, müvekkile ''Senin gibi kadınla evlendiğim güne lanet olsun'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davalı, müvekkile ''Seni boşarım, 10 tane eş alırım ama bir tane anne alamam'' şeklinde tehditkar cümleler kurmuştur.

T.C.YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ 2019/5103 E. 2019/12386 K.

“Ne yaptığı belli değil, ben 10 tane karı bulurum, ancak bir tane ana bulamam” diyen eş ağır kusurludur.

DAVALI, EVLİLİĞİ ÇOCUK OYUNCAĞI ZANNETMİŞ VE SUDAN SEBEPLERLE MÜVEKKİLİ SÜREKLİ OLARAK BOŞANMAKLA TEHDİT ETMİŞTİR.

Evlilik birliği devam ederken bir gün davalı, müvekkile ''Ailene söyle, çatal kaşık takımı alsın yoksa seni boşarım'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

Yine davalı, evlilik birliği devam ederken müvekkile ders çalıştığı için müvekkili boşanmakla tehdit etmiştir. Müvekkil, evliliğinin ilk döneminde İstanbul Üniversitesi İktisat bölümünde son sınıfta okumaktadır. Müvekkil, eşine vizelerine başladığı için ders çalışması gerektiğini beyan etmiştir. Ancak bu durum bile davalı tarafından anlayışla karşılanmak şöyle dursun davalı müvekkile ''Annemleri misafirliğe çağıracaksın, yok çağırmam ders çalışacağım diyorsan seni boşarım, eşyalarını topla git, seni istemiyorum, senden nefret ediyorum, seninle evlendiğim güne lanet olsun'' demiştir.

Davalı bununla da kalmamış sırf ders çalışacağı için kayınvalidesini misafirliğe çağıramayan müvekkilin babasını aramış ve müvekkilin babasına ''Nasıl aldıysam kızını aynen iade ediyorum'' şeklinde çirkin söylemlerde bulunmuştur. Müvekkile bu cümlede adeta bir eşya muamelesi yapılmıştır. Sanırsınız kargo iadesi yapıyor.....

Yukarıda anlatılan hazin olaya müvekkilin annesi, babası, ablası, eniştesi ve iş arkadaşı şahittir. Sayın Mahkemeniz huzurunda tanıklık edeceklerdir.

Bu olay üzerine müvekkil evden gitmemiş ve yuvasına sahip çıkmaya çalışmıştır. Müvekkil sürekli olarak bir şeylerin değişeceğini ve düzeleceğini ümit etmiştir. Ancak davalı, evi terk etmiş ve annesinin evine gitmiştir. Davalı, yine müvekkili annesinden özür dilettirmiş ve ancak müvekkil annesinden özür dileyince müşterek konuta dönmüştür.

DAVALI HER ZAMAN KENDİ AİLESİNİ ÖN PLANDA TUTMUŞTUR.

Davalı, müvekkille fotoğraf dahi çekinmek istememiştir. Ne zaman ki müvekkil, davalıyla fotoğraf çekinmek istese davalı, müvekkile ''Seninle yan yana durmak istemiyorum'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davalı, müvekkille olan tüm fotoğraflarını silmiş ve kendi ailesiyle olan fotoğraflarını koymuştur. Davalının profilinde sanki evli değilmiş gibi eşiyle hiçbir fotoğraf yer almamış, kendi ailesiyle çekindikleri fotoğraflar yer almıştır.

Davalı, müvekkile ''Bende öncelik ailem Gizem, yoksa bu evilik yürümez, herkes kendi yoluna bakar'' şeklinde beyanda bulunmuş ve müvekkili üstü kapalı bir şekilde tehdit etmiştir.

DAVALI, MÜVEKKİL İŞ DÜZENİNİ OTURTMADAN ÇOCUK DÜŞÜNMEDİĞİNİ BİLDİĞİ HALDE HALDE MÜVEKKİLE BASKI YAPMIŞTIR.

Müvekkil yaşadıkları hazin olaylardan ötürü psikiyatri ilacı kullanmaktadır. Müvekkilin evlendiğini duyan psikiyatri doktoru müvekkile ''Sakın çocuk yapma, kocan korunsun, bu durum sana da çocuğa da zarar verebilir'' demiştir. Müvekkil, bu hususu eşine izah etmesine rağmen davalı anlayışla karşılamak şöyle dursun müvekkili tehdit etmiştir. Müvekkilin rızası olmadan müvekkil ile cinsel birliktelik yaşamıştır. 

Müvekkil, davalıya ''Hamile kalırsam bana ya da çocuğa bir şey olabilir, çocuk sakat doğabilir'' şeklinde beyanda bulunmuş ancak bu ikaz davalı tarafından hiçbir zaman ciddiye alınmamış ve davalı müvekkille zorla cinsel birliktelik yaşamıştır.

Davalı, müvekkile ''Benden habersiz korunursan seni gebertirim, seni boşarım'' şeklinde tehditkar beyanlarda bulunmuştur.

Evliliği yolunda gitmeyen birinin çocuk istememesinden daha doğal ne olabilir ki? Hangi kadın ayrılacağını bildiği bir gün kendisini terk edeceğini bildiği adamdan çocuk ister?

Bu evlilikte müvekkile adeta bir köle muamelesi yapılmıştır. Kayınvalide sinirlendi mi hadi gelin gel özür dile, hadi gelin sen nasıl olsa bu eve gelin geldin, kapan ayaklarıma!

HUKUKİ SEBEP: TMK, HMK ve ilgili sair mevzuat

HUKUKİ DELİL: 

Nüfus kaydı

Tanıklar(İsimleri ve adresleri bildirilecektir.)

Soruşturma dosyaları

Davalıya ait arama ve mesaj kayıtları

Davalının kullandığı bütün banka ve kredi kartı hesap hareketleri

HTS kayıtları

Mali durum araştırması

Mesaj kayıtları

Ekran görüntüleri

Arama kayıtları

Banka kayıtları

Kira kontratı

Bilirkişi

Keşif 

Yemin 

Hastane kayıtları

Okul Kayıtları

Video kayıtları

SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan nedenler, göz önüne alınacak ve oluşacak durumlar ışığında sübut bulacak davamızın kabulü ile;

1)Davalının kusurlu hareketleri sonucu müvekkilin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların BOŞANMALARINA,

2)Müvekkil için 4.000,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay YOKSULLUK NAFAKASI olarak davalıdan tahsiline ve her yıl TÜFE/ÜFE oranında artış yapılmasına,

3)Müvekkil için, davalı aleyhine 400.000,00 TL MADDİ, 400.000,00 TL MANEVİ tazminatın hükmün kesinleşmesinden itibaren hesap olunacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

5) Yargılama giderleriyle, avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini davacı vekili olarak talep eder, saygılar sunarız. 11.10.2022

DAVACI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN