Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi


Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi

  • KAYSERİ AİLE MAHKEMESİNE

    ADLİ YARDIM TALEPLİDİR.

    DAVACI: 

    VEKİLİ: Av. Gizem Gül UZUN

     

    DAVALI: 

    KONUSU: TMK 166/I uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması dolayısıyla tarafların BOŞANMALARINA karar verilmesi hususunda dava dilekçemizin sunulmasından ibarettir

  • Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi
  •  

    AÇIKLAMALAR :

    Davacı Olgun ****** ile davalı Yeliz ***** 09/08/2010 tarihinde evlenmişlerdir. Bu evlilik birliğinden 19/08/2010 doğumlu Yunus Emre *****, 29/07/2017 doğumlu Sude Naz *****, 28/02/2020 doğumlu Fatma Nur **** ve 23/10/2021 doğumlu Mehmet Han ******* isimleriyle dört müşterek çocuk dünyaya gelmiştir. 

    Ancak aşağıda açıklanacak sebeplerle işbu evlilik birliğinin devam etmesinde ne hane halkının ne de milletin bir menfaati bulunmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması dolayısıyla boşanma talebimiz için işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;

    1- DAVALI, MÜVEKKİLE KARŞI SÜREKLİ İLGİSİZ DAVRANMIŞTIR. AYRICA DAVALI, ORTAK KONUTUN MAHREMİYETİNİ GİZLEMEMİŞ VE EVLİLİK BİRLİĞİNİN İÇERİSİNDE OLAN ŞEYLERİ BAŞKALARINA ANLATMIŞTIR.

    Davalı ile müvekkil 09/08/2010 tarihinde evlenmişlerdir. O tarihten bu yana davalının ilgisi müvekkile karşı sürekli olarak azalmış ve bir süre sonra tamamen kaybolmuştur. Evlilik birliğinin neşesi ve tadı artık davacı nezdinde hissedilememektedir.

    Ayrıca davalı evin mahremiyetini sürekli başka insanlara açmıştır. Evin içerisinde olan olayları sürekli arkadaşları ile dedikodu malzemesi etmiştir. Ayrıca davalı aynı şekilde evin mahremiyetini kendi ailesi ile de paylaşmaktadır. Davalı en ufak tartışmazlığı, maddiyat sıkıntısını dahi ailesine anlatmış ve müvekkili rencide etmiştir.

    Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2007/9122 E., 2007/10160 K. ve 14.06.2007 tarihli başka bir kararına göre ise, davalının “evlilik bana göre değil, ben gideceğim” demesi, aile içinde yaşananları dışarı aktarması ve intihara kalkıştığının anlaşılması üzerine, bu şartlar altında boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

    2- DAVALI, MÜVEKKİLİN SOSYAL HAYATINI KISITLAMIŞ, AİLESİ VE ARKADAŞLARI İLE GÖRÜŞMESİNİ ENGELLEMİŞTİR.

    Davalı, müvekkile karşı aşırı kıskanç duygular beslemektedir. Öyle ki davalı, müvekkilin arkadaşlarının eşlerine ''senin kocanın benim eşimle görüşmesini istemiyorum'' şeklinde mesajlar atmıştır. Bu ve buna benzer birçok hareket müvekkilin onurunu ve gururunu incitmiş ve arkadaşlık ilişkilerini baltalamıştır.

    Ayrıca davalı, müvekkilin kendi ailesi ile de görüşmesine engel olmuştur. Ayrıca davalı, müvekkilin ailesini ortak konutta istememiş ve ''bir daha evime gelmeyin'' şeklindeki beyanlarla müvekkilin ailesini evden kovmuştur. Davalı, bu beyanlardan sonra müvekkilin ailesine ağır hakaretlerde bulunmuştur.

    Bu tutum ile ilgili Yargıtay ''“eşinin akrabalarını evinde görmek istemediği, bunu davranışlarıyla ve söylemek suretiyle belli ettiği” (YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6162 Karar Numarası: 2019/6217 Karar Tarihi: 16.05.2019)'' kararı eşinin ailesinin evine gelmemesini istemeyi karşı taraf için haklı boşanma sebebi saymaktadır.

    Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, vermiş olduğu 2020/1135 Esas- 2020/2010 Karar sayılı kararı ''Eşinin giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere karışmak sosyal şiddet olup boşanma sebebidir'' şeklindedir.

    Başka bir Yargıtay bir kararında “davalı-karşı davacı erkeğin ailesi ile görüşme hususunda kadına kısıtlayıcı davrandığı”(YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1040 Karar Numarası: 2019/7984 Karar Tarihi:02.07.2019) eşini ailesiyle görüştürmeyen kişinin kusurlu olduğunu belirtmiştir.

    3- DAVALI, MÜVEKKİLE KARŞI AŞIRI KISKANÇ DAVRANMIŞ, MÜVEKKİLİ ORTAK KONUTA ALMAMIŞ VE MÜVEKKİLİ KONTROL ETMEK ADINA SÜREKLİ RAHATSIZ ETMİŞTİR.

    Davalı, müvekkile karşı aşırı kıskanç bir tutum sergilemiştir. Davalı, müvekkil işten eve geç geldiği zamanlarda müvekkili ortak konuta almamıştır. Müvekkil bu tutumlar üzerine sık sık çalıştığı yere geri dönmüş ve orada gecelemek zorunda kalmıştır.

    Yine bir Yargıtay kararı ''Toplanan delillerden davalı kadının eşini eve almadığı ve eşini ortak konutu terk etmeye zorladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının haklı bir sebep olmaksızın davacının ortak konuta dönmesini engellediği sabittir. Türk Medeni Kanunun koşulları gerçekleşmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeli ile reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. HD - Karar: 2016/462).''

    Ayrıca davalı, sırf müvekkili kontrol etmek adına sürekli müvekkilin arkadaşlarını aramış, çalıştığı yere bile sık sık gelmiştir. Davacı, bu tutumlardan ve bu obsesif hareketlerden rahatsız olmuş, bunu dile getirmiş ancak davalı bu hareketlerini daha da artırmıştır. Ayrıca davalı, müvekkilin sürekli telefonunu, hatta ve hatta ceplerini dahi sık sık karıştırmıştır.

    Güncel bir Yargıtay kararı ise “Eşi tarafından kiminle, ne için, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla eşinin bilinmesini istemeyeceği özel yaşam alanına rıza göstermeden, GPS takip cihazı ile takip edip müdahale ettiği ve evlilik birliği ile eşlerin hiçbir sınır olmaksızın birbirlerini sürekli gözetleyebileceği ve denetleyebileceği anlamına gelmez.” şeklindeki söylemleriyle eşlerin birbirini takip etmesinin hukuka uygun olmadığını ortaya koymaktadır.

    ‘.. davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda ağır kusurlu olup, erkeğin eşine karşı aşırı kıskançlık göstererek başkalarının yanında rencide edici mahiyetteki davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ölçüsünde az kusurlu davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.’’ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/11033 E. , 2018/2355 K.

    4- DAVALI, MÜVEKKİLİ SÜREKLİ İNTİHAR EDECEĞİ SÖYLEMLERİYLE TEHDİT ETMİŞTİR.

    Davalı, müvekkili sürekli intihar edeceği söylemleriyle tehdit etmiştir. Sürekli olarak intihara teşebbüs edeceğini söylemiş ve her tartışmadan sonra ''tamam ben ölüyorum, kendimi öldüreceğim'' şeklinde beyanlarla müvekkili tehdit etmiştir.

    Ayrıca davalı, 2022 yılının Aralık ayında intihar girişiminde bulunmuştur. Girdiği psikolojik bunalım ve müvekkilin ''ben boşanmak istiyorum'' demesinin üzerine davalı intihara teşebbüs etmiştir.

    Sayın Mahkemenizce de takdir edilecektirki eşlerden birinin herhangi bir sebeple intihara teşebbüs etmesi halinde evlilik birliği ve birlikte yaşama iradesi doğal olarak sarsılacaktır. Evliliğin normal sona erme şekli eşlerden birinin ölümüdür. Ancak intihara teşebbüsün manası şudur ki eş artık hayatını idame ettirmek istememektedir. Bu durum eşlerin psikolojik açıdan sıkıntılar çektiklerine dair bir karine oluşturmaktadır nitekim diğer eş artık sürekli bu korkuyla yaşayacak ve deyim yerindeyse intihara teşebbüs eden eşine katlanmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle her iki eşin de psikolojik açıdan sıkıntılar yaşaması ile bu evliliğin sağlıklı bir biçimde devam ettirilemeyeceği düşünüldüğünde bu durum da boşanma nedenleri arasında sayılabilecektir. Ayrıca, intihara teşebbüs etmenin boşanma nedenleri arasında sayılması Yargıtay tarafından da kabul edilmektedir.

    5- DAVALI, EV İŞLERİNİ ERTELEMEKTE VE VAKTİNİN ÇOĞUNU SOSYAL MEDYADA HARCAMAKTADIR.

    Davalı, sürekli sosyal medyada vakit geçirmekte ve ev işlerini aksatmaktadır. Davalı ev hanımıdır ve çalışmamaktadır. Ancak müvekkil uzun çalışma saatleri sonrası eve geldiğinde hala bulaşıkları öylece dururken görmektedir. Davalı, ortak konutun ve evlilik birliğinin sorumluluğunu alamamaktadır.

    Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 9359-16104 şeklinde anılan kararında :”…Kadının ev işlerini yapmadığı, temizliğe dikkat etmediği, çamaşırları yemek tenceresinde kaynattığı, doğum halinde vücudunun bozulacağını ifade ettiği anlaşılmaktadır. Kadının bu davranışları sebebiyle de taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik meydana gelmiştir.” 

    6- DAVALI, MÜVEKKİLE SÜREKLİ AĞIR HAKARETLER ETMİŞ VE MÜVEKKİLİ BAŞKA İNSANLARLA KIYASLAMIŞTIR.

    Davalı, müvekkil ile sürekli tartışma yaşamaya başlamış ve müvekkile ağır hakaretlerde bulunmuştur. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden müvekkile ''sen erkek değilsin, adam mısın sen?'' şeklinde ağır hakaretlerde bulunmuştur.

    Ayrıca davalı, yine evlilik birliği içerisinde lafı dahi edilmeyecek nedenlerden dolayı müvekkile ''senden soğudum artık, seni istemiyorum'' şeklinde sözler etmiştir.

    Ayrıca davalı, ortak konutun ve ailenin huzurunu bozmayı alışkanlık edinmiştir. Gece dahi evin içinde bağırarak kavga etmiş, çocukların ruh ve psikolojik sağlıklarını düşünmeden tartışma çıkarmıştır. Bu bağırmalar öyle bir noktaya gelmiştir ki müvekkilin ve davalının komşusu polisi aramıştır.

    Davalı, müvekkili başka insanlarla kıyas etmekte ve müvekkilin onurunu incitmektedir. En küçük olayda dahi ''elde ne kocalar var'' şeklinde beyanlarla müvekkili adeta yerin dibine sokmaktadır.

    Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının, eşine hakaret ettiği ve eşini başka erkeklerle kıyasladığı anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru olmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No:2016/2743 Karar No:2017/8925

    MADDİ- MANEVİ TAZMİNAT TALEBİMİZ:

    TMK 174/I uyarınca, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilecektir.

    Yukarıda açıklanan olaylar ve sebepler dolayısıyla ………. TL Maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ediyoruz.

    TMK 174/II’ ye göre ise, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilecektir.

    Anlatılan olaylar da açıkça ortaya koymaktadır ki müvekkil bu evlilikte tarif edilemez şekilde yıpranmış, psikolojik şiddet görmüş, manevi açıdan tamiri mümkün olamayacak şekilde örselenmiştir. Açıklanan hususlar bir erkek ve bir baba için tahammül edilemeyecek olgulardır. Müvekkilimin yaşadığı tarifsiz acıyı telafi edemeyecek olsa da kişilik haklarının ağır bir şekilde saldırıya uğramasından dolayı ………….. TL Manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkile verilmesini talep ediyoruz.

    ADLİ YARDIM TALEBİNE İLİŞKİN;

    Hukuk Muhakemeleri Kanunu 334. maddesine göre, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.

    Müvekkilim yargılama harç ve giderlerini karşılayabilecek durumda değildir. Asgari ücretli olarak çalışmaktadır. Sayın mahkemenizce de bilineceği üzere dördü çocuk beş kişilik bir aileyi asgari ücret ile geçindirmek imkansıza yakındır.

    İşbu yukarıda açıklanan sebepler nezdinde adli yardım talebimizin kabul görmesi adalete ve hakkaniyete uygun olandır.

    HUKUKİ DELİLLER:

    1- Nüfus Kaydı

    2- Tanıklar (İsimleri,adresleri ve TC kimlik numaraları bildirilecektir.)

    3- Davalıya ait arama ve mesaj kayıtları

    4- Davalının kullandığı bütün banka ve kredi kartlarının hesap hareketleri

    5- HTS kayıtları

    6- Mali durum araştırması

    7- Mesaj kayıtları

    8- Ekran görüntüleri

    9- Arama kayıtları

    10- Bilirkişi

    11- Keşif

    12- Yemin

    13- Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller.

    HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve her türlü sair mevzuat.

    SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz edilen nedenlerle; 

    1) Haklı davamızın KABULÜ ile tarafların TMK 166/I uyarınca BOŞANMALARINA, 

    2) TMK 174 uyarınca evlilik birliğinden beklediği menfaati bulamayan ve kişilik hakları saldırıya uğrayan müvekkile …….. TL Maddi; …….. TL Manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkile verilmesine,

    3) Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini Saygılarımla arz ve talep ederim.

     

    Davacı Vekili

    Av. Gizem Gül UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN