ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

 

 

KAYSERİ 7. AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO: 2023/*** E.

DAVACI: 

 

VEKİLİ: 

 

CEVAP VEREN

DAVALI: 

VEKİLİ: Av. Gizem Gül UZUN

 

KONU: Yukarıda esas numarası belirtilen dosyanın dava dilekçesine karşı cevaplarımız ve başkaca beyanlarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Davacı, boşanma dilekçesinde özetle; kendisinin Antalya'da rahat bir yaşamının olduğunu, kocası için Kayseri'ye taşındığını, evlilik masraflarını kendisinin karşıladığını, davalının sosyal medya üzerinden başka kadınlarla konuştuğunu, davalının deprem sırasında kendisini ve çocuğunu bırakıp dışarı kaçtığını ve akabinde eski eşine mesaj gönderdiğini, davalının başka kadınlarla konuştuğunun fark edilmesi üzerine kendi kız kardeşini darp ettiği ve daha fazla açık vermemek için telefonunu yere fırlatıp kırdığını, davalının yaptığı bütün masrafları yüzlerine vurduğunu ve kendisini çalıştırmadığını, davalının kendisinin telefonunu karıştırdığını, davalının kendisine cinsel şiddet ve cinsel taciz uyguladığını, davalının vücuduyla dalga geçtiğini, davalının kız kardeşine sarkıntılık ettiğini ve davalının kendisine şiddet uyguladığını iddia etmiştir.

Ancak bütün bu beyanlar mesnetsiz ve gerçeklikten uzaktır. Anlatılan bütün bu olaylar Sayın Mahkemenizi yanıltmak ve müvekkilimi haksız göstermek adına kurgulanmış bir senaryodan ibarettir. Şöyle ki;

1- DAVACININ EVLİLİK SÜRECİNDEKİ MASRAFLARI İDDİASI HAKKINDA;

Davacı ile müvekkil ''İnstagram'' üzerinden tanışmışlardır. Bir süre sonra birbirlerine uygun olduklarını düşünmüşler ve duygusal bir ilişki içerisine girmişlerdir. Müvekkil, davacıyla tanıştığında davacı, daha önceden bir evlilik yaptığını ve bu evlilikten doğan bir kızı olduğunu, kendisinin kızıyla birlikte yaşadığını beyan etmiştir. Müvekkil bu hususu sorun etmek şöyle dursun, kendisinin çocuk sahibi olamayacağını bildiğinden ötürü tam tersi sevinç yaşamıştır. Müvekkil, davacı ile ailesini tanıştırmak istemiş ve davacının Antalya'da yaşaması üzerine Antalya'ya gitmişlerdir. Aradan geçen zaman sonrasında taraflar evlilik birliği kurmaya karar vermişlerdir.

Davacı, dilekçesinde Antalya'da maddi durumunun yerinde olduğunu, 3+1 evde oturduğunu ve evlilik hazırlığında müvekkilin taşınma masraflarında çok masraf ettiğini bu sebeple nikah cüzdanın parasını DAHİ kendisinin ödediğini iddia etmiştir. 

Ancak davacı hiçbir masraf yapmamıştır. Dilekçesinde bahsini ettiği nikah cüzdanının ücretini müvekkilden almıştır. Ayrıca müvekkil, evlilik hazırlığının üç ay öncesinden başlamak üzere, davacıya ayda en az 3.000,00 TL para vermiştir. Dekontlar Sayın Mahkemenize sunulacaktır.

Davacının, müvekkilden ayda en az 3.000,00 TL tutarındaki parayı kabul etmesi ve müvekkilden tekrar aldığı para ile evlilik cüzdanının ücretini ödedikten sonra maddi durumunun gayet iyi olduğunu, hayatını rahat bir şekilde idame ettirdiğini beyan etmesi HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR.

Müvekkil bu yardımlarının üzerine, davacının Kayseri'ye taşınma sürecinde nakliye, bilet masrafı ve bilimum diğer masraflarını karşılamıştır. Ayrıca müvekkil evlilik hazırlığında davacıya 17 adet çeyrek altın ve 2 adet yüzük almıştır. Ancak davacı bütün bu masrafları inkar etmekte, ne varsa kendisinin ödediğini vurgulamakta ve müvekkilin yaptığı bütün masrafları ve fedakarlıkları inkar etmektedir.

2- DAVACININ INSTAGRAM HESABINDA MESAJLARI GÖRMESİ İDDİASI HAKKINDA;

Davacı, dilekçesinde müvekkil ile evlendikten iki gün sonra telefonunda başka kadınlarla olan mesajlaşmalarını yakaladığını iddia etmiştir. Ayrıca müvekkilin kendisinden özür dilediğini ve bir daha asla yapmayacağını beyan etmesi sonucu durumu uzatmak istemediğini de dilekçesine eklemiştir.

Ancak müvekkil hiçbir şekilde başka kadınlarla konuşmamıştır. Bu husus müvekkile kusur isnat etmek ve Sayın Mahkemenizi yanıltmak amacıyla yapılmış bir beyandır. Bu hususları kesinlikle kabul etmiyoruz. 

Öyle olsaydı dahi;

Tarafımızca hiçbir şekilde kabul edilmemekle birlikte olaylar davacının dilekçesinde yazdığı şekilde gerçekleşmiş olsa dahi taraflar yaklaşık 1.5 aylık evlidir. Davacı ise sözde yaşanan olayın evlilikten iki gün sonra gerçekleştiğini iddia etmiştir. Davacı bu sözde mesajları yakalamış olsa dahi bunu sorun etmemiş ve evliliğine devam etmiştir.

TMK m. 161/3 ve 162/3 ; ‘Affeden tarafın dava hakkı yoktur.’ demektedir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2020/6498 Karar Numarası: 2021/934 Karar Tarihi: 02.02.2021

‘’Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan davranışlar boşanma davalarında eşlere kusur olarak yüklenemez.’’

Ayrıca,

Davacı, müvekkilin telefonunu sürekli surette karıştırmaktadır. Davacı, müvekkilin özel hayatına saygı göstermemekte ve müvekkile aşırı kıskanç, baskıcı davranmaktadır. Davacı bu tutum ve davranışlarıyla müvekkile aşırı derecede psikolojik şiddet uygulamış, müvekkil artık davacıdan habersiz şekilde adım dahi atamaz hale gelmiştir. 

Sayın Mahkemenizce de bilineceği üzere, güncel Yargıtay kararlarınca eşin telefonunun sürekli karıştırılması ve eşe sürekli müdahele edilmesi özel hayatın gizliliğinin ihlali olup boşanma sebebidir.

3- MÜVEKKİLİN DEPREM SIRASINDA AİLESİNİ BIRAKIP GİTMESİ İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinde yaşanan deprem felaketinde müvekkilin, kendisini ve kızını bırakıp kaçıp gittiğini ve akabinde eski eşine mesaj gönderdiğini iddia etmiştir.

Bu hususları da kesinlikle kabul etmiyoruz. Müvekkil deprem sırasında gayet soğukkanlı davranmış, ev halkını sakinleştirmiştir. Müvekkil binayı ve çevreyi kontrol etmek amacıyla sadece iki veyahut üç dakikalığına dışarı çıkıp geri eve girmiştir. Bu husus da müvekkile kusur izafe etmek için söylenmiş bir iddiadır.

Müvekkilin eski eşine mesaj göndermesi ise sadece ve sadece insanlık namınadır. Müvekkilin eski eşi Diyarbakır'da yaşamaktadır. Gecenin ortasında, 6.8 şiddetli bir deprem sonrası müvekkilin düşüncesi ''hala beni istiyor mu acaba? hemen arayayım'' şeklinde değil bilakis sağlığının yerinde olup olmadığı yönündedir.

Öyle olsaydı dahi;

Tarafımızca hiçbir şekilde kabul edilmemekle birlikte somut olay, davacının anlattığı şekilde gerçekleşmiş olsa dahi müvekkile hiçbir şekilde bir kusur isnat edilemeyecektir. Hukuk düzenimizde kişi öncelikle kendi canından sorumludur. Kendi canını riske atacağı hiçbir durum için kişilere kusur yüklenemez. Somut olayda yaşanan deprem felaketi sonucu müvekkilin içinde bulunduğu durumda önce kendi canını düşünmüş olmasında en ufak bir yanlışlık yoktur. Zaten müvekkil, kendi canından önce eşinin ve eşinin kızının canını düşünmüştür.

Ayrıca, davacının iddia ettiği gibi davacının yaşanan bu büyük deprem felaketi sonucunda tek düşündüğü şey müvekkilin eski eşine mesaj göndermesidir. Davacı, yüzyılın en büyük felaketinde dahi eşinin gönderdiği bu mesaj yüzünden tartışma çıkarabilecek bir kişidir. Bu husus dahi davacının ne kadar kıskanç ve baskıcı olduğunu kanıtlar niteliktedir.

''Müvekkilimiz davalının attığı bu mesajı görünce...''

Bir Yargıtay kararında ''Tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının eşine hakaret ettiği, buna karşılık davalı kocanın ise aşırı kıskançlık gösterip, eşine çirkin iftiralarda bulunduğu, sebepsiz kavga çıkararak küfür ve hakaretler ettiği anlaşılmaktadır. Davalı koca hakkında, eşine karşı “silahla tehdit” eyleminden dolayı açılan ceza davası henüz neticelenmemişse de, davalı kocanın yukarıda gerçekleşen kusurları dikkate alındığında, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan hadiselerde, davacı kadının az, davalı kocanın daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir (Y2HD-K.2013/9456).''

4- MÜVEKKİLİN KENDİ KIZ KARDEŞİNİ AİLESİNİN ÖNÜNDE DÖVMESİ İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinde yaşanan bu mesaj olayını davacının kardeşine anlattığını, kardeşinin kendisine kızdığını ve bunun üstüne müvekkilin kardeşini, eşinin ve kızının önünde dövdüğünü iddia etmiştir. Ayrıca davacı yine dilekçesinde müvekkilin telefonunu istemiş müvekkil telefonu yere fırlatmak suretiyle kırmış, davacının üzerine yürümüş ve onu hırpalamış bunun sonucunda davacının kızı odasına saklanmış ve davalıya uzun süre boyunca yaklaşamadığını, bu olaylar üzerine davacının ailesini çağırdığını iddia etmiştir. Ancak yine bu iddialar mesnetsiz ve müvekkili kötülemek amacıyla müvekkile isnat edilmektedir.

Müvekkil hiçbir zaman telefon kırmamış, kız kardeşini darp etmemiştir. Bu hususları kesinlikle kabul etmiyoruz. Ayrıca Sayın Mahkemenizden müvekkilin kız kardeşi **********'in (tanıklar listesine eklenecektir.) bu ve diğer hususlar bakımından özellikle dinlenmesini talep ediyoruz.

Ayrıca davacının ağır derecede sigara ve alkol bağımlılığı bulunmaktadır. Öyle ki davacı, 2.5 L Coca-Cola şişelerine alkol doldurmakta ve sürekli sarhoş olmaktadır. Ev içerisindeki bu bağımlılıkları aile halkına zarar vermektedir. Bu husus yine dinlenecek tanıklar ile net bir şekilde açığa çıkacaktır.

Yine davacının öyle yüksek derecede bağımlılığı vardır ki, müvekkil çok zararlı olduğunu, bu bağımlılıklarından kurtulması gerektiğini, çok rahatsız olduğunu söylediğinde davacı ''SEN KİMSİN DE BANA KARIŞIYORSUN? BİRAZCIK ERKEKSEN HADİ BOŞA BENİ, MAHKEMEDE KOCAM BENİ DÖVDÜ DERİM. SENİN DONUNA KADAR ALIRIM. KARIŞMA BENİM İŞLERİME'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Ayrıca müvekkil davacının ailesini, kavga ettikten sonra davacıdan özür dilemek amacıyla değil o dönem davacının ailesinin Kilis'te yaşamalarından ötürü, depremden zarar gördüklerini düşündüğünden ötürü yine insanlık namına çağırmıştır. 

5- MÜVEKKİLİN BAŞKA TELEFONLARI OLMASI İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinde müvekkilin telefonunu kırdıktan sonra başka bir telefon aldığını ve bu telefonun müvekkil tarafından cinsel içerikli videolar izlemek ve başka kadınlarla görüşmek için bu telefonu aldığını iddia etmiştir.

Bu beyan da tamamen hayal ürünüdür. Müvekkil kendisine değil davacıya telefon almıştır. Bu hususa ilişkin dekontlar Sayın Mahkemenize sunulacaktır. Davacıya eski telefonunu kızına vermesini söylemiştir. Kendi telefonu bozuk olduğundan ötürü kendisine ise ikinci el bir telefon almak durumunda kalmıştır. Müvekkilin başkaca bir telefonu bulunmamaktadır. Ayrıca müvekkilin üzerine kayıtlı üç adet SIM kartı bulunmaktadır. Bu kartlar kendisi, annesi ve kız kardeşi tarafından kullanılmaktadır.

6- MÜVEKKİLİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMESİ İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinde kendisinin bütün yükümlülüklerini getirdiğini ancak müvekkilin hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve yapmış olduğunu bütün masrafların sözünü sıkça ettiğini iddia etmiştir.

Ancak bu beyanlar yine Sayın Mahkemenizi yanıltmak ve müvekkile kusur atfetmek içindir. Müvekkil, evlilik tarihinden 3 ay önceden başlamak üzere davacıya maddi destekte bulunmuş, davacının kızının giderlerini karşılamış, davacının sözünü ettiği 3+1 kurulu düzeninin taşınma maliyetini bile tamamen müvekkil sırtlamıştır. 

Müvekkil davacıya istemi üzerine kendi banka hesaplarını vermiş ve evin ihtiyaçlarını buradan gidermesini söylemiştir. Ancak davacı kendi kız kardeşi ***************'e ve başka eşinde olma oğlu *********'e müvekkilin hesabından para göndermiş ve bunu müvekkilden gizlemiştir. Davacı bu işlemleri müvekkil ile evlenmeden önce yapmıştır.(Dekontlar Sayın Mahkemenize sunulacaktır.)

Davacı, daha müvekkil ile evlenmeden asıl amacını belli etmiştir. Davacı ve ailesinin tek derdi müvekkili maddi anlamda sömürmek olmuştur. Ancak maddi menfaatleri uğruna müvekkilin duygularını hiçe saymışladır. Müvekkilin, davacıya karşı herhangi bir kötü düşüncesi olmadığından ötürü bu durumu ancak evlendikten sonra yaşanan olayların akabinde fark etmiştir. 

Bu hususların ispatı için müvekkile ait Yapı Kredi İban no TR60000*******000077372620, İş Bankası İban no TR150006400000******3673, Finansbank İban no TR76001110000*******4860552, Vakıfbank İban no TR470001500158007****6 hesap dökümlerinin celbini talep ederiz. (Hesap Adı: *************)

Yaptığı harcamaları, karşısındaki kişilerin yüzüne vuran bir kişilik yapısına sahip olduğu iddia edilen müvekkilin, kendi banka hesaplarını dahi güvenerek eşine vermesi, davacının kendisinden habersiz başkalarına para göndermesi ve müvekkilden gizlemesinden sonra müvekkile yaptığı harcamaların lafını yaptığını iddia etmesi HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI ve tamamen müvekkile KUSUR YÜKLEME amaçlıdır.

Müvekkil, davacının kızını, biyolojik babası olmamasına rağmen kendi öz kızı gibi görmüş ve davacının kızının her türlü ihtiyacını karşılamıştır. Davacının kızının temel bakımları yanında lüks ihtiyaçlarını dahi karşılamış, davacının kızının bir lafıyla kendisine tablet dahi almıştır. (Dekont ektedir.)

Ayrıca,

Davacı yine dilekçesinde müvekkilin haysiyetsizce hayat sürdüğünü ve sapkın bir kişiliği olduğunu iddia etmiştir. Sonrasında ise müvekkilimizin davacının kız kardeşine sarkıntılık ettiği iddia edilmiştir. Bu iddia asılsız ve mesnetsizdir. Müvekkilimiz, davacının kız kardeşini kendi kardeşi gibi görmüştür. Ancak davacı, aşırı kıskanç bir kişiliğe sahip olduğu için müvekkili, kendi kardeşinden dahi kıskanmıştır. Davacının kız kardeşi müvekkile iftira atmaktadır, müvekkil bu iftiradan ötürü davacının kız kardeşi aleyhine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.(2023/***** E.). İlgili dosyanın celbini talep ederiz. Ancak yaşanan olaylar sonrasında davacı müvekkili evden kovmuş ve müvekkil günlerce camide yatmak zorunda kalmıştır. Fotoğraflar ve videolar delil olarak sunulacaktır.

Ancak davacının öz kardeşi yaşandığını iddia ettiği bu olayı ne tesadüftür ki davacıya, hiçbir zaman anlatmamış, müvekkil ile davacı boşanma arefesine gelince anlatmıştır. Bu hususta sunulan deliller tamamen mesnetsiz olup müvekkile kusur isnat etmek amacıyla delil üretildiği aşikardır. Davacı müvekkilden kurtulmak istemiş ve kız kardeşinin yardımıyla böyle bir senaryo üretmiştir. Müvekkile kusur izafe edilmek amacıyla kumpas kurulmuştur veyahut davacının kız kardeşi müvekkile iftira atmaktadır veyahut aşırı kıskanç kişilik yapısından ötürü hiç yaşanmamış ve olmamış bir olay yaşanmış gibi yargılama içerisinde anlatılmıştır.

''Toplanan delillerden davalı kadının eşini eve almadığı ve eşini ortak konutu terk etmeye zorladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının haklı bir sebep olmaksızın davacının ortak konuta dönmesini engellediği sabittir. Türk Medeni Kanunun koşulları gerçekleşmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeli ile reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. HD - Karar: 2016/462).''

Aksine,

Yaşandığı iddia edilen bu olaylardan önce davacının kız kardeşi müvekkili aramış ve ''çok zor durumdayım, telefonum bozuldu, bana telefon alır mısın?'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Eniştesi tarafından sarkıntılığa maruz kalan bir kadının, eniştesini arayıp telefon istemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki davacının kız kardeşinin, eniştesinden olan maddi talepleri hiçbir zaman son bulmamış ve yaşandığı iddia edilen sarkıntılık olayından sonra dahi istekleri devam etmiştir. Müvekkil, davacının kız kardeşi tarafından da maddi olarak sömürüye uğramaktadır.

Müvekkilin annesi şeker hastasıdır. Müvekkilin annesi bu olayları duyduktan sonra kahrolmuş, hastalığı daha kötüye gitmiş ve müvekkile ''ölümüm bu olaylar yüzünden olacak oğlum'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Davacının kız kardeşi, davacıyla birlik olup müvekkilden kendisine telefon almasını istemekte ve müvekkili sömürmeye çalışmaktadırlar. 

Ayrıca,

Davacı, hiçbir şekilde müvekkilin cinsel ihtiyaçlarını gidermemiş, sürekli kendi kızıyla birlikte uyumuş ve müvekkilin sürekli oturma odasında tek başına uyumasını istemiştir. Bu tavırlar bir süre önce başlamış ve bu güne kadar sürmüştür. Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere eşin cinsel yükümlülüklerini yerine getirmemesi boşanma sebebidir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2017/3107, K. 2017/12564, 13.11.2017 T

''Yapılan yargılama, toplanan deliller ve özellikle de davalı-karşı davacı hakkında Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.03.2015 tarihli rapora göre, davalı-karşı davacı erkeğin ruhsal ve fiziksel bir rahatsızlığı bulunmadığı, tarafların 2 yılı aşkın bir süre birlikte yaşadıkları ve erkeğin eşi ile bu süre içerisinde yalnızca bir kez cinsel ilişkiye girdiği, tanık beyanlarına göre de bu sorunun tedavisi konusunda gerekli çabayı göstermediği anlaşılmaktadır. Ruhsal ve fiziksel bir rahatsızlığı bulunmayan, davalı-karşı davacı erkeğin, geçerli bir sebebi olmaksızın davacı-karşı davalı kadınla cinsel ilişkiye girmekten kaçınması ve sorunun çözümü konusunda çaba göstermemesi kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup, ilk derece mahkemesince kadın yararına manevi tazminata karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.''

7- MÜVEKKİLİN DAVACININ TELEFONUNU KARIŞTIRMASI İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinde müvekkilin telefonunu karıştırdığını ve kendisine hakaretler ettiğini iddia etmiştir. Ancak yine bu husus açıklayacağımız üzere mesnetsizdir ve Sayın Mahkemenizi yanıltmak amacıyla olay çarpıtılmaktadır.

Davacı, müvekkilden önce 2 resmi evlilik, bir imam nikahlı evlilik yaşamıştır. Yani, müvekkil davacının resmi olarak üçüncü eşi olsa da aslında müvekkil, davacının dördüncü eşidir. Davacı, müvekkilden önce 3 kez daha evlilik yaşamıştır. Ancak, davacı müvekkile kendisinden önce sadece 1 kez boşandığını, başından sadece bir evlilik geçtiğini beyan etmiştir. Davacı, müvekkili nikah akdinden önce kendisiyle ilgili esaslı niteliklerde yanıltmıştır. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere Yargıtay'a göre nikah akdinden önce kişinin, kendisiyle ilgili önemli hususları gizlemesi, kendisiyle ilgili önemli hususlarda evleneceği kişiye yalan beyanlarda bulunması boşanma davalarında ağır kusur olarak kabul edilmektedir.

Müvekkil ise bu olayı yukarıda bahsettiğimiz davacının kendi oğluna para göndermesi sırasında öğrenmiştir. Davacı, müvekkile kendisinden önce sadece bir kere evlendiğini ve iki çocuğu olduğunu beyan etmiştir. Ancak müvekkil banka dekontlarını kontrol ettiğinde davacının oğlunun soyadının kızınınkinden farklı olduğunu fark etmiştir. Konuyu davacıya açtığı zaman davacı her şeyi itiraf etmek zorunda kalmıştır. Hatta ve hatta müvekkil, davacının imam nikahlı eşinin Kayseri'de ikamet ettiğini öğrenmiştir. Bunun üzerine müvekkil büyük bir psikolojik tahribat yaşamış ve ihanete uğradığını hissetmiştir. Daha sonrasında müvekkil, davacının telefonunu karıştırma ve gerçekleri öğrenme ihtiyacı hissetmiş ve davacının telefonunu karıştırdığında eski eşlerinin fotoğraflarını dahi görmek zorunda kalmıştır. 

Davacı bununla da kalmamış ve müvekkil gerçekleri öğrendiği zaman müvekkile ''Seninle eski eşim Kayseri'de olduğu için evlendim, eski eşime yakın olmak için Kayseri'den birini seçtim'' demiştir.

Ancak Sayın Mahkemenizce de bilineceği üzere aldattığı yönünde kuvvetli şüphe bulunan eşin telefonunu karıştırmak, gerçekleri öğrenmek ve delil sunma açısından hukuka uygun kabul edilmektedir.

T.C.Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, 2021/478 E. 2021/1604 K. 23.02.2021 T. 

''Kadının, erkeğin telefonundaki SKYPE isimli uygulamadan, başka kadınlarla yapmış olduğu cinsel içerikli yazışmaların erkeğin haberi olmaksızın, onun bilgisi ve rızası dışında sırf delil oluşturmak maksatlı olarak ekran görüntülerini alması hukuka aykırı değildir. Usulüne uygun olarak elde edilen ve dosyaya sunulan bu delil, hükme esas alınmalıdır.''

8- MÜVEKKİLİN DAVACI İLE DALGA GEÇMESİ VE AŞAĞILAMASI İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinin büyük kısmında müvekkilin davacının cinsel organı ve vücudu ile sürekli dalga geçtiğini ve müvekkilin davacıyı sürekli aşağılayıp hakaret ettiğini iddia etmiştir. Ancak yine bu husus tamamen mesnetsizdir.

Müvekkil, davacı ile dalga geçmemiştir. Aksine davacı müvekkile her zaman alaycı tutumda davranmış ve müvekkili aşağılamıştır. Müvekkilin çok şişko olduğunu, çok çirkin olduğunu ve rezil bir adam olduğunu sürekli beyan etmiştir. DAVACI, MÜVEKKİLİN HASTALIĞI NEDENİYLE ÇOCUĞU OLMAYACAĞINI ÖĞRENDİĞİ ANDAN İTİBAREN ''SENİN ÇOCUĞUN BİLE OLMUYOR, SEN ADAM BİLE DEĞİLSİN, İKTİDARSIZ MAHLUKAT'' ŞEKLİNDE AĞIR HAKARETLERDE DAHİ BULUNMUŞTUR. Tarafımızca suç duyurusunda bulunma hakkımız saklıdır.

Bir Yargıtay kararı ise ''davalı erkeğin … eşine bir düşmanmış gibi davrandığı, YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6162 Karar Numarası: 2019/6217 Karar Tarihi: 16.05.2019'' eşine düşman gibi davranan eşin kusurlu olduğunu söylemektedir.

Bu vücut aşağılaması o noktaya gelmiştir ki, müvekkil kendi onur ve gururundan ödün vererek hiç istemediği ve sağlığına ihanet ettiğini bile bile ''bölgesel yağ aldırma'' operasyonuna gitmek zorunda kalmıştır. Müvekkilin operasyon için aldığı randevu Sayın Mahkemenize sunulacaktır.

Doktorun davacının kalçasına iğne vurması ve müvekkilin sonraki söylemleri dahil olmak üzere davacının bütün iddiaları sadece müvekkile kusur bulmak için uydurulmuş senaryolardır. Ayrıca davacı, müvekkile ''çok çirkinsin, seni benden başkası ne yapsın'' şeklinde ağır ithamlarda dahi bulunmuştur.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2017 TARİHLİ 2016/6232 E. 2017/11551 K.

''Eşlerin birbirlerinin her türlü özellikleriyle alay etmeleri küçültücü davranışlardan bulunmakla duygusal şiddete yönelik bir davranış olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır. Eşin kilosuyla alay etmek, bana yakışmıyorsun şişko, yiye yiye dana gibi oldun, vb. demek, organlarıyla alay etmek, görüntüsüyle alay etmek boşanma sebebidir.''

9- MÜVEKKİLİN CİNSEL HAYATINI BAŞKA KİŞİLERE ANLATMASI İDDİASI HAKKINDA;

Müvekkil asla ve asla cinsel birlikteliğini davacının ailesine veya başkalarına anlatmamıştır. Davacı dilekçesinde müvekkilin cinsel hayatlarını iş yerindeki müdürüne bile anlattığını iddia etmektedir.

Müvekkil müdürüyle davacının KENDİSİNE HİÇ SÖYLEMEDİĞİ ESKİ EŞLERİ sebebiyle psikolojik bunalımda olduğundan ve çalışacak enerjisi bulunmadığından bir süre kafa izni almak için üstü kapalı şekilde davacının eski eşlerinden bahsetmiştir. Müvekkil katiyen cinsel hayatını başka insanlara konu etmemiştir. Ancak davacı bu hususun (eski eşleri) kendisine sıkıntı yaratacağını bildiğinden hayal gücünü kullanarak müvekkili aşağılayıcı ve onurunu zedeleyici iddialarda bulunmaktadır.

10- MÜVEKKİLİN SAPKIN BİR KİŞİLİK OLMASI İDDİASI HAKKINDA;

Davacı dilekçesinin belli kısımlarında, müvekkilin sapkın bir kişiliğe sahip olduğunu, jigololuk sitelerine üye olduğunu, davacının kendisine cinsel mesajlar atarak rahatsız ettiğini iddia etmiştir. Bu hususlar da diğerleri gibi gerçeklikten uzaktır.

Müvekkil 5 vakit namazını aksatmayan, Allah korkusu bulunan ve onuruyla yaşamaya özen gösteren bir insandır. Davacı, herhangi bir boşanma senaryosunda elinde hiç lehe husus olmadığını bildiğinden ötürü sürekli surette iftiralar atmakta ve müvekkili karalamaya çalışmaktadır. Müvekkil, hiçbir zaman bu tarz yorumlarda bulunmamıştır. 

Ayrıca davacı ile müvekkilin cinsel konuşması tamamen evlilik birliği içerisinde tarafların birbirlerinin cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmeye yönelik konuşmalardır. Müvekkilin bu mesajları gönderdiği kişiler sokakta 5 dakika önce tanıştığı bir insana değil resmi nikahlı eşinedir. Davacı eş, bu hususun hiçbir zaman farkına varamamıştır.

Ayrıca davacı, müvekkile ''sen öpüşmeyi hiç bilmiyorsun, azıcık erkek ol'' şeklinde beyanlarda dahi bulunmuştur. Müvekkil, bu konuşmanın üzerine davacının dilekçesinde bahsettiği mesajları atmıştır(sexs hızlı yapılmaz...). Ancak yine bu husus diğerleri gibi çarpıtılmakta ve olayların öncesinde geçen konuşmalar saklanmaktadır.

11- MÜVEKKİLİN PSİKOLOJİK HASTA OLMASI VE İLAÇ KULLANMASI İDDİASI HAKKINDA;

Müvekkilin psikolojik olarak rahatsızlığı bulunmamaktadır. Müvekkil sadece ve sadece eski eşiyle boşanma süresince çok kısa süreliğine LUSTRAL adı verilen hafif bir antidepresan kullanmıştır. Müvekkilin sinir hastalığı bulunmamakla birlikte eşine asla el kaldırmamış aksine ağır ithamlara ve aşağılamalara maruz kaldığı halde sakinliğini korumuştur. Lustral, halk arasında her beş kişiden neredeyse ikisinin kullandığı bir antidepresandır. Antidepresan kullanmak, kişinin psikolojik rahatsızlığı olduğu anlamına gelmemektedir. Müvekkilin ruh sağlığının yerinde olduğunun tespiti için müvekkilin talebi üzerine Ruh Sağlığına sevkini talep ederiz.

12- NAFAKA VE TAZMİNATLAR AÇISINDAN

Davacı, dilekçesinde müvekkilden 4.000,00 TL tedbir nafakası, 300.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Ancak bu rakamlar fahiş olmakla birlikte Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere somut olayda ağır kusuru olan taraf müvekkil değil davacıdır. Bu sebeple nafaka ve tazminat miktarlarına müvekkil aleyhine hükmedilmemesi adalete ve hakkaniyete uygun olanıdır.

Ayrıca davacı dilekçesinin son kısmında emlak, nakliye ve depozito gibi ücret kalemlerini tamamen kendisi ödediğini iddia etmiştir. Ancak yine davacı kendi dilekçesinin ilk sayfasında ''Müvekkilimiz taşınma aşamasında davalı çok masraf etti diye nikah cüzdanının parasını dahi kendi ödemiştir'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu husus dahi davacının kendi söyledikleri ile ne kadar çeliştiğini ve söylediklerinin doğruluk payı bulunmadığını kanıtlar niteliktedir.

Aksine müvekkil lehine tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Bahsettiğimiz üzere davacı ağır surette sigara ve alkol bağımlısıdır. Sarhoş olmadığı an çok az olmakla birlikte alkolleri müvekkilin kız kardeşine dahi içirmeye çalışmıştır. Bu ve yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü müvekkil lehine tazminata hükmedilmelidir.

Yargıtay Genel Hukuk Kurulu'nun 2010/2-259 E., 2010/329 K. sayılı, 16.06.2010 tarihli ilamı:

"Mahkemece, dinlenen tanık beyanları ve celp edilen hastane tedavi belgelerine göre, davacının gayret ve desteklerine rağmen davalı kocanın alkol alışkanlığını bırakmadığı gibi, sorumsuz davranışlarına devam ederek, kazandığını alkole yatırdığı ve alkolik hale geldiği, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, evlilik birliliğinin davacı için çekilmez hale getirmesi nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesiyle; tarafların boşanmasına, 10.000,00 TL maddi, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline... karar verilmiştir."

Yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere müvekkil için bu evliliğin dayanılır yanı kalmamıştır. Müvekkil kendi sosyal çevresi ve şartlarına göre çok güzel bir düğün yapmış , hiçbir masraftan kaçınmamıştır. Davacının olur olmaz bütün isteklerini, müvekkil yerine getirmiştir. Müvekkil davacı ile evlenirken eşine büyük değer göstermiş ve evliliğinin bir ömür boyu mutlu ve huzurlu bir biçimde süreceği inancı ve hayalini beslemiştir. Ancak davacının yapmış olduğu olumsuz hareketler, müvekkilin hakaretlere maruz kalması ve toplum içerisinde küçük düşürülmesi müvekkilin tüm hayatını alt üst etmiştir.

Müvekkilin bu evlilik nedeniyle uğradığı maddi zararın tazmini için 1.000.000,00 TL maddi tazminat talebimiz bulunmaktadır. Müvekkil büyük umutlarla kurduğu bu yuvada bir gün olsun mutlu olamamıştır. Bunlardan başka müvekkil ağır hakaretlere ve psikolojik şiddete uğramış, müvekkilin onuru kırılmıştır. Müvekkil, bu hakaretlerin hiçbirisine cevap dahi vermemiş, eşine tek bir kötü söz sarf etmemiştir. Uğradığı onur kırıcı davranış ve hiç bir kusuru olmadan terk edilmiş olmasından dolayı evliliğe olan inancını yitirmiştir, müvekkilin ailesinin de bu olaylardan ötürü psikolojileri sarsıntıya uğramıştır. Müvekkil kusursuz eştir. Bu evliliğin ayakta kalması için elinden gelen fedakarlığı ve sabrı göstermiştir. Davacının ağır kusuru, yaşadığı acı hayat ve evliliğe son vermek zorunda oluşu sebebiyle ağır elem çekmektedir. Davacının olumsuz davranışları ve sorumsuzca hareketleri neticesinde müvekkilin psikolojisi olumsuz etkilenmiş, evliliği dolayısıyla büyük bir manevi çöküntüye uğrayan , yaşadığı olumsuz olaylar ve bunca ağır elem nedeniyle gururu incinen müvekkil lehine davacıdan 1.000.000,00 TL manevi tazminat talep etme zarureti doğmuştur.

 HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve sair ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER:

Nüfus kaydı

Tanıklar (İsimleri, adresleri ve TC kimlik numaraları bildirilecektir.)

Davacıya ait arama ve mesaj kayıtları

Müvekkili hesap kartlarının hesap hareketleri

HTS kayıtları

Faturalar

Dekontlar

Mali durum araştırması

Mesaj kayıtları

Ekran görüntüleri

Bilirkişi incelemesi

Keşif

Yemin 

Müvekkilin Suit güzellik merkezinde bölgesel yağ aldırma randevusuna dair kayıt

Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla her türlü delil

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda kısaca arz ve izah edilen nedenlerle, davacının kusurlu hareketleri sonucu eşler arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması, evlilik birliğinin çekilemez hale gelmesi ve tarafların yeniden bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirmeleri mümkün olmadığından müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış bulunduğundan tarafların boşanmalarına,

DAVACININ AÇMIŞ OLDUĞU DAVANIN REDDİNE, KARŞI DAVANIN(KAYSERİ 7.AİLE MAHKEMESİ 2023/*** E.) KABULÜNE, MAHKEMENİZ AKSİ KANAATTE İSE DOSYALARIN BİRLEŞTİRİLMESİNE,

Müvekkilimiz lehine 1.000.000,00 TL maddi, 1.000.000,00 TL manevi tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hükmedilmesine;

Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekâleten saygıyla arz ve talep ederiz. 10.04.2023

DAVALI VEKİLİ

Av. Gizem Gül Uzun

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN