ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


 

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

 

GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

Sahabiye Mah. Teoman Sok. Avukatlar İş Hanı

Kat:5 Daire No:501 Kocasinan/Kayseri

İletişim Bilgisi: 0552 402 13 28

 

KAYSERİ 7. AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO: 2023/*** E.

DAVACI: 

VEKİLİ: 

DAVALI: 

VEKİLİ: Av. Gizem Gül Uzun

KONU: Cevaba cevaba cevap dilekçemizin sunulmasından ibarettir.

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

AÇIKLAMALAR:

Davacı taraf, cevap dilekçemizi gönderdikten sonra birtakım hukuka aykırı fiillerde bulunmuştur. Cevap dilekçemizde Mahkemenize sunmuş olduğumuz somut olgular sonrasında davacı taraf, Mahkemenizi yanıltmak ve tarafımızı mağdur etmek amacıyla birçok hukuka aykırı fiil isnat etmiştir. Yine davacı taraf kendi lehlerine delil oluşturmak amacıyla birtakım eylemlerde bulunmuşlardır. İşbu dilekçe ile davacı tarafa ikinci cevaplarımızı ve ek beyanlarımızı sunmak tarafımıza hasıl olmuştur. Şöyle ki:

1- DAVACI TARAF CEVABA CEVAP DİLEKÇESİNDE MÜVEKKİLİN KENDİ İSTEĞİ İLE KAYSERİ İLİNE TAYİNİNİ ALDIRDIĞINI REDDETMİŞTİR VE BU DURUMU TANIK BEYANLARIYLA İSPATLAYACAKLARINI SÖYLEMİŞTİR. DAVACI TARAFIN BU HUSUS ALEYHİNDE TANIKLARI OLDUĞUNU SÖYLEMESİ ALENEN YALAN TANIĞA BAŞVURACAKLARININ İSPATIDIR.

Davacı taraf, ailesi ile birlikte organize bir halde müvekkili zarara uğratmak adına her türlü kanunsuzluğa başvurmaktadırlar. Davacının Kayseri'ye tayinini aldırması, müvekkil ve davacının evlilik öncesinde konuşup anlaşması sonucunda karar verilen bir durumdur. Davacı tarafın cevap dilekçesinde bu hususu tanıklar aracılığıyla ispatlamaları mümkün değildir. Keza bu husus yalnızca müvekkil ve davacı arasında konuşulmuş bir konudur. Üçüncü bir kişi bu olaya şahitlik yapmamıştır. Davacı tarafın cevap dilekçesinde bu hususu üçüncü bir kişinin tanıklığıyla ispat edebilmesi mümkün değildir. Keza davacı ve ailesi işbirliği içerisinde müvekkil aleyhinde her türlü suçu işlemektedirler. Bu husus, aşağıda daha ayrıntılı olarak açıklayacağımız sebeplerle sabit olacaktır.

2- DAVACI TARAFIN, MÜVEKKİL VE AİLESİNE İSNAT ETMİŞ OLDUĞU HAKARETLER YARGILAMA AŞAMASINDA DİNLENECEK TANIK BEYANLARIYLA İSPATLANACAKTIR.

Davacı taraf, cevaba cevap dilekçesinde davacının, müvekkile ve ailesine karşı hakarette bulunduğunu reddetmiştir. Müvekkil ve ailesi, davacı ve ailesinin hakaretlerine tarafların tanışmasından boşanma aşamasına kadarki bütün evrelerde maruz kalmıştır. Bu husus yargılama aşamasında dinlenecek tanık beyanlarıyla ispatlanacaktır. 

DAVACI TARAF, CEVABA CEVAP DİLEKÇESİNDE DÜĞÜNDE TAKILAN BİLEZİKLERİN DAVACI DA KALDIĞINI İKRAR ETMİŞTİR.

Davacı taraf, cevaba cevap dilekçesinde "Düğünde takılan bilezikler davacıda kalmış" şeklinde beyanda bulunarak, düğünde takılan takıların davacıda kaldığını ikrar etmiştir. Keza yine davacı tarafın, tarafımızca açılmış olan 2023/*** E. sayılı karşı dava dosyasında Mahkemenize sunmuş olduğu dilekçelerdeki beyanları ile işbu dosyaya sunmuş olduğu beyanlar arasında açıkça çelişkiler gözlemlenmektedir. Davacı, 2023/*** E. sayılı karşı dava dosyasında ziynetler ve taraflar arasında gerçekleşen olaylar hakkında farklı senaryolar anlatırken; işbu dava dosyasında bambaşka senaryolara yer vermiştir.

2b- DAVACI TARAF CEVABA CEVAP DİLEKÇESİNDE BOŞANMA SÜRECİNDEYKEN DAHİ DAVACININ MAAŞ KARTINDAN HARCAMA YAPILDIĞINI VE DAVACININ ORTAK KONUTTAN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ MEYDANA GETİRDİĞİNİ SÖYLEMİŞLERDİR. DAVACI TARAF VE AİLESİ BU HAKSIZ BEYANLARINI HAKLI HALE GETİREBİLMEK ADINA 07.04.2023 TARİHİNDE TARAFLARIN ORTAK KONUTUNA GİZLİCE GİRMİŞLER VE YALAN DELİL ÜRETMEK ADINA TARAFLARIN ORTAK KONUTUNA ERZAK DOLU POŞETLER YERLEŞTİRMİŞLERDİR.

Davacı tarafın evlilik ve boşanma süreçlerinde tarafların yaşadığı ortak konuttan doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini cevap dilekçemizde belirtmiştir. Bu beyanlarımızı tekrar etmek ile birlikte eklemek istediğimiz birkaç husus vardır. Şöyle ki:

2c- Müvekkilin erkek kardeşi yakın bir tarihte ciddi bir trafik kazası geçirmiştir. Bu sebeple müvekkil ve ailesi günlerce hastanede yatıp kalkmışlardır. Gözünü kin ve hırs bürüyen davacı taraf, müvekkil ve ailesinin bu zor zamanını bile fırsat bilmiş ve müvekkilin ortak konutta olmadığını öğrenmişlerdir. Sonrasında ise davacı taraf, ailecek toplanmış ve gizlice ortak konuta girmişlerdir. 

Davacı eş ve ailesi; tarafların ortak konutuna gizlice girip, yine tarafların ortak konutundaki bazı eşyaları kaçırmışlardır. Taraflar, müvekkile ait bazı eşyaları da çalmışlardır. Söz konusu eşyaların listesine Sayın Mahkemenize sunacağız. Müvekkil, bu durumdan haberdar olduktan sonra polis eşliğinde apar topar ortak konuta gitmiştir. Ortak konuta girildiğinde kapı kilidinin değiştirilmiş olduğu fark edilmiştir. Müvekkil, ortak konuta gittiğinde içeride davacının annesi ve babası bulunmaktadır. Polisin defalarca kapı ziline basıp, kapıyı açmaları konusunda istemde bulunmasına karşın; davacının annesi ve babası polise mukavemet göstermiş, şiddet eylemlerinde bulunmuş ve davacının babası, müvekkile yönelik olarak "ağzını burnunu kırarım, mal, siktir git, bura benim evim defolun gidin" şeklinde hakaret ve tehdit içerikli beyanlarda bulunmuştur. Davacı taraf, kötüniyetini açıkça ortaya koymuştur. Yukarıda bahsettiğimiz olayın kamera kayıtları mevcuttur, delil süremiz içerisinde Sayın Mahkemenize sunulacaktır.

Keza yine davacı taraf, evin içindeki eşyaları kaçırmakla kalmamış; uzaklaştırma kararı Aile Mahkemesinden talep edildiği halde ve uzaklaştırma kararı henüz yeni sonlanmışken bu durumu hemen fırsat bilip, tarafların müşterek konutuna yerleşmişlerdir.

2d- Davacı taraf cevaba cevap dilekçesinde, müvekkilin almış olduğu uzaklaştırma kararının asılsız olduğunu iddia etmiş ve uzaklaştırma kararı nedeniyle davacının sokaklarda bırakıldığını söylemiştir. Bu beyanlar tamamıyla yalan beyanlardan ibaret olmakla birlikte tarafımızca asla kabul edilmemektedir.

Müvekkil, davacıdan fiziksel şiddet görmesi nedeniyle uzaklaştırma kararı almıştır. Keza davacı, depremden sonra ortak konutu terk etmiş ve bu süreçten sonra davacının nerede olduğu bilinmemektedir. Davacının sokaklarda bırakıldığı tamamıyla yalan ve acındırmadan ibarettir. Davacı, müvekkile boşanmak istediğini söylemeyi bile çok görmüş ve ortak konutu terk etmiştir. Tüm bu sebeplere ve davacının ortak konutu terk etmesine rağmen davacının, sokaklarda kaldığı şeklinde acınası bir yalana başvurması, davacı tarafın ne kadar aciz olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere; ''Evi terkeden eş haklı bir sebebe dayanmıyorsa kusurlu sayılır.'' denilmektedir. Davacı, haklı bir sebebi olmaksızın evi terk etmiştir. Davacı, evli bir birey olduğunun bilincine varamamış ve evliliği çocuk oyuncağı zannetmiştir.

2e- DÜĞÜNDE TAKILAN BİLEZİKLERE İLİŞKİN FOTOĞRAFLAR GERÇEĞİ LANSE ETMEMEKLE BİRLİKTE; DAVACI TARAFIN CEVABA CEVAP DİLEKÇESİNDE ZİYNETLER HAKKINDAKİ BEYANLARI ASILSIZDIR. TARAFIMIZCA KESİNLİKLE KABUL EDİLMEMEKTEDİR.

Davacı tarafın, cevaba cevap dilekçesinde sunmuş olduğu deliller gerçeği lanse etmemektedir. Hatta ve hatta müvekkil lehine delil oluşturmaktadır. Davacı tarafın sunmuş olduğu delil fotoğraflarındaki osmanlı tuğrası sahtedir. Müvekkil bu durumu çok sonradan öğrenmiştir. Yine tarafların balayında çekindiği fotoğraflarda görünen altınların tarafımızda olduğunu kabul etmiştik. Keza müvekkil, bu altınları bozdurup araba satın almıştır. Cevap dilekçemizde belirtmiş olduğumuz ziynet, çeyrek ve nakit paraların tamamını davacının annesi tarafından zorla alınmıştır. Yine müvekkile ait beştaş yüzüğün taşlarından birinin düşmesi nedeniyle davacı tarafından tamir ettirmek maksadıyla alınmış ve tamir edildikten sonra müvekkile teslim edilmemiştir. 

3- MÜVEKKİL YALNIZCA DAVACININ GECE NÖBETİNİN OLDUĞU ZAMANLARDA AİLESİNDE KALMIŞTIR. DAVACI TARAF SOMUT DELİLLERİMİZİ GÖZ GÖRE GÖRE REDDEDİP, ASILSIZ BEYANLARDA BULUNMUŞTUR.

Müvekkil, yalnızca davacının gece nöbetinin olduğu günlerde ailesiyle birlikte kalmıştır. Bu durumun sebebi müvekkilin akşam vakti tek başına evde olmaktan rahatsızlık duymasından kaynaklıdır. Davacı taraf bu konuda bile mübalağa yapmaktan çekinmemiştir. Yine davacı, cevap dilekçesinde müvekkilin hiç yemek yapmadığını, müvekkilin sürekli yeni kıyafet almak istediğini kısaca müvekkilin müsrif bir yaşam tarzını benimsediğini iddia etmiştir. Bu iddialar tamamıyla asılsızdır. Keza müvekkilin evinde hazırlamış olduğu sofraların ve eşine özenle yapmış olduğu yemeklerin görüntülerini delil sunma süremiz içerisinde Sayın Mahkemenize sunacağız.

4- DAVACI, MÜVEKKİLE FİZİKSEL ŞİDDET UYGULAMIŞTIR. DAVACI, MÜVEKKİLE TOKAT ATMIŞ VE ELİNİ YUMRUK YAPIP KAFASINA VURMUŞTUR.

Davacı koca, müvekkilin yüzüne tokat atmış ve kafasına vurmuştur. Söz konusu şiddet eylemi müvekkilin vücudunda dışarıdan görülebilecek bir biçimde semptom oluşturmadığı için dosyada takipsizlik kararı verilmiştir. Tarafımızca Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu takipsizlik kararına itiraz edilmiş olup, söz konusu dosyanın soruşturulması devam etmektedir. Davacının, müvekkilinin vücudunda kalıcı iz bırakmamış olması, darp etmediğine kanıt oluşturmamakla birlikte, eşini döven bir kocanın böyle hakkaniyete aykırı beyanlarda bulunması, davacı tarafın ne kadar kötüniyetli olduğu sarih bir şekilde göstermiştir. 

5- Dava dilekçemizde bahsetmiş olduğumuz beyanlarımızı aynen tekrarlamakta birlikte; davacı, balayı gününden itibaren sürekli müvekkili tersten ilişkiye zorlamış ve davacının evlilikten tek anladığı durum cinsel ilişkiye girmekten öteye gitmemiştir. Davacının sözde delil olarak sunmuş olduğu ekran görüntüleri gerçeği yansıtmamaktadır. Davacı, müvekkili tersten ilişkiye sürekli surette zorlamıştır ve müvekkil istemediğinde müvekkile hakaret etmiştir. Bununla da kalmamış davacı, müvekkile küsüp müvekkille konuşmaması nedeniyle müvekkil zor durumda kalmıştır. Müvekkil kendisini zorlayarak, zorla cinsel birliktelik yaşamaktan tiksinerek davacının bu kirli zevklerini kabul ediyormuş gibi davranmak zorunda kalmıştır.

Davalı, balayına çıktıkları günden itibaren müvekkile baskı yaparak ve müvekkili zorlayarak araç içerisinde dahi defalarca cinsel ilişkide bulunmaya zorlayarak, müvekkil ile cinsel ilişkiye girmiştir. Davalı, ağır derecede porno bağımlısıdır. İzlediği bütün cinsel içerikli videolarının senaryolarını ve pozisyonlarını müvekkil üzerinde uygulamaya çalışmıştır. Müvekkilin istemediğini belirttiği durumlarda ise müvekkile hakaretler etmiş, müvekkili aşağılamıştır. Hatta ve hatta davalı, müvekkile ''sen artık benim malımsın, ne dersem o'' şeklinde tiksindirici beyanlar dahi etmiştir.

Yine davalı, ''seni mahvederim, kimseye arkadan yaptığımızı söylemeyeceksin'' şeklinde beyanlarla müvekkili tehdit dahi etmiştir.

6- Davacının tazminat talebi hakkında beyanlarımız.

Kusurlu eş yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmez.

Davacı, yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden ötürü kusurludur. Bu sebepten mütevellit tazminat taleplerinin reddini talep ederiz.

Evlilik birliğini temelinden sarsarak, müvekkile fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet uygulayarak, müvekkilin ailesine hakaret ederek evlilik birliğini çekilmez hale getiren davacıdır.

Keza Evlilik birliğinde;

Diğer eşe fiziksel şiddet uygulayan,

Hakaret eden,

Yalan söyleyen,

Güven sarsıcı davranışlarda bulunan,

Cinsel ilişkiden kaçınan,

Eşini istemeyen,

Evlilik birliğinin giderlerine katılmayan, savurgan davranan,

Kişilerin yaptığı eylemler, kusurlu davranış olarak nitelendirilmektedir. Davacı yukarıda sayılan tüm eylemleri sergilemiştir.

Maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilebilmesi için tazminat talebinde bulunan eşin diğer eşe göre kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekmektedir. Oysaki somut olayda davacı erkeğin eylemleri kusurlu davranış olarak nitelendirilmektedir.

Dolayısıyla davacının tazminat talebinin reddi gerekmektedir. 

6a- Yargıtay kararların da ışığında müvekkilim lehine tazminat ödenmesi gerekmektedir.

Cinsel Şiddet Varsa Talep Halinde Manevi Tazminata da Hükmedilmelidir

"Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı erkeğin evli kalınan süre içinde cinsel beraberliği gerçekleştiremediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. O halde boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu isteklerin reddi doğru bulunmamıştır." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/26668 E.,2017/4062 K.)

HUKUKİ NEDENLER: HMK, TMK, TCK ve sair her türlü delil

HUKUKİ DELİLLER:

Nüfus kaydı,

Tanıklar, (İsimleri, adresleri ve TC kimlik numaraları bildirilecektir.)

Davacıya ait arama ve mesaj kayıtları,

Müvekkilin fiziksel şiddet gördüğüne ilişkin fotoğraflar,

Darp raporu,

Müvekkilin maaşının yattığı hesap kartının hesap hareketleri,

HTS kayıtları,

Faturalar,

Dekontlar,

Mali durum araştırması,

Mesaj kayıtları,

Ekran görüntüleri,

Bilirkişi incelemesi,

Keşif,

Yemin,

Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle;

Müvekkilimize karşı açılmış bulunan Kayseri 7.Aile Mahkemesi 2023/*** E. Sayılı davanın reddi ile karşı davamızın (Kayseri 7.Aile Mahkemesi 2023/*** E. kabulüne karar verilerek tarafların boşanmalarına,

Müvekkilimiz lehine 1.000.000,00 TL manevi, 1.000.000,00 TL maddi olmak üzere toplamda 2.000.000,00 TL’lik tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı taraftan tahsiline,

Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkil adına vekaleten saygılarımızla arz ve talep ederiz. 11.04.2023

 

DAVALI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN