Çekişmeli Boşanma Davası Beyan Dilekçesi

Çekişmeli Boşanma Davası Beyan Dilekçesi

Çekişmeli Boşanma Davası Beyan Dilekçesi


ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI BEYAN DİLEKÇESİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI BEYAN DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

 

KAYSERİ 6.AİLE MAHKEMESİNE

 

 

DOSYA NO: 2022/ E.

 

DAVALI: 

VEKİLİ: Avukat Gizem Gül Uzun

 

DAVACI: 

 

KONU: Birtakım beyanlarımızdan ibarettir.

 

AÇIKLAMALAR:

 

Davacı taraf, tarafımızın iddia ve savunmaların genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına aykırı davrandığımızı iddia etmişse de bu iddia asılsız ve mesnetsizdir. Tarafımızca sunulmuş olan cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinde iddia edilen olayların benzer niteliğindeki olaylar anlatılmıştır. Talep edilen maddi vakıalar değiştirilmemiştir ve yenisi eklenmemiştir.

 

İddia ve savunmaların genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırı davranan taraf davacı taraftır. Davacı taraf, dava dilekçesinde boşanma sebebinin derin ve ruhi mizacı ayrılıklar olduğunu belirtmesine karşın daha sonrasında müvekkilimin müşterek çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını iddia etmiştir. Özellikle belirtmek isteriz ki madem davacı müvekkil müşterek çocuğa fiziksel şiddet uygulamaktadır, neden bu iddia dava dilekçesinde bulunmamaktadır? Ayrıca madem müvekkilim müşterek çocuğa fiziksel şiddet uygulamaktadır, neden davacı daha öncesinde müşterek çocuğun velayetini müvekkile vermeyi kabul etmiştir? Davacının tek amacı yargılama içerisinde haksız menfaat sağlamak, müvekkile hakkı olan tazminatı ve nafakayı vermemek VE HALA KENDİSİNDE OLAN ZİYNET EŞYALARINI TESLİM ETMEMEKTİR.

 

1-DAVACI, ZİYNET EŞYALARI KENDİSİNDE OLMASINA RAĞMEN MÜVEKKİLE VERMEMEK İÇİN YALAN BEYANLARDA BULUNMAKTADIR. 

 

Özellikle belirtmek isteriz ki müvekkil, evliliğine kısa bir süre ara verdiği için baba evinde kısa süreliğine kalmak için sadece birkaç şahsi eşyasını istemiş ve geri kalan her şeyi evde bırakmıştır. EVDEN ŞAHSİ EŞYALARINI DAHİ ALAMAYAN KADININ, ZİYNET EŞYALARINI YANINDA GÖTÜRDÜĞÜNÜN KABULÜ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR. Müvekkilin eşyaları, davacı tarafından poşetlere doldurularak müvekkile gönderilmiştir. Dolayısıyla müvekkile zaten hangi eşyayı alacağı konusunda bir SEÇİM HAKKI dahi tanınmamıştır. 

 

Davacı, poşetleri müvekkilin annesinin ve babasının ikamet ettiği binanın asansörüne doldurmuş ve bina görevlisinden bunları müvekkile teslim etmesini istemiştir. Müvekkilin poşetleri görünce olayın şokunu dahi atlatamamışken müvekkilin ziynetleri aldığı hususu hayatın olağan akışına aykırıdır.

 

Müvekkilin diplomaları dahi apartman görevlisiyle müvekkile gönderilmiştir. EN AZ 250 BİN TL TUTARINDAKİ ZİYNET EŞYALARIN, POŞETLERLE GÖNDERİLMESİNİN NE KADAR MANTIKSIZ OLDUĞU HUSUSUNU SAYIN MAHKEMENİZİN TAKDİRİNE BIRAKIYORUZ. KALDI Kİ MÜVEKKİLE ŞAHSİ EŞYALARI DAHİ DAVACI TARAFINDAN ELDEN TESLİM EDİLMEMİŞ OLUP, APARTMAN GÖREVLİSİYLE GÖNDERİLMİŞTİR. DOLAYISIYLA MÜVEKKİLİN ZİYNET EŞYALARINI ALABİLDİĞİ HUSUSU KABUL EDİLEMEZ.

 

Davacı, beyan dilekçesinde müvekkilin takılarının gramını nasıl bildiği hususunu eleştirerek takıların sözde müvekkilde olduğunu beyan etmiştir. Ancak bir kadın olarak müvekkilin takıların gramını bilmesinden daha doğal bir husus yoktur. Ayrıca takılar, müvekkilin şahsi eşyası olduğundan şahsi eşyalarının değerini bilebilmesi de gayet doğaldır.

 

Yine 17.12.2016 tarihinde düğün takıları Gülsoy sarraftan alınmış olup, müvekkil takılar alınırken bizzat orada bulunmuştur. Takıların alındığı esnada müvekkil, müvekkilin annesi, davacı, davacının annesi ve babası orada bulunmuştur. Takıları zaten görüp duyup alan müvekkilin TAKILARIN DEĞERİNİ BİLMESİNDEN DOĞAL BİR DURUM YOKTUR. 17.12.2016 tarihindeki Gülsoy Sarraf kamera kaydının celbini talep ederiz.

 

Davacı çok komik bir şekilde müvekkilin takılarının değerini nasıl bildiği hususunu eleştirmiş ancak daha sonrasında kendisiyle çelişerek bir alt paragrafta takıların değerini yalan beyanlarla kendileri belirtmişlerdir.

 

MADEM TAKILAR MÜVEKKİLDE DEĞİLDİR, O ZAMAN DAVACI NEDEN SAYIN MAHKEMENİZE SUNMUŞ OLDUĞU BEYAN DİLEKÇESİNDE TAKILARIN GRAMINI AYRINTILI BİR ŞEKİLDE BELİRTEREK TAKILARIN GRAMINININ DERDİNE DÜŞMÜŞTÜR? ÇÜNKÜ KENDİLERİ DE ADLARI GİBİ TAKILARIN KENDİLERİNDE OLDUĞUNU BİLMEKTEDİR VE GRAMLARINI BİLEREK YANLIŞ BELİRTEREK TAKILARI VERECEKSEK BİLE DEĞERİNİ AZ ÖDEYELİM FİKİR VE ALGISINA KAPILMIŞLARDIR.

 

SAYIN MAHKEMENİZE DELİL OLARAK SUNULMUŞ OLAN FOTOĞRAFLARDAN DA TAKILARIN İMÜTASYON OLMADIĞI AÇIKÇA ANLAŞILACAKTIR.

 

ZATEN DAVACININ ANLAŞMALI BOŞANMAYA YANAŞIRKEN MÜVEKKİL TAKILAR KENDİSİNE TESLİM EDİLMEYİNCE DAVAYI ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASINA ÇEVİRMESİNİN TEK SEBEBİ ZİYNET EŞYALARI MÜVEKKİLE HİÇBİR ŞEKİLDE TESLİM ETMEMEKTİR.

 

2-DAVACI, 17.11.2022 TARİHİNDE SUNMUŞ OLDUĞU BEYAN DİLEKÇESİNİN 5.MADDESİNDE DAVACININ BÜTÜN ŞAHSİ EŞYALARI FİİLİ AYRILIK SONRASINDA MÜVEKKİLE GÖNDERDİĞİNİ İKRAR ETMİŞTİR.

 

Davacı, bizzat kendisi müvekkilin eşyalarını gönderdiğini kabul etmiştir. Müvekkil EVDEN ŞAHSİ EŞYALARINI BİLE ALAMAMIŞKEN MÜVEKKİLİN ZİYNET EŞYALARINI YANINA ALDIĞININ KABULÜ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR.

 

3-DOSYAYA SUNMUŞ OLDUĞUMUZ FOTOĞRAF VE VİDEOLARDAN DA ANLAŞILACAĞI ÜZERE MÜŞTEREK ÇOCUK ZEYNEP İLE MÜVEKKİL ARASINDAKİ ANNE-KIZ BAĞI OLDUKÇA GÜÇLÜDÜR.

 

Müşterek çocuk, müvekkil tarafından iyiniyetli olarak davacıya teslim edilmiş ancak davacı bir daha çocuğu müvekkile teslim etmemiş ve bu süreçte çocuğu sürekli manipüle etmiştir.

 

Müşterek çocuk ne zaman ben babamı görmek istiyorum dese müvekkil, davacıyı aramış ve müşterek çocuğun kendisini görmek istediğini beyan etmiştir. Müvekkil kötü niyetli olsaydı müşterek çocuğu yaşı gereği anlık avutabilirdi. Ancak müvekkil bunun yerine müşterek çocuğu iyiniyetiyle, davacı babaya teslim etmiştir. Müvekkil, müşterek çocuğun baba sevgisini ilgisini ve şefkatini ön plana almıştır. Ancak müvekkilin iyi niyeti davacı baba tarafından suistimal edilmiştir.

 

Müvekkil, davacıya ''Baban artık kocam değil, arkadaşım'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak bu cümle davacı tarafından çarpıtılmış ve müşterek çocuğa ''Senin baban başkalarının kocası olacak'' şeklinde lanse edilmiştir. Müvekkilin AK dediği KARA anlaşılmıştır. Ekte sunduğumuz mesaj kaydından bu husus açıkça anlaşılacaktır.(EK-1)

 

4-MÜVEKKİL, BOŞANMAK AMACIYLA EVDEN AYRILMAMIŞTIR. YIPRANAN EVLİLİK İLİŞKİSİNE KISA BİR MOLA VERMEK AMACIYLA EVDEN EŞYALARINI DAHİ ALMADAN BABASININ EVİNE KISA SÜRELİĞİNE GİTMİŞTİR. ANCAK BU DURUM DAVACI TARAFINDAN KÖTÜYE KULLANILMIŞ VE DAVACI HEM MÜVEKKİLE BOŞANMA DAVASI AÇMIŞ HEM MÜVEKKİLİN EŞYALARINI POŞETLERE DOLDURARAK GÖNDERMİŞTİR.

 

Müvekkil evi terk etmemiştir. Davacının bütün kusurlu eylemlerine rağmen müvekkil özellikle müşterek çocuk babasız büyümesin diye evliliğini kurtarmak adına her şeyi yapmıştır. Müvekkilin evi terk ettiği iddiası asılsız ve mesnetsizdir. Müvekkil evi terk etseydi, müvekkilin eşyaları poşetlerle apartman görevlisine teslim edilmezdi.

 

5-DAVACI, YARGILAMA İÇERİSİNDE HAKSIZ MENFAAT SAĞLAMAK AMACIYLA MÜVEKKİLİN İZİNSİZ VE HABERSİZCE SES KAYDINI ALMIŞTIR. BU SES VE VİDEO KAYITLARININ MAHKEMEYE DELİL OLARAK SUNULACAĞINI BEYAN ETMİŞLERDİR. TARAFIMIZCA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA HAKKIMIZ SAKLIDIR.

 

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere;

 

Hukuka aykırı elde edilen gizli görüntü ve video kayıtları ceza ve özel hukuk yargılamalarında delil olarak kullanılamaz. Ancak bazı istisnai durumlarda delil olarak kullanılabilir.

 

Bu konuyla ilgili önemli bir Yargıtay kararına değinmek istiyorum. Kişinin işlenmekte olan bir suçla ilgili bir daha kanıt elde etme ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı durumlarda, karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması hukuka uygundur. Burada en önemli nokta şudur; kişinin başka surette delil elde etme imkanının kalmamış olmasıdır.

 

Uygulamada bu tarz gizli kayıtların delil olarak kullanılabilmesinin belli şartları bulunmaktadır. Bu şartlardan ilki kişinin kendisine ya da yakınına yönelik bir suç işlenmiş olmasıdır. Ancak bazen suç vasfına haiz olması dahi şart değildir. Haksız bir saldırı dahi yeterli olabilir.

 

Diğer şartımız ise kişinin o an kolluk güçlerine gitme imkanının kalmamış olmasıdır. Yani kişi suç ya da haksız saldırı karşısında öyle bir aşamaya gelmiş olmalı ki o an o kaydı alamaz ise yapılan haksız saldırıyı ya da işlenen suçu hiçbir şekilde ispat edememelidir.

 

Dikkat edilmesi gereken en önemli husus şayet kayıt alınmış ise bu kaydın kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşılmamasıdır. Sadece devletin yetkili makamları ile paylaşılmalıdır. Aksi takdirde suç teşkil eder.

 

Zorunluluklar dışında alınan bu tarz kayıtlar suç teşkil eder. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ya da haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşur. SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA HAKKIMIZ SAKLIDIR.

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/5-1270 E., 2013/248 K, 21.05.2013 tarihli kararına göre; kişinin kendisine karşı işlenmekte olan suça ilişkin delil elde etmek amacıyla yapılan kaydın hukuka uygunluğunu iki koşula bağlamıştır:

 

Bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmaması ve

Yetkili makamlara başvurma imkânının olmadığı ani gelişen durumların varlığı

 

Bu şartlar haiz olduğu takdirde yapılan kayıt hukuka uygun kabul edilir. Zira aksi takdirde işlenmiş suç hiçbir şekilde ispat edilemeyecek ve delil ortadan kalkmış olacaktır.

 

UYGULAMADA BOŞANMA DAVALARINDA SES KAYDI, DELİL OLARAK SADECE ÜÇ DURUMDA KULLANILMAKTADIR. BUNLAR;

 

*Sadakatsizlik ispatı(Aldatma)

*Alenileşmiş durumlar (Herkes tarafından bilinen durumlar)

*Rızaya tabi kayıtlar(Taraflardan birinin ses ve görüntü kaydı alınmasına rıza göstermesi)

 

Boşanma davalarında ses kaydının delil olarak kullanılabilmesinin birtakım şartları bulunmaktadır. Bunlar;

 

TESADÜFİ VE ANİ GELİŞEN BİR OLAY KARŞISINDA SES KAYDININ ALINMIŞ OLMASI GEREKMEKTEDİR. 

 

SUÇ TEŞKİL EDEN BİR DURUM OLMALIDIR.

 

AYNI ZAMANDA KİŞİNİN O SIRADA BAŞKA SURETLE DELİL ELDE ETME İMKANININ KALMAMIŞ OLMASI GEREKMEKTEDİR.

 

AKSİ TAKDİRDE İZİNSİZ ŞEKİLDE ALINAN SES VE GÖRÜNTÜ KAYDI KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NİTELİĞİNDEDİR. ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ VE HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLMİŞ OLUR. SES KAYDI VE GÖRÜNTÜ KAYDI İZİNSİZ ŞEKİLDE ALINDIĞI ZAMAN KİŞİLER SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNABİLİR.

 

Davacı ve davacının ailesi sistematik ve planlı bir şekilde müvekkil ve ailesinin ses kaydını almışlardır. Somut olayda ne sadakatsizlik ispatı ne alenileşmiş bir durum ne de rızaya tabi kayıt vardır. Bu yüzden bu ses kaydı hukuka aykırı delil niteliğindedir. Bu yüzden boşanma davalarında her ne kadar ses kaydı dosyaya delil olarak sunulsa da HÜKME ESAS ALINMAZ. Suç duyurusunda bulunma hakkımız SAKLIDIR.

 

6-DAVACI TARAFINDAN BOŞANMA DAVASI AŞAMASINDA AİLE KONUTU NİTELİĞİNDE KULLANILAN MÜŞTEREK KONUT, SATILIĞA ÇIKARTILMIŞTIR. ANCAK İLGİNÇTİR Kİ BU KONUTTA HALEN EŞYALAR DURMAKTADIR. FOTOĞRAFLAR EKTEDİR.

 

Davacı, boşanma aşamasında aile konutu niteliğinde kullanılan müşterek konut ile ilgili SATILIK ilanı vermiştir. İlan fotoğraflarına bakıldığı zaman tarafların evlilik birliği devam ederken kullandığı eşyaların halen konutta durduğu görülecektir. Dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi müşterek konuttaki kendi eşyalarını boşalttığı hususu da asılsız ve mesnetsizdir. Davacının hepsiemlak.com sitesine koyduğu ilan ve fotoğraflar ektedir.(EK-2)

 

 

7-ZİYNET EŞYALARI DAVACI TARAFTADIR. DAVACI YAN, ZİYNET EŞYALARININ KENDİSİNDE OLDUĞUNU İKRAR ETMESİNE RAĞMEN ZİYNET EŞYALARINI MÜVEKKİLE VERMEMEK İÇİN ASILSIZ İDDİALARDA BULUNMAKTADIR. 

 

Davacı ................, 14.09.2022 tarihinde saat 16.00 sularında müvekkil ..................'ı arayarak ''anlaşmalı boşanma için git avukatımla görüş'' demiştir. Bunun üzerine müvekkil, davacının avukatının ofisine gitmiştir. Müvekkil, avukatın ofisine gittiğinde ilk olarak avukatla merhabalaşarak el sıkışmıştır. Ardından davacının avukatının söylediği ilk şey ''Biz zaten sabah Ahmet Beylerle görüştük, sizin evliliğinizin kurtarılma ihtimali yok, sizin evliliğiniz bitmiştir'' olmuştur. 

 

Ardından davacının avukatı ile müvekkil arasında anlaşmalı boşanma için protokol hazırlanmaya başlanmıştır. Davacının avukatı, müşterek çocuğun velayeti hakkında madde eklerken dahi ''Bir kere velayet konusu dahi açmaya gerek yok, çünkü 4 yaşındaki çocuğun velayeti annededir'' diyerek bu hususu kapatarak diğer maddelere geçmiştir. 

 

Protokolde, nafaka hususuna ilişkin maddeler düzenlenirken müvekkil ile davacı arasında ufak bir anlaşmazlık yaşanmış ve davacı .............., müvekkili maddiyata düşkün olmakla itham etmiş ve müvekkile, '' "baban nasıl götürdüyse çocuğumu öyle de ihtiyaçlarını alsın ben fazla nafaka veremem" şeklinde beyanda bulunmuştur. Bunu hak etmediğini düşünen müvekkil, duygulanarak ağlamaya başlamıştır. Davacının avukatının ise bu duruma tepkisi, müvekkilin ağlayarak başkalarına rahatsızlık verdiği yönünde olmuş ve müvekkile ''lütfen ağlamayın, buradaki diğer insanları rahatsız ediyorsunuz." demiştir. 

 

Konu, protokole ziynetlere ilişkin bir madde koymaya geldiğinde ise; Davacı ................., müvekkile ''ziynetleri yazmaya gerek yok, 5 senelik kocana güvenmiyor musun? Boşanma olsun, ben sana ziynetleri teslim edeceğim'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacının avukatı da, aynı şekilde protokole, ziynetler hususunda madde koymamak için ısrar etmiş ve müvekkile ''Eğer eşinize güvenmiyorsanız, ziynetleri ben alayım, kasama koyayım, boşanma gerçekleştikten sonra size ellerimle teslim edeyim'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

 

Müvekkil, bu dönemde tarafımızdan danışmanlık hizmeti almaktadır ve olayın yaşanmasından önce yaptığımız bir görüşmede müvekkil, tarafımıza ''daha fazla yıpranmamak için anlaşmalı boşanmaya sıcak baktığını'' söylemiştir. 

 

Müvekkil, geçen bu konuşmaların üzerine danışmanlık hizmeti aldığı Avukat Gizem Gül Uzun'u 14.09.2022 tarihinde saat 17.00 ile 17.30 arasında kendi telefonundan aramıştır. Müvekkilin, Gizem Gül Uzun'u bu tarihte aradığına ilişkin arama kaydının ekran görüntüsü mevcuttur. Müvekkil ........., 0553 ..................... no'lu GSM hattından Avukat Gizem Uzun'un 0552 402 13 28 no'lu hattını aramıştır. Müvekkilin Gizem Gül Uzun'u aradığı hususu HTS kayıtlarından da anlaşılacaktır. Müvekkil telefonda ''Gizem Hanım, protokole ziynetlerle ilgili bir madde eklemek istemiyorlar. Boşanma gerçekleştikten sonra ziynetleri bizzat getirip elleriyle teslim edeceklerini söylüyorlar'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Bunun üzerine Gizem Uzun da müvekkile, ''protokole böyle bir madde konulmasını neden istemiyorlar, madem ziynetleri teslim edecekler bu maddeyi protokole eklesinler, Fikriye Hanım siz onlara neden güvenesiniz ki'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu konuşmanın üzerine, davacı vekili, Gizem Uzun'la görüşmek için telefonu müvekkilden almıştır.

 

Davacının avukatı, önce kendisini tanıtmış ardından, Gizem Uzun'a ''Ben de bir kadın avukatım, ben davacı ve davacının ailesini yakinen tanırım. Ziynetler bizde, davacı ............ ziynetleri protokole konu etmek istemiyor. Eğer anlaşmalı boşanma olursa size söz veriyorum, ziynetleri bizzat kendi ellerimle getirip, size teslim edeceğim'' şeklinde beyanda bulunmasının üzerine; Gizem Uzun, davacının avukatına ''Madem protokole konu edilmiyor, bari tutanak tutulsun size neden güvenelim'' demiştir.

 

Ardından davacının avukatı, Gizem Uzun'a ''Fikriye kaç yıllık kocasına güvenmiyor mu? Bana da mı güvenmiyorsunuz?'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Gizem Uzun da davacının avukatına, ''....... zaten kocasına güvenmediği için boşanıyor. Biz sizin ziynetleri teslim edeceğinize neden inanalım? Ziynetleri gerçekten teslim edecek olsanız protokole konu etmeseniz bile en azından tutanak imzalarsınız.'' deyince; davacının avukatı, ''Peki, siz bilirsiniz. Ziynetler bizde. Madem ........ anlaşmalı boşanma protokolünü imzalamıyor, o zaman dava çekişmeli gitsin de siz ispat etmek zorunda kalın.'' demiştir.

 

Gizem Uzun, 14.09.2022 tarihinde Sümer Hukuk Plaza'da bulunan ofisinde çalışmaktadır.

Gizem Uzun Iphone telefon kullanmakta olup, telefonla arandığı tarih ve saatte arkadaşı ............. da yanında bulunmaktadır. Iphone telefondan ses dışarı duyulduğu için ............., tüm konuşmalara bizzat tanık olmuştur. .................., Sayın Mahkemeniz huzurunda tanıklık edecektir. 

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu uyarınca, avukatın vekil olarak görev yaptığı dosyada tanık olarak dinlenebileceği de kabul edilmiştir. Davacı vekili, hem davacı ve ailesini yakinen tanıdığını beyan etmiş hem de ziynetlerin davacıda olduğunu ikrar etmiştir. Gizem Uzun, telefon görüşmesindeki konuşmaları Sayın Mahkemeniz huzurunda beyan edecektir.

 

 

 

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah olunan hususların Sayın Mahkemenizce göz önüne alınmasını talep etmekle birlikte,

 

*Müşterek çocuğun velayetinin müvekkil anneye verilmesini İVEDİLİKLE talep ederiz. 26.12.2022

 

 DAVALI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN