BELGE DELİLİ

BELGE DELİLİ

BELGE DELİLİ


belge deliliBELGE DELİLİ

BELGE DELİLİ

Belge delili, düşünce açıklamasını içeren ve bir kağıt üzerine yazılan delildir. Burada belgede sahtecilik suçundaki belgeyi anlamamak gerekir. Burada herhangi bir yazılı kağıt belge delili olabilir. Neticede bu belgenin üzerinde inceleme yapılarak failin kimliği ortaya çıkarılabilir.

Meşhur bir Yargıtay kararında; fail cinsel içerikli mesajlar yazan bir kağıdı bir kadının eline tutuşturmuş ve kadına bir de üzerinde yazısının bulunduğu cinsel içerikli CD vermiş ve olay yerinden kaçmıştır. Kadının şikayeti üzerine daha sonra yazı örnekleri alınarak failin kimliği tespit edilmiştir.

Yargıtay bu grafoloji incelemesine dayanarak bu suçtan mahkumiyeti onamıştır. Demek ki altında yazı bulunmasa bile, hukuki bir sonuç doğurması için düzenlenmiş olmasa bile maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sağlıyorsa pek ala üç beş kelime de delil olabilir. Neticede ceza muhakemesinde bunu kovuşturacak bir mercii vardır, o da bilirkişiliktir.

Belgenın yaşının tespit edilmesi mümkün müdür? Grafolojik inceleme sonuçları kesin midir?

Grafolojik ve kaligrafik incelemeler kesin değildir. Yani bunlar bir DNA gibi veya bir parmak izi gibi kesin değildir. Neticede bu, incelemeyi yapacak kişinin bilgi ve yeteneğine bağlıdır, yazı yazan kişinin yazdığı duruma bağlıdır, yazı yazan kişinin başka birinin yerine imza atıp atmamadaki profesyonellğine bağlıdır.

Numuneyi alma şekli de önemlidir. Mesela yazı incelemesinde 8-10 sayfa örnek alınır; ayakta alınır, oturarak alınır, sağ elle alınır, sol elle alınır; bunlar üzerinden inceleme yapılır.

Düşünün ki 10 sayfa ve her sayfada 40'a yakın imza var. 400'e yakın imza üzerinden özellik noktası tespit ediliyor ve bu özellik noktası ilgili belge üzerindeki imza ile mukayese ediliyor. Bunun her durumda mutlak olduğunu söylemek pek mümkün değildir.

GRAFOLOJİK VE KALİGRAFİK SONUÇLAR, BİYOLOJİK SONUÇLAR KADAR KESİN DEĞİLDİR!

Belgenin yaşı konusunda her ne kadar şu an belgenin yaşı dahi tespit edilebiliyor olsa da buna da kesinlik atfedilemez.

Mürekkebin kalitesi, kalemin kalitesi, baskısı vs. bunlara bir kesinlik atfedebilmek mümkün değildir.

Profesyonel olmayan bir sahtecilik söz konusu ise bunun sahte olduğunu anlamak için bilirkişi olmaya gerek olmaz. Amca sahtecilik ancak uzman kişiler tarafından anlaşılabilecekse iğfal kabiliyeti vardır. Her olayda her bilirkişinin dediği şey gerçekliği tam olarak ortaya koyamayabilirse burada da aynı şekilde dikkat etmek gerekir.

BELGE DELİLLERİNİN OKUNMASI

Kağıda aktarılan deliller bizim açımızdan önemlidir. Bunlar duruşmada okunmak suretiyle kollektif hale getirilir.

Tereddüt olduğunda bunlar bilirkişi marifetiyle konuşturulur.

Hatta Türk Hukukunda beyan delillerinin neredeyse tamamı belge deliline dönüştürülerek hüküm verilir. Birinci yönü şudur: Tanığa kovuşturmadaki beyanını kabul edip etmediği sorulur, kabul ettiğini söyler, katip tutanağa ''Soruşturmadaki beyanlarımı kabul ederim, başka diyeceğim bir husus yoktur.'' diye yazar. Buna beyan delili denilemez.

Tanığın sözlü olarak dinlenmemiş, çelişki olup olmadığına bakılmamıştır. Sanık için dahi böyle yapılır.

Sorgu dediğimiz şeyin savunma yönü daha baskındır.

Sorguyu veren hakimle hükmü veren hakim çoğunlukla farklıdır. Hatta bazen hükmü veren hakimle gerekçeyi yazan hakim de farklıdır.

Hakim öyle bir tensip zaptı yazmalı ki yapılmasını istediği işleri, toplanmasını istediği belgeleri, çağrılması gereken kişileri vs. hepsini kümülatif olarak bir araya getirebileceği bir duruşma günü belirlemeli, hepsini orada doğrudan doğruya ve yüz yüze dinlemeli ve bir celse sonra da hükmü vermelidir. Bu şekilde hareket ettiğinde pek çok dosyayı o celsede veya bir sonraki celsede bitirme imkanı olur.

Ancak bu husus genelde benimsenmez. Tensip zaptını katip hazırlar. Böyle olunca da beşinci duruşmada hala tensip zaptında yapılacak işlerle uğraşılır.

Ondan sonra da hakim değişince maddi gerçekten hepten uzaklaşılır.

Dolayısıyla belge delillerinin okunması denildiğinde uygulamamızın buna dikkat etmesi gerekir. Aksi halde beyanlar dahi hep belgeye dönüşür. Gerçekliği de duruşmada sorgulanamayacak hale gelir.

Maddi gerçek dediğimiz şey de kağıt üzerinde kalır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN