AYNİ HAKKI KAZANMANIN TESCİLLE GERÇEKLEŞMESİ NASIL OLUR?

AYNİ HAKKI KAZANMANIN TESCİLLE GERÇEKLEŞMESİ NASIL OLUR?

AYNİ HAKKI KAZANMANIN TESCİLLE GERÇEKLEŞMESİ NASIL OLUR?


AYNİ HAKKI KAZANMANIN TESCİLLE GERÇEKLEŞMESİ NASIL OLUR?

B.TAŞINMAZ ÜZERİNDE AYNİ HAK KAZANMANIN TESCİLLE GERÇEKLEŞMESİ İLKESİ

Ayni haklar , ister mülkiyet olsun ister sınırlı ayni hak (irtifak , taşınmaz yükü , rehin ) fark etmez. Tescille doğarlar. (MK m. 1021). Tescil yoksa ayni hak da kural olarak doğmaz. Tescil bu nedenle kural olarak kurucu (ihdasi) bir etkiye sahiptir. Bazı istisnalar mevcuttur. Kişinin hakkı tescilden önce kazandığı durumlar da olabiliyor. Bunlara tescilsiz iktisap (sicil dışı kazanma) halleri denir. Dikkat edin ama bunlar istisnadır. Tescilsiz iktisap için mutlaka yasada özel bir düzenlemenin olmsı gerekir. İstisnaları ancak kanun koyucu belirler. Tescilsiz istisap hallerini 2. dönem göreceğiz ama örnek vermek gerekirse ; Mesela M ölmüş. M 'nin bir evi var. Malik olarak tapuda şu anda M gözüküyor. Bir kişi ölünce artık ölü birinin bir mala malik olması mümkün değildir. Çünkü taraf sıfatı ortadan kalkar. Bu kişinin taşınmazının mülkiyeti yasa gereği mirasçısına intikal eder. Mirasçı bir tane de olabilir birden fazla da. Bir mirasçı olursa tek malik oluyor. Birden çok mirasçı varsa el birliği halinde mirasçılık oluyor. Mirasçı M ölür ölmez mülkiyeti kazanıyor. Hani ayni hak tescille doğuyordu? Tescil yok ancak mirasçı mülkiyeti kazandı. O zaman bu kazanım mirasçı bakımından tescilsiz kazanımdır. Tescilsiz malik oldunuz fakat malik olsanız bile şuanda mal üzerinde tasarruf edemezsiniz. Çünkü tasarruf edebilmeniz için malik olmanız yetmiyor. Aynı zamanda tapuda malik olmanız da gerekiyor. Tapuda şuanda malik M gözüküyor.Bu nedenle mirasçılar malik oldular ama tasarruf edebilmeleri için gidip bildirici (açıklayıcı)tescili yaptırmaları gerekiyor.

Tescilsiz iktisap hallerinden daha sonradan yaptırılan tescil bildirici nitelik taşır. Kurucu olmamasının nedeni kişinin hakkı tescille kazanmamasıdır. Kişi zaten tescilsiz hakkı kazandı , yaptırdığı tescil durumu kamuoyuna açıklamaya yarıyor.

Bildirici tescil yaptırmanın en önemli faydası tasarruf etmektir.Başka bir faydası da hakkınızın alenileşmiş olması. Böylelikle hakkı koruma olanağı güçlenmiş olur.

İşgal , yeni arazi kazanılması , olağanüstü zamanaşımı , cebri icra gibi husularda tescilsiz iktisap halleri karşımıza çıkar. Tescil ilkesi zabıt defteri uygulanan yerlerde de geçerlidir. Tescil ilkesi zabıt defteri uygulanan yerlerde de geçerlidir.

kaynak. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DERS NOTLARI

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/705 K: 2004/2746

 

Hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki kazanımlar da geçersizdir; bu özelliği gereği taşınmaz kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci yada üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından iyiniyet savı dinlenmez. 

 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/2180 K: 1993/8634 T: 7.7.1993

 

 

Tapuda çifte kayıt bulunması halinde, geçerli olmayan tapu kaydına dayanarak iktisapta bulunan üçüncü kişi, iyi niyet iddiasında bulunamaz. Geçerli olmayan kayıttan hak iktisap eden kişinin zilyetliği, mülkiyet sonucunu doğurmaz. 

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/1–222 K: 1999/226 T: 21.4.1999

 

Medeni Kanunun 917. maddesinden kaynaklanan davalarda uygulanacak Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki zamanaşımı süresinin tapu kaydının düzeltilmesi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden başlar.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/4-491 K: 2003/487 T: 24.9.2003

 

 

Tapu sicilinin aleniyeti ve güven ilkesi gereği kayden iktisap edenin tapu sicilinin dayanağını oluşturan müsbit evrakı inceleme yükümlülüğü yoktur. 

 

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/14914 K: 2016/2070 T: 23.02.2016

 

ayıt malikinin mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir. Çünkü, TMK’nın 1024. maddesi uyarınca bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür. 

 

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/13259 K: 2016/397 T: 18.01.2016

 

 

Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. 

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2015/53 K: 2016/211 T: 02.03.2016

 

 

Bu nedenle, aile konutu üzerinde lehine tasarruf işlem yapılan kişi/kişilerin iyiniyeti her somut olaya göre değerlendirilmelidir. Hemen ifade edilmelidir ki; tapuda aile konut şerhi olmasa da bunu bilebilecek durumda olan veya bilen lehine hak oluşturan kişinin iyiniyetinin bulunduğunun kabul edilmesi de mümkün değildir. Nitekim benzer ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 gün ve 2013/2-2056 ve 2015/1201, 19.06.2015 gün ve 2015/2-528, 2015/1713 sayılı kararlarında da kabul edilmiştir. 

 

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2016/6409 K: 2016/5922 T: 11.05.2016

 

yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. 

 

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/17745 K: 2016/6919 T: 06.06.2016

 

“kötü niyet iddiasının def’i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. 

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2015/12 K: 2016/1005 T: 02.11.2016

 

Taşınmaz maliki tarafından terkini talep edilmediği için tapu sicilinde varolmaya devam eden şerh etkisini devam ettirecektir. Bu nedenle tapudaki satış vaadi şerhini görerek taşınmazı satın alan kişi TMK’nın 1023. maddesi anlamında iyiniyetli üçüncü kişi kabul edilmeyecek ve vaad alacaklısına karşı bu madde korumasından yararlanamayacaktır. Zira tapu sicilinin aleniliği dolayısıyla herkesin kütükte yer alan haklarla ilgili bilgisi olduğu varsayılır, bunun aksi iddia edilemez. 

 

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/20353 K: 2017/506 T: 26.01.2017

 

Özet: kısa aralıklarla yapılan temliklerin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve iyiniyetli kabul edilen dava dışı ….’in TMK. 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanmayacağı. 

AYNİ HAKKI KAZANMANIN TESCİLLE GERÇEKLEŞMESİ NASIL OLUR?

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E: 2017/449 K: 2017/2579 T: 15.06.2017

 

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye dönük olarak feshi halinde yükleniciden pay satın alan kişilerin Medeni Kanun’un 1023. maddesinden yararlanamayacakları Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir. Gerek yüklenici, gerekse de yükleniciden pay alan davalılara arsa sahibince yapılan arsa payı devirleri avans ödemesi niteliğinde olup, yüklenici ve ondan bağımsız bölüm satın alan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin tümü taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince inşaat yapıldığını ve yüklenicinin edimini yerine getirdiğinde bağımsız bölümlere gerçekten hak kazanacaklarını bilerek bağımsız bölüm satın almışlardır. 

 

 

https://www.gizemuzun.av.tr/tescilin-sebebe-bagliligi-ilkesi-illilik-ilkesi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/2022 K: 2018/1168 T: 06.06.2018

 

sübjektif hüsnüniyet ile, kütükteki bir işlemin geçerli olduğuna inanılmış olması yeterlidir. Tescilin geçerlilik şartlarının mevcut olup olmadığını araştırmak zorunda değildir. Aynı surette, o tescilin dayandığı iktisap sebebinin, mevcut veya muteber olduğunu da araştırmak durumunda değildir. Sadece, tapu kütüğüne itimat etmiş olması, hüsniniyetli sayılması için yeterlidir. Bu sebeple, diğer yardımcı defterlere bakmak vecibesi yoktur. Yevmiye defteri veya müsbit evrak (ispatlayıcı belge) dosyası veya plânlar, tescil ile tezat (aykırılık) hâlinde bulunsa bile, o tescildeki şümul ve muhteva ile aynî hakkı iktisap etmiş olan, evrakı müsbiteye bakma mecburiyeti bulunmadığından, tapu kütüğünde son kaydın dayanaklarını incelememiş olmak, gayrimenkul edinenin gerekli özeni göstermiş olduğu anlamına gelmez.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN