BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASINI GEREKTİREN HALLER

BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASINI GEREKTİREN HALLER

BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASINI GEREKTİREN HALLER


BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASINI GEREKTİREN HALLER

BİLİRKİŞİ MECBURİYETİ OLAN HALLER

Bilirkişilik kural olarak ihtiyaridir ancak bazı hallerde zorunludur;

*Parada sahtecilikte zorunludur. Bu durumda sahte para tedavüle çıkaran kurumlara gönderilir.

*Gözlem altına almada zorunludur. Yani akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespit edilmesinde bilirkişi zorunludur.

*İç beden muayenesinde zorunludur.

*Beden muayenesi ve beden muayenesinden elde edilecek bulguların moleküler biyoloji ve genetik incelemesinde bilirkişi zorunludur.

*Ölü muayenesinde ve otopside zorunludur.

*Yeni doğanın cesedinin incelenmesinde zorunludur.

*Zehirlenmede bilirkişi incelemesi zorunludur. Bu incelemede beyin, karaciğer ve böbrek incelenir.

Bu sayılanlar kanunen zorunlu olanlardır. Ama bazen kanuni zorunluluk olmasa bile Yargıtay fiili zorunluluk getirebilir. Örneğin;

*Trafik kazalarında Yargıtay bilirkişi raporunu zorunlu kılar.

*Belgede sahtecilikte Yargıtay bilirkişi raporunu zorunlu kılar.

Ancak TCK m.86 ve 87 bakımından da yaralama da zımnen zorunludur. Örneğin; her ne kadar kanuni zorunluluk olmasa da yüzde sabit izin ne olduğunu, BTM ile iyileşen yaralamanın ne olduğunu, yaralamanın hayati tehlike doğurup doğurmadığını anlamak için beden muayenesi gerekir.

Kanunun bu hallerde bilirkişiye gitmeyi zorunlu kılması kanuni delil sistemini benimsediği, vicdani delili ortadan kaldırdığı sonucunu çıkarmaz.

Hakim bu hallerde bilirkişiye gitmek zorundadır ama bilirkişinin raporuna uymak zorunda değildir.

Bir hocamızın görüşüne göre; bilimsel delillerdeki isabet oranı yükseldikçe hakimin vicdani kanaati daralır.

Bilirkişinin 'Bu olay yüzde doksan dokuz böyledir' diye rapor göndermesi durumunda hakimin bu raporun aksini söylemesi her zaman mümkün olmayabilir.

Bilimsel delillerdeki isabet oranı arttıkça hakimin vicdani kanaati daralır ana hiçbir zaman ortadan kalkmaz. Bu bilimsel delillerdeki kesinlik mahiyetten kaynaklı kesinliktir, failin o suçu işlediği sonucu her zaman ortaya çıkarmaz.

Örneğin; bir parmak izi o faile ait olabilir ama hakimin kendi zihni kurgusuna, kendi maddi gerçek kabulüne uyması gerekir. Uymuyorsa yüzde doksan dokuz da gelse hakim buna uymayabilir.

BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASINI GEREKTİREN HALLER

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/3765 Karar : 2018/7997 Tarih : 17.09.2018

HMK 266. Madde

Bilirkişiye Başvurulmasını Gerektiren Hâller

Davacı, davalı ile arasında … Noterliği’nin 01/12/2011 tarih ve 757 yevmiye nolu … plaka sayılı aracın satışına dair sözleşmenin … Asliye Hukuk Mahkemesi’‘nin 2012/110 Esas 2013/98 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, bunun üzerine söz konusu araç için yaptığı ve belgeli olan masrafların tarafına ödenmesi için ihtarname gönderdiğini ancak olumlu sonuç alamadığını, bunun üzerine … İcra Müdürlüğü’nün 2013/483 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını ve davalının takibe itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline, asıl alacağın % 20`sinden aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, 01.12.2011 tarihinde davacıya … plakalı aracın satışının yaptığını, davacının sigorta kayıtlarını incelemesi neticesinde aracın hurda kayıtlı olduğunu öğrendiğini ve aleyhine araç bedelinin iadesi talepli dava açtığını, davanın kabulüne karar verilerek kararın kesinleştiğini, davacının araca yapmış olduğu giderlerden dolayı genel mahkemede dava açmadan bir kısım faturaları dayanak yapmak suretiyle İcra takibi başlatmasının usulsüz olduğunu, 07.03.2014 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün 2014/90 Esas sayılı dosyası ile aracı teslim aldığını, araç teslim tutanağında belli olduğu üzere davacıya aracı satarken aracın 158.000,00 km`de olduğunu ancak geri teslim aldığı sırada davacının yaklaşık 60.000 km yapmış olduğunu gördüğünü, bu zaman zarfında yapılan masrafların aracın zorunlu giderleri olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, … İcra Müdürlüğü`nün 2013/483 esas sayılı dosyasında 4.237,68 TL asıl alacak, 275,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.512,81 TL alacak yönünden itirazın iptali ile iş bu miktar üzerinden takibin devamına, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

1-Dava,davacının davalıdan satın almış olduğu ve sonrasında ayıplı çıkması üzerine açılan dava ile davalıya iadesine karar verilmiş olan araç için yapılmış olan masrafların iadesi amacıyla başlatılan İcra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkemece davacının İcra dosyasına sunmuş olduğu faturalar üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişinin raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

HMK`nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir. Bu bağlamda mahkemece hükme esas alınan rapor; hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli değildir.

Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda sayılan hususlar ve davacının aracı satın aldığı sırada aracın km`sinin 158.000 olduğu ancak davalıya araç iade edildiğinde 211.810 km olduğu iddiaları da göz önüne alınarak, bu süre içerisinde davacı tarafın araç için yaptığı ve faturalarını sunduğu masrafların kullanımdan kaynaklı ve yapılması gereken zorunlu masraflar olup olmadığı hususunda konusunda uzman bir bilirkişiden Yargıtay denetimine imkan veren, bilimsel verileri içeren rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/6005 Karar : 2018/14694 Tarih : 3.07.2018

HMK 266. Madde

Bilirkişiye Başvurulmasını Gerektiren Hâller

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı, … Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde işe başladığı tarihten kadrolu işçi statüsüne geçirildiği 2001 yılına kadar geçici/mevsimlik işçi statüsünde çalıştırıldığını, bu dönemde her yıl yeni bir geçici/mevsimlik iş sözleşmesi ile işe başladığını ve yıl sonunda işten ayrıldığını, 2001 yılında aynı müdürlükte daimi/kadrolu işçi statüsüne geçirildiğini ancak kadrolu işçi statüsüne alındığında geçici mevsimlik işçilikte geçen sürelerinin kıdem hesabında dikkate alınmadığını ileri sürerek tüm hizmet süresine göre belirlenecek kademe ve derece tespiti ile ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı, kıdem tazminatı farkı, yıpranma prim farkı alacaklarını talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı İl Özel İdaresi vekili, davacının derece ve intibakının yasa ve … hükümlerine göre usulüne uygun olarak yapıldığını, taleplerinin haksız olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, 2011/2013 dönemini kapsayan TİS hükümlerine göre talepte bulunmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Dava devam ederken … İl Özel İdaresi’nin tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeni ile dava kendisine teşmil edilen … Büyükşehir Belediyesi vekili, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, 6360 sayılı Yasa`nın 3/2.maddesine göre kapatılan il özel idaresinin taraf olduğu davaların il özel idaresinin yetki, görev, taşınmaz veya personelinin devredildiği kuruma ait olduğunu, zamanaşımı def’inde bulunduklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkeme, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

D) Temyiz:

Kararı davalı temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Mahkemenin ilk kararı davalının ıslaha karşı zamanaşımı definin değerlendirilmesi için bozulmuştur.

Bozma sonrası yapılan yargılamada; Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi için gerekli bilirkişi ek ücreti ve tebligat gideri toplamından ibaret delil avansını yatırması için davalıya kesin süre verildiği, davalı tarafça kesin süre içinde avans yatırılmadığından bu definin yine dikkate alınmadığı anlaşılmış ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ncı maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” kuralına yer verilmiş olup, bozma ilamının gereği olan zamanaşımı değerlendirilmesi de bilirkişi raporu alınmasını gerektirecek özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmediği gibi hakimce çözümlenmesi mümkün bir meseledir.

Bu itibarla Mahkemece usul ve kanuna aykırı gerekçeler ile bozma kararı gereğinin ifa edilmemesi nedeniyle kararın tekrar bozulması gerekmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kaynak:Erciyes Hukuk ders notlar

https://www.gizemuzun.av.tr/bilirkisi-raporuna-karsi-beyan-dilekcesi-ceza

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN