TESCİLİN SEBEBE BAĞLILIĞI İLKESİ (İLLİLİK)

TESCİLİN SEBEBE BAĞLILIĞI İLKESİ (İLLİLİK)

TESCİLİN SEBEBE BAĞLILIĞI İLKESİ (İLLİLİK)


 

TESCİLİN SEBEBE BAĞLILIK İLKESİ (İLLİLİK)

Tapuya bağlı olan tescil illidir. O zaman bağlayıcı olmayan bir işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun olan bir tescil yolsuzdur. Yolsuz tescil demek tescilin hiçbir dayanağı olmaması demektir. Mesela düşünün ki A adına mülkiyet tescil edilmiş. Acaba bu tescilin hukuki sebebi ne? Tescilin geçerli olabilmesi için mutlaka bir sebebin olması gerekiyor. Önce bir sebep arıyoruz. Ya miras kalmıştır veya birisi bağışlamıştır, satmıştır , trampa etmiştir veya birisine ölünceye kadar bakmayı taahhüt etmiştir A ve bunun karşılığında da bakılan kişi ona malını bırakmıştır.

Tescilin mutlaka hukuki bir sebebi olması gerekir ve bu sebebin geçerli bir sebep olması lazımdır. Mesela düşünün ki S ve A arasında bir satış akdi yapılmış. Bu satış akdi herhangi bir nedenle geçersizse (örneğin taraflar ehliyetsiz olabilir , şekle aykırı yapılmış olabilir , işlem muvazzalı olabilir otomatikman tescilde geçersiz olur.

Mesela düşünün ki tam ehliyetsiz S, taşınmazını A'ya satıp tescil ettirmiş. yapılan tescil yolszudur , geçersizdir. Mülkiyet şeklen A'nın üzerinde gözüküyor. (tapuda onun ismi var) ama gerçekte ise mülkiyet hala S'dedir. Yani mülkiyet geçmemiştir. Yolsuz tescille ayni hak kazanılamaz.

Tescil yolsuzsa ayni hak kazanılmış olmaz. Yolsuz tescil ya tarafların anlaşmasıyla veya sicili düzeltme davasıyla düzeltilir.

Bu ilke zabit defterine tutulan yerlerde de geçerlidir.

Tescilin Sebebe Bağlılığı İlkesi

Tapu siciline yapılacak olan tescilin hukuki bir sebebinin bulunması gerekmektedir. Taraflar arasında yapılan bağış sözleşmesi uyarınca taşınmazın alıcı adına tescil edilmesi örnek verilebilir.

Tescilin ayni hakkı kazandırması bütün kurucu unsurların mevcut olmasına bağlıdır. Kurucu unsurlar ve bu bağlamda tescil için gerekli geçerli sebep eksik olmasına rağmen yapılan tescil hukuka aykırı, başka bir deyişle yolsuz olur.

TESCİLİN SEBEBE BAĞLILIĞI İLKESİ (İLLİLİK)

Tapu sicilinin tutulmasına ilişkin bir fiil veya içtinap (hareketsiz kalma) nedeniyle zarar gören kişilerin tüm zararlarından Devlet sorumludur.

Sorumluluğu kusura dayanmayan Devlet, tazmin ettiği zararı kusurları oranında tapu memurlarına rücu eder. Zarar gören kişinin doğrudan doğruya kusurlu memurdan tazminat istemesi mümkün değildir.

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür (MK m. 1007). Bu dava Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı doğrultusunda adlî yargıda çözüme kavuşturulacaktır. Görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir (HMK m. 2/1).

kaynak. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DERS NOTLARI

TESCİLİN SEBEBE BAĞLILIĞI İLKESİ (İLLİLİK)

Tapuda kayıtlı taşınmaz mülkiyetini devir borcu doğuran sözleşmelerde şekil • geçerli bir sözleşme olmadan taşınmaz bağımsız bölüm satışı

 

ÖZET : Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetin devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilmeyeceğine; bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre hakimin M. K.nun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceğine ilk iki toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından 30.9.1988 günlü üçüncü toplantıda salt çoğunlukla karar verildi.

 

" Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olarak yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin olarak geçerli bir sözleşme olmadan tarafların anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi, satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının uzun süre malik gibi kullandığı halde satıcının tapuda devre yanaşmaması halinde cebri tescil davasının kabul edilip edilemiyeceği" konusunda Yargıtay 1., 8., 14 üncü Hukuk Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu Kararları arasında aykırılık bulunduğundan içtihatların birleştirilmesi ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararına dayanılarak ) Yargıtay 1. Başkanvekilliğinin 2.4.1987 günlü yazılarıyla istenilmiştir.

 

Avukat K1 ile Avukat K2`nin 9.7.1986 ve 18.9.1987 günlü dilekçeleriyle vaki aynı konudaki içtihat aykırılığının giderilmesi istemlerine ilişkin evrak da Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu`nun 3.7.1987 gün 53 sayılı ve 22.10.1987 gün 77 sayılı Kararlarıyla 1987/2 Esas sayılı içtihadı birleştirme evraklarıyla birleştirilmiştir.

 

Konu böylece Yargıtay Kanununun 45. maddesi uyarınca İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nda incelenmiş ve kararlar arasında içtihat aykırılığının varlığı, ilk oturumda ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.

 

I - İçtihat aykırılığının giderilmesi isteminde dayanılan kararlarda beliren görüşlerin özeti ve içtihadı birleştirmeye gerek bulunduğunun kabul edilmesi nedenleri:

 

Kararlara konu uyuşmazlıklarda; Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan ( inşaatın yapımı sırasında ) geçersiz sözleşmeyle bağımsız bölüm satımı, tarafların anlaşarak ( inşaatın yapımının tamamlanması üzerine ) satışa konu bağımsız bölümün alıcıya teslim edilmesi ve alıcının da sözleşmeyle yükümlendiği tüm borçlarını eda edip bağımsız bölümü malik gibi kullanmakta bulunmasına rağmen satıcının ( sözleşmenin geçersizliğine dayanarak ) tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması nedeniyle açılan cebri tescil davaları söz konusudur.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun 6 Haziran 1979 gün 14/190-799 sayılı kararı ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararlarına göre: "... Bir sözleşmenin taraflarından birinin o sözleşmenin ifa olunacağı hususunda o güne kadar süre gelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermiş ve karşı taraf da sözleşmenin yerine getirileceği inancına iyi niyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmiş ise, artık sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşır ve bu husus yasal himayeden yoksun kalır. Bu durumlarda sözleşmenin geçersizliğine dayanılarak akdin icrasından kaçınılamaz... olayın özelliğine göre cebri tescil davası kabul edilmelidir..."

 

Hukuk Genel Kurulunun 22.3.1985 günlü ve 14/399-232, 14/544-233, 14/596- 234, 14/597-235, 14/598-236, 14/649-237 sayılı altı adet kararında da aynı ilke benimsenmiş ve tescil davalarını kabul eden yerel mahkeme kararları onanmıştır.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.3.1986 gün ve 14/541-257 sayılı kararı ile Yargıtay 8. ve Ondördüncü Hukuk Dairelerinin kararlarına göre ise: "...Geçersiz bir akdin ifası istenememekle beraber taraflar gönül rızası ve serbest iradeleri ile akdin gereklerini tamamen yerine getirdikten ( yani akdi ifa ettikten ) sonra, satıcının akdin aslında geçersiz olduğunu ileri sürmesi halinde dikkate alınacak Medeni Kanunun 2 nci maddesinin devreye girmesi keyfiyetinin olayımızla ilgisi yoktur. Zira tapulu taşınmaz için yapılan sözleşmenin ifası tapuda olur. Taşınmazın mücerret teslimi ifa olarak kabul edilemez... MK`nun 2. maddesi hak veya borcun var olduğu hallerde bunların kullanılması ve yerine getirilmesinde uygulanacak kuralı göstermiştir. Öncelikle davacı ( tescil ) isteminde haklı olmalıdır ki iyi niyet ve kötü niyet tartışma konusu edilebilsin... Tapulu taşınmazların harici alım satımları ve temlik taahhütleri nedeniyle çıkan uyuşmazlıklar 10.7.1940 gün 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında çözüme bağlanmıştır. 25.5.1954 gün 8/18 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre de tescil davası dinlenemez...".

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.1.1986 gün ve 14/849-57 sayılı; 24.9.1986 günü 8/270-780 sayılı kararlarında da aynı şekilde tescil davalarının reddi gerekeceği kabul edilmiştir. Buna mukabil Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesinin, olayın özelliğine göre MK`nun 2 nci maddesi gözetilerek tescil davasının kabul edilmesi gerektiği yolunda kararları da mevcuttur.

 

Özetlenen Yargıtay Kararlarından da anlaşılacağı üzere, Yasanın geçerlik şartı olarak öngördüğü şekle uyulmadığı için, içtihadı birleştirmeye konu olaylardaki haricen taşınmaz satımına ilişkin sözleşmelerin geçersiz bulunduğu tartışmasızdır. Kararlar arasındaki aykırılık, içtihadı birleştirmeye konu uyuşmazlıklarda Medeni Kanunun 2 nci maddesi gözetilerek cebri tescil davasının kabul edilip edilemiyeceğinde toplanmaktadır.

 

Görüşmeler sırasında, 3.11.1980 gün ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına dayanarak yapılarak, uygulamaya ilişkin çelişkinin içtihadı birleştirme yoluyla giderilmesine gerek bulunmadığı ileri sürülmüş ise de çoğunluk şu gerekçelerle bu görüşe katılmamıştır:

 

Gerçi, kiracı ile kiralayan arasında yapılan birden fazla sözleşmenin her birinde tahliye taahhüdü alınması ve önceki sözleşmelerdeki taahhüt sebebiyle tahliye davası açılmadığı ve icra takibi yapılmadığı halde son sözleşmedeki taahhüde dayanarak tahliye isteminde "hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı" konusunda doğan içtihat aykırılığı üzerine Yargıtay, 3.11.1980 gün ve 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında "-Objektif iyi niyet kuralının uygulanmasında kesin sınırlar koymaya imkan olmadığından ve her olayın özelliği nazara alınıp durumun değerlendirilmesi gerektiğinden uygulamaya ilişkin bu çelişkinin içtihadı Birleştirme yolu ile giderilmesine yer olmadığı...-" sonucuna varmıştır. Ancak, bu içtihadı Birleştirmeden hareketle, incelemekte olduğumuz içtihadı birleştirme istemi hakkında da içtihadı birleştirmeye gerek olmadığını benimsemek mümkün değildir. Çünkü, şimdiki içtihadı birleştirmenin konusu, bu uyuşmazlıklarda, hakkın kötüye kuullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi değil, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının ( MK`nun 2. maddesinin ) cebri tescil davası açılmasına cevaz verip vermiyeceğinin tespiti olacaktır. Nitelikleri bakımından açık farklılık nedeniyle 3.11.1980 günlü içtihadı birleştirme kararı, konumuza ilişkin içtihat aykırılığının giderilip içtihatların birleştirilmesine engel olarak kabul edilemez.

 

 

Açıklanan nedenler gözetilerek, esasen açık ve belirgin bir şekilde mevcut olan içtihat aykırılığının giderilmesine gerek bulunduğuna ( ilk oturumda ve üçte ikiyi aşan bir çoğunlukla ) karar verilmiştir.

https://www.gizemuzun.av.tr/tapuya-guven-ilkesi-hakkinda-onemli-ve-faydali-bilgiler

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN