ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?

ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?

ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?


ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?

ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?

Taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı yapmak zorunda değildir. Prokolde bunu belirlemeleri şart değildir.

Protokolde malların paylaşımına ilişkin bir düzenleme yoksa yani malların paylaşımına ilişkin bir karar yok ise anlaşmalı boşanma gerçekleştikten sonra taraflar birbirlerine karşı mal paylaşımı davası açabilirler.

Yani mal paylaşımına ait düzenlemenin mutlaka önceden yapılması şart değildir. Boşanma gerçekleştikten sonra da yeniden bu hususa dair dava açılabilir.

Çünkü taraflar anlaşmalı boşanma halinde sadece boşanma ve ferileri hakkında anlaşmak zorundadır.

Anlaşmalı boşanmanın şartlarını hatırlayalım.

Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması bu şartlardan biridir. Evlilik bir yıldan az sürmüş ise diğer boşanma sebeplerine gidilebilir.

Diğer şart ise boşanmanın mali sonuçları ve çocuklara ilişkin konularda anlaşmaya varılmış olmasıdır. Peki boşanmanın mali sonuçlarından kasıt nedir? Maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakasıdır. Eşlerin malvarlıkları boşanmanın mali sonuçları arasında sayılmamıştır. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin konular boşanmanın ferisi niteliğinde dahi kabul edilmemiştir. Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin bu yönde ilgili kararları mevcuttur.

Diğer şart ise eşlerin birlikte mahkemeye başvurması ya da bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmesidir. Uygulamada genellikle ikincisi olmaktadır.

Anlaşmalı boşanmanın son şartı ise iradelerin serbestçe açıklandığına hakim kanaat getirmek zorundadır. Taraflar avukatla temsil ediliyor olsalar dahi duruşmaya bizzat kendileri katılmak zorunda.

Mal paylaşımı davasını sonradan taraflar açabilirler dedik. Peki zamanaşımı süresi ne kadardır?

Burada 10 yıllık bir zamanaşımı süresi söz konusudur. 

Evlilik birliği devam ederken zamanaşımı süresi işler mi?

Hayır. Evlilik birliği devam ettiği müddetçe zamanaşımı süresi işlemez.

Sonuç olarak taraflar anlaşmalı boşanmada mutlaka ve mutlaka mal paylaşımı yapacak diye bir kaide yok. Daha sonradan da mal paylaşımına dair anlaşabilirler.

Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için taraflar maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası üzerinde anlaşmaya varsınlar yeterli.

Bu konu ile ilgili Yargıtay kararı aşağıdadır.

8. Hukuk Dairesi 2014/16757 E. , 2015/4903 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

... ile... aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair . Aile Mahkemesi'nden verilen 06.05.2014 gün ve 514/389 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.02.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ... bizzat ve vekili Av. ... geldiler. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı ... vekili, anlaşmalı boşanma dosyasında mahkemece de onaylanan ve hükümde belirtilen protokole dayanarak, protokol gereği davacının hissesinin (taşınmazın değerinin 1/2'si 55.000 TL'nin) boşanma kararının kesinleştiği tarihten geçerli yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazın tümünün ortak mallardan olmadığı, 2/3 payın babasından bağış ile geldiğini, protokole göre malların nerede ise tamamının davacıya verildiğini, dava konusu taşınmazın 1/3 payından davacı hissesine düşen paranın (15.000 TL) tanıklar huzurunda davacıya ödendiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile 54.200.00 TL'nin 26.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazdaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 26.02.2010 tarihinde kesinleşen ..Aile Mahkemesi'nin 26.02.2010 tarih 2009/1514 Esas 2010/229 Karar sayılı anlaşmalı boşanma kararına esas alınan ve Mahkemece uygun görülerek onaylanan protokol gereğinin yerine getirilmesi isteğine ilişkindir.
Taraflar 06.10.1990 tarihinde evlenmişler. 07.12.2009 tarihinde. tarafından açılan davada, 25.02.2010 tarihli anlaşma protokolü dikkate alınarak tarafların anlaşmalı şekilde boşanmalarına karar verilmiş, hükmün 26.02.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Taraflar arasında evlendikleri tarihten ./.
TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, eşler başka bir mal rejimini ileri sürmediklerinden 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TKM. m. 202. 4722 S.Kan.10). Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. (TMK. m.225/2).
Dayanılan 25.02.2010 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan ...mahallesi 1397 ada 10 parseldeki 19 numaralı meskenin 17.11.1995 tarihinde satın alma ile 1/3 payı davalı ..., 2/3 payı ise babası ... adına iken, babasının 2/3 payını 16.11.2009 tarihinde tapuda satışı ile taşınmazın tamamı ... adına tescil edilmiştir. ...'ın kardeşleri .. ve ... tarafından muris muvazaası hukuki nedenine dayanılarak açılan ve lehlerine sonuçlanıp 13.09.2011 tarihinde kesinleşen .. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16.06.2011 tarih 2010/499 Esas 2011/201 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın 2/3 payı 28.10.2011 tarihinde yeniden ... adına tapuya kaydedilmiştir.
Davacının dayandığı ve Mahkemece de onaylandığı anlaşılan 25.02.2010 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünde "Bu protokol Nurcan ile ... arasındaki evlilik kurumunun karşılıklı olarak bitirilmesi ve ortak edinilmiş malların paylaşımı İçin yapılmıştır" denildikten sonra 'Güvenlik ...adreste bulunan apartman dairesinin hissesi ... (...) ...'ya ödenerek ...'da kalması" şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesine dayalı olarak açılan boşanma davalarında, evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek protokolü uygun bulması şarttır. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı (TMK. md. 184/3) hükmü uygulanmaz" (TMK.md. 166/3)
Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar dahi, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3.maddesi uyarınca delil toplanmadan karar verilemez. Bu gibi hallerde tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin 1., 2. ve 4. fıkralarına göre değerlendirme yapılmalıdır.
Anılan maddede, boşanmanın mali sonuçlan üzerinde anlaşma şartı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174.maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175.maddesinde düzenlenen yoksulluk ve 182. maddesinde düzenlenen iştirak nafakası talep haklarına ilişkindir. Anlaşmada ayrıca yer verilmemişse tarafların aralarındaki akdi ilişkiyi tasfiye ettikleri kabul edilemez. Tarafların anlaşmalı boşanma halinde sadece boşanma ve ferileri hakkında anlaşmaları zorunludur. Mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak somut olayda olduğu gibi tarafların mal rejimi konusunda anlaştıkları protokol, yargılama tutanağına geçen imzalı beyanları ile protokolün onaylanmasına ilişkin hüküm fıkrası ile sabittir.
Diğer yandan davalının babası ... adına kayıtlı bulunan 2/3 payın taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde tapuda satış gösterilmek suretiyle davalı ...adına tescil edilmiş ise de dosya kapsamı, tanık beyanları, toplanan deliller, özellikle hayatın olağan akışı karşısında baba tarafından oğluna yapılan bu devrin astında gizli bağış niteliğinde bulunduğunun, TMK'nun 220. maddesi ne göre bu payın davalı...ın kişisel malı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Davalının kardeşleri tarafından açılan dava sonunda 2/3 payın mahkeme kararı ile tekrar davalının babası adına tescil edilmesi de bu durumu desteklemektedir. Davalının kişisel malı niteliğindeki bu 2/3 pay üzerinde davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak ../.
hakkı bulunmamaktadır. Ancak, eşler arasında düzenlenen anlaşma protokolünde eşlere ait kişisel malların da yer alması mümkündür.
Dayanak anlaşma protokolü incelendiğinde, protokolde yer alan "...evlilik kurumunun bitirilmesi ve ortak edinilmiş malların paylaşımı iyin yapılmıştır...'' ve "...apartman dairesinin hissesi Nurcan'a ödenerek ...'a kalması..." tabirleri birlikte düşünüldüğünde protokol tarihinde taşınmazın tamamı ... adına kayıtlı görünmesine rağmen, tamamı protokol tarihinde davalıya ait taşınmazla ilgili hisseden bahsedildiğine, davalıya babası ...'ın devrettiği 2/3 pay da ortak edinilmiş mal niteliğinde olmadığına göre protokoldeki hisse ibaresinden taşınmazın 1/3 hissesinin anlaşılması gerekir. Belirlenen bu hususlar karşısında, davacının protokol sebebiyle davalıdan isteyebileceği alacak miktarının davalı adına kayıtlı 1/3 pay değeri dikkate alınarak değerlendirilmesi ve 1/3 payın davacıya düşen yarısına tekabül eden miktarın davalı tarafından davacıya ödenip ödenmediği hususunda ispat bakımından davalıya süre ve imkan tanınması, protokol tarihinde tarafların halen evli oldukları da gözetilerek tanıkla ispatın da mümkün olduğunun dikkate alınması, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra, 1/3 payın varı bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiğinin tespit edilmesi halinde davacının davasının reddine, ödenmediğinin tespit edilmesi halinde ise 1/3 payın yarı bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, protokolde yer almadığı anlaşılan taşınmazın 2/3 payının da hesaplamada dikkate alınması, diğer yandan davalıya hissesinin karşılığının ödendiği savunmasını ispat bakımından imkan tanınmaması ve bu suretle savunma hakkının da kısıtlanması doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 925,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 ANLAŞMALI BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI YAPILMASI ZORUNLU MUDUR? sorusu, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından cevaplanmıştır.

anlaşmalı boşanma protokol örneği

anlaşmalı boşanma protokolünde belirlenecek hususlar

anlaşmalı boşanmada kişisel mal protokole konu olabilir mi?

anlaşmalı boşanmada taraflar duruşmaya katılmak zorunda mıdır? 

anlaşmalı boşanma tek celsede biter mi? 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN