YASALARIN KIYAS YOLUYLA UYGULANMASI
YASALARIN KIYAS YOLUYLA UYGULANMASI: HUKUKİ BOŞLUKLARIN YORUMSAL TAMAMLANMASI
Giriş
Hukuk, ideal koşullarda tüm toplumsal olaylara dair önceden öngörülmüş kurallar içerir. Ancak uygulamada, yasaların düzenlemediği veya açıkça hüküm getirmediği durumlarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Bu gibi durumlarda, hâkim veya uygulayıcı, boşluğu doldurmak için çeşitli yorum yöntemlerine başvurur. Bu yöntemlerden biri de kıyas yoluyla uygulamadır. Kıyas (analojik uygulama), benzer durumlar arasında mantıksal bir bağ kurarak, düzenlenmemiş bir olaya düzenlenmiş olaya ilişkin hukuk kuralını uygulamayı ifade eder. Bu makalede kıyas yoluyla uygulamanın tanımı, hukuk sistemleri içindeki yeri, sınırları ve olası sakıncaları ele alınacaktır.
I. Kıyasın Tanımı ve Hukuki Temeli
Kıyas, Latince argumentum a simili (benzerden hareketle argümantasyon) kavramına dayanır. Kıyasla uygulamada, mevcut bir hukuki norm, doğrudan düzenlenmemiş ama yapısal ve işlevsel olarak benzer bir olaya uygulanır. Türk Medeni Kanunu m. 1’in son cümlesinde kıyasa açıkça yer verilmiştir:
“Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim, örf ve âdet hukukuna, bu da yoksa kendisi kural koyar gibi karar verir. Bu kararında bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.”
Bu düzenleme, kıyasın hem normatif hem de içtihadi temellerini gösterir.
II. Kıyasın Uygulama Alanları
Kıyas, özellikle şu durumlarda kullanılır:
Kanunda Açık Boşluk Varsa:
Mevzuatta düzenlenmemiş, ama benzeri düzenlenmiş olan durumlarda.
Öngörülemeyen Yeni Durumlar Ortaya Çıktığında:
Teknolojik gelişmeler, toplumsal dönüşümler veya yeni ilişki türleri yasaların dışında kaldığında kıyas yoluyla çözüm aranabilir.
Kanunların Açıkça Yasaklamadığı Durumlarda:
Cezai konularda değil, özel hukuk alanında daha geniş kullanım alanı bulur.
III. Kıyasın Yasal ve Sistematik Sınırları
Her ne kadar kıyas, hukuk sistemine esneklik ve dinamizm kazandırsa da sınırları titizlikle korunmalıdır:
Cezai Hukukta Kıyas Yasağı:
Ceza hukukunda kıyas açıkça yasaktır (suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği). Türk Ceza Kanunu m. 2’de bu açık biçimde belirtilmiştir. Çünkü bireyler yalnızca açık yasa hükümleriyle sorumlu tutulabilir.
İdare Hukukunda Kıyas Sınırlıdır:
Kamu gücü kullanan idarenin eylemleri de ancak yasaya dayanabileceğinden, burada da kıyas sınırlı ve dikkatli biçimde kullanılabilir.
Anayasa Yargısında Kıyas Risklidir:
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında kıyasa başvurulması, hak ihlali doğurabilir.
IV. Kıyasın Yararları
Hukuki Belirsizliğin Giderilmesi:
Boşlukların doldurulması, uygulamada istikrar sağlar.
Yasa Koyucunun İradesine Uygunluk:
Benzer durumlara aynı kuralların uygulanması, yasa koyucunun eşitlik ilkesine uygun hareket ettiğini varsayar.
Toplumsal Adaletin Sağlanması:
Kıyasla, hukuk sisteminin donuk kalması engellenir, güncel sorunlara çözüm üretilebilir.
V. Kıyasın Sakıncaları ve Eleştiriler
Yargı Aktivizmi Riski:
Hâkimin yasa koyucu gibi davranmasına yol açabilir.
Öngörülebilirliğin Zedelenmesi:
Her hâkimin benzerlik anlayışı farklı olabilir. Bu da kararların istikrarını zayıflatabilir.
Eşitlik İlkesine Aykırılık:
Kıyas yoluyla uygulama, düzenlenmiş durumdan farklı koşulları görmezden gelebilir.
VI. Kıyasın Yargı Kararlarında Yeri (Örneklerle Açıklama)
Türk Yargıtay içtihatlarında kıyas sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Özellikle borçlar ve eşya hukuku alanında, örneğin “sözleşme türlerinin sınıflandırılması” gibi konularda yeni ilişki biçimleri (örneğin teknoloji lisans anlaşmaları), mevcut sözleşme türleri (örneğin eser sözleşmesi) kıyas alınarak değerlendirilmiştir.
Ayrıca, AİHM kararlarında da benzerlik ilkesiyle yorum yapıldığı ve hukuk boşluklarının giderildiği görülür. Bu, uluslararası hukukta kıyasın ne kadar işlevsel olduğunu ortaya koyar.
Sonuç
Kıyas yoluyla yasaların uygulanması, hukuk sistemine hem esneklik hem de işlevsellik kazandıran önemli bir yorum yöntemidir. Ancak kıyasın gelişi güzel veya keyfi şekilde uygulanması, hukukun temel ilkeleriyle çatışabilir. Bu nedenle kıyas, yalnızca kanunda açık boşluk bulunduğunda, benzerlik yapısal düzeyde sağlandığında ve yasa koyucunun iradesiyle uyumlu olduğunda başvurulması gereken dikkatli bir yöntemdir. Nihayetinde hukuk, yalnızca yazılı metinlerin değil, aynı zamanda mantıksal tutarlılık ve adalet duygusunun da bir ürünüdür.