KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI
KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI
Giriş
Özgürlük, modern hukuk sistemlerinin temel değerlerinden biridir ve bireyin kişiliğinin gelişmesi için vazgeçilmez bir haktır. Ancak, bazı durumlarda, kişinin kendisi veya başkaları için zararlı olabilecek davranışlarını önlemek amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması gerekebilir. Bu bağlamda koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması kavramı ortaya çıkar. Özellikle Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, kişinin zarar görmesini önlemek, kamu düzenini korumak ve hukuki dengeyi sağlamak adına çeşitli kısıtlamalar getirilmiştir. Bu makalede, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasının hukuki dayanakları, sınırları ve uygulama alanları incelenecektir.
1. Özgürlüğün Kısıtlanmasının Hukuki Dayanakları
Hukuk sistemlerinde özgürlüklerin kısıtlanması ancak kanunla düzenlenmiş ve meşru amaçlarla sınırlandırılmış olduğunda kabul edilebilir. Türk Anayasası'nın 13. maddesi, temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla, genel ahlak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi gibi sebeplerle ve ölçülülük ilkesi gözetilerek sınırlandırılabileceğini belirtir.
Medeni hukukta ise özgürlüğün kısıtlanması daha çok:
Vesayet ve kısıtlılık (TMK m.405 ve devamı),
Koruma tedbirleri (TMK m.428 ve devamı),
Hastalık veya akıl rahatsızlığı nedeniyle kısıtlama gibi hallerde uygulanır.
2. Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması Nedir?
Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, kişinin kendi zararına veya başkalarının zararına yol açabilecek davranışlarını önlemek için hukuki bir zorunluluk olarak özgürlüklerinin sınırlandırılmasıdır. Bu, tam anlamıyla ceza veya cezalandırma amacı taşımaz; asıl hedef, kişinin veya toplumun zarar görmesini engellemektir.
3. Türk Medeni Kanunu’nda Özgürlüğün Kısıtlanması
3.1. Kısıtlama Sebepleri (TMK m.405)
Kanuna göre, ayırt etme gücüne sahip olmayan veya kısıtlı olan kişiler, kendi mallarını yönetemez ve hukuki işlemler yapamazlar. Bu durumda mahkeme, kişinin mal varlığını ve kişisel haklarını korumak amacıyla kısıtlılık kararı verir.
3.2. Vesayet ve Vasi Atanması (TMK m.406 ve devamı)
Kısıtlanan kişinin haklarını korumak için mahkeme vasi tayin eder. Bu, kişinin özgürlüğünün kısıtlanması ancak aynı zamanda kişisel menfaatlerinin korunması amacıyla yapılır.
3.3. Koruma Tedbirleri (TMK m.428)
Ayrıca, kişinin geçici olarak özgürlüğünün kısıtlanması gereken durumlarda (örneğin, tedaviye zorunlu tutulması), mahkeme koruma tedbiri kararı verebilir. Bu tür kararlar, kişinin iyileşmesini ve zarar görmesini önlemek için uygulanır.
4. Özgürlüğün Kısıtlanmasının Sınırları ve İlkeleri
4.1. Hukuka Uygunluk
Özgürlüğün kısıtlanması ancak kanuni yetkiye dayanmalı ve hukuka uygun olmalıdır.
4.2. Ölçülülük İlkesi
Kısıtlama, zorunlu olan en az sınırlamayla yapılmalı; kişinin temel hakları mümkün olduğunca korunmalıdır.
4.3. Geçicilik
Koruma amacıyla yapılan kısıtlama geçici olmalı, durumun devamına göre düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
4.4. Kişisel Onur ve Haysiyetin Korunması
Kısıtlama kararları alınırken kişinin onuru, haysiyeti ve mahremiyeti dikkate alınmalıdır.
5. Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanmasının Uygulama Alanları
Akıl hastalıkları veya zihinsel engellilik nedeniyle kişisel kararlarını veremeyenlerin kısıtlanması,
Uyuşturucu, alkol gibi bağımlılık durumlarında zorunlu tedavi için kısıtlama,
Çocukların ve gençlerin korunması amacıyla bazı işlemler için veli izni veya mahkeme kararı gerekliliği,
Yaşlı veya kronik hastaların mal varlığı yönetimi için vesayet ve kısıtlama.
6. Hukuki Sonuçlar ve İtiraz Hakları
Kısıtlanmış kişiler ve ilgili yakınları, mahkeme kararlarına karşı itiraz ve yeniden değerlendirme talebinde bulunabilir. Bu, özgürlüğün gereksiz yere uzun süre kısıtlanmasını önler.
Sonuç
Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, bireyin ve toplumun zarar görmesini önlemek için gerekli ve meşru bir hukuki kurumdur. Ancak bu kısıtlamalar hukuki sınırlar içerisinde, ölçülü ve saygılı biçimde uygulanmalı, bireyin temel hakları gözetilmelidir. Özellikle Türk Medeni Kanunu’nun kısıtlama, vesayet ve koruma tedbirleri hükümleri, bu hassas dengeyi sağlamayı amaçlar. Hukuk sistemi, bu uygulamalarla bireyin özgürlük hakları ile toplum düzeni arasında adil ve kalıcı bir denge kurmayı hedeflemektedir.