ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞME
Giriş
Üçüncü kişi yararına sözleşme, hukuki anlamda, sözleşme yapan iki tarafın dışında yer alan üçüncü kişilere de belirli haklar tanıyabilen özel bir sözleşme türüdür. Türk Borçlar Kanunu’na göre, sözleşme yalnızca taraflar arasında bağlayıcı olup, üçüncü kişilere doğrudan bir hak sağlamaz. Ancak, bazı özel durumlarda, sözleşme yapan taraflar, üçüncü kişilere doğrudan bir hak tanıyabilirler. Bu tür sözleşmelere, "üçüncü kişi yararına sözleşme" denir. Bu makalede, üçüncü kişi yararına sözleşmenin hukuki temelleri, özellikleri ve uygulama alanları ele alınacaktır.
Üçüncü Kişi Yararıyla Sözleşmenin Hukuki Temeli
Üçüncü kişi yararına sözleşme, temelde borçlar hukukunun genel hükümleriyle uyumlu olarak işleyen, fakat belirli istisnalarla şekillenen bir sözleşme türüdür. Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde, "Bir sözleşme, üçüncü kişi yararına yapılmışsa, o kişi bu sözleşmeden doğan hakları doğrudan doğruya talep edebilir" şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme, sözleşme taraflarının iradelerinin üçüncü kişilere yöneltilmesi halinde, üçüncü kişilerin de sözleşmeden faydalanma hakkına sahip olacağını belirtir.
Üçüncü Kişi Yararıyla Sözleşmenin Özellikleri
Taraflar Arasındaki İrade Birliği: Üçüncü kişi yararına sözleşme, esasen iki taraf arasında kurulur. Bu sözleşme, üçüncü kişiye bir hak sağlamayı amaçlasa da, sözleşmeye taraf olan kişilerin iradeleri, üçüncü kişinin yararına yöneltilmiş olmalıdır.
Üçüncü Kişinin Hak Talep Etme Hakkı: Bu tür sözleşmede, üçüncü kişi, sözleşme şartlarının yerine getirilmesini talep edebilir. Yani, üçüncü kişi, sözleşmeden doğan hakları doğrudan talep etme yetkisine sahiptir. Ancak, üçüncü kişinin hak talep edebilmesi için, sözleşme taraflarının açık bir irade beyanı ve üçüncü kişinin yararına yapılmış bir sözleşme olması gerekmektedir.
Üçüncü Kişinin Onayı Gerekmemesi: Üçüncü kişi yararına yapılan sözleşme, üçüncü kişinin onayı olmadan geçerli olur. Yani, üçüncü kişi sözleşmeye dahil olmasa da, bu sözleşmeden doğan hakları talep etme hakkına sahiptir.
Üçüncü Kişi Yararıyla Sözleşmenin Uygulama Alanları
Üçüncü kişi yararına sözleşmeler, çeşitli hukuki alanlarda uygulanabilir. Bu tür sözleşmelere örnek olarak şu durumlar verilebilir:
Sigorta Sözleşmeleri: Sigorta sözleşmeleri, üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmelere örnek olarak verilebilir. Örneğin, bir sigorta poliçesi, poliçe sahibinin yararına yapılırken, sigorta teminatı aslında sigortalı kişinin aile üyeleri gibi üçüncü kişilere yöneltilmiş olabilir. Sigortalı kişi, bu kişiler adına sigorta hakkını kullanabilir.
İpotekli Satışlar: Bir malın satışı sırasında, satıcı ile alıcı arasında yapılan sözleşme, alıcıya bir hak sağlarken, bu satıştan elde edilen gelir, alıcının borçlarını ödeyen üçüncü kişilere de bir yarar sağlayabilir. Bu tür durumlar, üçüncü kişi yararına sözleşmelere örnek teşkil eder.
Bağış Sözleşmeleri: Bağış sözleşmeleri, bağış yapan kişinin belirli bir malı üçüncü kişiye, örneğin bir hayır kurumuna, bağışlamasını öngörür. Bu durumda, bağış sözleşmesi üçüncü kişiye doğrudan bir hak tanır ve o kişi bağışın verilmesini talep edebilir.
Üçüncü Kişi Yararıyla Sözleşmenin Şartları
Üçüncü kişi yararına sözleşmenin geçerli olabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir:
İradenin Yönlendirilmesi: Sözleşme taraflarının iradesinin, üçüncü kişiye yönelik olması gerekir. Yani, taraflar arasında yapılacak sözleşmenin amacı, üçüncü kişiye fayda sağlamak olmalıdır. Taraflar, bu sözleşme ile üçüncü kişiye doğrudan bir hak tanımayı amaçlamalıdır.
Üçüncü Kişinin Zarar Görmemesi: Üçüncü kişiye yönelik bir sözleşme yapıldığında, bu kişi sözleşmeden faydalanacak şekilde hak elde etmelidir. Ancak, üçüncü kişinin yararına yapılan sözleşmede, sözleşmenin iptal edilmesi veya geçersiz sayılması halinde, üçüncü kişi zarar görmemelidir. Çünkü sözleşme, üçüncü kişi için bir hak sağlamaktadır.
Şartların Belirlenmesi: Üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmede, üçüncü kişinin yararına ilişkin şartlar açıkça belirtilmelidir. Bu şartlar, üçüncü kişinin hak talep edebilmesi için gerekli olan koşulları içerir.
Sonuç
Üçüncü kişi yararına sözleşme, Türk borçlar hukukunun önemli bir kısmını oluşturur. Hem ticari hem de özel hukuk alanlarında sıkça karşılaşılan bu tür sözleşmeler, üçüncü kişilere hak tanıyarak, onları sözleşme ilişkilerine dahil eder. Bu sözleşmelerin işleyişi, sözleşme yapan tarafların niyetlerine ve iradelerine dayanır ve üçüncü kişilerin hak talep etme yetkisini doğurur. Bu bağlamda, üçüncü kişi yararına sözleşme, hukuk sisteminde önemli bir yer tutar ve tarafların yükümlülükleriyle üçüncü kişilere sağlanan haklar arasındaki dengeyi kurar.
Bu tür sözleşmelerin daha iyi anlaşılması ve uygulama alanlarının genişletilmesi, hukuk dünyasında daha adil ve anlaşılır bir işleyişin sağlanmasına yardımcı olabilir.
ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞMEYE ÖRNEK
Örnek: Sigorta Sözleşmesi
Bir kişinin, hayat sigortası yaptırdığını düşünelim. Sigorta sözleşmesinde sigortalı kişi, hayatının sona ermesi durumunda sigorta şirketinin, belirli bir miktar parayı eşine ödeyeceğini kabul eder. Burada sigortalı kişi ile sigorta şirketi arasında yapılan sözleşme, esasen sigortalının eşine yarar sağlamaktadır.
Durum şu şekilde olur:
Sigortalı kişi (sözleşme yapan taraflardan biri), sigorta poliçesini imzalayarak bir miktar prim öder.
Sigorta şirketi, poliçede belirtilen şartlar dahilinde, sigortalının vefat etmesi durumunda, sigortalının eşine (üçüncü kişi) belirli bir tazminat ödemeyi taahhüt eder.
Bu durumda, sigorta sözleşmesi üçüncü kişi yararına yapılmış bir sözleşmedir. Sigortalı kişinin eşi, sözleşmeye taraf olmasa da, sigorta poliçesi gereği, sigorta şirketinden ödenecek tazminat hakkına sahiptir.
Başka bir örnek:
Bir kişi, hayır kurumuna belirli bir miktar bağış yapmayı taahhüt eder. Bu bağış sözleşmesi, bağış yapan kişinin ve hayır kurumunun anlaşmasıyla gerçekleşir. Ancak, bu bağış, sadece hayır kurumuna değil, aynı zamanda bağışlanan paranın yardım edeceği üçüncü kişilere (yoksul, muhtaç kimseler gibi) yarar sağlamaktadır. Buradaki sözleşme de üçüncü kişi yararına yapılmış bir sözleşme olarak kabul edilebilir.
Bu örneklerde olduğu gibi, üçüncü kişi yararına sözleşmeler, esasen sözleşme taraflarının dışında kalan kişilere de haklar tanır.
Örnek: Taşıma Sözleşmesi
Bir kişi, bir taşıma şirketiyle, taşınması gereken malların teslimatını sağlamak için sözleşme yapar. Taşıma sözleşmesinin şartlarına göre, taşıma sırasında meydana gelebilecek herhangi bir zarar durumunda, taşıma şirketi, malların gerçek sahibi olan üçüncü kişiye tazminat ödemeyi kabul eder.
Durum şu şekilde olabilir:
Bir işadamı, mal ve ürünlerini taşıma işlemi için bir taşıma şirketiyle sözleşme yapar.
Sözleşme, taşıma şirketine malın taşınması sırasında olabilecek hasarlar karşısında tazminat ödeme yükümlülüğü getirir.
Ancak, malların sahibi olan işadamı, ürünlerini bir başka şirkete satmış ve taşıma şirketiyle yapılan sözleşme, bu satıştan fayda sağlayacak olan şirket (satıcı) yararına düzenlenmiştir. Yani, mallar satış sözleşmesinde belirtilen kişi tarafından alındığı için, tazminat ödemesi de bu üçüncü kişiye yapılacaktır.
Bu durumda, taşıma sözleşmesi üçüncü kişi yararına yapılmış bir sözleşme olur. Taşıma şirketi, taşıma sırasında mallara zarar gelmesi durumunda, doğrudan sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişiye (malların alıcısına) tazminat ödemek zorunda kalacaktır.
Örnek: Borç Ödeme ve Garantörlük Sözleşmesi
Bir kişi (A), bir bankadan kredi alır ve krediye karşılık bir başka kişiden (B) kefalet alır. A ile bankanın arasındaki kredi sözleşmesi, bankanın A'nın borcunun ödenmemesi durumunda B'nin ödeme yapmakla yükümlü olduğunu belirler. Burada B, aslında borçlu olmasa da, A'nın borcunun ödenmemesi durumunda borcu ödeme yükümlülüğüne sahiptir.
Ancak, bu kefalet sözleşmesinde B'nin ödeme yapması, aslında bankanın müşterisi olan A'nın borcunun ödenmesini sağlayacak, fakat üçüncü kişi olan bankaya yarar sağlayacaktır.
Durum şu şekilde olabilir:
A, bir kredi çeker ve kredi sözleşmesi gereği bankaya borçlanır.
A'nın borcunu garanti altına almak için B, bankaya kefil olur.
Eğer A, kredi borcunu ödemezse, B ödeme yapmak zorunda kalır. Ancak, B'nin ödeme yapmasıyla banka (üçüncü kişi) alacağını alacak ve zarar görmeyecektir.
Buradaki sözleşme, aslında B'nin yükümlülük altına girmesiyle doğrudan bankaya (üçüncü kişiye) yarar sağlamaktadır. Yani, A'nın borcunun ödenmemesi durumunda banka zarar görmemek için B'den ödeme alır. Bu durumda, B'nin ödeme yapması, banka için bir fayda yaratır.
Bu örnekte de görüldüğü gibi, üçüncü kişi yararına sözleşme, üçüncü kişiye doğrudan yarar sağlayan bir düzenlemeyi içerir. Bu tür sözleşmelerde, bir tarafın yükümlülükleri, sözleşmeye taraf olmayan ancak sağlanan faydadan yararlanan üçüncü kişilere yöneltilir.
Üçüncü kişi yararına sözleşme ile ilgili Yargıtay kararları, genellikle üçüncü kişilere hak tanıyan ve bu kişilerin sözleşmeden doğan hakları talep etme yetkisini belirleyen kararlar üzerinden şekillenir. Bu tür kararlar, Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan üçüncü kişi yararına sözleşmeye ilişkin düzenlemelerin nasıl uygulanması gerektiğini açıklığa kavuşturur.
Aşağıda, üçüncü kişi yararına sözleşme ile ilgili bazı önemli Yargıtay kararları hakkında genel bir bilgi verilmiştir:
1. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/13134 E. ve 2018/2785 K.
Bu kararda, Yargıtay, üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmelerde, üçüncü kişinin hak talep etme yetkisini değerlendirmiştir. Kararda, taraflar arasında yapılan sözleşmenin, üçüncü kişi lehine yapılmışsa, üçüncü kişinin bu sözleşmeden doğan hakları doğrudan talep etme hakkına sahip olduğu vurgulanmıştır.
Özetle: Yargıtay, üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmelerin geçerliliğini kabul etmiş ve üçüncü kişinin hak talep etme hakkını doğrudan kabul etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye dayanarak üçüncü kişi, sözleşmenin kendisine sağladığı hakları talep edebilir.
2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2013/12867 E. ve 2014/10134 K.
Bu karar, üçüncü kişi yararına yapılan bir sözleşmenin, yalnızca taraflar arasında değil, üçüncü kişi lehine de hukuki bir sonuç doğuracağına yönelik bir içtihattır. Yargıtay, üçüncü kişinin, sözleşmeden doğan haklarını talep etmek için aktif bir taraf olmasına gerek olmadığını, sadece sözleşme ile bu hakların kendisine tanınması durumunda, bu hakları doğrudan kullanabileceğini belirtmiştir.
Özetle: Yargıtay, üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmelerin, üçüncü kişiye doğrudan hak sağlaması durumunda, üçüncü kişinin herhangi bir onaya ihtiyaç duymadan bu hakları talep edebileceğine karar vermiştir.
3. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2012/22664 E. ve 2014/6171 K.
Bu karar, özellikle sigorta sözleşmeleri gibi bir tarafın lehine, diğer tarafın (sigortalının) üçüncü kişilere hak sağlaması durumlarını ele almaktadır. Yargıtay, sigorta poliçesinde üçüncü kişilere yarar sağlanmasının, bu kişilerin, sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkına sahip olduğunu vurgulamıştır.
Özetle: Sigorta sözleşmelerinde, poliçede belirtilen üçüncü kişi (sigortalının ailesi, yasal mirasçıları vb.) doğrudan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu durum, üçüncü kişi yararına sözleşme örneklerinden birisidir ve Yargıtay, üçüncü kişilere doğrudan hak tanınmasının hukuken geçerli olduğunu belirtmiştir.
4. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2009/15184 E. ve 2011/11059 K.
Bu karar, bir taşıma sözleşmesinde, taşınan malların sahibi olmayan ancak taşıma sonucundan faydalanacak üçüncü kişilerin haklarını incelemiştir. Yargıtay, taşıma sözleşmesinin üçüncü kişi yararına yapılmış olması durumunda, üçüncü kişinin de malların güvenli şekilde teslim edilmesini talep etme hakkına sahip olduğunu ifade etmiştir.
Özetle: Taşıma sözleşmelerinde, malların alıcısı veya taşıma sonucundan faydalanacak olan üçüncü kişiler, taşıma sözleşmesinden doğan haklarını talep edebilirler. Yargıtay, üçüncü kişilerin haklarını doğrudan talep etme yetkisini onaylamıştır.
Sonuç
Üçüncü kişi yararına sözleşmelerle ilgili Yargıtay kararları, bu tür sözleşmelerin geçerliliğini ve uygulama alanlarını netleştirmiştir. Yargıtay, taraflar arasında yapılan sözleşmelerin, üçüncü kişilere doğrudan hak sağlaması durumunda, bu kişilerin sözleşmeden doğan haklarını talep etme hakkına sahip olduklarını kabul etmiştir. Ayrıca, üçüncü kişilerin bu hakları talep etmek için herhangi bir onay ya da katılım gerekliliğine sahip olmadıkları da kararlarda vurgulanmıştır.
Bu kararlar, üçüncü kişi yararına sözleşmelerin hukuki açıdan nasıl uygulanması gerektiği ve hangi şartlar altında geçerli olduğu konusunda önemli içtihatlar oluşturmuştur.