TRAFİK KAZASI MANEVİ TAZMİNAT CEVAP DİLEKÇESİ

TRAFİK KAZASI MANEVİ TAZMİNAT CEVAP DİLEKÇESİ

TRAFİK KAZASI MANEVİ TAZMİNAT CEVAP DİLEKÇESİ


TRAFİK KAZASI MANEVİ TAZMİNAT CEVAP DİLEKÇESİ

 

 ADANA 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NE

 

DOSYA NO : 2021/...

 

DAVALI : 

 

VEKİLİ : Av. Gizem Gül Uzun

 

DAVACI : 

 

KONUSU : Dava dilekçesine karşı cevap ve itirazlarımız hakkında.

 

CEVAPLARIMIZ :

 

Davacı vekili tarafından Mahkemenizde açılan yukarıda belirtilen esas sayılı dosyanızda 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkin dava dilekçesi 21.10.2021 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olmakla, davalı müvekkile karşı haksız ve yersiz olan iş bu davaya karşı süresi içinde cevap ve itirazlarımızı sunuyoruz. Şöyle ki:

 

Dava dilekçesinde 11.04.2021 tarihinde davacının sevk ve idaresinde olan ................... plakalı kullandığı araç ile ............................................ adlı pastanenin sahibi olan ........................ adına kayıtlı müvekkilimin kullanmış olduğu ................................................... plakalı araç arasında geçen trafik kazası neticesinde davacının bulunduğu aracın camının patlaması nedeniyle yaşamış olduğu yaralanma sebebiyle manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. 

 

Öncelikle kaza tespit tutanağında da görüldüğü üzere kaza esnasında davacı 1.31 promil alkollüdür. Davacı alkollü olmasaydı işbu kaza meydana gelmeyecekti. 

 

Türk Ceza Kanunu madde 179'a göre ''Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır''. Alkollü araç kullanmanın cezası, bu maddeye göre belirlenmektedir. 

 

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun suç tarihinden sonra 11.06.2013 tarihli ve 28674 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 Sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değişik 48. maddesinin altı ve yedinci fıkralarında;

“Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179. maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.''

 

Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiş olup Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli ve 708-608 Sayılı kararında da açıklandığı üzere 11.06.2013 tarihinde ve sonrasındaki dönemde gerçekleşen eylemler yönünden maddenin altıncı fıkrası uyarınca 1,00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında her hâlükârda, yedinci fıkrası uyarınca da 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücüleri ile 0,20 promil alkollü olan diğer araç sürücülerinin ise trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK’nın 179. maddenin üçüncü fıkrası kapsamındaki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşacaktır. 

 

5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu Beşinci İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla; incelenen dosyada; 104 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücü belgesiz sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla trafik güvenliğini tehlikeye atma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, beraatine karar verilmesi kanuna aykırıdır (Yargıtay 12. CD - 2012/5144 karar).

 

Kaza sonrasında yapılan soruşturma Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/.......... Soruşturma sayılı dosyası üzerinden yürütülmekte olup, henüz kesinleşmiş bir kusur raporu mevcut değildir. Kusurun tespiti konusunda henüz kesinleşmiş ve üst yargı denetiminden geçmiş bir karar bulunmadığından mahkemeniz dosyasında yapılacak kusur tespiti ile müvekkilin kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığı ortaya çıkacaktır. Kaldı ki hem kusur tespiti hem de haksız fiilin aynı zamanda uzlaşmaya tabi bir suç teşkil etmesi nedeniyle uzlaşma ihtimaline binaen soruşturma dosyasının yahut devamındaki kovuşturma dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerekecektir.

 

Türk Borçlar Kanunu m.74 gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla veya suçun işlenmediğine ilişkin kesin aklama kararıyla bağlıdır. Öte yandan, gene TBK. m.74’e göre, olayın ne yolda meydana geldiğine ilişkin ceza hakiminin saptamaları da hukuk hakimini bağlar. Tüm bu nedenlerle ceza davasının sonucu beklenmeli ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. Öte yandan, ceza ve hukuk mahkemelerinin verecekleri kararlar arasında, aynı olay için, ayrı ayrı sonuçlar doğmasını önlemek, sonuç ve görüş birliğini sağlamak için “bekletici sorunun kabulünde zorunluluk vardır. Çünkü, iki mahkeme kararı arasındaki çok açık farklılıklar adalete olan güveni sarsabilir.

 

Tüm bunlara binaen tüm kusurun davacıda olması durumunda Türk Borçlar Kanunu’nun 52. Maddesi hükmü olan “Hiçbir kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesine dayandığı kabul edilmektedir. Bu ilke hak ve adalet düşüncesine de uygun düşmektedir. Zarar gören kendi davranışlarıyla zarara neden olmuş ise bu zarar başkasına yüklenmemeli, payı ayrılmak suretiyle zarar verenin sorumlu olacağı miktar tespit edilmelidir. “KİMSE KENDİ KUSURUNDAN YARARLANAMAZ” ilkesi gereğince, kusursuz kişinin manevi tazminatla sorumlu tutulması olası değildir. 

 

Zarar görenin tehlikeden sakınması mümkünken bunu yapmayarak kendisini tehlikeye atması da kusurlu bir hareket olarak değerlendirilmeye müsaittir. Doktrinde zarar görenin bilerek alkol almış veya aşırı yorgun bir sürücünün aracına binmesi neticesinde yapılan kaza sonucunda yaralanması, hareket halindeki bir araca binilmek istenilmesi bu duruma örnekler olarak verilmektedir.

 

Huzurda ikame edilen işbu dava maddi ve hukuki mesnetten uzak ve kötü niyetli olarak ikame edildiğinden davacının manevi tazminat talebinin reddi gerekmektedir. Yukarıda izah edilen nedenlere binaen işbu davada kusurlu taraf davacıdır ve tazminat hakkı yoktur. Anılan bu sebeplerle davanın reddini talep etme gereği hasıl olmuştur.

 

 

HUKUKİ SEBEPLER : Karayolları Trafik Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve her türlü yasal nedenler.

 

HUKUKİ DELİLLER :

1-Adana Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/........ soruşturma dosyası

2-Kaza tespit tutanağı örneği

3-Bilirkişi incelemesi

4-Keşif

5-Tanık

6-Kanuni ve takdiri her türlü delil.

 

SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda arz ve izah edilen veya mahkemeniz tarafından re’sen göz önüne alınacak diğer hususlar ile

1-)Hukuki mesnetten yoksun DAVANIN REDDİNE,

2-)Yargılama gideri ve ücret-i vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini saygıyla talep ederim. 09.11.2021

DAVALI VEKİLİ

Av. Gizem Gül Uzun

 

 

TRAFİK KAZASI MANEVİ TAZMİNAT CEVAP DİLEKÇESİ, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN