Sanık-Sanık Müdafi-Müşteki Sanık-Vekil-Ceza Avukatı

Sanık-Sanık Müdafi-Müşteki Sanık-Vekil-Ceza Avukatı

Sanık-Sanık Müdafi-Müşteki Sanık-Vekil-Ceza Avukatı


SANIK-SANIK MÜDAFİİ-MÜŞTEKİ SANIK-VEKİL-CEZA AVUKATI

 Sanık-Sanık Müdafi-Müşteki Sanık-Vekil-Ceza Avukatı

 

Uygulamada özellikle de halk arasında hatta bazen hukukçularda dahi ceza avukatı, müdafii ve vekil kavramlarının birbirlerine karıştırıldığını görmekteyiz. Bu kavramlar birbirlerinden oldukça farklıdır. Müdafii ve vekil sıfatıyla bu kişilerin yetki ve yükümlülükleri de birbirinden farklıdır.

 

Ceza Avukatı kimdir?

 

Ceza Avukatı bir bütün olarak Ceza Yargılamasında hem vekil ve hem de müdafi olarak görev yapan avukatı ifade etmektedir.

 

Ceza Muhakemesi Hukuku’na göre ceza avukatı:

 

Müşteki, mağdur, katılan, suçtan zarar görenin haklarını savunmak için vekil olarak

Şüpheli veya Sanık savunmalarını yapmak ve yardımcı olmak için müdafi olarak

ceza yargılamasına katılır.

 

Dolayısıyla ceza avukatı, müşteki, mağdur, katılan, suçtan zarar gören vekilliği ile şüpheli ve sanık müdafiliği kavramlarını kapsayan bir üst tanımlamadır. Ceza yargılamasında ceza avukatının haklarını koruduğu taraf itibariyle ya vekil ya da müdafi olarak katılmaktadır.

 

Müdafi kimdir?

 

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. Maddesinde Şüpheli veya sağın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukata müdafii denir.

 

Dikkat edilmesi gereken nokta şudur; Ceza Yargılamasında şüpheli veya sanığın vekili olmaz, Müdafii olur. Sanık müdafi şeklinde olur.

 

Bir şüpheli veya sanık kaç tane müdafi yardımından faydalanabilir?

 

Ceza Muhakemesi Kanunu’n 149. Maddesinde, şüpheli veya sanığın soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir ya da birden fazla müdafinin yardımından yararlanabileceği belirtilmiştir. Burada şüpheli ve ya sanık müdafinin sayısı bakımından herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır.

 

Madde 149 – (1) Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.

 

Müdafi sayısı bakımından sınırlamanın bulunmaması ana kural iken bunun iki istisnası vardır. Yine 149. Maddenin 2. Fıkrasında düzenlenmiştir.

 

(2) Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir.

 

Dikkat edilirse burada ifade alma sırasında hazır bulunabilecek avukat açısından sınırlama söz konusu olup üç müdafi ile sınırlandırılmıştır. İfade alma dışında şüpheli veya sanığın soruşturma aşamasında ve kovuşturma aşamasında birden fazla müdafinin yardımından yararlanması mümkündür.

 

İkinci istisna 03/10/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 149. Maddesinin ikinci fıkrasının sonuna ikinci cümle olarak eklenmiştir.

 

Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabilir.

 

Sadece örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından getirilen istisna hükmü ile kovuşturma aşamasında duruşmada sanığın en fazla üç müdafinin bulunabileceği hükme bağlanmıştır.

 

Bir Avukat Aynı Dosyada Kaç Tane Şüpheli Ya Da Sanığın Müdafiliğini Üstlenebilir?

 

Şüpheli veya sanık birden fazla müdafinin yardımından yararlanabileceği gibi bir avukat, birden fazla şüpheli veya sanığın müdafiliğini üstlenebilir.

 

Bunun tek istisnası şüpheli ve sanıklar arasında menfaat çatışmasının bulunması halidir. Birden fazla şüpheli ve sanığın aralarında menfaat çatışması bulunması halinde ayrı müdafilerin yardımından faydalanabilirler. Bir başka deyişle, bir avukatın; aralarında menfaat çatışması bulunan şüpheli veya sanıkların müdafiliğini üstlenmesi mümkün değildir.

 

Üstelik bu hususta Avukatlık Kanunu‘nda da düzenleme bulunmaktadır. Avukatlık Kanunu md. 38/b:

 

“Avukat…

 

b)Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa,

 

….

 

Teklifi reddetmek zorunluğundadır.

Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.

 

Müdafinin seçimi:

Müdafilik, ihtiyari ve ya zorunlu olabilir. Müdafiliğin ihtiyari olması demek, müdafinin şüpheli tarafından seçilerek yardımından faydalanılması demektir. Zorunlu müdafilik ise şüpheli veya sanığın kendisine hukuki yardımından faydalanacağı bir müdafinin atanmasını talep etmesi ya da şüpheli ve ya sanığın talebi olmaksızın kanunda öngörülen suç tiplerinde ve koşullarda görevlendirilen avukatı ifade eder.

 

Zorunlu müdafilik:

 

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. Maddesinde zorunlu müdafiliğe ilişkin olarak iki usul benimsenmiştir.

 

Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merci ya da sorguyu yapan Sulh Ceza Hakimi’nin istemi üzerine,

Kovuşturma evresinde mahkemenin istemi üzerine,

Soruşturma ya da Kovuşturmanın yapıldığı yer Barosu tarafından şüpheli veya sanığa müdafi görevlendirilir.

 

Zorunlu Müdafilik Halleri:

 

1- Ceza Muhakemesi Kanunu 150. Maddesinde düzenlenen zorunlu müdafilik halleri:

 

a) Şüpheli Veya Sanığın Talep Etmesi Üzerine Zorunlu Müdafilik:

Ceza Muhakemesi Kanunu’n 150. Maddesi gereğince: Şüpheli veya sanığa isnat edilen suç niteliğine ve suçun cezası (yaptırımı) na bakılmaksızın, şüpheli ve sanığın talebi üzerine kendisine müdafi görevlendirilir.

 

(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.

Burada her ne kadar şüpheli ve sanığın talebi olsa da, Baro tarafından avukatın, şüpheli ve ya sanığa müdafii olarak görevlendirilmesi nedeniyle zorunlu müdafilik söz konusudur.

 

b) Şüpheli Veya Sanığın Kişisel Durumu Nedeniyle Zorunlu Müdafilik:

 

Şüpheli veya sanık talep etmese dahi Ceza Muhakemesi Kanunu’n 150/2. Maddesinde belirtilen kişilere müdafi görevlendirilmesi gerekir.

 

Şüpheli veya sanığın;

 

Çocuk olması (18 yaşından küçükler)

Kendisine savunamayacak derecede malul,

Sağır ve dilsiz ,

Olmaları halinde şüpheli veya sanığın talebi olmaksızın müdafii görevlendirilmesi yapılmak zorundadır. Müdafi olmadan bu kişilerin ifadeleri alınamaz.

 

c) Hapis Cezasının Miktarı Nedeniyle Zorunlu Müdafilik

 

Yine şüpheli veya sanığın talebi aranmaksızın şüpheli veya sanığa isnat edilen suçun alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan olması halinde soruşturma aşamasında ve kovuşturma aşamasında zorunlu müdafi görevlendirilecektir.

 

1- Alt sınırı 5 yıl hapis cezasını gerektirir bir suç isnat edilen şüpheli veya sanık müdafii olmadan ifadesi alınamaz, sorgusu yapılamaz ve duruşmada savunması alınamaz.

 

2- Gözlem Altına alınan kişiye zorunlu müdafilik

 

Ceza Muhakemesi Kanunu 74. Maddesinde :

 

Gözlem altına alınma

 

Madde 74 – (1) Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir.

İşte 74. Madde gereğince gözlem altına alınacak kişiye talebi aranmaksızın, hakim veya mahkemenin istemi üzerine baro tarafından zorunlu müdafii görevlendirilir.

 

Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Maddesinin 7. Fıkrasında:

 

Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.

 

CMK.’nun 96. Maddesinde belirtilen gözaltı süresinin sonunda, eğer kişi halen bırakılmamış ise Sulh Ceza hakimi’ne sorguya çıkarılır. İşte Sulh Ceza Hakimi’nce yapılan sorguda şüpheli talep etmemiş olsa dahi şüpheliye bir zorunlu müdafi görevlendirilecektir.

 

5- Tutuklama için sevk edilen şüpheli ve sanık için:

 

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 101/3. Maddesi uyarınca “tutuklanmak üzere Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen” şüpheliye talebi olsun olmasın zorunlu müdafi görevlendirilecektir.

 

6- Tutukluluğu Uzatma Kararı Verilirken :

 

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. Maddesi uyarınca Tutukluğu uzatma kararı verilmeden önce Cumhuriyet Savcısı, şüpheli ve müdafinin görüşü alınmalıdır. Bu aşamada müdafisi olmayan şüpheliye müdafi görevlendirilmesi zorunludur.

 

7-Sanığın duruşma salonundan çıkarılması halinde :

 

Ceza Muhakemesi 204. Maddesinde “Sanığın duruşma salonundan dışarı çıkarılmasını” düzenlemiştir. Duruşmanın ve yargılamanın güvenliği açısından duruşma salonundan dışarı çıkarılan şüphelinin müdafinin bulunmaması halinde mahkemece bir müdafinin görevlendirilmesi istenir.

 

Madde 204 – (1) Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.

 

8- Sanığın Kaçak olması halinde:

 

Sanığın kaçak olması halinde duruşma yapılabilmesi için mahkemece müdafi görevlendirilmesi talep edilir.

 

Sanık kimdir?

 

Ceza yargısının en önemli süjesi olan sanık, ceza yargılamasında suç şüphesi altındaki kişiyi ifade eder. Ancak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (ceza yargılamasının nasıl sürdürüleceğini düzenleyen usul kanunu) madde 2/b’ye göre sanığın tanımında bazı unsurlar bulunmaktadır. Bunlara göre bir kişinin sanık olarak adlandırılabilmesi için ceza yargılamasının kovuşturma aşamasında olması gerekir. Yani soruşturma aşaması tamamlanmış ve dava açılmış, artık süreç ceza mahkemesinde devam etmektedir. Bununla birlikte ceza mahkemesi ya bir hüküm kurmamış ya da kurulan hüküm daha kesinleşmemiştir. Hükmün kesinleşmesinin ardından artık şüpheli sıfatı sona erer ve hükümlülük ortaya çıkar.

 

Kovuşturma aşamasındaki ceza yargılamasında sanığın dışında müşteki, katılan, mağdur, suçtan zarar gören, malen sorumlu gibi kavramlar da mevcuttur. Bunları sanıktan ayıran temel nitelik ise sanığın suç şüphesi altında olmasıdır. Yani yargılamada suçun sanık tarafından işlendiğine yönelik bir ihtimal değerlendirilmektedir.

 

Tebligat Gelince Sanık Ne Yapılmalıdır?

 

Çoğunlukla kişiler sanık olduklarını, ceza mahkemesi iddianameyi ve tensip zaptını kendilerine gönderdiğinde öğrenirler. Bu tebligatın alınmasından sonra iddianame dikkatli okunmalı, atılı suçlamaya ilişkin olay ve olgular iyice araştırılmalı, iddianamede eksik veya yanlış olan hususlar belirlenmeli, tensip zaptı ile istenen herhangi bir davranış varsa bunlar yerine getirilmelidir. Zira ceza davaları hukuk davalarına göre daha hızlı ilerleyen davalardır. İlk duruşmaya iyi hazırlanmak oldukça önemlidir. Bir ceza avukatı ile görüşülecekse, tebligatla gelen evraklar da görüşmeye götürülmelidir. Ayrıca Vatandaş UYAP ile artık vatandaşlar da kendilerine ait hukuk ve ceza davalarının evraklarını İnternet üzerinden görüntüleyebilmektedirler. E-devlet şifresi ile bu portala giriş yaparak, kendilerine gönderilmeyen ve özellikle soruşturma aşamasında toplanmış tüm bilgi ve belgeler incelenebilmektedir.

 

Müşteki Sanık Nedir?

 

Mahkemelerce gönderilen tebligatlarda ya da UYAP portaldaki bilgilerde “Müşteki Sanık” ifadesi görülmektedir. İşlenen suç nedeniyle mağdur olan ya da bu suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olma hakkı vardır. Bu şikayeti gerçekleştiren kişiye müşteki/şikayetçi denilmektedir. Müşteki, kovuşturma aşamasında katılma talebinde bulunabilir ve sıfatı katılan olarak değişir. Sanık ise yukarıda belirtildiği üzere suç şüphesi altındaki kişidir. Bu iki kurumun tek kişide toplanması halinde ise kişi hem müşteki yani şikayet eden, hem de sanık yani suç şüphesi altındaki kişi olacaktır. Özetle kişi müşteki sanık olarak adlandırılmışsa bu durum, kişinin hem şikayet eden hem de suç işlemiş olma ihtimali bulunan kişi olduğu anlamına gelecektir.

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN