“Onun Anasını, Bacısını Sinkaf Ederim, Onun Kafasına Sıkarım” Şeklindeki Sözlerin Sadece Tehdit Suçu

“Onun Anasını, Bacısını Sinkaf Ederim, Onun Kafasına Sıkarım” Şeklindeki Sözlerin Sadece Tehdit Suçu

“Onun Anasını, Bacısını Sinkaf Ederim, Onun Kafasına Sıkarım” Şeklindeki Sözlerin Sadece Tehdit Suçu


“Onun Anasını, Bacısını Sinkaf Ederim, Onun Kafasına Sıkarım” Şeklindeki Sözlerin Sadece Tehdit Suçu

“Onun Anasını, Bacısını Sinkaf Ederim, Onun Kafasına Sıkarım” Şeklindeki Sözlerin Sadece Tehdit Suçu
Yargıtay

T.C YARGITAY 4.CD
Esas
: 2017/21450
Karar: 2021/1273
Karar Tarihi: 19/01/2021

Özet: “Sigara istedim bana vermedi, eğer dışarıda kendisi sigara içerse onun anasını, bacısını sinkaf ederim, onun kafasına sıkarım” şeklindeki geleceğe yönelik tehdit içeren sözler yalnızca tehdit suçunu oluşturur, hakaret suçundan ayrıca ceza verilemez.


Dava: Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Karar: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, tehdit suçunun oluşabilmesi için tehdit oluşturan sözlerin ya mağdura karşı söylenmesi ya da iletme kastı taşıyan fail tarafından mağdura iletmesi muhtemel bir kişiye karşı söylenmesi gerektiği, yargılama konusu olayda sanığın mağdurun gıyabında söylediği sözlerin er olan diğer tanıkların yanında söylediği ve mağdura iletilmesi üzerine öğrenildiğinin anlaşılması ve bu sözlerin muhataba iletme kastı bulunarak söylenmiş olması karşısında, suçun unsurları oluştuğundan, tebliğnamedeki (1) nolu görüşe iştirak edilmeyerek yapılan incelemede başkaca nedeneler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Sanığın katılana söylediği iddia ve kabul edilen ” “sigara istedim bana vermedi, eğer dışarda kendisi sigara içerse onun anasını, bacısını sinkaf ederim, onun kafasına sıkarım” şeklindeki geleceğe yönelik tehdit içeren sözlerin olay bütünlüğü içerisinde yalnızca tehdit suçunu oluşturduğu ve sanık hakkında tehdit suçundan da hüküm kurulduğu halde, hakaret suçundan da ayrıca hüküm kurulması,

2-02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

3-Kabule göre de; suç tarihinde tutuklu olan sanığın tedavisi için hastahanede bulundurulduğu sırada olay yerinde bulunan jandarma er olan katılandan içmek için sigara istediği, kendisine hastahanede sigara içmenin yasak olduğunun bildirilmesi üzerine tanıkların yanında katılanı kastederek “sigara istedim bana vermedi, eğer dışarda kendisi sigara içerse onun anasını, bacısını sinkaf ederim” şeklinde hakaret ettiğinin iddia ve kabul edilen olayda, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun unsurları oluşmadığı halde TCK’nın 125/3,a maddesi uyarınca hüküm kurulması,

4-(1) nolu bozma uyarınca uzlaşma sağlanamadığı takdirde; 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.

Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” hükmü getirilmiştir.

Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı: 31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun’un 2/1-(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkûmiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumunda temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,

Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle “kovuşturma evresine geçilmiş” dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve 5271 sayılı CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

5-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN