Miras hukukuna egemen olan ilkeler, miras hukukunun temel yapısını oluşturan ve uygulamada rehberlik eden temel kavram ve kurallardır. Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde, miras hukukuna egemen olan başlıca ilkeler şunlardır:
1. Mirasın Birlikte Geçmesi İlkesi
Miras, mirasçılara bir bütün olarak geçer.
Miras bırakanın ölümüyle birlikte, terekedeki tüm hak ve borçlar mirasçılara geçer (TMK m.599).
Bu geçiş, kendiliğinden ve doğrudan olur (intikal otomatik gerçekleşir).
2. Kanuni ve İradi Mirasçılık İlkesi
Miras, kanunen belirlenmiş mirasçılara (kanuni mirasçılar) veya miras bırakanın kendi iradesiyle atadığı kişilere (atanmış mirasçılar) geçebilir.
Kanuni mirasçılar: Altsoy, üstsoy, eş, evlatlık, devlet vb.
İradi mirasçılar: Vasiyetname veya miras sözleşmesi ile atanırlar.
3. Tereke Bütünlüğü (Mirasın Bölünmezliği) İlkesi
Tereke, mirasçılar arasında paylaşılıncaya kadar bir bütün olarak kalır.
Mirasçılar, mirasın tamamı üzerinde elbirliği mülkiyeti ile hak sahibidir.
Bu nedenle mirasçılar, terekeye ilişkin işlemleri birlikte yaparlar.
4. Reddi Miras (Mirasın Reddedilebilirliği) İlkesi
Mirasçı, kendisine geçen mirası kabul etmek zorunda değildir.
Yasal süresi içinde (3 ay) mirası reddedebilir (TMK m.605).
Mirasın reddiyle mirasçılık sıfatı sona erer.
5. Koruyucu Hükümler İlkesi (Aile Hukuku Bağlantısı)
Miras hukukunda zayıfların (örneğin sağ kalan eş, küçük çocuklar) korunmasına yönelik özel düzenlemeler vardır.
Sağ kalan eşe konut ve ev eşyası üzerinde hak tanınması gibi hükümler örnektir (TMK m.652).
6. Tasarruf Serbestisi ve Sınırlamaları İlkesi
Miras bırakan, malvarlığı üzerinde ölümünden sonra hüküm ifade edecek şekilde tasarrufta bulunabilir.
Ancak saklı paylı mirasçıların hakları sınırlayıcı bir unsurdur (TMK m.505-514).
Saklı pay, miras bırakanın mutlak olarak tasarruf edemeyeceği kısmı ifade eder.
7. İyiniyetin Korunması İlkesi
Tereke işlemlerinde iyiniyetli üçüncü kişilerin hakları korunur.
Örneğin, mirasçı olduğunu bilmeden tereke malı alan kişinin iyiniyeti korunabilir.