KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA: HUKUKİ BİR DEĞERLENDİRME
ÖZET
Kamulaştırmasız el atma, idarenin herhangi bir kamulaştırma işlemi gerçekleştirmeksizin özel mülkiyete konu taşınmaza fiilen veya hukuken müdahale ederek mülkiyet hakkını ihlal etmesi durumudur. Bu müdahaleler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının açık bir ihlali niteliğindedir. Bu makalede kamulaştırmasız el atmanın tanımı, türleri, yargı kararları ışığında gelişimi ve mülkiyet hakkının korunması bağlamında hukuki sonuçları incelenmiştir.
GİRİŞ
Mülkiyet hakkı, bireylerin en temel haklarından biri olarak hem ulusal hem de uluslararası hukuk düzenlerinde korunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 35. maddesi mülkiyet hakkını güvence altına almakta; 46. maddesi ise bu hakkın kamu yararı amacıyla ve usulüne uygun kamulaştırma yolu ile sınırlandırılabileceğini öngörmektedir. Ancak uygulamada, idarenin kamu yararı amacıyla herhangi bir kamulaştırma kararı almadan taşınmazlara el koyması, mülkiyet hakkının ihlaline yol açmaktadır. Bu durum, literatürde "kamulaştırmasız el atma" olarak adlandırılmaktadır.
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN TANIMI VE TÜRLERİ
Kamulaştırmasız el atma, idarenin özel mülkiyetteki bir taşınmaza fiilen müdahale ederek, mülkiyet hakkını ortadan kaldırması veya ciddi şekilde sınırlandırmasıdır. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda bu kavram ikiye ayrılmaktadır:
Fiili El Atma: İdarenin taşınmaza fiziksel olarak müdahale etmesi (örneğin yol, park, okul inşası).
Hukuki El Atma: Taşınmazın imar planında kamu hizmetine ayrılması gibi hukuki düzenlemelerle fiilen kullanılmasa dahi malikin kullanım hakkının kısıtlanması.
YARGI KARARLARI IŞIĞINDA KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre kamulaştırmasız el atma durumunda malik, el atmanın önlenmesi veya taşınmaz bedelinin tazmini için dava açabilir. Özellikle 2010 yılı sonrasında Anayasa Mahkemesi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarıyla birlikte, mülkiyet hakkının korunması yönünde ciddi adımlar atılmıştır. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararlarında idarenin hukuka aykırı el atmalarını hak ihlali olarak değerlendirmekte ve tazminat ödenmesine hükmetmektedir.
KANUNİ DÜZENLEMELER VE GÜNCEL UYGULAMA
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda 4650 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle birlikte, kamulaştırmasız el atmaya ilişkin hükümler netleşmiştir. Artık idare, fiili el atma yoluyla taşınmaza müdahale ettiğinde, malikin bedel davası açma hakkı bulunduğu gibi idare de mahkemeye başvurarak taşınmazın mülkiyetinin tescilini talep edebilmektedir. Ancak uygulamada, idarenin kamulaştırma işlemlerinden kaçınarak doğrudan el atması hâlâ ciddi sorunlara yol açmaktadır.
SONUÇ
Kamulaştırmasız el atma, hukuka aykırı bir uygulama olup mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Bu tür müdahalelerin önlenmesi ve giderilmesi için yasal düzenlemelerin etkin şekilde uygulanması, idarenin kamu gücünü keyfi biçimde kullanmasının önüne geçilmesi ve yargının hak ihlallerine karşı etkin bir şekilde denetim sağlaması gerekmektedir. Ayrıca bireylerin hak arama yolları konusunda bilinçlendirilmesi, mülkiyet hakkının korunması açısından önemlidir.
1. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2020/2041 E., 2021/3446 K.
İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu, bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2017/10813 E., 2017/9432 K.
Kamulaştırma işlemleri usulüne uygun tamamlanmadan açılan tescil davasının kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
3. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2005/4004 E., 2005/5139 K.
İmar planında yol olarak gösterilmeyen ve davacının parsellerinden geçen stabilize yoldan davalı idarenin el çektiği, imar planına uygun yollar açtığı, dosyada bulunan delillerden ve davacı tarafın beyanlarından anlaşılmıştır. Vatandaşların davacının taşınmazından gelip geçmeleri ve taşınmazda stabilize yolun oluşması davalı idarenin taşınmaza el attığını göstermez. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/2019 E., 2018/1589 K.
Eğer somut uyuşmazlık, idarenin 18. madde uygulaması sonucu kamuya ayrılan alanlardan olsa ve buraya fiili el atma olmasaydı hiç şüphesiz adli yargı yeri görevli olacaktı, bu halde dahi fiili el atma bulunmaması (hukuki el atma olması) halinde idari yargı görevlidir.
5. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2011/17580 E., 2011/20948 K.
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı kararı uyarınca idarece taşınmazına kamulaştırmasız el atılması halinde malik müdahalenin önlenmesi talebinde bulunabileceği gibi bu fiili duruma razı olması halinde el konulan yerin bedelini talep edebilir.
Anayasa Mahkemesi
⚖️ Kamulaştırmasız El Atma Davaları
Dava Türü: Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılacak davalar, taşınmazın aynına ilişkin davalardır ve adli yargı yerinde görülür.
Dava Şartı: Kamulaştırmasız el atma davası açılabilmesi için uzlaşma yapılması dava şartı değildir.
Ecrimisil (Haksız İşgal Tazminatı): Kamulaştırmasız el atma halinde, taşınmazın maliki veya vefat halinde mirasçıları tarafından idare aleyhine ecrimisil davası da açılabilir. Ecrimisil, bir taşınmazın herhangi bir hakka dayalı olmaksızın işgal edilmesi veya kullanılması sebebiyle talep edilebilen haksız işgal tazminatıdır.
📌 Önemli Notlar
Kamulaştırma Kanunu Madde 38'in İptali: Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bu iptal kararı, kamulaştırmasız el atma davalarında, idarenin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının sona erdiği ve taşınmazın mülkiyetinin artık idareye geçtiği anlamına gelir.
İctihatlar
Anayasa Mahkemesi Kararı: Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davalarının görülmesini, nisbi karar ve ilam harcının ödenmesi şartına bağlayan kuralların iptali, taşınmazına fiilen el atılan kişilerin, bu anayasal güvenceden mahrum kalmalarına yol açabilmektedir.
Anayasa Mahkemesi