İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

 

KAYSERİ AİLE MAHKEMESİNE

 

DAVACI:

 

VEKİLİ:

 

DAVALI:

 

KONU: …. 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin(Aile Mahk. Sıfatıyla) 2016 tarihli kararı ile müşterek çocuk Ahmet için hükmedilen 400 TL iştirak nafakasının 400,00 TL artırılarak 800,00 TL olarak belirlenmesi ve TÜİK verilerine göre ÜFE artış oranında arttırılmasına karar verilmesi talepli dava dilekçesidir.

İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

AÇIKLAMALAR:

 

1. Müvekkilim ile davalı 12.05.1993 tarihinde evlenmiş ve bu evlilikten 10.08.2010 doğumlu Zeynep isimli müşterek çocukları bulunmaktadır.

 

2. Müvekkilimiz ile davalı …. 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/.... E. 2016/... K. sayılı ilamı ile 20.06.2016 tarihinde boşanmış, müşterek çocuk Zeynep’in velayetinin anneye verilmesine, küçüğün baba ile şahsi münasebet tesisine ve babanın, müşterek çocuk için aylık 400,00 TL iştirak nafakası ödemesine karar verilmiştir. Söz konusu karar 27.06.2016 tarihinde kesinleşmiştir. 2016 yılında müşterek çocuk henüz 4 yaşında olup, 400,00 TL çocuğun masrafları için tam olarak yeterli olmasa bile, birtakım ihtiyaçlarını karşılamaya yetmesine rağmen, 2021 yılında ve 9 yaşında olan bir çocuğun ihtiyaçları için çok düşük bir miktardır.

 

3. Anne ….. çalışmamakta olup, günümüz ekonomik koşullarında da iş bulması zor görünmektedir. Müvekkil, annesinin ve kardeşlerinin desteği ile hayatını ikame ettirmektedir. Müşterek çocuğun giderek büyümesi sebebiyle, ihtiyaçlarının ve sosyal yaşantısının artması, eğitim masraflarının günümüz şartlarında sürekli bir artış göstermesi, giyecek ve birtakım sosyal masraflarının artması, buna karşılık günümüzde paranın alım gücünün sürekli azalması dikkate alındığında, 4-5 yıl önce müşterek çocuk için belirlenen 400,00 TL’nin çok düşük olduğu açık bir şekilde görülecektir.

 

4. Davalı baba asker emeklisidir. Ekonomik durumu iyi olup, ayrıca …. İlçesi …. Caddesi üzerinde bir dükkanda emlakçı olarak çalışmaktadır. Ancak ne sıfatla orda çalıştığını bilmiyoruz. Mahkemece zabıta araştırması yapılarak davalının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılmasını talep ediyoruz.

 

5. Müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları düşünüldüğünde, çocuğun üstün yararı ve menfaati için 2016 yılında hükmedilen 400,00 TL nafaka miktarının çok düşük olduğu ortadadır. Bu nedenlerle çocuğun üstün menfaat ve değerleri dikkate alınarak, müşterek çocuk için 400,00 TL olan nafaka miktarının 800,00 TL’ye çıkartılması için işbu davayı açma zorunluluğumuz doğmuştur.

 

HUKUKİ NEDENLER: HMK.TMK ve ilgili yasal mevzuat

 

HUKUKİ DELİLLER: ….. 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin(Aile Mahk. Sıfatıyla) 2016/..... E. Sayılı dava dosyası ve celbi

 

· Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırması

 

· Nüfus kayıtları, tanık, yemin ve her türlü yasal delil

 

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan ve resen tespit edilecek nedenlerle,

 

· Davamızın kabulüne,

 

· Müşterek çocuk adına ödenen 400 TL iştirak nafakasının arttırılarak 800 TL olmasına,

 

· Ödenecek olan iştirak nafakasının her yıl ÜFE oranına göre arttırılmasına,

 

· Yargılama ve vekâlet ücretinin davalı tarafça ödenmesi yönünde karar verilmesine saygılarımızla talep ederiz. 

 

 

DAVACI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

 

 

 

 

 

İştirak Nafakası Nedir?

 

Türk Medeni Kanunumuzun 182. maddesinin 3. ve 4. fıkraları ile 327. maddesi ve diğer ilgili madde hükümleri uyarınca, müşterek çocukların bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve babanın yükümlülüğündedir.

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 327. Maddesine Göre:

"Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır."

 

İştirak nafakası, boşanma davasının veya ayrılık davasının sonunda müşterek çocuğun velayetini alan eşe, müşterek çocuğun giderlerine katılmak için diğer eş tarafından verilen nafaka türüdür. Böylece müşterek çocukların velayeti kendisine bırakılmamış olan eşin de müşterek çocukların sağlık, eğitim, barınma, giyim ve benzeri giderlerine mali gücü oranında katılımı sağlanmış olur. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 318. Maddesinin 3. ve 4. Fıkralarına Göre:

"Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."

 

İştirak nafakasının amacı, çocuğun maddi ihtiyaçlarını karşılamak ve onun hayat standardını, aile bütünlüğü bozulmadan önceki seviyede tutmaya çalışmaktır. Böylece çocuğun üstün yararı ilkesi de gözetilmiş olur. Zaten, makalemizin devamında detaylı olarak açıklayacak olduğumuz üzere iştirak nafakası, çocuğun üstün yararını ilgilendiriyor olduğundan dolayı kamu düzenine ilişkindir.

 

 

Mahkeme tarafından boşanma davasının veya ayrılık davasının görülmesi esnasında çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmişse, çocuklar için hükmedilmiş olan bu tedbir nafakası boşanmanın kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası olarak devamına karar verilebilir. Her ne kadar çocuğun üstün yararını ilgilendiriyor olsa da, iştirak nafakasında da hakimin taleple bağlı olacağı unutulmamalıdır. 

 

 

 

İştirak Nafakasını Kimler Talep Edebilir?

 

İştirak nafakası, çocuğun velayet hakkına sahip olmayan anne veya babanın, çocuğun giderlerine geliri oranında katılması amacıyla hükme bağlanan nafaka türüdür demiştik. Bu nafakayı talep edebilecek olan kişiler ise: 

 

Müşterek çocuğun velayeti veya geçici velayeti kendisine bırakılmış olan ve fiilen çocuğun masraflarını karşılamakta olan anne veya babası,

 

Çocuğun bakımını üstlenmiş olan vasi veya kayyum,

 

Halen ergin olmamış olsa dahi, ayırt etme gücüne sahip olan çocuğun bizzat kendisi

 

 

şeklinde sayılabilir. 

 

 

Boşanma halinde iştirak nafakası, tarafların birbirlerine karşı kusur durumuyla alakalı değildir. Bu nedenle eşini aldatan kadın veya adam bile, boşanmayla birlikte müşterek çocuğun velayetini almışsa, diğer eşten iştirak nafakası almaya hak kazanabilir. 

 

 

Unutulmamalıdır ki, iştirak nafakası çocuğun kayden ebeveyni olan kişinin ödemek durumunda olacağı nafaka türüdür. Bu nedenle nafaka talebinde bulunma hakkı olan kişiler, nüfus kaydında çocuğun babası olarak kayıtlı bulunan kişiden, bu kişi esasen çocuğun biyolojik babası olmasa dahi iştirak nafakası talep edebilirler. Bununla birlikte, evlilik dışı dünyaya gelmiş ve babasıyla soybağı bulunmayan çocuk için iştirak nafakası talebinde bulunmak isteyen anne veya davacı sıfatı bulunan diğer kişiler tarafından, çocuğu tanımaktan imtina eden biyolojik babaya karşı babalık davası açılabilir. 

 

 

 

İştirak Nafakası Nasıl Talep Edilir?

 

İştirak nafakası, boşanma davası veya babalık davası gibi davalarla birlikte talep edilebileceği gibi, çocuğun ergin olduğu ana kadar ayrıca açılacak olan nafaka davası ile de talep edilebilecektir. 

 

 

İştirak nafakası kamu düzenine ilişkin olduğu için herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımına tabi değildir. Örneğin yoksulluk nafakası, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde talep edilmelidir. Ancak iştirak nafakası çocuğun üstün yararını ve kamu düzenini ilgilendirdiğinden dolayı çocuk ergin oluncaya dek açılacak olan bir nafaka davasıyla talep edilebilir. 

 

 

Uygulamada genellikle boşanma davası ile birlikte iştirak nafakası da talep edilir ve yargılama boyunca mahkemeden tedbir nafakasına hükmedilmesi istenir. Böylece yargılama sonuçlanıncaya ve boşanma hükmü ile iştirak nafakasına ilişkin hüküm kesinleşinceye dek tedbir nafakası yoluyla müşterek çocuğun giderlerinin karşılanması sağlanabilir. 

 

 

a) İştirak Nafakasının Boşanma Davasında Talep Edilmesi

 

İştirak nafakası hem çekişmeli hem de anlaşmalı boşanma davasında talep edilebilmektedir. Ancak her iki çeşit dava açısından iştirak nafakasının talep edilmesi ve hükme bağlanması yönünde farklılıklar söz konusudur. 

 

 

a.1) Çekişmeli Boşanmada İştirak Nafakası

 

Çekişmeli boşanma davasında iştirak nafakası, müşterek çocuğun velayetini almaya hak kazanan eş lehine hükme bağlanır. Bu nedenle çekişmeli boşanma davasında iştirak nafakası talebinde bulunan taraf, ayrıca müşterek çocuğun velayetinin de kendisine bırakılmasını talep etmiş ve velayete hak kazanmış olmalıdır. Çünkü iştirak nafakası, her ne kadar nafaka alacaklısı olan eşe ödenecek olan bir nafaka türü olsa da; iştirak nafakasının hükme bağlanmasının sebebi, müşterek çocuğun velayeti kendisine bırakılmamış olan eşin de çocuğun giderlerine geliri oranında katılımının sağlanmasıdır. 

 

 

Çekişmeli boşanma davasında iştirak nafakası ve miktarı hakim tarafından karara bağlanır. Nafaka yükümlüsü tarafından ödenecek olan iştirak nafakasının miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, refah düzeylerine ve çocuğun eğitim, bakım, gözetim giderlerinin miktarı ile yaşına ve başkaca ilgili hususlara göre belirlenir. Dolayısıyla her somut olay kendi özelinde değerlendirilir. 

 

 

Çekişmeli boşanma dava dilekçesinde taraflar: Yargılama boyunca müşterek çocuğun geçici velayetinin kendilerine bırakılmasını ve çocuğun giderlerinin karşılanması adına Türk Medeni Kanunumuzun 169. maddesi uyarınca tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini, boşanmaya karar verilmesi durumunda velayetin kalıcı olarak kendilerine bırakılmasıyla birlikte iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep edebilirler. Böylece çocuğun velayet durumu ve mali ihtiyaçları hem boşanma davası süresince hem de boşanma sonrasında güvence altına alınmış olur. Ancak bu noktada taleple bağlılık ilkesi de gözden kaçırılmamalı ve dava dilekçesi ile talep edilen iştirak nafakasının miktarı, çekişmeli boşanma davasının uzun yıllar sürebileceği ihtimali ve enflasyon koşulları da gözetilerek talep konusu edilmelidir.

 

 

a.2) Anlaşmalı Boşanmada İştirak Nafakası

 

Anlaşmalı boşanma davasında taraflar: Boşanma ile boşanmanın ferileri(velayet, nafaka ve tazminat), ziynet eşyaları, ev eşyalarının paylaşımı, evlilik mallarının paylaşımı gibi hususlar üzerinde serbestçe tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Bu ve benzeri hususlara ilişkin olarak anlaşmaya varan taraflar, aralarında bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenleyip mahkemeye sunarlar ve hakim, protokolde yer alan hususları inceleyerek gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir veya doğrudan protokolde hiçbir değişiklik yapmaksızın protokole uygun olarak hüküm kurabilir.

 

 

Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davasında iştirak nafakası da, aksini gerektiren ve kamu düzenini ilgilendiren bir durum mevcut olmadıkça tarafların iradelerine uygun bir şekilde karara bağlanır. Ancak iştirak nafakasının kamu düzenini ve müşterek çocukların üstün yararı ilkesini ilgilendiren niteliğinden kaynaklı olarak hakim tarafından bu hususa ilişkin olarak düzenleme yapılabilir ve bu düzenleme tarafların onayına sunulabilir. Örneğin: Taraflarca anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasına yer verilmemiş olması durumunda hakim tarafından belirli bir miktar iştirak nafakasının hükme eklenmesi taraflara teklif edilebilir. Aksi takdirde, yani bu değişikliğin taraflarca kabul görmemesi durumunda anlaşmalı boşanma davasının reddine dahi karar verilebilir. 

 

 

b) İştirak Nafakasının Boşanmadan Sonra Talep Edilmesi

 

İştirak nafakası, boşanma davasında hüküm kurulması ve bu hükmün kesinleşmesinden sonra da talep edilmektedir. Yoksulluk nafakasından farklı olarak, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası talep edilebilmesi için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. Müşterek çocuk 18 yaşını doldurana dek iştirak nafakası talebiyle dava açılabilir. Çünkü daha önce de defaatle belirtmiş olduğumuz gibi iştirak nafakası kamu düzenine ilişkindir. Ancak müşterek çocuğun 18 yaşını doldurmasından sonra, müşterek çocuk 18 yaşına gelene dek geçen zaman dilimine istinaden iştirak nafakası talep edilemez. Dolayısıyla boşanma davasında iştirak nafakası talep edilmemişse, boşanma davasının sona ermesi ve kesinleşmesi akabinde, hak ve alacakların güvence altına alınması için gecikmeksizin iştirak nafakası talebinde bulunulması gerekmektedir. 

 

 

Tabii, yine iştirak nafakasının kamu düzenine ilişkin olması ve çocuğun üstün yararını ilgilendiriyor olmasından dolayı: Çekişmeli boşanma davasında iştirak nafakası talep edilmemiş olsa dahi hakim tarafından iştirak nafakasına hükmedilebilmesi mümkün olmaktadır. 

 

 

c) İştirak Nafakasının Babalık Davası ile Birlikte Talep Edilmesi

 

İştirak nafakası, çocuk ile arasında soybağı bulunmayan biyolojik babadan da talep edilebilir. Ancak bunun için babalık davasının açılması ve soybağı ilişkisinin kurulması gerekmektedir. Açılacak olan babalık davasında kurulacak olan hüküm ile birlikte iştirak nafakasına da hükmedilmesi talep edilebilir. Bu durumda babalık olasılığının kuvvetli olduğu yargılama esnasında hakim tarafından anlaşılırsa, yargılama süresince çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasına istinaden tedbir nafakasına da hükmedilebilir. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 333. Maddesine Göre: Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hâkim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir.

 

 

 

İştirak Nafakası Miktarının Belirlenmesi

 

Türm Medeni Kanunumuzun 330. maddesi ve emsal kararlar uyarınca iştirak nafakası miktarı belirlenirken, nafaka alacaklısı ve nafaka yükümlüsünün sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları, refah ve eğitim düzeyleri, müşterek çocuğun bakım, eğitim ve gözetim giderleri ile çocuğun kendi gelirleri ve güncel ekonomik koşullar gibi birçok husus dikkate alınır. Böylece mümkün olabildiğince somut ve objektif bir karara varılmaya çalışılır. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 330. Maddesine Göre:

"Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. 

Nafaka her ay peşin olarak ödenir. 

Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 2013/1539 E. ve 2015/1007 K. numarası ile verilmiş olan kararda:

 

"...iştirak nafakası miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri; diğer bir ifade ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir." ifadesi ile bu hususun uygulamada ne şekilde ele alındığı görülmektedir.

 

 

 

İştirak Nafakasının Ödenme Biçimi ve Süresi

 

İştirak nafakası her ay peşin ödenir. Eğer iştirak nafakası icraya konulmamışsa, nafaka alacaklısına ödenebilir. Ancak ilamlı icra takibine konu edilen iştirak nafakası için gerçekleştirilecek olan ödemeler ilgili icra dairesinin hesabına gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde mükerrer ödeme söz konusu olabilir. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 330. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre:

"Nafaka her ay peşin olarak ödenir. "

 

İştirak nafakasına hükmedilmiş olması durumunda, nafaka ödeme yükümlülüğü: Müşterek çocuk ergin olana dek veya durumun değişmesi nedeniyle hakim tarafından iştirak nafakası kaldırılıncaya dek devam eder. Bu hususlar, Türk Medeni Kanunumuzun 328. ve 331. maddelerinde düzenlenmiştir. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 328. Maddesine Göre:

"Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.

Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler."

 

Yukarıda alıntılamış olduğumuz 328. maddenin 2. fıkrasında yer alan, çocuğun ergin olması akabine eğitiminin devam ediyor olması nedeniyle ana ve babanın çocuğa bakmakla yükümlü olacaklarına ilişkin hüküm, ergin olan ve ailesinden yeterli desteği alamayan müşterek çocuğun bizzat kendisinin, anne veya babasına yönelik olarak yardım nafakası talebinde bulunabilmesine hukuki dayanak teşkil etmektedir. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 331. Maddesine Göre:

"Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır."

 

Görüldüğü üzere, iştirak nafakasına hükmedilmesini gerektiren durumların değişmesi halinde, iştirak nafakası talep üzerine hakim tarafından da kaldırılabilmektedir. 

 

 

 

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

 

Makalemizin ilgili yerlerinde daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi: İştirak nafakası çocuğun üstün yararını ilgilendiren bir husustur ve kamu düzenine ilişkin bir müessesedir. Çocuğun üstün yararı ilkesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi'nin 3. maddesinde de yer almaktadır.

 

 

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 3. Maddesine Göre:

"Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir."

 

Ülkemizin de tarafı olduğu bu sözleşmenin yukarıda alıntılamış olduğumuz açık hükmü gereğince mahkemeler nezdinde yürütülen ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yararı temel düşünce olarak esas alınacaktır. 

 

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından 2019/5345 E., 2019/9150 K. sayılı kararda belirtilmiş olduğu üzere çocuğun üstün yararı ilkesi, uygulamada: 

 

"...çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır." şeklinde ifade edilen bir tanımsal çerçeve dahilinde ele alınmaktadır.

 

 

 

İştirak Nafakasının Sona Ermesi

 

İştirak nafakası, çocuğun ergin olması, nafaka yükümlüsünün ölümü, çocuğun ölümü veya iştirak nafakasının mahkeme kararıyla kaldırılması hallerinde sona erer.

 

 

Çocuğun ergin olması, kural olarak 18 yaşını doldurmuş olması anlamına gelmektedir. Ancak Türk Medeni Kanunumuzun 11. maddesinin 2. fıkrası gereği 18 yaşını doldurmadan önce evlenen çocuk da hukuken ergin sayılır. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 11. Maddesine Göre:

"Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. 

Evlenme kişiyi ergin kılar."

 

İştirak nafakasının mahkeme kararıyla kaldırılmasına karar verilebilmesi için, iştirak nafakasına hükmedilmesine sebebiyet veren sebeplerin ortadan kalkmış olması gerekmektedir. 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 331. Maddesine Göre: 

"Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır."

 

Şimdiye kadar açıklamış olduğumuz hususlardan anlaşılabileceği üzere iştirak nafakası alacaklısı olan kadının veya erkeğin evlenmesi durumunda iştirak nafakası son bulmamaktadır. Nafaka alacaklısının evlenmesi, iştirak nafakasının sona erme sebeplerinden biri değildir. Örneğin: Yoksulluk nafakası alacaklısı olan bir kadının evlenmesi durumunda yoksulluk nafakası son bulur; ancak bu örnekteki kadın, boşandığı eşinden olan müşterek çocukları için boşanmış olduğu eşinden iştirak nafakası da alıyorsa, yoksulluk nafakasından farklı olarak kadının evlenmesi ile birlikte iştirak nafakası son bulmaz. Çünkü nafaka borçlusu olan erkeğin, müşterek çocukların eğitim, bakım ve gözetim giderlerine katlanma yükümlülüğü devam etmektedir. 

 

 

 

İştirak Nafakası Miktarının Artırılması veya Azaltılması

 

İştirak nafakası miktarının değişen koşullara uyarlanması, artırılması veya azaltılması mümkündür. Bunun için iştirak nafakasına hükmeden hakim, bu karara hükmederken aynı zamanda iştirak nafakasının her sene hangi oranda artacağına hükmedebilir veya iştirak nafakasına hükmedildikten ve bu karar kesinleştikten sonra taraflarca, iştirak nafakasının değişen durum ve koşullara uyarlanması talep edilebilir. Bu hususlar Türk Medeni Kanunumuzun 330/3. ve 331. maddelerinde açıkça düzenlenmiştir.

 

 

Nafaka artırım davalarına ilişkin detaylı bilgi için, konuya ilişkin makalemizi inceleyebilirsiniz: Nafaka Miktarının Artırılması Davası 

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 330/3. fıkrasına göre iştirak nafakasına hükmeden hakim tarafından gelecek yıllarda nafaka miktarının artışına istinaden de hüküm kurulabilir, ancak bu hususun taraflarca talep edilmesi gerekecektir. Örneğin, iştirak nafakasına hükmeden hakim, talep halinde iştirak nafakasının her sene 12 aylık TÜFE ortalamaları oranında artırılmasına karar verebilir.

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 330/3. Maddesine Göre:

"Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."

Türk Medeni Kanunumuzun 331. Maddesine Göre:

"Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır."

 

Durumun değişmesine örnek olarak: Müşterek çocuğun ihtiyaçlarının ve giderlerinin değişmesi, nafaka yükümlüsünün çalışamayacak şekilde yaralanması, felçli hale gelmesi vb. durumlar sayılabilir. 

 

 

 

İştirak Nafakası Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

 

İştirak nafakası davasında görevli mahkeme, aile mahkemeleridir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri bu davalara aile mahkemesi sıfatıyla bakabilir.

 

 

İştirak nafakası boşanma davası ile birlikte talep ediliyorsa, açılacak olan boşanma davasını incelemeye yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunumuzun 168. maddesi gereğince: Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya davadan önce eşlerin son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. 

 

 

Boşanmadan sonra açılacak olan olan iştirak nafakası davalarında ise nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. 

 

 

 

İştirak Nafakasında Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süre

 

İştirak nafakasına ilişkin süreler hususunu ele alırken, kafa karışıklığına mahal vermemek adına ikili bir ayrıma gidilmesinde fayda vardır. İştirak nafakasında zamanaşımı veya hak düşürücü sürelerden bahsederken, iştirak nafakasına ilişkin olarak dava açma süresi veya birikmiş iştirak nafakası borcunun tahsiline ilişkin zamanaşımı süresinden bahsediliyor olabilir. Şimdi, aşağıda her iki hususa ilişkin açıklamalarda bulunacağız.

 

 

a) İştirak Nafakası Davası Açma Süresi

 

İştirak nafakası, çocuğun üstün yararını ilgilendirdiğinden ve kamu düzenine ilişkin bir husus olduğundan dolayı giderlerine istinaden nafaka talebinde bulunulacak olan müşterek çocuk ergin oluncaya(on sekiz yaşını dolduruncaya) dek talep edilebilir. 

 

 

Boşanma davasının ferilerinden yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat davaları, boşanma kararının kesinleşmesi akabinde bir yıl içerisinde talep edilmelidir. Ancak iştirak nafakası, yukarıda açıklamış olduğumuz üzere çocuğun üstün yararını ilgilendiren hukuki mahiyetinden ötürü müşterek çocuk ergin oluncaya dek talep edilebilir. 

 

 

b) Birikmiş İştirak Nafakası Borcunun Tahsiline İlişkin Zamanaşımı Süresi

 

Mahkeme tarafından iştirak nafakasına hükmedilmiş olmakla birlikte tahsil edilmeyerek birikmiş olan iştirak nafakası borcu, 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar ve eksik borç halinde gelir. Bu süre hak düşürücü süre değil, zamanaşımı süresidir ve dolayısıyla resen dikkate alınmaz ve nafaka yükümlüsü tarafından def'i olarak ileri sürülmesi gerekir.

 

 

 

Ergin Olan Çocukların Nafaka Talebinde Bulunması

 

Ergin olan çocuk, bizzat kendisi yardım nafakası talebinde bulunabilir. Türk Medeni Kanunumuzun 328. maddesinin 2. fıkrasında bu hususa ilişkin bir düzenlemeye yer verilmiştir.

 

 

Türk Medeni Kanunumuzun 328/2. Maddesine Göre:

"Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler."

 

Ancak unutulmamalıdır ki bu nafakanın türü, iştirak nafakası değil, yardım nafakasıdır. İştirak nafakasını talep edebilecek olan kişi, müşterek çocuğun velayeti kendisine bırakılmış olan taraftır. Oysa yardım nafakası, doğrudan müşterek çocuğun kendisi tarafından talep edilebilmektedir. Örneğin on sekiz(18) yaşını doldurup ergin olmuş olan çocuk, eğitim hayatına devam ediyorsa anne ve babanın kendisine bakma ve giderlerine katlanma yükümlülükleri de devam ediyor demektir.

 

 

 

İştirak Nafakasının Ödenmemesi Halinde Nafaka Alacaklısının Hakları

 

Mahkeme kararı ile hükme bağlanan ve kesinleşen iştirak nafakasının ödenmemesi durumunda nafaka alacaklısı tarafından ilamlı icra takibi başlatılabilir; nafaka yükümlüsünün taşınır ve taşınmaz malları ile maaşına haciz konulabilir ve takipten sonuç alınamaması durumunda nafaka yükümlüsünün 3(üç) aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılması için şikayette bulunulabilir. 

 

 

İcra ve İflas Kanunumuzun 344. Maddesine Göre:

"Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. 

Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir."

 

İştirak nafakasına ilişkin olarak yürütülecek olan icra takibinde, güncel nafaka alacakları ile birikmiş nafaka alacakları farklı hukuki statüye tabii olacak şekilde işlem görürler. Birikmiş nafaka alacaklarından farklı olarak, güncel nafaka alacakları hacizde birinci sırada işlem gören alacaklardan sayılmaktadır. Oysa birikmiş nafaka alacağı, adi alacaklar gibi işlem görür ve sıraya alınır. Bu nedenle örneğin maaşının 1/4'üne maaş haczi uygulanacak olan bir nafaka yükümlüsünün daha önce başkaca 3. kişi ve kurumlara borçlu olması durumunda, güncel nafaka alacağı kural olarak öncelikle işlem görür(istisnai durumlar söz konusu olabilmektedir) ve önce nafaka alacaklısının güncel nafaka bedelinin ödemesi sağlanır, sonrasında ödeme yapılabilecek kaynak kalmışsa, sıraya göre diğer alacakların tahsili sağlanır.

 

İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVA DİLEKÇESİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN