İstinaf Savunma Dilekçesi

İstinaf Savunma Dilekçesi

İstinaf Savunma Dilekçesi


https://www.gizemuzun.av.tr/bolge-idare-mahkemesi-istinaf-dilekce-ornegiİstinaf Savunma Dilekçesi İstinaf Savunma Dilekçesi

 

T.C.İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Jandarma Genel Komutanlığı


Sayı : .........................-2022-0525/Mrk.Muhk.İşl.Ş.(G.A.D.) 21 Haziran 2022

Konu : İstinaf Savunma Dilekçesi.

ANKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA 

SUNULMAK ÜZERE

KASTAMONU İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

Dosya No:2021/..... E., 2022/.... K.

İSTİNAFA CEVAP VEREN(DAVALI) : Jandarma Genel Komutanlığı/Beştepe Mah. 8. Sok. No:47Yenimahalle/ANKARA

VEKİLİ : Av. ..........................................(T.C.:...................................)

DAVACI : .................. (T.C.:...................................)

VEKİLİ : Av. ....................................(UETS)

DAVA KONUSU :  Kamu görevinden çıkarılma işleminin iptali talebidir.

DİLEKÇE KONUSU : Davacının istinaf talebine karşı savunmalarımızın sunulmasıdır.

TEBLİĞ TARİHİ : 13.06.2022 

AÇIKLAMALAR : 


1. Davacı tarafından J.Gn.K.lığı aleyhine açılan dava ile “kamu görevinden çıkarılma işleminin iptali” talebinde bulunulmuş, Kastamonu İdare Mahkemesinin 22.04.2022 tarihli ve 2021/......... E., 2022/..........K. sayılı kararı ile “davanın reddine” hükmedilmiş, davacı tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna gidilmiştir. 


2. Kastamonu İdare Mahkemesinin 22.04.2022 tarihli ve 2021/......... E., 2022/............K. sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ederiz.


3. Savunma dilekçemizde ayrıntılı olarak belirttiğimiz üzere; 
a. FETÖ/PDY’nin en çok önem verdiği, en fazla kadrolaşarak egemen hâle geldiği kurumun TSK olduğu, TSK’deki kadrolaşmanın uzun yıllar önce başladığı ve ilk yerleştirilen örgüt mensuplarının general veya albay rütbesine yükseldikleri, FETÖ/PDY’nin subay ve astsubay olacak mensuplarını özel olarak yetiştirdiği, yapılanmaya mensup olmayan personelin bazı soruşturma ve davalarla tasfiye edildiği ve bu personelin yerine örgüt mensuplarının terfi etmesinin sağlandığı, özellikle bu yapılanmaya mensup olmayan askeri pilotların çeşitli yöntemlerle kurumdan uzaklaştırıldığı, TSK içerisindeki bu yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı, FETÖ/PDY’nin kuvvet komutanlıkları, jandarma ve emniyet teşkilatları içindeki mensuplarından oluşan ve on binleri bulan devletten ayrı hiyerarşiye bağlı silahlı bir yapılanmasının olduğu,
b. FETÖ/PDY’nin Türk Silahlı Kuvvetlerine, Emniyet Teşkilatına ve MİT’e sızan militanlarının, şeklen kamu görevlisi gibi gözükse de bu kişilerin örgüt aidiyetlerinin diğer tüm aidiyetlerinden önce geldiği, FETÖ/PDY’nin devletin tasarrufunda bulunması gereken kamu gücünü, kendi örgütsel çıkarları lehine kullandığı, çeşitli aşamalardan geçirildikten sonra güçlü örgütsel bağlarla bağlandığı FETÖ/PDY’nin bir neferi olarak TSK, Emniyet Teşkilatı ve Millî İstihbarat Teşkilatında meslek hayatlarına başlayan örgüt mensuplarının, sahip oldukları silah ve zor kullanma yetkilerini FETÖ/PDY’nin hiyerarşik üstünden gelen emir doğrultusunda seferber etmeye hazır olacak şekilde bir ideolojik eğitimden geçirildikleri, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarının etkin birimlerinde ve TSK’de yapılanan FETÖ/PDY’nin, Emniyet ve TSK birimlerinin doğasında var olan cebir ve şiddet kullanma yetkisinin verdiği baskı ve korkutuculuğu kullanmakta olduğu, örgüt mensuplarının silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkanının bulunmasının 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen kalkışma esnasında da TSK içerisinde yapılanıp görünürde TSK mensubu olan ve ancak örgüt liderinin emir ve talimatlarıyla hareket eden örgüt mensuplarınca silah kullanılması sonucunu doğurduğu,
c. Savunma dilekçelerimizde, dava konusu işlemin ülke genelinde olağanüstü hal ilanına neden olan darbe girişimi sonrasında FETÖ/PDY terör örgütünün oluşturduğu tehdidin sonlandırılmasını sağlamaya yönelik idari tedbir mahiyetinde bir işlem olduğu ayrıntılı şekilde belirtildiği,
375 sayılı KHK’da geçen iltisak, irtibat ve mensupluk kavramları, idari sorumluluk açısından getirilmiş olup, cezai sorumluluğa ilişkin yeni bir unsur ihtiva etmemektedir. Kamu görevinden çıkarma işlemlerinde idare, ceza hukuku ilke ve kurallarından bağımsız hareket ederek idari bir işlem tesis etmektedir. Bu bakımından gerçekleştirilen fiillerin herhangi bir suça vücut verip vermemesi veyahut suç vasfının ne olduğu herhangi bir önem taşımamaktadır. Bu anlamda, cezai sorumluluk açısından FETÖ/PDY üyeliğinin tespitinde Türk Ceza Kanununun 314’üncü maddesinde belirtilen unsurların gerçekleşip gerçekleşmediği ceza mahkemeleri tarafından değerlendirilecektir. Zira, delil yetersizliği, şüpheden sanık yararlanır ilkesi veya suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığından bahisle verilen beraat kararları ile kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararlar dahi, idari yargıda dava konusu işlemin incelenmesine engel teşkil etmemektedir. Zira; irtibat ve iltisaka ilişkin delilerin idare yargı yerince değerlendirilip sonucuna göre karar verileceği açıktır. Kişilerin hapis cezasıyla mahkum edilebilmesi "terör örgütüne üyelik veya bilerek ve isteyerek yardım etme" gibi sebeplerle sınırlı olmakla beraber, kamu görevinden ihraç edilebilmesi terör örgütüne üyelik ve mensubiyetin yanında "irtibatlı ve iltisaklı olunması" halinde de söz konusu olduğu,
 ç. Dava konusu işlem incelendiğinde; 
Davacı hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçundan Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 02.06.2021 tarihli ve 2020/..................Soruşturma, 2021/................... Karar sayılı kararıyla Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği,
Davacı hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 02.06.2021 tarihli ve 2020/14618 Soruşturma, 2021/............... Karar sayılı kararıyla Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararda, Tosya Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03.05.2021 tarihli ve 2021/..... sayılı Sorgulama Tutanağında ve idari tahkikat heyetine beyan ettiği 18.06.2021 tarihli Bilgi Alma Tutanağında FETÖ/PDY silahlı Terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı ya da irtibatı olduğu yönünde bilgi ve beyanının bulunduğu,
Davacının, "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Tosya Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03.05.2021 tarihli ve 2021/...... sayılı Sorgulama Tutanağındaki ifadesi özetle; " Ben 2011-2013 yılları arasında üniversitede okuduğum yıllarda bu evlerde kalmıştım... O evlerde kaldığım süre içerisinde benden ev abiliği yapmamı istediler. Ben de bunu kabul ettim. 2-3 ay süre ile ev abiliğini yaptım." şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir.
 Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 02.06.2021 tarihli ve 2020/......... Soruşturma, 2021/............. Karar sayılı kararıyla Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararında özetle; " 31/12/2013-24/12/2014 tarihleri arasında Bank Asya Hesaplarında terör örgütü liderinin talimatı üzerine hesabında artış olduğu şüphesini doğuracak herhangi bir işlemin tespit edilemediği gibi şüphelinin Bank Asya'da hesabının bulunmadığının bildirildiği,... 2011-2012 yılları arasında örgüte ait evlerde kaldığı ve bu dönem içerisinde 2-3 ay gibi bir süre ev abiliği yaptığı ancak 17/25 Aralık 2013 sonrasında örgüt ile herhangi bir bağlantısının tespit edilemediği anlaşılmış ve Cumhuriyet Başsavcılığımızca şahıs hakkında kamu davası açmaya yeterli nitelikte somut delil elde edilemediği anlaşılmakta.." tespitlerinin yer aldığı görülmüştür.
 Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 02.06.2021 tarihli ve 2020/........... Soruşturma, 2021/.............. Karar sayılı kararıyla Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş olsa da; bu durum davaya konu kamu görevinden çıkarılma işleminde davacının durumuna etki edecek surette değildir. Şöyle ki; Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca "17/25 Aralık 2013 sonrasında örgüt ile herhangi bir bağlantısının tespit edilemediği" gerekçesine dayanılmıştır.
Belli bir zamandan önce yapıyla ilişkili olma hususuna ilişkin, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 10.06.2020 tarihli ve 2020/..... sayılı kararı: ’’Davacı tarafından üniversite öğreniminin ikinci sınıfından sonra bu terör örgütü ile bağını kestiği, örgütle ilgisi olmayan yurtlarda kalmaya başladığı ileri sürülmüş ise de , bir idari işlem olan kamu görevinden çıkarma işleminin tesis edilmesi yönünden belli bir süreden önce veya sonra şeklinde davacı lehine değerlendirme yapılabilecek mevzuatta bir düzenleme bulunmadığı anlaşıldığından, bu iddiasına itibar edilemediği, bu nedenle FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatı açık bir şekilde ortaya konulmuş olan davacının, 375 sayılı KHK’nın 35/B-6 fıkrası uyarınca kamu görevinden çıkartılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak, verilen yürütmenin durdurulması kararı kaldırılmıştır.’’ şeklindedir. 
Davacıya, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde bilgiler bulunduğu bildirilerek 375 Sayılı KHK’nın Geçici 35’nci maddesi gereği savunma hakkı verilmiştir. Müteakiben, davacı hakkında yürütülen ceza soruşturmasında/kovuşturmasında temin edilen tüm bilgi ve belgeler doğrultusunda; davacının, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek kamu görevinden çıkarılmasının İçişleri Bakanının onayına sunulmuş olup, dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Dolayısıyla 7145 sayılı Kanun ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35. maddenin (b) fıkrasının 6. bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılması yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu doğrultuda; DAVACININ GÖREV ALACAĞI KAMU HİZMETİNİN NİTELİĞİ YANİ KOLLUK GÖREVİNİN JANDARMA ELİYLE İFA EDİLEN KISMININ ARZ ETTİĞİ ÖNEM VE ÖZELLİK ÇERÇEVESİNDE, EMNİYET VE ASAYİŞ İLE KAMU DÜZENİNİN KORUNMASINI SAĞLAYAN, SİLAHLI GENEL KOLLUK KUVVETİ OLAN JANDARMA BÜNYESİNDEN DAVACININ ÇIKARILMASI İŞLEMİNİN KAMU YARARININ BİR GEREĞİ OLDUĞU Jandarma Genel Komutanlığında bilfiil görev alacak personelin kanun ve nizamlara uyan kişilerden oluşmasının zorunlu olduğu tereddütsüzdür. 

 

4. Sonuç olarak, mevzuatın amir hükmü gereğince idare tarafından tesis edilen dava konusu işlem tüm unsurlarıyla hukuka uygundur. Bu itibarla karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi gerekmektedir. 


DELİLLER : İlgili birimlerden temin edilen bilgi ve belgeler ile sair yasal deliller.


HUKUKİ SEBEPLER : Anayasa, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 35. maddesinin (B) fıkrası ve sair hukuki sebepler.


SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz edilen ve re’sen gözetilecek sebeplerle istinaf talebinin reddine, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur. 

Davalılar Vekili

av. ....


İstinaf Savunma Dilekçesi, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN