İSTİNAF BAŞVURUSUNA KARŞI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

İSTİNAF BAŞVURUSUNA KARŞI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

İSTİNAF BAŞVURUSUNA KARŞI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


https://www.gizemuzun.av.tr/istinaf-agir-ceza-dilekce-agir-ceza-mahkemesine-istinaf-basvurusu

GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

                                                                       SAHABİYE MAH. TEOMAN SOK. AVUKATLAR

                                                                        İŞ HANI BİNA NO:9 KAT:5 DAİRE NO:501

                                                                                    KOCASİNAN/KAYSERİ



İSTİNAF BAŞVURUSUNA KARŞI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

                                                                              KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE

 

                                                                                              Gönderilmek Üzere

 

KAYSERİ 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE




CEVAP VEREN DAVALI :

 

VEKİLİ : Av. Gizem Gül Uzun

 

İSTİNAF EDEN DAVACI :

 

VEKİLLERİ :

 

KONU : Kayseri 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/06/2023 T. 2022/*** E. ve 2023/*** K. sayılı kararına karşı istinaf kanun yolu başvurusuna cevaplarımızdan ibarettir.

İSTİNAF BAŞVURUSUNA KARŞI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

CEVAPLAR :

 

1-MÜVEKKİL HİLEYLE KANDIRILMIŞ VE MÜVEKKİLDEN AÇIĞA İMZA ALINMIŞTIR. İCRA TAKİBİNE KONU SENETTE ÜSTTEKİ YAZILAR İŞVEREN TARAFINDAN SONRADAN MÜVEKKİLİN HABERİ OLMAKSIZIN İSTENİLDİĞİ ŞEKİLDE DOLDURULMAK SURETİYLE VE HAKSIZ MENFAAT ELDE ETME AMACIYLA MAHKEMEYE SUNULMUŞTUR.

 

İşvereni tarafından maaş kesintisi yaşamaması adına müvekkilimiz boş kağıda imza atmıştır. İşverenleri ******* ve Çetin **********, müvekkilimize ''boş kağıda adını soyadını ve imzasını atmasını, bu boş kağıdın muhasebe tarafından doldurulacağını aksi takdirde maaşını alamayacağı'' şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır. Müvekkilimiz işverenlerinin bu beyanları karşısında maaşını alamama korkusuyla işverenleri tarafından yanılgıya düşürülüp hileyle kandırılarak boş kağıda imza atmıştır. Müvekkilin imza attığı kağıtta hiçbir yazı yazmamaktadır. Müvekkil yalnızca adını soyadını yazmış ve imza atmıştır. Keza işverenler, müvekkilimizin maaşını asgari ücrete zam gelmesine rağmen eksik yatırmış ve müvekkilimizin çalıştığı fazla mesai ücretlerini de ödememiştir. Daha önce birçok kez mağdur olan ve maddi durumu iyi olmayan müvekkilimiz maaş kesintisi yaşamamak ve tekrar mağdur olmamak adına boş kağıda imza atmıştır. Müvekkil işçilik alacaklarını istediği zaman açığa atılan imza kötüye kullanılarak müvekkil aleyhine haksız icra takibi başlatılmıştır.

 

2-BİLİRKİŞİ TARAFINDAN İNCELENDİĞİNDE MAHKEMEYE SUNULAN BELGENİN İÇERİĞİNİN MÜVEKKİLİMİZİN EL YAZISIYLA YAZILMADIĞI GÖRÜLECEKTİR. KEZA İŞVERENLER HAKSIZ KAZANÇ ELDE ETMEK AMACIYLA MÜVEKKİLİMİZE BOŞ KAĞIDA İMZA ATTIRMIŞ VE İÇERİĞİNİ KENDİLERİ YAZMIŞTIR.

 

Belgenin içeriğine baktığımızda ''okudum, anladım kabul ediyorum.'' şeklindeki yazı stili ile müvekkilin adı soyadı imzasının atıldığı yazı stili birbirinden oldukça farklıdır. Dışarıdan bakıldığında bile fark edilen bu yazı stilinin farklılığını bilirkişi tarafından hazırlanacak bir raporla tasdik edilmesini, belgede bulunan yazıların kime ait olduğunun ve yazı tarihlerinin tespitini Sayın Mahkemenizden talep ederiz.

 

Keza belgenin en altında, yazı alanı darlığı bulunmaksızın rahatlıkla yazılmış olan müvekkilin ad, soyad imzası mevcut iken; hemen üstünde yazan "okudum anladım kabul ediyorum" kısmında bir sıkışıklık mevcut olduğu yani üst kısımda yazılan yazıların sonradan belgeye eklendiği dışarıdan bakıldığında dahi aşikardır.

 

Müvekkil birçok kere hak kaybına uğramıştır. Bir defasında işverenler müvekkili haksız yere işten çıkarmışlardır. Müvekkil bu durumda işverenine hakkı olan alacağını ödemesini aksi takdirde dava yoluna başvuracağını beyan etmiştir. İşverenler bu durumun ardından müvekkilin imzasının bulunduğu boş kağıdı yalan beyanla doldurmuşlardır. İşverenler haksız menfaat ve haksız kazanç sağlamak isteyerek kötü niyetlerini ortaya koymuşlardır.

 

3-İŞVERENİN KENDİ PARASI BULUNMAMASINA RAĞMEN EŞİNİN BİRİKİMİNİ, İŞÇİSİNE BORÇ VERMESİ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR. İŞÇİNİN HAYATI BOYUNCA ÇALIŞIP KAZANAMAYACAĞI PARAYI İŞVERENİN İŞÇİYE BORÇ OLARAK VERDİĞİ HUSUSU KABUL EDİLMEZ.

 

Hangi işveren, işçisi borç istediğinde kendi parası dahi bulunmamasına rağmen eşinin birikimlerini işçisine borç olarak verir sorusunun cevabını Sayın Mahkemenizin takdirine bırakıyoruz. Zira müvekkil, asgari ücretin altında çok cüzi bir miktarda çalışmaktadır.

 

4- İŞVERENİN İŞÇİSİNE BU KADAR YÜKLÜ MİKTARDA BORÇ PARA VERMESİ OLAĞAN HAYATIN AKIŞINA AYKIRIDIR. İŞVERENLER MÜVEKKİLİN HAKKI OLAN MAAŞINDA BİLE KESİNTİ YAPMIŞLARDIR. İŞVERENLERİN BORÇ VERMESİ BİR YANA DURSUN MÜVEKKİLİN HAKKIYLA KAZANDIĞI MAAŞINDA BİLE KESİNTİLER YAPMIŞLARDIR.

 

Müvekkil asgari ücretin altında çok cüzi bir miktarda çalışmaktadır. İşveren olan davacı cüzi miktarla çalışan müvekkile 118 çeyrek altın ve 1950 USD'yi on altı ay içerisinde ödemek şartıyla verdiğini idiia etmektedir. Ancak şu hususu özellikle belirtmek isteriz ki; davaya konu belgenin düzenleme tarihi 2021 yılının nisan ayıdır. 2021 yılı Nisan ayında net asgari ücret 2.825,90 TL olmakla birlikte, müvekkil 16 ay boyunca kesintisiz çalışırsa elde edeceği gelir yaklaşık olarak 46.000,00 TL olacaktır. 2021 Nisan ayında bir adet çeyrek altın ise yaklaşık 776 TL olmakla birlikte dolar kurunun 8 TL civarında olduğu göz önüne alırsak, davacının, müvekkile verdiği iddia edilen miktar yaklaşık olarak 110.000,00 TL olduğunu söyleyebiliriz. Sonuç olarak, davacının müvekkile 16 ay içerisinde ödenmesi şartıyla borç olarak verdiği miktar; müvekkilin bu süre zarfında elde edebileceği gelirden oldukça fazladır. İşveren olan davacının, işçisine yani müvekkile, işçisinin elde ettiği gelirin iki katından fazlasını borç olarak vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır.

 

Müvekkilimiz asgari maaşla çalışan bir işçidir. İşveren davacı asgari maaşla çalışan müvekkile 118 çeyrek altın ile 1950 USD parayı on altı ay içerisinde ödemek şartıyla verdiğini iddia etmektedir. Ancak asgari maaş bırakın borç ödemeyi insanların günlük yaşamını zar zor idame ettirebileceği miktarlardadır. Kaldı ki dolar kurunun günümüz Türkiye ekonomisinde sürekli olarak değişkenlik göstermektedir. Bu durumlar göz önünde tutulduğunda işverenin asgari ücretle çalışan işçisine bu miktarlarda yüksek borç vermesi olağan hayatın akışına aykırıdır. Somut olayda da davacı işverenin müvekkilimize yüksek miktarda borç vermesi gibi bir durum söz konusu olmamaktadır. Yukarıda da izah ettiğimiz gibi işverenler müvekkilimizin hakkı olan çalışma ücretini bile vermek istemezken asgari maaş alan müvekkilimize bu kadar yüksek miktarda borç vermeleri mümkün değildir.

 

5-DAVACI TARAF KENDİLERİNİN DÜZENLEMİŞ OLDUĞU BELGEYE DAYANARAK HAKSIZ MENFAAT ELDE ETMEYE ÇALIŞMAKTADIR. MÜVEKKİLİMİZİN SÖZ KONUSU BELGEYLE İLGİLİ HİÇBİR BİLGİSİ BULUNMAMAKTADIR. KEZA MÜVEKKİLİMİZ BOŞ BİR KAĞIDA İMZASINI ATMIŞTIR.

 

Davacı taraf kendilerinin hazırladığı belgeyi istinaf dilekçesinde tutanak olarak arz ederek bir resmiyet kazandırmaya çalışmaktadır. Mahal mahkemenin isabetli kararından da anlaşılacağı üzere davacı tarafın hazırlamış olduğu belge, senet niteliğine haiz bir yapıda olmadığından kesin delil değildir. Keza müvekkilimiz hiçbir zaman ''okudum, anladım, kabul ediyorum.'' kısmını kendisinin yazdığını kabul etmemiştir. Cevap dilekçemizde de sunduğumuz üzere bu kısım davacı tarafça sonradan eklenmiştir. Müvekkilimiz boş bir kağıda imza attığından mütevellit karşı tarafça sonradan içeriği hazırlanan belge hakkında da bir bilgisi bulunmamaktadır.

 

5-İşverenlerce ve işverenlerin yöneticileri tarafından, imzalı boş istifa dilekçesi veya ibraname, hatta miktar ve ödeme tarihi kısmı boş bırakılmış senet alındığı günlük hayatta çokça karşılaştığımız vakıalardandır. Uygulamada boş matbu ve imzalı ama tarihsiz istifa dilekçeleri ile matbu imzalı ama tarihsiz ibranamelere sık rastlandığı, çok sık olmasa da işçilerin yasal haklarına karşı kullanılmak üzere boş senet imzalatıldığı da bir gerçektir. Bütün bu "beyaza imza" olaylarında amaç, hak yemektir. İşverenlerin amacı işçinin kanundan doğan ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin ücreti gibi yasal haklarından feragat etmesini sağlamaktır. Hatta daha da ilerisi, boş borç senedi kendisine karşı alacak tehdidinde bulunmak için imzalatılır. Özetle işçinin "gerçek iradesi" imza olmadığı halde sırf zorda kalmamak adına veya zorda kaldığı için imza atmaktadır.

 

Müvekkil davaya konu olan bu belgeyi hem işten çıkarılma korkusu hem de işverenine olan güveni sebebiyle imzalamıştır. Ancak tekrar belirtmek isteriz ki; müvekkil boş bir kağıdı imzalamıştır. Dava konusu belgedeki müvekkilin adı ve imzası dışındaki yazılar istinaf eden davacı işveren tarafından, müvekkilin haberi olmaksızın, açığa atılan imza kötüye kullanılarak sonradan doldurulmuştur.

 

Sayın Mahkemenizce de tespit edileceği üzere dava konusu istinafta kötüniyetle istinaf yoluna başvurma söz konusudur.

 

HMK MADDE 351

 

" (1) İstinaf başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, bölge adliye
mahkemesince, 329 uncu madde hükümleri uygulanır."

 

Şeklindedir. HMK MADDE 329'a bakacak olursak kötüniyetle veya haksız dava açılmasının sonuçları yer almaktadır;

 

"(1) Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf,
yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet
ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı
hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar
doğrudan mahkemece takdir olunur.

 

(2) Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan
başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm
edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır."

 

Şeklindedir. İlgili maddelerin gerçekleştiği Sayın Mahkemenizce tespit edildikten sonra madde hükmünün istinaf eden tarafa uygulanmasını talep ederiz.

 

Yukarıda açıkladığımız nedenlerle birlikte olaydan anlaşılacağı üzere mahal mahkeme tarafından verilen davacının alacak istemlerinin reddi kararı son derece isabetlidir. Davacının bu anlamda itirazı haksız ve yersizdir. Sayın Mahkemenizce davanın istinafen incelenmesine karar verilecekse de tanık ve diğer tüm yasal delillere dayanma hakkımızı saklı tutarız.

 

İSTEM SONUCU : Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

 

-Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesine,

 

-Vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine,

 

-Kötü niyetle istinafa başvuran karşı tarafın 329. madde gereğince giderlere ve cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini,

 

saygıyla vekaleten arz ve talep ederiz. 11.08.2023

 

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURANA CEVAP VEREN

DAVALI VEKİLİ

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN