İDARİ YARGI İPTAL DAVASI SAVUNMA DİLEKÇESİ

İDARİ YARGI İPTAL DAVASI SAVUNMA DİLEKÇESİ

İDARİ YARGI İPTAL DAVASI SAVUNMA DİLEKÇESİ


İDARİ YARGI İPTAL DAVASI SAVUNMA DİLEKÇESİİDARİ YARGI İPTAL DAVASI SAVUNMA DİLEKÇESİ

 

 KASTAMONU İDARE MAHKEMESİNE

 

 

DAVACI : 

VEKİLİ : Avukat Gizem Gül Uzun 

Barbaros Mah. Oymak Cad. Sümer Hukuk Plaza

A blok No:8/79 Kocasinan/Kayseri

DAVALI : Jandarma Genel Komutanlığı/Beştepe Mah. 8.

Sok. No:47 Yenimahalle/Ankara

KONU : İkinci savunma dilekçesine karşı beyanlar hk.

AÇIKLAMALAR :

 

1-Davacının hiçbir eylemi, hareketi, sözü, davranışı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibat veya iltisaklı olduğu yönünde bir kanı uyandıramaz. Şöyle ki; davacının milli güvenliği tehdit eden hiçbir eylemi olmamıştır. Bu adi yapıya ve oluşuma ait üyeliği veya mensubiyeti yoktur.

 

2-Davacının Bank Asya hesabı bulunmamaktadır. Yine davacının örgüte ait otellerde konaklama kaydı bulunmamaktadır. Davacının örgütün tepe yöneticileri ile herhangi bir görüşme kaydına rastlanılmamıştır. Davacının örgüte müzahir iş yerlerinde SGK kaydına rastlanılmamıştır. Tüm bunların yanında davacı BYLOCK kullanmamıştır. 17/25 aralık öncesi 2011-2012 yılları arasında YALNIZCA 2 ay bu evlerde hiçbir fikri olmadığı için kalmıştır. Evde kaldığı dönemdeki yaşı 18'dir. Henüz yeni reşit olmuş biri için bu alçak yapı hakkında bilinç sahibi olmamak hayatın olağan akışına uygundur. Kaldı ki başka hiçbir bulguya rastlanılmadan sadece 2 ay evde kaldı diye meslekten atılması ne kadar ölçülü bir cezadır?

 

3-Müvekkilimin meslekten ihraç edilmesini gerektirecek hiçbir husus yoktur. Zira müvekkilimin milletin ve devletin varlığına kasteden, birtakım küresel güçlerin güdümünde olan hain FETÖ/PDY terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı olsaydı hakkında kamu davası açılırdı. Ancak müvekkilim hakkında TAKİPSİZLİK kararı verilmiştir. Müvekkilim adına toplanan bütün deliller müvekkilimin lehine olmasına rağmen müvekkilim hakkında idari yaptırım kararı alınması hakkaniyet ile bağdaşmamaktadır.

 

4-Ayrıca burada baz alınması gereken tarih 17/25 aralıktır. 17/25 Aralıktan bu kadar uzun bir zaman dilimi öncesinin kıstas alınması da hakkaniyet ile bağdaşmamaktadır. Kaldı ki müvekkilimin bu yapıya ait evlere sempatisi olsaydı eğitim ve öğretim yılı boyunca bu evlere kalırdı.

 

5-Müvekkilimin hayatının hiçbir döneminde FETÖ/PDY örgütü ile bir ilgisi olmamıştır. Ne bu örgüte ait bir işte çalışmış ne de fetö ile bağlantılı bir okula ya da dershaneye gitmiştir. 

 

6-Her ne kadar müvekkilim Tosya Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03.05.2021 tarihli ve 2021/... sayılı Sorgulama Tutanağındaki ifadesinde ''Ben 2011-2013 yılları arasında üniversitede okuduğum yıllarda bu evlerde kalmıştım.... O evlerde kaldığım süre içerisinde benden ev abiliği yapmamı istediler. Ben de bunu kabul ettim. 2-3 ay süre ile ev abiliği yaptım'' demişse de bu beyan müvekkilimin meslekten atılmasını gerektirecek bir durum değildir. Zira bu beyan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'ne mensubiyet, iltisak yahut irtibatına kabul olarak değerlendirilemez! 

 

Müvekkilimin bu beyanı yanlış anlaşılmış olup, bu beyandan müvekkilimin örgütsel sorumluluk anlamına gelebilecek herhangi bir faaliyet ya da davranışta bulunduğu anlamı çıkarılamaz!

 

Davalı idarenin tek dayanağı ''Ev abiliği'' ibaresidir. İki çocuk sahibi bir babanın geçindirmekle yükümlü olduğu bir ailesi olduğu gerçektir. Müvekkilim yıllarca çevresinde saygıyla karşılanan dürüst biridir. Vatanına, milletine sadık biridir. Küçük bir söylemden yola çıkarak müvekkilimin meslekten atılması hakkaniyet ilkesiyle örtüşemez.

 

7-Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere Yargıtay 16.Ceza Dairesi FETÖ/PDY üyeliği için birtakım kriterler belirlemiştir. 

Örgütü hizmet hareketi zannedenlerin, cezai yönden sorumlu tutulmasında kriter nedir?

Örgütün birinci ve ikinci katmanında yer alanlar ile yardım edenlerin sorumlulukları kusurluluk ilkesi doğrultusunda belirlenmelidir. Yani bu yapıyı cemaat zannederek yer alanlar, ancak örgüt olduğunu ortaya koyan olaylar ortaya çıkmasından sonraki tarihlerde örgüte bağlılıkları devam ediyorsa cezai yönden sorumlu olacaklardır.

 

Yukarıda açıkladığımız husustan da anlaşılacağı üzere müvekkilim bu alçak yapıyı örgüt zannetmek şöyle dursun, cemaat olduğunu anlayabilecek bir yaşta bile değildir. Yalnızca 2 ay gibi bir süre bu evlerde kaldığında örgüt olduğundan bihaber olmakla birlikte cemaat, ev abiliği kavramlarını bile 18 yaşındayken bilememiştir.

 

Varsayımsal olarak cemaat olduğunu bilmiş olsa dahi yukarıda bahsetmiş olduğumuz kriterden de anlaşılacağı üzere ÖRGÜT OLDUĞUNU ORTAYA KOYAN OLAYLAR ÇIKMASINDAN SONRAKİ TARİHLER kıstas alınmalıdır.

 

Alçak FETÖ/PDY terör örgütü kendini yıllarca legal bir zeminde göstermiştir. Nihai amaçlarını gizlemişler ve insanların özel saiklerini kullanarak bilinmeyen yapılara alet etmeye çalışmışlardır.

 

Ne zaman ki 17/25 aralık tarihinde bu yapının illegal olduğu AÇIKÇA ortaya çıkmıştır. Cezalandırma yapılırken bu durum kıstas olarak alınmalıdır. Örgütün amaç ve yöntemlerini bilen kişiler ile bilmeyen kişiler ayırt edilmelidir. Bu ayrımda ise örgüt mensuplarının örgütteki konumları oldukça önem arz etmektedir. 

 

Cezai yaptırım ve idari yaptırım uygulanması için darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuzun baz alınmasına gerek yoktur. Zira 17/25 aralık tarihinde örgütün ustaca gizlenen amacı zaten açığa çıkmıştır. 

 

Ancak somut olayda müvekkilimin evde kaldığı dönem eğitim-öğretim hayatının devam ettiği 2011-2012 yıllarına tekabül etmektedir. 15 temmuz tarihini baz almak şöyle dursun 17-25 aralık bile baz alındığında müvekkilimin bu tarihlerden çok uzun zaman dilimi öncesinde burada sadece 2 ay kaldığı görülecektir. Kaldı ki müvekkilim bu evlerde 2 ay kaldığı süreçte yalnızca Kur'an okumayı öğretmiştir. Başka hiçbir eylemi, hareketi olmamıştır. 2 ay kaldıktan sonra ise tüm maddi imkanlarını zorlayarak bu evden ayrılmıştır. 

 

 

8-Genel kabul görmüş olan, temel ve evrensel bir hukuk ilkesi olarak Anayasamızın 38. maddesinde de yer alan masumiyet karinesi gereğince hakkında adil yargılama sonucu kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmadıkça kimse suçlu sayılamaz.

 

Haklarında hiçbir soruşturma ya da kovuşturmaya olmayan, iddianame düzenlenmeyen, dava açılmayan, takipsizlik kararı verilen veya beraat eden kamu görevlisinin idari işlem ya da kararla görevinden ihraç edilmesi ne kadar adil olur?

Müvekkilimin sosyal medya paylaşımları ve bu paylaşımlardaki yorum ve değerlendirilmelere ve takip ettiği kişilere bakıldığı zaman görülecektir ki alçak FETÖ/PDY terör örgütü ile hiçbir zaman uzaktan yakından ilgisi olmamıştır. Müvekkilim vatanına ve milletine bağlı, saygın bir kişiliktir.

Müvekkilimin yardım ettiği kişi, desteklediği kurum veya kuruluş yoktur. Müvekkilimin takip ettiği yazılı, görsel ve sosyal medya yayınları, siteler, gazete, kitap ve dergilerden hiçbiri alçak fetö terör örgütüne ait değildir.

Müvekkilimin öğrenim gördüğü ve mezun olduğu okullar, gittiği kurs ve dershaneler, katıldığı seminer ve paneller, özel sektörde çalıştığı kurum ve kuruluşlar, işyerleri, üye olduğu sendika, dernek, vakıf ve diğer sivil toplum kuruluşları, hakkında yapılan ihbarlar vs hepsi değerlendirildiği zaman müvekkilimin alçak Fetö örgütüyle hiçbir ilgi ve alakasının olmadığı anlaşılacaktır. 

Uygulamada birçok kişinin ihraç sonrası mesleğe geri döndüğü görülmektedir. Komisyon, FETÖ terör örgütüyle bağlantısı ya da irtibatı bulunmayan kişileri görevlerine iade etmektedir.

OHAL süresinde ve sonrasında yukarıdaki kriterlere göre yapılan ihraçlar savunma hakkı tanınmadan, masumiyet karinesi ve cezaların şahsiliği ilkelerine aykırı bir şekilde tesis edilmeleri başta olmak üzere tüm yönleriyle hukuka aykırı bulunmaktadır. Bununla birlikte, günümüzün olağanüstü şartlarında bu kriterlerin terör örgütü üyeliği için yeterli olduğu algısının yerleşmiş olduğu dikkate alınarak ihraçlara karşı yapılacak idari ve adli başvurularda konunun çok dikkatli bir şekilde ele alınması ve açıklanması gerekmektedir. Yeni ihraç kriterleri 2019 yılında oluşmaya başlamıştır. Yaşanılan hak kayıplarını önlemek amacıyla kriterler daraltılmaya başlamıştır.

Söz gelimi bir kamu personeli çocuğunu OHAL KHK’sı ile kapatılan bir okula gönderdiği gerekçesiyle ihraç edilmiştir. Oysa ki, bu okul o dönemde Devletin ilgili kurum ve kuruluşlarından aldığı izin ve ruhsatlar çerçevesinde, Devletin izni ve bilgisi dahilinde, gözetim ve denetiminde faaliyet göstermekteydi. Dolayısıyla da resmi usul ve prosedüre uygun bir şekilde faaliyet gösteren bir okula gittiği gerekçesiyle kimsenin haklarından mahrum bırakılarak cezalandırılması mümkün değildir.

Bununla birlikte bu konuda açıklama yapılırken bu okulun tercih edilmesindeki çevresel ve diğer etkenlere de yer verilmelidir. Gerçekten de, kişiler çocuklarını gönderecekleri okulları seçerken evine olan yakınlığına, eğitim saatlerinin mesai saatlerine olan uyumuna, eğitim kalitesine, ücretine, servis ve sosyal imkanlarına bakmaktadır. Aynı şekilde işsizlik oranının çok yüksek olduğu ve iş bulmanın bir hayli zor olduğu günümüz koşullarında kimse çalışacağı işyerinin ve patronlarının yasadışı bağlantılarını araştırmaz ve bilemez. Bilmesi de mümkün değildir. Yasa dışı faaliyet gösteren kişi, kurum ve kuruluşları tespit ederek gereken önlemleri almak devletin görevi ve sorumluluğudur. Bu itibarla yasa dışı bir işyerinde SGK kaydı olduğu gerekçesiyle vatandaşın cezalandırılması hukuka uygun değildir

 

Bir örnek daha vermek gerekirse, üniversite eğitimi için memleketin bir ucundaki evinden diğer ucundaki okuluna giden bir öğrenciye devlet yurdunun çıkmaması, eğitimine devam etmek için özel bir yurtta kalmak zorunda kalması ve resmi izinle çalışan bu özel yurtta kaldığı için daha sonra memurluğa alınmaması hukuken hiçbir şekilde izah ve kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Savunma hakkı, usulüne uygun bir disiplin soruşturması, itiraz ve dava hakları tanınmadan disiplin cezası verilemez. Adil yargılama sonucu verilen ve kesinleşen bir mahkumiyet hükmü olmadıkça kişilerin terör ile bağlantılı ilan edilmeleri mümkün değildir. Terörist ilan edilmek bu kadar kolay olmamalıdır!

Müvekkilim Bank Asya ve Paralel Yapının diğer şirketlere asla ve asla parasal katkı sağlamamıştır. Fetö'nün sendikaları ve derneklerinde yönetici veya üye olmamıştır. Kimse yok mu derneğine bağışta bulunmamıştır ve özel şifreli yazışma programı kullanmamıştır. Kapsamlı sosyal medya taraması yapıldığı zaman da müvekkilimin vatanına, milletine bağlı saygıdeğer bir insan olduğu anlaşılacaktır

Müvekkilim bir kere olsun örgüte himmet vermemiştir. PARALEL YAPININ EV VE YURTLARINDA KALMAK İHRAÇ EDİLMEK İÇİN TEK BAŞINA YETERLİ BİR DELİL DEĞİLDİR. ÖNEMLİ OLAN PARALEL YAPININ EV VE YURTLARINDA KALANLARIN SONRAKİ YILLARDA GÖSTERDİĞİ DAVRANIŞLARDIR.

 

Yargıtay 16.Ceza Dairesi FETÖ terör örgütü üyeliğinde dikey bir sistemin olduğu, bunun da 7 pramit şeklinde gerçekleştiği ile ilgili ayrıntılara yer verilmiştir. Birinci kat yani halk tabakasından şöyle bahsedilmektedir: ''Örgüte iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek sağlayanlardan oluşur. Bunların birçoğu örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayan bilinçli veya bilinçsiz hizmet ettirilen kesimdir. Genellikle faaliyetlerden habersizdirler. Bu katmandakileri örgüte bağlayan ana unsur, istismar edilen İslami duyarlılık ve din duygularıdır.'' denilmektedir. 

Alt tabaka ise: Bu tabakalar dışında örgüte sempati besleyenlerden oluşan kişilerdir. Örgüt hiyerarşisinde yer almazlar. Örgüte yönelik herhangi bir olumsuz düşünceleri yoktur. Örgütün bütün faaliyetlerini illegal bile olsa desteklerler. Talimat almaz ve rapor vermezler. Siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci, akademisyen gibi çok geniş bir alana yayılmış olan bu sempatizan kitleyi örgüt zaman zaman lehine kamuoyu oluşturmak için kullanmaktadır.

 

Müvekkilim illegal olan neyi gerçekleştirmiştir? 

Müvekkilim hiçbir zaman illegal dahi olsa örgütü destekleyen alçak insanların içerisinde yer almamıştır.

 

Örgüt, Eğitim Ve Ahlak Hareketi Olarak Algılanmış Olabilir mi?

Önce dini bir kült, ardından bir terör örgütü haline dönüşen, eğitim-öğretim faaliyetleri, sivil toplum ve meslek kuruluşları, yerel ve uluslararası ticari işletmeler, basın-yayın medya organları gibi legal yapılar, Abant toplantıları, Türkçe olimpiyatları benzeri organizasyonlar üzerinden oluşturulan sempatizan halkasından insan ve maddi kaynak devşiren FETÖ’nün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince böyle algılanması da toplumsal bir gerçekliktir.

 

Örgütü Hizmet Hareketi Zannedenlerin, Cezai Yönden Sorumlu Tutulması Kriteri Nedir?

Örgütün birinci ve ikinci katmanında yer alanlar ile yardım edenlerin sorumlulukları kusurluluk ilkesi doğrultusunda belirlenmelidir. Yani bu yapıyı cemaat zannederek yer alanlar, ancak örgüt olduğunu ortaya koyan olaylar ortaya çıkmasından sonraki tarihlerde örgüte bağlılıkları devam ediyorsa cezai yönden sorumlu olacaklardır.

 

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı ve mahkemenizce resen tespit edilen diğer nedenlerden dolayı,

Davalı idarece tesis olunan kamu görevinden çıkarma işleminin iptaline,

Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına,

Karar verilmesini;

Saygılarımızla arz ve talep ederiz. 11.04.2022

DAVACI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN 

 

 

İDARİ YARGI İPTAL DAVASI SAVUNMA DİLEKÇESİ, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN