İcra Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği

İcra Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği

İcra Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği


 

İCRA HUKUK MAHKEMESİNE CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ANTALYA 8. İCRA HUKUK MAHKEMESİNE 

DOSYA NO : 2022/..

CEVAP VEREN DAVALI : 

ADRES : 

VEKİLİ : Av. GİZEM GÜL UZUN

ADRES : 

DAVACI : 1- 

ADRES :

2- 

ADRES : 

VEKİLİ : Av. 

ADRES : 

KONU : Davacıların dava dilekçesine karşı cevaplarımızdır. 

İcra Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği

AÇIKLAMALAR

Ekli vekaletname uyarınca davalı ................. vekiliyim. Dosyaya ilişkin dava dilekçesi tarafımıza tebliğ edilmemiş olup Uyap üzerinden dava açıldığını müvekkil görmekle birlikte yasal süresi içerisinde davaya ilişkin cevaplarımızı sunmaktayız. Antalya Genel İcra Müdürlüğünün 2022/.... Esas sayılı dosyasında borçlu şahıslar hakkında bonoya dayalı olarak açılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlanmış ve sonrasında borçlular tarafından 19/01/2022 tarihinde borca ve imzaya itiraz edilerek işbu dava açılmıştır. 

Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkilleri aleyhinde müvekkilin Antalya Genel İcra Müdürlüğünün 2022/ Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ödeme emirlerinin 14/01/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkillerinin davalılara hiç borcunun olmadığını, dava konusu bonoda düzenleme yerinin Ankara olduğunu, Antalya icra müdürlüklerinin yetkisiz olduğunu, dosyanın yetkili Ankara icra müdürlüklerine gönderilmesini talep etmiştir. Davacıların yetki itirazını kabul etmiyoruz. Söz konusu takip kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olup, dava konusu kambiyo senedinin keşidecisi borçluların yerleşim yeri dava dilekçesinde de gösterildiği üzere Antalya ilidir. HMK’ya göre, takibe konu yapılmak istenen kambiyo senedi borçlusunun yerleşim yeri sayılan yerdeki icra dairesi, genel yetkili icra dairesidir. Borçlu birden fazla ise icra takibi, borçlulardan birisinin yerleşim yeri icra dairesinde başlatılabilir (HMK m. 7/1). Genel yetki kuralları dışında, genel yetkiyi kaldırmayan özel yetkili icra daireleri kabul edilmiştir. Kural olarak, özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmamaktadır. Diğer bir deyişle, alacaklı dilerse genel yetkili icra dairesinde dilerse özel yetkili icra dairesinde icra takibi başlatabilir. Buna göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesi hükmü ayrık olmak üzere, özel yetki kuralları icra hukukunda da kıyas yoluyla uygulanabilir(İİK m. 50). Bono alacaklısı, borçlunun yerleşim yerinde veya kambiyo senedinde yazılı olan ödeme yerinde icra takibinde bulunabilir. Bonoda açıklık bulunmadığı takdirde, senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır (TTK m. 777/3). O halde bir bonoyu düzenleyene (keşideciye) karşı, bononun düzenlendiği yer icra dairesinde de takip yapılabilir. Her ne kadar Ankara mahkemeleri yetkili kılınmış ise de icra dairelerini kapsamayacağı ve tarafların tacir ve kamu tüzel kişisi olmadığından yetki sözleşmesinin geçerli olmayacağı belirtilmelidir. 

Somut olayda, takip dayanağı bonoda tanzim yerinin ve muteriz borçlunun adresinin Kahramanmaraş olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçluya tebliğ edildiği görülmektedir. Bonoda İliç İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersizdir.

Diğer yandan HMK'nun 7. maddesine göre; "Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir." (Y.12HD: 2013/8110, 2013/17507).

HMK'nın 17.maddesi gereğince, davanın sadece yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemede açılacağına dair hüküm aksi de kararlaştırılabileceğinden münhasır yetki olup, kesin yetki niteliğinde olmadığı.. ( Y. 6HD, 2014/292, 2014/10425).

Borçlu gerçek kişilerin şirket ortağı olmaları bir başına tacir olmayı gerektirdiğinden ve talepte bulunulduğu tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK'nın 17.maddesi gereğince ancak tacirler veya kamu tüzel kişileri yetki sözleşmesi yapabileceklerinden; bonodaki yetki şartına itibar edilemeyeceği, (Y.11HD, 2015/568, 2015/1466). 

Neticede, dava konusu bononun takibi yetkili icra dairesinde yapılmış olup davacıların yetki itirazının reddine karar verilmelidir.

Davacılar vekili dilekçesinde, takibe konu senedin müvekkili tarafından hazırlandığını, müvekkillerinin ......................... hiçbir şekilde para ya da borç almadığını, bu nedenle de senedi ............'a teslim etmediğini, senetteki imzanın ...................'a ait olmadığını, senedin ..........'ın yanında düzenlendiğini, daha sonra senedin kaybolduğunu, müvekkilinin senedi ..........'ın aldığını, sakladığını ve işleme koyduğunu düşündüğünü, senet üzerindeki ciro silsilesinin kopuk olduğunu iddia etmiştir. Davacıların gerçeğe aykırı, çelişkilerle dolu iddialarını kabul etmiyoruz.

ÖNCELİKLE BELİRTMEMİZ GEREKİR Kİ, DAVACILAR DAVA KONUSU BONONUN, KENDİLERİNCE DÜZENLENDİĞİNİ DAVA DİLEKÇESİ İLE İKRAR ETMİŞTİR. MAHKEMENİZCE BU HUSUSUN DİKKATE ALINMASI GEREKMEKTEDİR. Davacılar, senedin düzenlendiğini ikrar etmekte ancak kendi imzalarına itiraz etmemekte, ...............'un imzasına itiraz etmektedirler. Bu hususu kabul etme imkanımız yoktur. Davacılar, diğer bir davalının imzasına itiraz edemez. Huzurdaki dava borca ve imzaya itiraz davası olup, keşidecinin düzenlediği senette kendi imzasına ve borca itiraz imkanı vardır. Bir başka kişinin imzasına itiraz edemeyeceği gibi kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ilkesini de hatırlatmak isteriz. Senetteki geçersiz imza, sadece imzalayan açısından hüküm doğuracağı gibi bunu ileri süren ve ispat edecek olan ...............'tur. Senetteki her imza bir diğerinden bağımsız olarak imza sahibini bağlar, nasıl ki keşidecinin imzası cirantayı bağlamıyorsa cirantanın da imzası keşideciyi bağlamaz. GEÇERLİ İMZANIN SAHİPLERİ, BAŞKASININ İMZASININ GEÇERSİZ OLDUĞUNU İLERİ SÜREREK KAMBİYO SENEDİNDEKİ SORUMLULUKTAN KURTULAMAZLAR. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de ciro zincirini de koparmaz. Poliçeler için geçerli olan bu hüküm bonolar hakkında da uygulanır. Davacılar senetteki imzalarını ikrar etmişlerdir, bir başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Bu nedenle davacıların işbu iddiaları kabul edilemez ve dinlenemez. 

O halde mahkemece, imzaların istiklali ilkesi gereği kendi imzası nedeni ile hamil olan takip alacaklısına borcu ödediğini, İİK 169/a maddesi kapsamında bir belge ile ispatlayamadığı gibi imzaların ilkesi prensibi gereği lehtarın ciro imzasının lehtara ait olmamasının keşideci borçluyu sorumluluktan kurtarmayacağından borçlu İma Mühendislik İnşaat Taah.San. Tic. LTd.Şti'nin itirazının reddi gerekirken,..(Y.12HD, 2015/29918, 2016107739).

TTK m. 677: “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.”

Somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu çekte, davacı keşideci durumunda olup, davalı senede ciro yoluyla hamil olmuştur. Görünüşe göre ilk ciro, çekin lehtarı durumdaki S.O. imzası ile yapılmıştır. Davacı keşideci, kedi imzasını inkar etmemektedir. Çek metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamaktadır. Mahkemecede, davalılardan lehdar S.O'nın yerine sahte imza atılarak senedin tedavüle sokulduğunun Bursa 1.İcra Hukuk Mahkemesi tarafından alınan raporla belirlendiği kabul edilmişse de imzaların istiklali karşısında bu durum davacı keşideciyi sorumluluktan kurtarmaz. Yerel mahkemenin, icra hukuk mahkemesinin yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda dava ve takip konusu çekte bulunan atfen atılı bulunan imzanın dava dışı lehtarın eli ürünü olmadığı tespit edilerek takibin iptaline karar verildiği, davalı vekilinin 21/02/2013 günlü oturumda imzanın lehtara ait olmadığı yönündeki tespite bir diyeceği olmadığı şeklindeki beyanı ve yeniden inceleme talebi bulunmaması nedeniyle imzanın sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebileceği, imzanın sahte olmasının ciro silsilesini bozduğu, davalının ancak kendisinden önceki cirantalara başvurabileceği davacı keşidecinin çek bedelini lehdara ödediği, ciro silsilesindeki kopukluk nedeniyle davacının borçlu olduğunun kabul edilemeyeceği yolundaki gerekçesi de kambiyo hukuku ilkelerine uygun düşmemektedir. Her ne kadar davacı keşideci, lehdara ödeme yaptığını iddia etmiş ise, buna ilişkin ödeme belgesi sunmuş ise de keşideci ile lehdar arasındaki şahsi defilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin iktisabında kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Aksi takdirde keşideci ile lehtar arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi defiler müracaatta bulunan iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Somut olayda hamil E.G. 'nin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanmamıştır. O halde davacı keşideci, lehdara ödeme yaptığına ilişkin şahsi defiyi davalıya karşı ileri süremez. (Y.HGK, 2014/19-806, 2016/298).

Sahte imza, bir başkasının imzasının taklit edilmesi hâli olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı mülga TTK'nın 589. maddesi hükmü gereğince; ticari senetteki geçersiz imza zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Gürbüz,H ; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Alışkan, M; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Başbuğoğlu, T; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807;l Ertekin, E./ Karataş, İ; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363). (Y.HGK. 2017/1636, 2019/319). 

 Davacılar vekili dilekçesinde müvekkilinin ..........'a borcu olduğunu, borcunu ödediğini ve ......... tarafından da bir ibraname verildiğini iddia etmiştir. Ancak dosya içerisinde herhangi bir ibraname göremediğimizden bu iddialara karşı cevap verme hakkımızı saklı tutuyoruz. Davacıların, lehdara ödeme yaptığına ilişkin şahsi defiyi davalıya karşı ileri süremeyeceğini de belirmek isteriz. 

Davacılar vekili takibe dayanak senette ...... Reklam için imza bulunmadığını, müvekkili tarafından atılan imzaların şahıs adına atıldığını, şirket adına atılmadığını, şirket yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacıların borçtan kurtulmaya yönelik soyut iddialarını kabul etmiyoruz. Ancak davacı ............., diğer davacı şirketin tanzim tarihi itibariyle de yetkilisi ve sahibidir. Dava dilekçesinde de bu husus ikrar edilmiştir. Senetteki imzalardan biri gerçek kişi olarak diğeri de şirket adına atılmış olup her iki tarafın da borçtan sorumluluğu bulunmaktadır. 

TTK.nun 322. maddesi hükmüne göre şirket adına imza yetkisi olanlar şirket ünvanını eklemeye mecburdurlar. Takip dayanağı bonoda şirketin ünvanı yazılı olup, bonoyu imzaladığı kabul edilen ....................'in bononun düzenlendiği tarihte temsile yetkili bulunduğu imza sirkülerinde anlaşılmaktadır. Şirket sözleşmesindeki şirketi yetkilisinin şirket kaşesi altında senet imzalayabileceğine ilişkin hükmü TTK.nun anılan maddesine aykırı olduğu gibi, kaşe tabirinin "ticari ünvan" olarak anlaşılması da gerekir. ( HGK.nun 28.02.1996 tarih ve 1995/12-993 E. - 1996/96 K. ) Yine TTK.nun 688/7. maddesi gereğince takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını taşıması için "senedi tanzim edenin imzasını" ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş pul üzerinde ve açıkta birden fazla imzanın bulunması koşul olarak kabul edilmemiştir. O halde, yukarıdaki yasal açıklamalar karşısında takip konusu bonoda çift imzası bulunan Muhittin Koçyiğit'in keşide tarihinde, şikayetçi şirketin münferit temsilcisi de olduğu nazara alındığından, imzalardan bir tanesinin kendi şahsı adına diğerinin de şirket adına attığının kabulü ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Davacılar vekili dilekçesinde, senet üzerindeki yazıların müvekkiline ait olduğunu, parafı da müvekkilinin attığını ikrar etmiştir. Ancak senetteki tarihin 17.02.2021 tarihi olarak düzeltilmesi ile senette tahrifat yapıldığını, bu konuda bilirkişi raporu alınması gerektiğini, ödeme tarihinin rakamla yazılması gerektiğini, bu niteliğin eksik olması senedi kambiyo vasfından çıkardığını, senedin tanzim tarihi ile ödeme tarihinin aynı gün olmamasının mümkün olmadığını, bu yöneyle de takibin iptalini istediklerini iddia etmiştir. Davacılar vekilinin de bu iddialarını kabul etmiyoruz. Senedin düzenlenme tarihi 17/12/2020 olup ödeme tarihi altında da 17/12/2021 tarihi yer almaktadır. Senedin metin kısmında ise 17/12/2021 tarihi yazılmıştır. Bu nedenle senette yer alan tarihlerde herhangi bir problem olmadığı gibi kambiyo vasfını etkileyen ve takibin iptalini gerektiren herhangi bir sebep de yoktur. Ayrıca kabul olmamakla birlikte davacılar senette vade tarihi ile düzenleme tarihinin aynı gün olamayacağını iddia etseler dahi, bu durumun da kambiyo vasfını etkilemeyeceği sabit olup aşağıda sunduğumuz kararlarda da görünmektedir. O nedenle davacıların bu iddialarının da reddi gerekmektedir. 

Borçlunun, bononun vade tarihinde tahrifat yapıldığına yönelik iddiasının İİK'nın 170/a maddesi kapsamında şikayet olduğu, takip dayanağı bonoların düzenleme ve vade tarihlerinde tahrifat yapılmasının, kambiyo vasfını etkilemiyorsa, takibin iptalini gerektirmeyeceği.. ( Y12HD, 2016/29915, 2016/6295).

TTK.nun 690.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 615.maddesi hükmüne göre, poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır. Ayrıca vade tarihinin tanzim tarihinden önceki bir tarihi taşıması halinde de senet bono niteliğini taşımaz. Somut olayda, takip dayanağı senedin vade ve tanzim tarihinin 30/10/2007 olduğu görülmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere vadenin, tanzim tarihinden önce olması halinde kambiyo vasfı etkilenecektir. Ancak, her iki tarihin aynı olması bono niteliğini etkilemez. Bu durumda, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir. (Y. 12HD).

Takip dayanağı bononun vade tarihinde tahrifat yapılması, kambiyo vasfını etkilemiyorsa takibin iptalini gerektirmeyeceği, bonoda çift vade oluşmasına sebebiyet vermesi ya da vade tarihinin, düzenleme tarihinden önce olduğu sonucuna varılması halinde ise, senet kambiyo vasfını kaybedeceğinden İİK'nın 170/a maddesi uyarınca takibin iptali gerekeceği, düzenleme tarihinin tediye tarihinde (ödeme gününde) tekrarı çift vade anlamına gelmeyip, aksinin kabulünün aşırı şekilcilik olacağı,.. (Y:12 HD, 2020/10876, 2020/4627).

Senet üzerine maddi hata yapılarak yanlış yazılmış olan tanzim tarihinin tahrif yapılarak düzeltilmiş olmasının senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği ,, (Y.12HD, 201713727, 2017/6010).

Davacılar vekili dilekçesinde, icra takibinin yargılama sonuçlanıncaya kadar geçici olarak durdurulmasını, davasının kabulü ile birlikte kötüniyet tazminatı ile para cezası talep etmiştir. Davacılar vekilinin taleplerinin reddine karar verilmelidir. Öncelikle davacıların tedbir talebinde bulunabilmesi için kendi imzalarına itiraz etmesi gereklidir. Ancak davacı borçlularca imzaya itiraz edilmemiş olup, bir başka cirantanın yani davalının imzasına itiraz edilmiştir. Bu nedenle de tedbir talebinde bulunamaz. Mahkemenin takdirinde olan tedbirin verilebilmesi için borçlunun kendi imzasına itiraz etmesi gereklidir. Davacılarca da tedbir harcının yatırılmadığı görülmektedir. Tedbir kararı verilmesi durumunda müvekkilin alacak hakkı zedelenecek olup borçlu tarafın mal kaçırma ihtimali gündeme gelecektir. Telafisi imkansız zararların doğmaması adına mahkemece tedbir kararı talebinin reddine karar verilmelidir. Hem davacıların imzaya ve borca itirazına hem de tedbir kararı talebine itiraz etmekteyiz. Ayrıca her ne kadar borca itiraz edilmiş olsa da söz konusu takip kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olup, mücerret kıymetli evrak, doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyuttur. Bu nedenle davacılar tarafından borca yapılan itiraz da yersizdir. Açıklanan nedenlerle, haksız ve kötü niyetli yapılmış olan itirazların reddedilmesi ve karşı tarafın itiraz ettiği tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatı ile takip konusu alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Müvekkilin menfaatlerinin zedelenmemesi, borçluların mal kaçırmasını engellemek amacıyla takibin durdurulması talebinin de reddini talep ederiz.

HUKUKİ DELİLLER : İcra dosyası, sözleşmeler, banka dekontları, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, yemin, karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller 

HUKUKİ NEDENLER : İİK, HMK ve ilgili mevzuat

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız nedenlerle, davacılar tarafından yapılmış itirazların reddine karar verilmesi, itiraz edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygılarımızla arz ve talep ederiz.20/01/2022

DAVALI VEKİLİ

Av. GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN