HÜKÜMETE KARŞI SUÇ VE BU SUÇUN CEZASI: YÜRÜTME ORGANININ ANAYASAL KORUNMASI
Giriş
Demokratik bir hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargı erkleri anayasa tarafından belirlenen sınırlar içerisinde hareket eder. Bu erklerden biri olan yürütme, kamu hizmetlerinin etkin bir biçimde yürütülmesi ve devlet politikalarının uygulanması açısından hayati öneme sahiptir. Türkiye’de yürütme yetkisi, anayasa gereği Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kapsamında oluşturulan Bakanlar Kurulu (önceki sistemde) ya da ilgili icra organları eliyle kullanılır.
Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesi, bu yürütme gücüne karşı cebir ve şiddet yoluyla yapılan müdahaleleri ağır bir suç olarak tanımlar. Bu bağlamda, hükümete karşı suç; yalnızca bir siyasi kalkışma değil, anayasal düzene yönelik bir saldırı olarak değerlendirilir.
1. Hukuki Dayanak: TCK Madde 312
Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 312 şu şekilde düzenlenmiştir:
“Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu düzenleme, hükümetin görevini yapmasına engel olacak her türlü fiilî müdahale, kalkışma ve zor kullanmayı cezai yaptırım altına alır. Suçun oluşması için eylemin tamamlanması gerekmez; teşebbüs aşaması da yeterlidir.
2. Suçun Unsurları
a) Fail
-
Suçun faili herkes olabilir. Sivil, asker, kamu görevlisi ya da örgüt üyesi olmasına gerek yoktur.
-
Ancak suçun örgütlü şekilde işlenmesi, cezanın artmasına sebep olabilir.
b) Mağdur
-
Suçun mağduru, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’dir. Bu, yürütme organının tamamını kapsar.
-
Dolaylı olarak mağdur, halkın iradesi ve anayasal düzenin işleyişidir.
c) Maddi Unsur
-
Suçun en belirgin unsuru cebir ve şiddet kullanımıdır.
-
Bu, fiziksel güç kullanımı, silahlı baskın, hükümet üyelerinin görev yapmasını engelleme, iletişim altyapısını kesme, binaları işgal etme gibi fiilleri kapsar.
d) Manevi Unsur
-
Suç yalnızca doğrudan kastla işlenebilir. Failin amacı, hükümeti ortadan kaldırmak veya görevlerini engellemektir.
3. Suçun Koruduğu Hukuki Değer
Bu suç tipi ile korunmak istenen başlıca değerler şunlardır:
-
Yürütme organının anayasal sınırlar içinde faaliyet gösterebilmesi,
-
Devletin işleyişinin kesintiye uğramaması,
-
Demokratik rejimin istikrarı.
Bu nedenle bu suç, yalnızca hükümete değil, doğrudan anayasal düzene karşı bir saldırı olarak kabul edilir.
4. Ceza ve Yaptırımlar
-
Suçun temel cezası: Ağırlaştırılmış müebbet hapis.
-
Suçun teşebbüs aşamasında kalması durumunda dahi, faile müebbet hapis cezası verilir.
-
Eğer suç örgütlü bir şekilde işlenmişse, failler ayrıca TCK 314 kapsamında silahlı örgüt üyeliği suçundan da yargılanabilir.
5. Uygulama Örneği: 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi
15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne yönelik gerçekleştirilen darbe girişimi, TCK 312'nin uygulandığı en somut olaylardan biridir. O gece;
-
Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nun görev yapması engellenmiş,
-
İletişim altyapısı kesilmiş,
-
Hükümete bağlı kurumlar işgal edilmiştir.
Bu kapsamda birçok sanık, TCK 312 uyarınca hükümete karşı suç işlemekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu davalar, Yargıtay içtihatlarına da konu olmuş ve bu suçun sınırları daha belirgin hâle gelmiştir.
6. Eleştirel Perspektif: Sınırlar ve Tehlikeler
Her ne kadar TCK 312, anayasal düzenin korunması için elzem bir madde olsa da, bazı önemli noktalara dikkat çekilmelidir:
-
Cebir ve şiddet unsuru net biçimde ortaya konmalıdır.
Salt sözlü eleştiriler, sert muhalefet söylemleri veya protestolar bu suç kapsamına girmez. -
Siyasi saiklerle kötüye kullanılma riski vardır.
Hükümete muhalif grupların “suç” kapsamında değerlendirilmesi, ifade özgürlüğünü ve örgütlenme hakkını tehdit edebilir.
Bu nedenle hukuk uygulayıcılarının, cebir ve şiddet ile ifade özgürlüğü arasındaki çizgiyi çok dikkatli çizmesi gerekir.
7. Uluslararası Hukukta Karşılaştırmalı Durum
Pek çok ülkede, hükümete karşı cebir ve şiddet içeren saldırılar en ağır suçlar arasında yer alır:
-
ABD: “Treason” (vatana ihanet) veya “seditious conspiracy” (isyancı komplo) olarak değerlendirilir.
-
Fransa: Devlet otoritesine silahlı saldırı “devlet güvenliğine karşı suç” kapsamında ağır şekilde cezalandırılır.
-
Almanya: Federal hükümete karşı anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs, ceza kanununun özel bölümlerinde ağır hapis cezasıyla düzenlenmiştir.
Bu benzerlikler, hükümete karşı şiddet içeren eylemlerin tüm demokratik rejimlerde anayasal suç olarak kabul edildiğini göstermektedir.
Sonuç
TCK 312 uyarınca “hükümete karşı suç”, sadece bir kamu görevlisine ya da kurumuna yönelik saldırı değil, anayasal düzene karşı organize bir tehdit olarak kabul edilmektedir. Bu suçun etkin şekilde cezalandırılması, devletin varlığını ve devamlılığını teminat altına alır. Ancak uygulamada, bu düzenlemenin ifade özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde yorumlanmaması da en az suçu cezalandırmak kadar önemlidir.
Hukuk devleti ilkesi, yalnızca devleti değil, bireyi de korur. Bu denge sağlandığında, anayasal düzen ile özgürlükler birlikte var olabilir.