Ceza İstinaf Dilekçesi-Ceza Mahkemesine İstinaf Dİlekçesi

Ceza İstinaf Dilekçesi-Ceza Mahkemesine İstinaf Dİlekçesi

Ceza İstinaf Dilekçesi-Ceza Mahkemesine İstinaf Dİlekçesi


Ceza İstinaf Dilekçesi Örneği

 

 KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİNE

GÖNDERİLMEK ÜZERE

KAYSERİ 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

 

İSTİNAF YASA YOLUNA

BAŞVURAN (SANIK): 

 

MÜDAFİLERİ:

 

SUÇ: Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Kasten Yaralamaya Azmettirme

 

İSTİNAF BAŞVURUSUNA 

KONU KARAR: Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 04.03.2022 tarih ve E. 

2021/618, K. 2022/105 sayılı kararı

 

İSTİNAF YASA YOLUNA

BAŞVURU TARİHİ: 07.03.2022

 

GEREKÇELİ KARARIN

TEBLİĞ TARİHİ: 16.03.2022 (E- Tebliğ- Kanunen Tebliğ Edilmiş Sayıldığı Tarih)

 

A Ç I K L A M A L A R

 

  1. İSTİNAF BAŞVURUSUNA KONU SÜRECİN ÖZETİ
  2. Develi İlçesi'nde 14.06.2021 tarihinde gerçekleşen olay üzerine Develi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma neticesinde Develi CBS tarafından müvekkil 'nin 5237 s. K. m. 82/1-a, 35, 38 hükümleri kapsamında cezalandırılması talebiyle 11.10.2021 tarihli fezleke tanzim edilerek Kayseri CBS'ye sunulmuştur.
  3. Kayseri CBS tarafından düzenlenen 15.10.2021 tarih ve E. 2021/14344 sayılı iddianame ile müvekkilin 5237 s. K. m. 82/1-a, 35, 38 hükümleri kapsamında cezalandırılması istemiyle kamu davası ikame edilmiştir.
  4. Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen kovuşturma sonucunda Mahkemenin 04.03.2022 tarih ve E. 2021/618, K. 2022/105 sayılı kararı ile müvekkil hakkında 5237 s. K. m. 86/3-e ve 38 hükümleri doğrultusunda 3 yıl 12 ay hapis cezasına hükmolunmuştur.

İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle: 

"...Müşteki Erdal'ın artık nişanlandığını, görüşmek istemediğini beyan etmesine rağmen bu durumu kabullenemeyen sanık Sacide'nin, müşteki ..................'a zarar vermeye karar verdiği, bu amaçla öncelikle köylüsü olan durumu anlattığı, Adana iline gelerek akrabası olan ............. ile Seyfettin'in arkadaşı olan ................'in görüştüğü, görüşme sırasında Nusaybin ilçesinde görev yapmakta olan bir doktorun evlilik vaadiyle akrabası olan bir bayanla birlikte olduktan sonra evlenmediğini, doktorun Develi Devlet Hastanesinde görev yaptığını söyleyerek uyarı amaçlı olarak doktoru darp etmelerini istediği, 

HTS kayıtlarından anlaşılacağı üzere Akmeşe'nin 21/04/2021 ve 04/06/2021 tarihlerinde iki kez; Mehmet .............'in 24/05/2021 - 11/06/2021 ve 14/06/2021 tarihlerinde olmak üzere üç kez; ..................'ın ise 24/05/2021 - 27/05/2021 - 04/06/2021 - 11/06/2021 ve 14/06/2021 tarihlerinde 5 kez Develi İlçesine geldikleri, ..............ve ........................'ın 24/05/2021 - 11/06/2021 ve 14/06/2021 tarihlerinde birlikte 3 kez geldiklerinin HTS kayıtlarıyla anlaşıldığı, ........... ve..........................ın 24/05/2021 tarihinde Develi Devlet Hastanesine girerek müşteki ...............'un görev yaptığı Nöroloji Polikliniği önünde bekleyerek keşif yaptıkları...

...sanık .................ve sanık Akmeşe'nin diğer sanıklar ..............ve ....................'i, müştekiyi yaralama konusunda azmettirdikleri sübuta ermekle ayrı ayrı cezalandırılmalarına..." karar verilmiştir.

 

  1. İSTİNAF SEBEPLERİMİZ
  2. Müvekkilin Sanık Sacide Tarafından Azmettirildiği Hususunda Somut Delil Bulunmaksızın Mahkumiyet Hükmü Tesis Olunmuştur

Kayseri 1. ACM tarafından gerekçeli kararda ortaya konulan kabule göre sanık ..............'in müvekkili azmettirdiği; müvekkilin ise diğer sanıklar .................ve .....................ı azmettirdiğine kanaat getirildiğinden, yargılama konusu olayın "zincirleme azmettirme" kapsamında işlendiği sabit görülmüştür.

İlk derece mahkemesine göre müvekkilin diğer sanık ................. tarafından azmettirildiği hususundaki kabulün hangi delile dayandığı somut bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu yönüyle, ilk derece mahkemesinin müvekkil hakkındaki mahkumiyet kararı bakımından, adil yargılanma hakkının bir gereği olan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği de açıktır. 

CMK m. 230 hükmüne göre gerekçeli kararda "a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.

  1. b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi" zorunludur. 

İlk derece mahkemesince, müvekkilin şahsi savunmasına ve tarafımızdan maddi delillerle ilişkilendirilen ve azmettirme kastının ve suça iştirak biçimindeki bir eylemin bulunmadığını ortaya koyan hukuki savunmaya neden itibar olunmadığı hususunda herhangi bir ikna edici gerekçeye yer verilmemiştir. 

Dosya kapsamında, müvekkil ile diğer sanık Sacide arasında, olay öncesinde ve hatta olay sonrasında telefon görüşmeleri (HTS kayıtları) bulunmakla birlikte, müvekkilin sanık Sacide'nin çalıştığı eczanenin müşterisi olduğu ve kendisinin ve ailesinin ilaçlarının bu eczaneden alındığı bizzat sanık Sacide'nin beyanları ile de sabit olduğu ve bu durumun da hayatın olağan akışına uygun olduğu nazara alındığında, müvekkil ile diğer sanık arasındaki HTS kayıtlarının atılı suçla doğrudan ilgisi kurulmaksızın, bu görüşme kayıtlarının mevcudiyetinden bahisle müvekkilin diğer sanık Sacide tarafından azmettirildiğinin kabul edilmesi delilsiz mahkumiyet olmaz kuralının ihlalidir. 

Müvekkil şahsi savunmasında, kendisini sanık Sacide'nin azmettirmediği, sanık Sacide'nin katılan ile arasında -özel hayata ilişkin görüntülerin/ fotoğrafların bulunduğundan bahisle- konuşması için yardım istediği yönündeki savunmasının da müvekkilin ve diğer sanığın yaşadığı yörenin sosyal yapısı ve kültürel değerleri itibariyle hayatın olağan akışına uygun olduğu izahtan varestedir. 

Şu halde, müvekkilin diğer sanık Sacide tarafından katılanın silahla yaralanması konusunda azmettirildiğine dair somut bir delil ortaya konulmaksızın, müvekkil hakkında kasten silahla yaralama suçuna azmettirmeden dolayı mahkumiyet hükmü tesis olunması hukuka aykırıdır. 

Dosya kapsamında yer alan, tek başına atılı suçun sübutuna elverişli ve yeterli olmayan, emare niteliğindeki HTS kayıtlarının yargılama konusu suç ile doğrudan ilgisinin bulunup bulunmadığı hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve tam bir vicdani kanaate ulaşmaya elverişli ve yeterli delil bulunmaksızın, müvekkilin mahkumiyetine karar verilmesi, "delilsiz mahkumiyet olmaz" kuralının ihlalidir.

Yargıtay'a göre sanığın "azmettirmeye azmettirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığından, beraatı yerine, varsayıma dayalı değerlendirmelerle unsurları oluşmayan suçtan cezalandırılmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır" [Yargıtay CGK., 06.03.2012 tarih, E. 2011/1-345, K. 2012/73 (www.kazanci.com).]

"Azmettirmenin varlığı için sanığın olaydan sonraki davranışlarından çok, olaydan önceki davranışları göz önüne alınmalıdır" [Yargıtay CGK., 16.02.2010 tarih, E. 2009/1-251, K. 2010/25 (www.kazanci.com)].

Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasına göre -öldürme konusunda talimat verdiğinin- delil ile ortaya konularak ispat olunması gerekmektedir. Varsayım ve tahmine dayalı olarak azmettirmenin gerçekleştiği söylenemeyeceği gibi “suçun birden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirildiği hususu da kesinlik derecesinde anlaşılamadığı” bir durumda varsayıma dayalı olarak azmettirmenin bulunduğu söylenemez [Yargıtay CGK., 06.03.2012 tarih, E. 2011/1-345, K. 2012/73; Yargıtay CGK., 14.07.2009 tarih, E. 2009/8-72, K. 2009/198; 

Yargıtay CGK.,30.06.2009 tarih, E. 2009/1-65, K. 2009/179]. 

Yargılama konusu olay bakımından, müvekkilin, diğer sanık Sacide tarafından, kovuşturma konusu suçu işlemesi hususunda azmettirdiğine dair somut bir delil bulunmadığı gibi müvekkilin bu türden bir eylemi işlemesini gerektiren hiçbir neden de bulunmamaktadır. 

Açıklanan sebeplerle, müvekkilin diğer sanık Sacide tarafından yargılama konusu suçu işlemeye azmettirdiği hususunda somut hiçbir delile dayanılmaksızın sadece müvekkilin sanık Sacide ile aynı köyden olması ve olay öncesinde ve sonrasında telefon görüşmesinin bulunması nazara alınarak, müvekkil hakkında mahkumiyet hükmü tesis olunması, dosya kapsamında yer alan delillerin eksik ve hatalı incelenmesinin sonucu olup, müvekkilin mahkumiyetine dair ilk derece mahkemesi kararı hukuka ve usule aykırıdır. 

 

  1. Müvekkilin Diğer Sanıklar ..............ve Seyfettin ...............ı Azmettirdiği Hususunda Somut Delil Bulunmaksızın Mahkumiyet Hükmü Tesis Olunmuştur

Kayseri 1. ACM tarafından " Akmeşe'nin Adana iline gelerek akrabası olan Seyfettin ......... ile Seyfettin'in arkadaşı olan Mehmet ..........'in görüştüğü, görüşme sırasında Nusaybin ilçesinde görev yapmakta olan bir doktorun evlilik vaadiyle akrabası olan bir bayanla birlikte olduktan sonra evlenmediğini, doktorun Develi Devlet Hastanesinde görev yaptığını söyleyerek uyarı amaçlı olarak doktoru darp etmelerini istediği" kabul edilmiştir. 

İlk derece mahkemesinin bu kabulünün iki temel dayanağı bulunmaktadır. Bunlardan ilki "sanık Seyfettin Doğan'ın 28/05/2021 günü Develi Devlet Hastanesindeki görüntüdeki şahsın kendisi olduğunu, ayrıca "Dr. Erdal Kurt'u darp etmesini isteyen şahsın Akmeşe olduğunu" söyleyerek Akmeşe'yi fotoğrafından teşhis ettiği" iddia olunan tutanak ve müvekkilin "Akmeşe'nin 21/04/2021 ve 04/06/2021 tarihlerinde iki kez" Develi ilçesine gelmiş olması gösterilmektedir. 

İlk olarak, belirtmek gerekir ki; diğer sanık Seyfettin'in daha az ceza almaya yönelik olarak ve kendisini suçtan kurtarabilmek için, müvekkile yönelik atf-ı cürüm mahiyetindeki beyanının atılı suçun sübutu bakımından sağlam ve güvenilebilir bir delil olarak kabulü mümkün değildir. Bu yönüyle, başkaca maddi bulguyla desteklenmeksizin, sadece -gerçeğe aykırı beyanda bulunma hususunda menfaati bulunan- ve nihayet TCK m. 38/3 hükmünden yararlanmak için beyanda bulunduğu anlaşılan sanığın beyanının tek ve/veya belirleyici delil olarak kabul edilmesi adil yargılanma hakkının ve güvenilir delil hakkının ihlalidir. 

İkinci olarak; Kayseri 1. ACM tarafından, dosyada mevcut bulunan HTS kayıtlarından hareketle, müvekkilin iki farklı tarihte Develi ilçesine gelmiş olması, atılı suçun delili olarak kabul edilmiştir. Oysa, esas hakkındaki savunmamızda da belirttiğimiz üzere, dosyada mevcut bulunan HTS kayıtları (ve kayıtlara ilişkin BAZ istasyon sorguları) incelendiğinde, müvekkilin Develi ilçesine uğramadan, Develi- Kayseri yolunu takip ederek, Yahyalı'ya ve oradan da Niğde'ye seyir halinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır. 

Müvekkil, iş ve ailevi bir merasim (düğün) sebebiyle Develi güzergahından geçtiğini ve Ankara'ya olan seyahatinde de bu yolu kullandığını açıkça beyan etmiş ve HTS kaydında yer alan baz sorgusu da müvekkilin seyahat halinde (yol güzergahında) olduğu yönündeki beyanını doğrulamıştır. 

Şu halde, müvekkilin hayatın olağan akışına uygun savunması ve bu savunmayı doğrulayan HTS (baz sorgu) kayıtları bulunduğu halde, müvekkilin iki farklı tarihte Develi ilçesinden geçerek seyahat etmiş olması bu tarihlerde -DİĞER SANIKLARLA HERHANGİ BİR BAĞLANTISI TESPİT OLUNMAKSIZIN- ve diğer sanıklarla ne şekilde irtibat kurduğu veya bir araya geldiği hususunda somut bir delil ortaya konulmaksızın, atılı suçun delil olarak kabul edilmesi varsayıma dayanmaktadır. 

İlk derece mahkemesince, müvekkilin diğer sanıklar tarafından işlenen eyleme katıldığı hususunda kesin bir kanaate ulaşmaya elverişli ve yeterli maddi delil bulunmaksızın mahkumiyet kararı verildiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1. ACM'nin somut ve ikna edici, müvekkilin şahsi savunmasının aksini gösteren maddi delillere dayanmaksızın, varsayıma dayanarak diğer sanıklar Seyfettin ve Mehmet ile bir araya geldiğini kabul etmesi hukuka ve usule aykırıdır. 

  1. Müvekkil Hakkında Takdiri İndirim Uygulanmasına İlişkin Yasal Koşullar Oluştuğu Halde Takdiri İndirim Yapılmamıştır

Kayseri 1. ACM tarafından, müvekkil hakkında hükmolunan 3 yıl 12 hapis cezası bakımından "Fiilde ve failde sanık lehine takdiri indirim sebebi bulunmadığından TCK 62 maddesinin sanık lehine uygulanmasına takdiren yer olmadığına" karar verilmiştir.

TCK m. 62/2 hükmüne göre " Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir". 

İlk derece mahkemesince hangi sebeple müvekkil hakkında takdiri indirim yapılmadığı hususunda herhangi bir somut gerekçeye yer verilmediği için, takdiri indirim uygulanmasına ilişkin TCK m. 62 hükmünün kanun koyucunun amacı doğrultusunda uygulanıp uygulanmadığı hususunda tereddüt bulunmaktadır. 

Yargıtay'ın istikrarlı uygulamasına göre TCK m. 62 hükmü kapsamında takdiri indirim hususunda ilk derece mahkemesinin geniş bir takdir yetkisi bulunmakla birlikte, takdiri indirim uygulanmayan hallerde somut gerekçe gösterilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesinin gerekçesiz bir şekilde, takdiri indirim uygulamamasının hukuki ve meşru kabul edilmesi, keyfilik ile takdir yetkisi arasında ayrım yapılmasını imkansız kılar. 

Nitekim Yargıtay'a göre "…Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hakime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hakim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hakim; ‘failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkilerinin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır. Ancak hakimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tabi olacağında da kuşku bulunmamaktadır" [Yargıtay CGK 31/01/2012 tarih, E. 2011/4-277 ve K. 2012/4 sayılı kararı]. 

Açıklanan sebeplerle, hiçbir somut ve kanuni sebep gösterilmeksizin, müvekkil hakkında takdiri indirim uygulanmaması hukuka ve usule aykırıdır. 

III. NETİCE VE TALEP

Yukarıda açıklanan sebeplerle ve Dairenizce resen gözetilecek sebeplerle, müvekkil hakkında Kayseri 1. ACM tarafından tesis olunan 04.03.2022 tarih ve E. 2021/618, K. 2022/105 sayılı mahkumiyet kararının, maddi ceza hukuku ve usul hukuku yönünden hukuka aykırı olması (ve adil yargılanma hakkına ilişkin güvenceleri ihlal etmesi) nedeniyle CMK m. 280 hükmü kapsamında incelenerek;

- CMK m. 280/1-g hükmü kapsamında dava yeniden görülmek ve deliller yeniden takdir olunmak suretiyle mahkumiyet hükmü "kaldırılarak" müvekkilin "beraatine" karar verilmesini;

Saygılarımızla arz ve talep ederiz.18.03.2022.

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

Sanık Müdafileri

 

 

 

Ceza İstinaf Dilekçesi Örneği, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN