Asliye Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği

Asliye Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği

Asliye Hukuk Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği


 KAYSERİ 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO: 2022/*** E.

DAVACI: 

VEKİLLERİ: 

DAVALI:

VEKİLİ: AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

KONU: Cevap dilekçemizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Öncelikle belirtmek isteriz ki; müvekkilin davacıyla yaşadığı sorunlar sebebiyle müvekkil ile ailesinin arası açılmış ve müvekkilin konutuna ulaşan tebligattan müvekkilin yeni haberi olmuştur. Müvekkilin tebligattan geç haberi olması sebebiyle dilekçemizi iki haftalık kesin süre içerisinde sunmamız mümkün olamamıştır. 

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere; yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunamayan davalı, dava dilekçesindeki ileri sürülen tüm vakıaları inkar etmiş sayılır. Müvekkilimiz her ne kadar yasal süresi içerisinde davacı işveren yüzünden yaşadığı sıkıntılardan ötürü cevap dilekçesi sunamamış olsa dahi; kendisine kusur yüklenemeyeceğine dair delil bildirme hakkına sahiptir. Öte yandan cevap dilekçesi vermemiş olan davalı dava dosyasından anlaşılabilen itiraz sebeplerine ve bunları ispata yarayan delilleri de ileri sürebilecektir. Bununla birlikte, cevap dilekçesi vermemiş olan davalı ön inceleme aşamasından önce veya en geç ön inceleme aşamasında ıslah yoluyla cevap dilekçesi vermişse kendisine ıslah talebiyle birlikte mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde dayandığı delilleri sunabilmesi için ön inceleme aşamasında süre verilebilmelidir.

Uygulamada ise Yargıtay’ın bazı daireleri, 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun’un16 13 ve 14. maddeleriyle sırasıyla HMK m. 139 ve 140’da yapılan değişikliklerden önce, cevap dilekçesi vermeyen davalıya delillerini ileri sürebilmesi için süre verilebileceğini ifade etmektedir. Yargıtay dairelerinin de bu yönde kararlar verdiği görülmektedir. 

Örneğin: “… 6100 Sayılı HMK’nın sistematiği içinde; tahkikat aşamasına geçilmezden evvel tarafların uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân bulunmamaktadır.''

Nitekim Yargıtay daha önce vermiş olduğu bazı kararlarda cevap dilekçesi vermeyen davalının da sonradan delil ileri sürebileceğini kabul etmekteydi: “… Davaya süresi içinde cevap verilmemiş olması, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamının inkârı anlamına gelir (HMK m. 128). Bu böyle olmakla birlikte, süresi içinde davaya cevap vermemiş olmak, davalının savunmasını ispat etme ve davacının ileri sürdüğü vakıaları

çürütmeye yönelik delil gösterme hakkını ortadan kaldırmaz.''

Müvekkilin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını ve davacının açmış olduğu bu davanın esastan reddine karar verilmesini talep ederiz. Şöyle ki; 

Müvekkil, davacı **********Gıda ve Temizlik A.Ş adlı işyerinde 18.08.2019 tarihinde pazarlamacı olarak çalışmaya başlamıştır. Müvekkilin bahse konu işyerinde çalışması, kesintisiz olarak 18.08.2022 tarihine kadar devam etmiştir. Müvekkilin çalıştığı bu iş yerinin sahibi ************ ve eşi ************'dir. Yani davacı ****************, müvekkilin işverenidir.

Müvekkil, işe girdiği tarihten fesih tarihine kadar genel kabul görmüş yasal çalışma saatlerini gözetmeksizin çalışmıştır. Ancak buna rağmen hak etmiş olduğu işçilik alacakları kendisine ödenmemiştir. Müvekkilin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, UBGT alacağı bulunmakla birlikte, davacı tarafından müvekkile hiçbir alacağı ödenmemiştir. Müvekkile, çalıştığı süre boyunca hiçbir zaman yıllık izin hakkı dahi kullandırılmamış ve yine müvekkil haftalık 65 saat çalıştığı halde müvekkile fazla mesai ücreti de ödenmemiştir. Asgari ücrete zam gelmesine rağmen mevcut zam müvekkilin maaşına hiçbir şekilde yansıtılmamış müvekkilin maaşı sürekli olarak eksik yatırılmıştır. Aynı zamanda müvekkilin SGK primleri de eksik yatırılmıştır. Davacı, bununla kalmamış 18.08.2022 tarihinde haklı bir neden olmaksızın müvekkili işten çıkarmış ve müvekkile hırsızlık suçunu işlediği yönünde iftira atarak müvekkilin sigortasını düşürmüştür. Bu hususla ilgili müvekkil işçilik alacağı davası açmış olmakla birlikte; Kayseri 2. İş Mahkemesi 2022/*** E. Numaralı dosya kapsamında yargılama devam etmektedir. 

MÜVEKKİL, CEBİR TEHDİT BASKI ALTINDA HİLEYLE KANDIRILARAK BOŞ BİR KAĞIDA İMZA ATMIŞTIR. DAVAYA KONU BELGEDE YER ALAN MÜVEKKİLİN DAVACIYA BORÇLU OLDUĞUNA DAİR BEYANLAR SONRADAN EKLENMİŞTİR. 

Pandemi döneminde gelen yasaklardan dolayı işveren olan davacı ******** ve eşi ***************, müvekkile ''Maaş kesintisi olmaması için sigortanız eksik yatacaktır. Bir kağıt imzalaman gerekiyor, bunu muhasebeye vereceğiz, bunu muhasebe dolduracak'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkil, her ne kadar boş bir kağıda imza atmak istemese de cebir, tehdit ve baskı altında hileyle kandırılarak boş kağıda imza atmıştır. Müvekkilin imza attığı kağıtta hiçbir yazı yazmamaktadır. Müvekkil, yalnızca adını, soyadını yazmış ve imza atmıştır. Müvekkil, işçilik alacaklarını istediği zaman açığa atılan imza kötüye kullanılarak müvekkil aleyhine haksız icra takibi başlatılmıştır. Bu hususla ilgili davacı ******** ve *************** hakkında tarafımızca, Savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. 

İŞVEREN AÇIĞA ATILAN İMZAYI KÖTÜYE KULLANARAK MÜVEKKİLİN BORÇLU OLDUĞUNU İDDİA ETMEKTEDİR. İŞVERENİN AMACI HAKSIZ MENFAAT ELDE ETMEK VE HAKSIZ KAZANÇ SAĞLAMAKTIR. 

Müvekkil, haksız yere işten çıkarıldıktan sonra işverene, hakkı olan alacakları ödemelerini aksi taktirde işverene dava açacağını beyan etmiştir. Bunun üzerine işveren müvekkilin imzası bulunan boş senedi doldurarak, yani açığa atılan imzayı kötüye kullanarak davaya konu senedi kendi istediği şekilde doldurmuştur. Kısaca işveren, haksız menfaat elde etmek ve haksız kazanç sağlamak isteyen kötüniyetli biridir. 

Müvekkil imzasının kötüye kullanıldığını, kendisi hakkında davacı tarafından icra takibinin başlatılmasıyla öğrenmiştir. Müvekkil, Kayseri İcra Mahkemesi 2022/**** E. Numaralı dosya ile aleyhine başlatılan icra takibinde ödeme emrine itiraz etmiştir. Tarafımızca açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan suç duyurusunda bulunulmuş olup müvekkilin böyle bir borcu olmadığından menfi tespit davası da açılmıştır. 

DAVAYA KONU BELGEYE BAKILDIĞINDA MÜVEKKİLİN ADININ, SOYADININ VE İMZASININ YUKARIDA YAZAN YAZILAR İLE BENZERLİK GÖSTERMEDİĞİ ANLAŞILACAKTIR.

Müvekkil, yalnızca boş bir kağıda imza atmış olup, üst tarafta yer alan yazılar davacı Yeter Özdemir ve eşi Çetin Özdemir tarafından yalan beyanlarla doldurulmuştur. Zira yazı karakterinin farklı olduğu dışarıdan bakıldığı zaman dahi aşikar bir şekilde görülmektedir. Bilirkişi tarafından tespiti gerekmektedir. Keza belgenin en altında, yazı alanı darlığı bulunmaksızın rahatlıkla yazılmış olan müvekkilin ad, soyad imzası mevcut iken; hemen üstünde yazan ''okudum anladım kabul ediyorum'' kısmında bir sıkışıklık mevcut olduğu, yani üst kısımda yazılan yazıların sonradan belgeye eklendiği dışarıdan bakıldığında bile anlaşılmaktadır. En altta bulunan yazı karakteri ile üst tarafta sonradan doldurulmuş yazı karakteri açıkça farklıdır. Belgede bulunan yazıların kime ait olduğunun ve yazı tarihlerinin bilirkişi tarafından tespit edilmesini Sayın Mahkemenizden talep etmekteyiz. 

İŞVERENİN KENDİ PARASI BULUNMAMASINA RAĞMEN EŞİNİN BİRİKİMİNİ, İŞÇİSİNE BORÇ VERMESİ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR. HAYATIN OLAĞAN AKIŞINDA İŞÇİNİN HAYATI BOYUNCA ÇALIŞIP KAZANAMAYACAĞI PARAYI İŞVERENİN İŞÇİYE BORÇ OLARAK VERDİĞİ HUSUSU KABUL EDİLEMEZ. KABA TABİRLE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINDA KİMSE, BABASININ OĞLUNA BORÇ OLARAK VERMEYECEĞİ PARAYI ÜÇÜNCÜ BİR KİŞİYE VEREBİLECEĞİ İHTİMALİ KABUL EDİLEMEZ.

Dava dilekçesinde görüleceği üzere davacı; ''müvekkilin, davacının eşi Çetin **********'den para istediğini ve Çetin Ö***********r'in de müvekkile, kendi parasının bulunmadığını ancak eşinin bir miktar birikimi olduğunu ve onu verebileceğini söylediğini'' beyan etmiştir.

Hangi işveren, işçisi borç istediğinde kendi parası dahi bulunmamasına rağmen eşinin birikimlerini işçisine borç olarak verir sorusunun cevabını Sayın Mahkemenizin taktirine bırakıyoruz. Zira müvekkil, asgari ücretin altında çok cüzi bir miktarla çalışmaktadır. İşveren olan davacı, cüzi miktarla çalışan müvekkile 118 çeyrek altın ile 1950 $' yı on altı ay içerisinde ödemek şartıyla verdiğini iddia etmektedir. 

Ancak şu hususu özellikle belirtmek isteriz ki; davaya konu belgenin düzenlenme tarihi 2021 yılının Nisan ayıdır. 

2021 Nisan ayında net asgari ücret 2.825,90 TL olmakla birlikte; müvekkil 16 ay boyunca kesintisiz çalışırsa elde edeceği gelir yaklaşık olarak 46.000,00 TL olacaktır. 

2021 Nisan ayında bir adet çeyrek altın ise yaklaşık 776 TL olmakla birlikte dolar kurunun 8 TL civarlarında olduğunu göz önüne olursak; davacının, müvekkile borç olarak verdiği miktarın yaklaşık olarak 110.000,00 TL olduğuna söyleyebiliriz.

Sonuç olarak, davacının müvekkile 16 ay içerisinde ödenmesi şartıyla borç olarak verdiği miktar; müvekkilin bu süre zarfında elde edebileceği gelirden oldukça fazlasıdır. İşveren olan davacının, işçisine yani müvekkile, işçinin elde ettiği gelirin iki katından fazlasını borç olarak vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır. 

SAYIN MAHKEMENİZCE DE BİLİNDİĞİ ÜZERE BEYAZA İMZA GEÇERSİZDİR.

İşverenlerce ve işverenlerin kraldan çok kralcı yöneticileri tarafından, imzalı boş istifa dilekçesi veya ibraname, hatta miktar ve ödeme tarih kısmı boş bırakılmış senet alındığı günlük hayatta çokça kalşılaştığımız vakıalardandır. Uygulamada boş matbu ve imzalı ama tarihsiz istifa dilekçeleri ile matbu imzalı ama tarihsiz ibranamelere sık rastlandığı, çok sık olmasa da işçilerden yasal haklarına karşı kullanılmak üzere borç senedi imzalatıldığı da bir gerçektir.

Bütün bu "beyaza imza" olaylarında amaç, hak yemektir. İşverenlerin amacı işçinin İş Kanunu'ndan doğan ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin ücreti gibi yasal haklarından feragat etmesini sağlamaktır. Hatta daha da ilerisi, boş borç senedi kendisine karşı alacak tehdidinde bulunmak için imzalatılır.

Yargıtay'ın beyaza imza olayı ile ilgili bir kararından bahsetmek isteriz:

9. Hukuk Dairesi – 26.12.2013 – 2013/12038 E., 2013/35128 K.

“İşveren işçiye imzalattığı boş senedi doldurarak işleme koymuş ve icraya vermiş, işçi İş Mahkemesinde açtığı davada işverenin kendisinden teminat amaçlı aldığı beyaza imzalı senedi doldurarak icra takibi başlattığını iddia ederek bu senet dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti yönünde karar verilmesini talep etmiş, işveren ise işçinin beyanlarının haklı olmadığını ileri sürmüş, mahkeme davaya konu senedin borca karşılık alındığı gerekçesiyle işçinin talebini reddetmiş, işçinin temyiz yoluna (Yargıtay’a) başvurması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi davaya konu senedin teminat senedi olduğunu, yasal dayanağının olmadığını belirterek işçinin talebinin kabulü gerektiği yönünde karar vermiştir.''

İşçi bu belgeleri sırf işe girmek ve işten çıkarılmamak için sessiz kalıp imzalamaktadır, yani "gerçek iradesi" imza yönünde olmadığı halde sırf zorda kalmamak adına veya zorda kaldığı için imza atmaktadır. 

Müvekkil davaya konu olan bu belgeyi hem işten çıkarılma korkusu hem de işverenine olan güveni sebebiyle imzalamıştır. Ancak tekrar belirtmek isteriz ki; müvekkil boş bir kağıdı imzalamıştır. Davaya konu belgedeki müvekkilin adı ve imzası dışındaki yazılar davacı işveren tarafından, müvekkilin haberi olmaksızın, açığa atılan imza kötüye kullanılarak sonradan doldurulmuştur. 20.01.2023

DAVALI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN