Asliye Hukuk Mahkemesi Cevaba Cevap Dilekçesi

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevaba Cevap Dilekçesi

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevaba Cevap Dilekçesi


ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevaba Cevap Dilekçesi

..................... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

Dosya No:

DAVACI :

VEKİLİ : Av. Gizem Gül Uzun 

DAVALI :

KONU : Cevaba cevap dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:


1. Davalı tarafın dilekçesinin ekinde sunduğu belgelerden anlaşıldığı üzere, davalı, uyuşmazlık konusu olmayan ve dava öncesinde ödenen .......... TL’nin tazminat tutarını özetle; maluliyet oranı .... ve tazminat tutarı .......TL ve bunun ...’u ...... TL olarak hesaplamıştır.


Yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde görüleceği üzere, davalı tarafından yapılan hesaplama hatalı olup, bu hatalı hesaplamaya dayalı olarak ödenen tazminat tutarı da hatalıdır.

 
Zira;
a) ............................Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık kurulu raporuna göre, müvekkilimin bedensel işgücü kaybı ....’dir.

 
b) Davalı tarafından yapılan hatalı işgücü kaybı hesabına .... göre dahi, eksik bir ödeme yapılmıştır. Zira, müvekkilimin eğitim fakültesi (Erzincan Binali YILDIRIM Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü) öğrencisi olması ve gelecekte kamu ve/veya özel sektörde öğretmen olarak istihdam olacağı nazara alınmaksızın tazminat hesabı belirlenmiştir. Oysa, Yargıtay'ın istikrarlı uygulamasına göre, müvekkilimin bu durumunun (öğrenim gördüğü bölümü, gelecekte istihdam edileceği meslek vs.) da tazminat hesabında dikkate alınması gerekmekteydi.

 
c)Bundan da sarfı nazar edecek olsak dahi, yani tazminat ... bedensel iş gücü kaybı ve asgari ücret üzerinden hesaplanacak olsa dahi, .... yılı için yapılacak bir hesaplamada, ........ TL’yi aşan bir tazminatın ve ....’u alındığında ......... TL’yi aşan bir ödemenin yapılması gerekirdi.

2. Davalı dilekçesinde “sigortalı aracın kusuru bulunmadığını” iddia etmiştir. Ancak davalı şirketçe tazminat hesabı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu nazara alınarak yapılmıştır. Nitekim kaza raporunda da araç sürücüsünün kusuru %100 olarak belirtilmiştir. Hiçbir dayanak göstermeden, tek taraflı bir trafik kazasında, araç sürücüsünün kusursuz olduğunu iddia etmek mümkün olmadığı gibi anlaşılır da değildir.

3.SGK tarafından ödenen tedavi giderlerine ilişkin bir talebimiz bulunmamaktadır. Talebimiz SGK tarafından ödenmeyen ve ileride doğma ihtimali olan tedavi giderleridir. Bu husus da bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacaktır.

4.Sigorta limitlerinin üzerinde bir tazminat talebimiz de yoktur. Talebimiz usulüne ve hakkaniyete uygun bir bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacak tazminattır. Ancak bu tutar 410.000 TL’yi aşarsa aşan kısım talep haricidir.

5. Müvekkilim araç sürücüsünün kızıdır. Bu sebeple hatır taşıması somut olayda söz konusu değildir . Davalı bu hususu bizim ileri sürmemizi istemiştir. Ancak bu husus zaten dava dilekçesinde ileri sürülmüştür. Ayrıca davalı şirketin de bilgisi dahilinde olan bir bilgidir.

 
Bir kimsenin, eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri gibi yakınlarını, sahibi veya sürücüsü olduğu araçta taşıması, 2918 sayılı KTK’nun 87. maddesinde tanımlanan hatır taşıması olmadığı gibi, Kanun’un 92/b maddesi gereği yakınlara yapılacak sigorta ödemelerinde indirim söz konusu değildir. Bu konuda, yani aile bireylerinin taşınması konusunda, Yargıtay görüşü, bu tür taşımaların “hatır taşıması” sayılamayacağı yönünde olup, aşağıdaki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararında da bu husus vurgulanmıştır.

 
“Trafik kazasında araç sürücüsünün annesi hayatını kaybetmiş, kardeşi yaralanmıştır. Kazada hayatını kaybeden anne ve kardeşin taşınması aile bireyleri olmaları nedeniyle ücretli taşınması durumuna göre taşınanın değil taşıyanın menfaatinedir. Bu gibi durumlarda hatır taşımasından söz edilemez. Taşımanın hatır taşıması olduğunun kabulü ile indirim yapılmak suretiyle tazminata hükmedilmesi hukuka aykırıdır (17.HD.17.05.2012, E.2011/7422 K.2012/6339).
Dava konusu olayda da sigortalı araç sürücüsü müvekkilimin babası olduğundan hatır taşımacılığı hükümleri uygulanamaz.

NETİCE-İ TALEP :


1. Müvekkilim için belirlenecek maddi tazminat tutarlarının (sigorta limiti sınırını (410.000 TL) aşmamak üzere ve davalı sigorta şirketinin ödediği tutar mahsup edildikten ve ilgili tutara ilişkin peşin harç yatırıldıktan sonra) davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini;


2. Müvekkilim için, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ile (..... TL) ile gelecekte ortaya çıkacak tedavi giderlerinin (sigorta limiti sınırını aşmamak üzere, peşin harcı yatırıldıktan sonra) davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini;


3.Yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davalı şirket üzerine bırakılmasını vekaleten arz ve talep ederiz. TARİH

Av. Gizem Gül Uzun 

Asliye Hukuk Mahkemesi Cevaba Cevap Dilekçesi örneği, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından sunulmuştur.

 

asliye hukuk mahkemesi cevap dilekçesi

asliye hukuk cevap dilekçesi örneği

asliye hukuk dava dilekçesi örneği

asliye hukuk davaya cevap dilekçesi

 

Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevleri Nelerdir?

Asliye hukuk mahkemesi, kanun başka bir mahkemeyi özellikle görevlendirmediği müddetçe dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın aşağıdaki iki kategori içinde yer alan her türlü davaya bakmakla görevlidir (HMK m.2):

 

Malvarlığı haklarına ilişkin davalar,

 

Şahıs varlığına ilişkin davalar.

 

Yukarıda açıkladığımız üzere, genel görevli mahkemeler Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk mahkemeleridir. Sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu davalar kanunda özel olarak sayılmış ve görevinin sınırları çizilmiştir. Sulh hukuk mahkemesinin görevi dışında kalan tüm davalara da asliye hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir.

 

Özellikle belirtelim ki; asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, yeni HMK’ya göre iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisi haline getirildiğinden asliye ticaret mahkemeleri de genel mahkeme olmaktan çıkmış ve özel mahkeme haline gelmiştir.

 

Aralarındaki bağlantı nedeniyle birlikte açılan davalarda bir kısım dava arkadaşları veya talepler yönünden özel mahkeme, bir kısmı yönünden de genel mahkeme görevli ise davaya bakmaya tümüyle özel mahkeme görevlidir. Davanın diğerine tabaen tümüyle özel mahkemede görüleceği ilkesi, yargısal uygulamalarda kararlılıkla kabul edilip sürdürülmektedir. (Yargıtay HGK –K.2015/1232). Örneğin, trafik kazası nedeniyle sigorta şirketine karşı açılacak dava asliye ticaret mahkemesinde, araç sürücüsüne karşı açılacak dava asliye hukuk mahkemesinde açılabilir. Ancak, her iki davanın neticesi birbirini etkiler mahiyette olduğu için, her iki davada özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesinde birlikte açılmalıdır.

 

Asliye Hukuk Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Asliye hukuk mahkemesinin görevine giren bazı davalar şunlardır:

 

Tapu iptal ve tescil davası,

El atmanın önlenmesi davası,

Geçit hakkı davası,

Üst hakkı davası,

Haksız işgal tazminatı veya ecrimisil davası,

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası,

Şufa (önalım) davası,

Zilyetliğin tespiti ve korunmasına ilişkin davalar,

Menfi tespit ve istirdat davası,

Alacak davası,

Tapuya şerh verilmesi veya şerhin kaldırılması davası,

Maddi manevi tazminat davası,

Mirastan mal kaçırma davası,

Soy bağının düzeltilmesi ve babalık davası

İtirazın iptali davası

Kamulaştırmasız el atma davası,

Kamulaştırma nedeniyle tescil ve bedel davası,

Ad ve soyad değişikliği ile nüfus kaydının düzeltilmesine dair diğer her türlü dava,

Mirasta tenkis davası,

Vasiyetnamenin iptali davası,

Miras sözleşmesinin iptali,

Mirasçılıktan çıkarma veya çıkarmanın iptali davası,

Mirasçılık belgesinin iptali davası,

Mirasta istihkak davası

Derneğin feshi veya genel kurulun iptali davası,

Vakıflarla ilgili davalar.

Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevi Yargıtay Kararları

İdarenin Haksız Tahsil Ettiği Paranın İstirdatı Davasına Bakma Görevi

 

Asliye Hukuk Mahkemesinde Yetki

Hangi yerdeki görevli mahkemenin davaya bakacağı yetki kurallarına göre belirlenir. Görevli mahkemeyi asliye hukuk mahkemesi olarak belirledikten sonra hangi yerdeki asliye hukuk mahkemesinin yetkili olduğunu belirlemek gerekir.

 

Yetki dava şartıdır, yetki kurallarına uymak gerekir. Davacı dilediği yerdeki asliye hukuk mahkemesinde davasını açamaz. Yetkiyi mahkeme her aşamada kendiliğinden araştırır.

 

Genel Yetkili Mahkeme: Davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

 

Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.

Özel Yetkili Mahkeme: Davacıya seçim hakkı tanıyan bir özel yetki kuralıdır. Davacı davasını genel yetkili asliye hukuk mahkemesinde açabileceği gibi, özel yetkili asliye hukuk mahkemesinde de açabilir.

 

Memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir.

Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.

Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.

Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.

Kesin Yetkili Mahkeme: Kanunda kesin yetkili olarak belirtilen hallerde, o yerdeki mahkeme dışında hiçbir yerde dava açılamayacaktır. Aksi halde yetkisiz mahkeme yetkisizlik kararı verecektir.

 

Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

 

Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevleri

Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması da bir dava şartıdır. 6100 sayılı HMK 2. madde uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.

 

Genel görevli mahkemelerden sulh hukuk mahkemesinin görevleri kanunda sınırlı olarak sayılmış, bunların dışında kalan özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işlerde asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Bazen davaların aralarında bağlantı bulunması nedeniyle birlikte açılması gerekir. Bu davalarda bir kısım dava arkadaşları veya talepler yönünden özel mahkeme, bir kısmı yönünden de genel mahkeme görevli ise tüm davaya bakmakta özel mahkeme görevlidir.

 

Özel mahkemelerin kurulamadığı yargı çevrelerinde (adliyelerde) genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi, özel mahkemenin sıfatıyla yargılama yapacaktır. Asliye hukuk mahkemesi özel mahkeme sıfatıyla yargılama yaparken, bunu kararında belirtecek ve o mahkemenin tabi olduğu usule göre yargılama yapacaktır.

 

Asliye Hukuk Mahkemesinde Görülen Davalar

Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına giren davalardan bazıları şunlardır;

 

Alacak Davası

El Atmanın Önlenmesi Davası

İtirazın İptali Davası

Menfi Tespit Davası

Önalım (Şufa) Davası

Maddi Tazminat Davası

Manevi Tazminat Davası

Ecrimisil Davası

Mirastan Mal Kaçırma Davası

Miras Sözleşmesinin İptali Davası

Mirasçılıktan Çıkarma Davası

Vasiyetnamenin İptali Davası

Tapu Tescil Ve İptal Davası

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası

Mirasta Tenkis Davası

İstirdat Davası

Geçit Hakkı Davası

Kamulaştırmasız El Atma Davası

Derneğin Feshi Davası

Ad ve Soyadı Değişikliğine İlişkin Davalar

Kamulaştırmaya İlişkin Tescil Davası

Kamulaştırmaya Dayalı Bedel Davası

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN