Yemek yapmayan, erkeklere masaja giden, eve geç gelen kadının kusurluluğu

Yemek yapmayan, erkeklere masaja giden, eve geç gelen kadının kusurluluğu

Yemek yapmayan, erkeklere masaja giden, eve geç gelen kadının kusurluluğu


yemek yapmayan, erkeklere masaja giden, eve geç gelen kadının kusurluluğuYemek yapmayan, erkeklere masaja giden, eve geç gelen kadının kusurluluğu

Yemek yapmayan, erkeklere masaja giden, eve geç gelen kadının kusurluluğu
Yargıtay
T.C. Yargıtay 2. HD 
Esas: 2019/6966 
Karar: 2020/778 
K.T.: 05/02/2020

Özet: Kadının yemek yapmadığı, takma isimle kart bastırıp erkeklere masaj yapmaya gittiği, eve geç saatlerde geldiği, “başın kel, arkadaşlarım boşanırsan daha iyisini bulursun dediler” demek sureti ile hakaret ettiği, üçüncü kişilerin yanında eşinin cinsel yönden yetersiz olduğunu söyleyerek eşini küçük düşürdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. madddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının, ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, davalı erkeğin davacı kadını Türk gelenek ve adetlerini bilmemesi nedeniyle aşşağıladığı, vatandaşlık ve çalışma izni alabilmesi konusunda gerekli desteği sağlamadığı, işlemleri tamamlamadığı, şiddet uyguladığı, tarafların evliliğin temelinden sarsılmasında kusurlu oldukları, ancak davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu belirtilerek, davanın kabulüne tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. madddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velayetinin davalı bayaya verilmesine, davacı kadın lehine 600 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 3.000 TL maddi, 3.000 TL manevi tazminat verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden istinaf edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince, davalı erkeğe kusur olarak yüklenen davacının vatandaşlık ve çalışma izni alabilmesi konusunda davalıya gerekli desteği sağlamama ve buna ilişkin işlemleri tamamlamama kusurlarının ispatlanamadığı, ancak ilk derece mahkemesince davalıya kusur olarak yüklenen şiddet ve aşağılayıcı tavırlarda bulunduğu vakıalarının sabit olduğu, davacı kadının da yemek yapmadığı, takma isimle kart bastırıp erkeklere masaj yapmaya gittiği, eve geç saatlerde geldiği, “başın kel, arkadaşlarım boşanırsan daha iyisini bulursun dediler” demek sureti ile hakaret ettiği, neticeten tespit edilen kusurlu davranışlara göre, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, meydana gelen geçimsizlikte davacı kadının hafif davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş, davalı erkeğin tazminat ve nafakalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı kadının üçüncü kişilerin yanında eşinin cinsel yönden yetersiz olduğunu söyleyerek eşini küçük düşürdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. (TMK m. 175) Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

4-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı kadın ağır kusurludur, ağır kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/l-2 maddesi oluşmamıştır. O halde davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

5-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak davalı erkek yararına uygun miktarda manevi (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliği ile karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN