Yaşı Küçük Mağdurun Babasını Şikayetten Vazgeçmesi İçin Annesinin Muvafakatinin Gerekmesi

Yaşı Küçük Mağdurun Babasını Şikayetten Vazgeçmesi İçin Annesinin Muvafakatinin Gerekmesi

Yaşı Küçük Mağdurun Babasını Şikayetten Vazgeçmesi İçin Annesinin Muvafakatinin Gerekmesi


yaşı küçük mağdurun babasını şikayetten vazgeçmesi için annesinin muvafakatinin gerekmesiYaşı Küçük Mağdurun Babasını Şikayetten Vazgeçmesi İçin Annesinin Muvafakatinin Gerekmesi

Yaşı Küçük Mağdurun Babasını Şikayetten Vazgeçmesi İçin Annesinin Muvafakatinin Gerekmesi

Yargıtay
T.C. Yargıtay 12. CD
Esas: 
2016/7309
Karar: 
2016/12920
K.T.: 
23/11/2016

Özet: Yaşı küçük mağdurun Türk Medeni Kanununun 335/1. maddesi gereğince anne ve babasının ortak velayeti altında olduğundan babasının şikayetten vazgeçmesine, annesinin muvafakat etmesi gerekir.


Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Taksirle yaralama

Hüküm : TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca Düşme, temyiz talebinin reddine dair ek karar

Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesine ilişkin hüküm ile temyiz talebinin reddine dair karar, mağdur vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 336. maddesi gereğince, velayet hakkının tek başına kullanamayacağı ve aynı Kanunun 342. maddesi gereğince, anne ve babanın, çocuklarını, birlikte temsile yetkili olup, temsil yetkisini beraber kullanabileceklerinden, suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük olan 30.01.2005 doğumlu mağdurun babası …’in 11.11.2015 tarihli oturumda sanıktan şikayetçi olmadığını ve davaya katılmak istemediğini ifade etmiş ise de, diğer kanuni temsilci anne …’in aşamalarda beyanının alınmadığı ve adına duruşma gününü bildirir davetiye çıkartılmadığı, mağdura CMK’nın 234/2. maddesi gereğince yerel mahkemece barodan atanan vekilin de duruşmada sanığın cezalandırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, mağdurun CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilip, yerel mahkemece barodan atanan vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan mağdurun CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmalarına karar verilerek yapılan incelemede:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; mağdur vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Yaşı küçük mağdur …’in Türk Medeni Kanununun 335/1. maddesi gereğince anne ve babasının ortak velayeti altında olduğundan babası …’in şikayetten vazgeçmeye, annesi …’in muvafakat etmesi gerektiğinden bu hususun yerine getirilmeden yaşı küçük mağdurun babasının şikayetten vazgeçmesi nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, mağdur vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.11.2016 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Mağdurun vekili …’in 11.11.2015’de duruşmada şikayetinden vazgeçmesi karşısında aralarında menfaat çatışması da bulunmayan mağdura sonradan Baroca atanan vekilin beyanına üstünlük verilmesini gerektiren bir husus bulunmadığından temyiz hakkı da yoktur. Temyiz talebinin reddi gerekir. Bozma nedeni gösterilen husus da yerinde değildir. Mağdur anne olayı hiç takip etmemiş, iddianamede müşteki olarak gösterilmemiş, hiç ifadesi alınmamış, yargılanmayı sadece baba takip etmiş o da usulüne uygun dinlenmiş ve şikayetçi olmamış, duruşmada katılma isteği olmadığını da belirtmiş sonradan mağdura vekil atanmıştır.

Her iki hususta ayrıntıları CGK’nın 01.07.2006 gün 9-191-183 Sayılı kararında belirtildiği üzere; Baroca atanan avukatın babanın beyanını bertaraf edecek şekilde temyiz hakkı yoktur. Babanın vazgeçmesi yeterlidir. Annenin dinlenmesi gerekmez. Yasa metinleri şekil yönünden değil ruha göre yorumlanmalıdır. Düşmüş olan davanın zorlama yolu ile 2 yıl sonra diriltilmeye çalışılması Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi şüpheliyi en az 2 yıl daha dava tehdidi altında tutmaktadır. Yargılama sistemimizde bu gibi durumlara cevaz yoktur. Bu nedenle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşlerine katılmıyorum.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN