YARGILAMANIN YENİLENMESİ

YARGILAMANIN YENİLENMESİ

YARGILAMANIN YENİLENMESİ


YARGILAMANIN YENİLENMESİ: HUKUKİ NİTELİĞİ, KOŞULLARI VE UYGULAMA SORUNLARI

YARGILAMANIN YENİLENMESİ

Giriş

Hukuk düzeninin temel amacı, adaletin somut olaylar üzerinde gerçekleştirilmesidir. Ancak, her yargılamada maddi gerçeğe tam olarak ulaşmak her zaman mümkün olmayabilir. İnsan unsurunun yer aldığı yargılama sürecinde hata payı kaçınılmazdır. Bu nedenle, kesinleşmiş bir hükmün dahi olağanüstü yollardan denetlenebilmesine olanak tanıyan kurumlar öngörülmüştür. Bu bağlamda yargılamanın yenilenmesi, kesin hüküm güvencesine istisna teşkil eden, ancak adaletin tecellisi bakımından vazgeçilmez bir hukuki mekanizmadır.


1. Yargılamanın Yenilenmesinin Hukuki Niteliği

Yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yollarından biri olup, kesinleşmiş bir hükmün belirli nedenlerle yeniden incelenmesini sağlayan istisnai bir kurumdur. Olağan kanun yollarından farklı olarak, amaç hukuki denetim değil, yeni ortaya çıkan olgular veya önceden bilinemeyen durumlar ışığında maddi gerçeğin yeniden değerlendirilmesidir.

Bu yönüyle yargılamanın yenilenmesi, kesin hüküm ilkesinin sınırlarını zorlayan, ancak hukuk güvenliği ile adalet arasındaki dengeyi sağlamaya çalışan bir yoldur.


2. Yargılamanın Yenilenmesi Nedenleri

Türk hukukunda, yargılamanın yenilenmesi nedenleri HMK m. 375 ve CMK m. 311 hükümlerinde düzenlenmiştir. Bu nedenler genel olarak şu başlıklar altında toplanabilir:

  1. Gerçeğe aykırı beyan veya belge kullanılması,

  2. Hakimin tarafsızlığını zedeleyen davranışları veya yasaklılık/çekinme sebeplerinin varlığı,

  3. Yeni delil veya olayların ortaya çıkması,

  4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) veya Anayasa Mahkemesi kararlarıyla hükmün hak ihlali oluşturduğunun saptanması,

  5. Hile, sahtecilik veya yargılamayı etkileyen başka suçların işlenmesi.

Bu nedenlerin ortak noktası, yargılama sırasında mahkemenin kararını etkileyebilecek nitelikte olmalarıdır. Dolayısıyla, sırf tarafların memnuniyetsizliği veya önceki delillerin yeniden değerlendirilmesi talebiyle bu yola başvurulamaz.


3. Yargılamanın Yenilenmesi Süreci

Yargılamanın yenilenmesi talebi, kararı veren mahkemeye yapılır. Mahkeme, önce usulden inceleme yaparak nedenlerin yasal koşullara uygun olup olmadığını değerlendirir. Uygun bulunursa, yenileme talebi kabul edilerek esasa ilişkin yeniden yargılama süreci başlatılır.

Bu aşamada, önceki hüküm ortadan kalkmaz; ancak yeni deliller ışığında yeniden değerlendirme yapılır. Yenilenen yargılama sonunda önceki karar ya aynen korunur, ya da tamamen veya kısmen kaldırılır.


4. Kesin Hüküm ve Adalet Arasındaki Denge

Yargılamanın yenilenmesi, bir yönüyle kesin hüküm ilkesine müdahale niteliği taşır. Kesin hüküm, hukuk güvenliğini ve yargı kararlarının istikrarını korur. Ancak, adalet duygusunu zedeleyen açık hataların devam etmesi de hukuk düzeni açısından kabul edilemez. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi istisnai bir denge aracıdır:

  • Çok sık başvurulması, hukuk güvenliğini zedeler;

  • Aşırı kısıtlanması ise adaletin gerçekleşmesini engeller.

Bu dengeyi koruyabilmek için, mahkemelerin hem başvuru nedenlerini titizlikle değerlendirmesi hem de sürecin kötüye kullanılmasını önlemesi gerekir.


5. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Yargılamanın yenilenmesi uygulamasında en sık karşılaşılan sorunlar şunlardır:

  • Yeni delil kavramının sınırlarının belirsizliği,

  • Yenileme nedenlerinin katı yorumlanması,

  • Yeniden yargılama süresinin uzunluğu,

  • AİHM kararlarının iç hukukta uygulanmasında görülen uyum sorunları.

Bu sorunlar, hem bireysel adaletin sağlanmasını geciktirmekte hem de mahkemelerin iş yükünü artırmaktadır. Dolayısıyla, mevzuatın sadeleştirilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması önem arz eder.


Sonuç

Yargılamanın yenilenmesi kurumu, hukuk sisteminin öz denetim mekanizması olarak adaletin sağlanmasında önemli bir işlev görür. Her ne kadar kesin hüküm ilkesine bir istisna teşkil etse de, maddi gerçeğe ulaşma ve hak ihlallerini giderme amacıyla varlığı zorunludur. Uygulamada bu kurumun etkinliği, hem mahkemelerin ölçülü yaklaşımına hem de tarafların iyi niyetli kullanımına bağlıdır.

 

Sonuç olarak, yargılamanın yenilenmesi; geçmişte yapılan hataların düzeltilmesini sağlayarak hukukun canlılığını ve adaletin sürekliliğini teminat altına alan en önemli hukuki güvencelerden biridir.

 

 

 

Yargılamanın Yenilenmesi Yargıtay Kararları


AİHM Kararı ile Yargılamanın Yenilenmesi Şartları

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesinin 1. fıkrasının “f” bendine dayanılarak, kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir davanın, hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülebilmesi için;

1-) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verilmiş olması,

2-) Hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması,

3-) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istemde bulunulmuş olması,

4-) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının 04.02.2003 tarihi itibariyle kesinleşmiş veya 04.02.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru üzerine verilmiş olması, gerekmektedir.

Somut olaya bakıldığında;

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının 24.12.2003 tarihli başvuru üzerine verildiği, hükümlü hakkında kesinleşen mahkumiyet hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin 6. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrası ile birlikte 6. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrasının c ) bendinin ihlâli suretiyle verildiği ve hükmün bu aykırılığa dayandığının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olduğu, kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde yargılamanın yenilenmesi isteminin yapıldığı, dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi için kanunun aradığı koşulların gerçekleşmiş olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2016/373)

Yeniden Yargılama için Yeni Delil ve Olay Şartı

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 gün ve 2012/3-909, 2014/121 sayılı kararında da belirtildiği üzere, delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “yeni” olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır.

Kimliğini kaybettiğini, daha önce de yargılandığını ve suçu V.Ö. isimli kişinin işlediğinin ortaya çıkması ile Şereflikoçhisar Asliye Ceza Mahkemesi’nce beraatine karar verildiğini belirterek yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan hükümlü Şereflikoçhisar Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığını ilk kez ileri sürdüğü ve suç tarihinde Ankara’da olduğunu bilen tanıklar bulunduğuna ilişkin beyanı da mahkemece değerlendirilmemiş olduğu halde yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün kanun yararına bozma yoluyla bozulmasını gerektirmiştir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2015/22775).

Müştekinin İfadesini Değiştirmesi ve Yeniden Yargılanma

Adı geçen sanığın müştekinin eşinin akrabası olduğu ve zaman zaman gelip gittiği, müştekinin evinde bulunan bilgisayarı ve kuru sıkı tabancayı izinsiz alıp götürdüğü gerekçesi ile hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmakla, sanığın mahkeme huzurundaki savunmasında, müşteki ve eşinin bilgisayarı kendisine tamir ettirmesi için verdiklerini, tabancanın ise bilgisayar çantası içinde unutulmuş olduğunu beyan ettiği, ancak mahkemece bu savunmaya itibar edilmeyerek mahkumiyet hükmü kurulduğu ve kararın Yargıtay’ca onandığı, müteakiben hükmün infazına başlandıktan sonra müştekinin sanığın savunmasını doğrular nitelikte 09.01.2015 tarihli bir dilekçe verdiği ve eşinin bilgisayarı kendisinden habersiz sanığa tamir için vermesine kızarak polise hırsızlık ihbarı yaptığını, sanığın hırsızlık yapmadığını, bilgisayarı sanığa eşinin teslim ettiğini beyan ettiği ve sanığın da bu beyana dayanarak yargılamanın yenilenmesi talep ettiği anlaşıldığından, müştekinin yeni beyanları doğrultusunda yargılamanın yenilenmesi nedenlerini düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın 311. maddesi kapsamında yapılacak yeni değerlendirme sonucunda ortaya çıkacak delillerin sanık lehine kabule değer olabileceği gözetilerek yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi sebebiyle, kararın kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2015/18472).

Sanığa Ait Eski Doktor Raporu Yargılamanın Yenilenmesi Nedenidir

Sanık müdafiinin 13.03.2015 havale tarihli yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesi ekinde sanık lehine “yeni delil” olarak mahkemeye ibraz ettiği … Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden verilen 09.01.2015 tarihli, 2014/41496 Sayılı yazıya göre sanığın 2002 yılından itibaren çeşitli tarihlerde ve suç tarihi olan 19.12.2005 tarihinden kısa bir süre önce 06.08.2005-22.08.2005 tarihleri arasında yatılı tedavi gördüğünün bildirildiği cihetle, sanığın suç tarihi itibari ile akıl sağlığının yerinde olmadığı ve cezai ehliyetinin bulunmadığı iddialarına dayanan yargılamanın yenilenmesi talebinin, CMK’nın 311. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde yer alan “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” şeklindeki düzenleme kapsamında yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabule değer olduğu, ayrıca sanık müdafii tarafından kanun yararına bozma talepli dilekçe ekinde ibraz edilen aynı hastanenin 26.11.2014 tarihli ve 8215 Sayılı raporunda sanık hakkındaki başka bir dosya olan Gaziosmanpaşa 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/17 esas sayılı dosyası kapsamında sanığın 06.08.2005 tarihi itibari ile cezai sorumluluğu olmadığının bildirildiği anlaşıldığından, yargılamanın yenilenmesi talebinin “cezaların infaz edilmiş olduğu” gerekçesi ile reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2017/1827).

Eksik İnceleme ve Araştırma Yapılması Sebebiyle Yargılamanın Yenilenmesi

Hükümlünün boşandığı eski eşi K.’a ait 18.02.2015 tarihli dilekçe içeriğine göre, sanığın işlediği sabit kabul edilen suça konu eylemleri K.’ın gerçekleştirdiği, sanığın üzerine atılı suçu işlemediği ve ilgisinin olmadığı, katılan vekilinin sunduğu 05.12.2010 tarihli dilekçe içeriğine göre ise, söz konusu zararın sanık tarafından tazmin edildiğinin beyan edilmesi karşısında bu hususun sanığın iyi niyeti olarak yorumlanması gerektiği, keza mahkemesince hükümlünün boşandığı eşi K.’ın çağrılarak ifadesi alınmadığı gibi, imza ve yazı örnekleri de alınmayarak bilirkişi incelemesi yaptırılmaması neticesinde eksik inceleme sonucunda hükümlü hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosya arasında bulunan mevcut bilirkişi raporuna göre yazıların sanığa ait olduğu, imzanın aynı kalemle atıldığı belirtilmesine rağmen, imzanın sanığa ait olmadığının tespit edilmesi karşısında, kovuşturma aşamasında dinlenilen tanık beyanları da dikkate alınarak şüphenin, ortadan kaldırılmasına yönelik suça konu malların teslim edildiği adresin kime ait olduğunun da araştırılmasının gerekmesi karşısında, ortaya konulan delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311/1-e maddesi “yargılamanın yenilenmesi” hükümleri gereğince yeni delil niteliğinde bulunduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozma yoluyla bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi - Karar: 2015/28971).

Müştekinin Zararının Tespitiyle Tazmininin Sağlanması için Yargılamanın Yenilenmesi

Cizre Asliye Ceza Mahkemesince Yargıtay’ın onama ilâmını müteakip, sanıklara kurum zararının tespiti ve tazmini hususunda ihtarat yapılmamış olması, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilmiş ise de, bu hususun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311/1-e, maddesi anlamında yeni olay veya yeni delil olarak değerlendirilemeyeceği ileri sürülerek yargılamanın yenilenmesi isteminin reddedilmesi usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 7. Ceza Dairesi - Karar: 2014/3166).

Yargılamanın Yenilenmesi Kararı Şartları ve Yeni Tanıkların Mahiyeti

5271 sayılı CMK’nın “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311. maddesinin (e) bendinde; “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı 11.03.2014 tarih ve 2012/3-909 esas ve 2014/121 karar sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.

Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılıcak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.” görüşlerine yer verilmiştir.

Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasayolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda, yargılamanın yenilenmesi istemi yeni tanıkların ortaya çıktığına ilişkindir. Ancak sunulan bu gerekçe, yerel mahkeme tarafından CMK’nın 311. maddesinde düzenlenen koşulları taşımadığı gerekçesiyle reddedilmiş, bu karara yapılan itirazda Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yerinde görülmemiştir.

Yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde, sanığın cep telefonundan mağdur E.. K..’ın cep telefonuna gönderilen tehdit içeren mesajın sanık tarafından gönderilmediği, suça konu mesajın mağdur tarafından sanığa ait telefon alınarak kendisine gönderilmek suretiyle komplo kurulduğu ve bu hususa isimleri bildirilen iki kişinin tanık olduğu ileri sürülmüştür.

Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için yargılama sürecindeki ifadelerin irdelenmesi gerekmektedir. İlk olarak, yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde yer verilen komplo iddiasının yargılama sürecinde dile getirilmediği, isimleri bildirilen iki tanığın mahkumiyet kararından önce hiçbir ifadede yer almadıkları, ancak mahkumiyet kararının Yargıtay tarafından onanmasından sonra savunmanın argümanlarının değişerek komplo iddiasının ortaya konulduğu görülmektedir. İkinci olarak, kolluk tarafından düzenlenen 20.02.2007 tarihli tutanakta, mağdur Erdal’ın cep telefonunda sanığın kullandığı numaradan gönderilen tehdit mesajının görülerek kayıt altına alındığı, bu olayla ilgili 21.02.2007 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında müdafii eşliğinde ifadesi alınan sanığın, suça konu mesajı sinirlendiği için yazmış olabileceğini, siniri geçince mağduru arayarak özür dilediğini beyan ettiği, yargılama safhasında verdiği 24.07.2007 tarihli ifadesinde ise, mağdur Erdal’a “ikimiz de öğrenciyiz, böyle şeylerle uğraşmayalım, başımız derde girer, konuşup anlaşalım” tarzında mesaj gönderdiğini, ancak iddianamede geçen tehdit mesajını göndermediğini, müştekinin bu mesajı kendisinin oluşturmuş olabileceğini iddia ettiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, mağdurun kendi cep telefonunda sanıktan gelmiş gibi bir mesaj oluşturmasının teknik olarak mümkün olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararındaki açıklamalar, soruşturma ve kovuşturma sürecindeki ifadeler ile dilekçelerdeki anlatımlara göre, yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde ileri sürülen yeni tanıklar iddiasının, yerel mahkemece ve bu kararı denetleyen Ağır Ceza Mahkemesince, yargılamanın yenilenmesini gerektirecek nitelik ve ciddiyette görülmemesinde, hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2015/32286).

Yeni Bilirkişi veya Doktor Raporunun Mahiyeti Nasıl Olmalıdır?

CMK’nın 311/1-e maddesi uyarınca kesinleşen bir hükümle sonuçlanan davanın yargılamanın yenilenmesi yoluyla hükümlü lehine yeniden görülebilmesi için ortaya konulan yeni olaylar veya yeni delillerin, tek başına ya da diğer delillerle birlikte göz önüne alındığında sanığın beraati veya daha hafif cezayı içeren kanun hükmü ile mahkumiyetine karar verilmesini gerektirecek nitelikte olması gerekmektedir. Yeni delil veya yeni olay, kesinleşen hükmün verildiği tarihte hakimin bilmediği delil veya olay olması gerektiği, yeni bilirkişi raporunun yeni delil sayılabilmesi için yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkmış olması gerektiği, ilk yargılama dosyasında var olan bilgi ve belgelerin esas alınarak, yeni bilirkişi raporu alınmasının, yeni bilirkişinin sadece aynı bağlantı olaylardan çıkarak, yeni sonuçlara varmasının yeni delil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenlerle hükümlü müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürdüğü, … Tüketici Mahkemesi tarafından …Üniversitesi… Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi ile Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında öğretim üyesi olan iki uzman doktordan alınan 16.01.2018 tarihli bilirkişi kurulu heyet raporunun yeni delil niteliğinde olmadığı, ilk yargılamada sanığın kusur durumunun Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporu ile belirlendiği, sanığın kusur durumunun temyiz incelemesi sırasında değerlendirilerek temyiz itirazlarının reddine karar verildiği de gözetildiğinde, bu nedenle yargılamanın yenilenmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden, tekrar hüküm kurmak suretiyle sanığın kusursuz olduğu gerekçesiyle hakkında beraat kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-K.2020/4775).

Yaş Büyütme Davasının Yargılamanın Yenilenmesine Etkisi

Hükümlünün başka bir suçtan hakkında soruşturma yapılırken yaşına dair itirazlar üzerine Yunak Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen davaname ile Yunak Asliye Hukuk Mahkemesine açılan yaş tespitine yönelik dava neticesinde 26.01.2015 gün, 2014/371 Esas, 2015/27 Karar sayılı karar ile hükümlünün yaşının düzeltilmesine karar verildiği, bu karar üzerine hükümlünün yaş nedeniyle indirimden yararlanma talebinde bulunduğu, talebin yargılamanın yenilenmesi talebi olarak kabul edilerek yargılamanın yenilenmesine ve hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK’nin 31/2. maddesindeki yaş küçüklüğüne ilişkin indirim maddesinin uygulanmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmakla,

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 19.10.2017 tarihli 7039 sayılı Kanun ile değişik 36/1-b maddesindeki, haklı sebeplerin bulunması hâlinde aynı konuya ilişkin düzeltme yapılması hâkimden istenebileceği şeklindeki düzenleme de gözetilerek;

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.04.2000 tarih, 2000/5-74 Esas ve 2000/79 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ceza yargılamasında önceliğin maddi gerçeğin tespiti olduğu, hükümlünün suç tarihindeki gerçek yaşının belirlenmesi gerektiği gözetilerek CMK’nin 218. maddesi kapsamında kanunun öngördüğü usule uygulanarak kamu davasının nüfus müdürlüğüne ihbarı ve nüfus temsilcisinin huzuru ile gerekli araştırma ve tespitin yapılması, yaş düzeltme kararını veren Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının temin edilip burada aldırılan yaşa ilişkin raporun yerindeliğinin incelenmesi, gerekli görülürse hükümlünün suç tarihindeki yaşının yeniden araştırılıp Adli Tıp Kurumundan da rapor aldırılması suretiyle hükümlünün gerçek yaşına dair tespitin yapılmasından sonra hükümlünün hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden ve dava da nüfus müdürlüğüne ihbar edilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi-Karar: 2021/6508).

Yeni Bilirkişi Raporu ve Yargılamanın Yenilenmesi

”..Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen tebliğname ile Yüksek Daire ilamında esasen herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakla birlikte, dosyada bulunan olay yeri kamera görüntüleri çözümlemesi ve dosyaya sonradan sunulan eşkal mukayesesi uzman mütalaa raporu karşısında, suçun failinin sanık … olup olmadığı konusunda kuvvetli şüpheler oluştuğu, bu haliyle soruşturma ve kovuşturmanın eksik inceleme ve araştırma sonucu hükme ulaşıldığı değerlendirildiğinden sanık lehine CMK’nin 308. maddesi uyarınca itiraz edilmesi zorunluluğu doğmuştur…”

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde “…yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte…” olmasının, yargılamanın yenilenmesinin koşulu olduğu öngörülmüştür.” şeklindeki düzenleme, temyiz inceleme konusu istinaf hükmünün karar tarihinin 25.03.2019, Yargıtay 1.Ceza Dairesi karar tarihinin 18.12.2019 oluşu, itiraza konu edilen yeni delillerin ise hüküm kesinleştikten sonra 13.10.2020 ve 04.11.2021 tarihlerinde iki ayrı bilirkişi raporu olarak dosyaya sunulmuş olması hususları göz önüne alındığında, itiraza konusu hususların yargılamanın yenilenmesine konu edilebileceği, kabul edilmelidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/2069 E. , 2022/2830 K.).

Yargılamanın Yenilenmesi Halinde Yeni Dava Eski Davanın Devamıdır

CMK’nın 311 ve 314. maddelerinde yargılamanın yenilenmesi nedenleri sınırlayıcı şekilde sayılmış olup belirtilenler dışındaki nedenlere dayalı olarak yenileme isteminde bulunulamaz. Mahkemece yapılacak ön incelemede davanın kabule değer olduğu sonucuna ulaşılması hâlinde başlatılan yargılama faaliyeti kapsamında her yargılamada olduğu gibi yenileme yargılamasında da istemde ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın taleple bağlantılı olacak şekilde maddi gerçeği bulmaya hizmet edecek tüm delillerin toplanması zorunludur. Önceki davada ileri sürülmeyen yeni vakıa veya delillerin yenileme yargılamasında ileri sürülmesi ya da önceki muhakeme aşamasında toplanmayan delillerin mahkemece araştırılarak kovuşturmanın genişletilmesi, başka bir hâkimin davaya bakacak olması yenileme yargılamasının, öncekinden tamamen bağımsız ve yeni bir yargılama olduğunu kabul etmeye yeterli değildir. Çünkü bu aşamada yargılama faaliyeti istisna hâller dışında en başından itibaren tekrarlanmamakta, yalnızca talepte ileri sürülen yeni delil veya vakıalar çerçevesinde bir yargılama faaliyeti icra edilmektedir. Mahkemece ilk hükme ait dava dosyası incelenerek yenileme sebebine göre bu kez hangi hususların farklı olduğu değerlendirilecek; örneğin, yeni alınan tanık beyanının veya bilirkişi raporunun önceki kararı değiştirmeyi gerektirecek bir etkiye sahip olup olmadığı muhakeme edilecektir.Yargılamanın yenilenmesi davasının önceki yargılama faaliyetinden tamamen ayrı ve bağımsız bir dava olmadığı yönünde ulaşılan bu sonucun, yenileme yargılaması sonrasında verilen önceki hükmün onaylanması ya da iptali ile yeni bir hüküm kurulmasına ilişkin kararın da önceki hükmü denetleyen üst dereceli Yargıtay tarafından incelenmesi gerektiği şeklindeki sonuç ile uyumlu olduğu söylenebilecektir (Ceza Genel Kurulu 2019/219 E. , 2022/400 K.).

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN