VEKALETSİZ İŞ GÖRMEDEN DOĞAN DAVA
VEKALETSİZ İŞ GÖRME (FİİLİ AJANLIK) KAPSAMINDA DOĞAN HUKUKÎ SORUMLULUKLAR VE DAVA HAKKI
Giriş
Modern hukuk sistemleri, yalnızca iradeye dayanan borç ilişkilerini değil, bazı durumlarda tarafların açık bir iradesi olmadan doğan yükümlülükleri de tanımaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 526 ila 531. maddeleri arasında düzenlenen vekaletsiz iş görme (negotiorum gestio), bu tür borç ilişkilerinin başında gelir. Vekaletsiz iş görme, bir kimsenin, diğer bir kimsenin bilgisi veya rızası olmadan, onun yararına bir işi üstlenmesi durumunda ortaya çıkar. Bu ilişki sonucunda hem iş sahibi hem de işi gören belirli hak ve borçlara sahip olur.
Gelişme
1. Vekaletsiz İş Görmenin Tanımı ve Hukukî Niteliği
Vekaletsiz iş görme, kişinin başkasına ait bir işi, onun açık bir yetkilendirmesi (vekâleti) olmaksızın üstlenmesi ve yürütmesidir. Bu işlem sırasında herhangi bir sözleşme ilişkisi mevcut değildir; borç ilişkisi, kendiliğinden ve fiilî olarak doğar.
Kanunda düzenlenmiş olması itibariyle vekaletsiz iş görme, bir kanunî borç ilişkisi niteliğindedir. Özünde bu müessese, toplumda dayanışmayı ve fedakârlığı teşvik eden bir yapı arz ederken, aynı zamanda haksız zenginleşmeyi ve sebepsiz yararlanmayı önlemeyi amaçlar.
2. Vekaletsiz İş Görmenin Şartları
Bir hukuki ilişkinin vekaletsiz iş görme sayılabilmesi için şu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
Başkasına ait bir işin yapılması: Görülen iş, başkasına ait olmalı ve o kişinin yararına yürütülmelidir.
İş sahibinin rızasının olmaması: İş, sahibinin bilgisi, rızası veya yetkilendirmesi olmadan gerçekleştirilmelidir.
İşi görenin iş görme iradesi: Kişi, işi yaparken bilerek ve isteyerek hareket etmeli, kendiliğinden üstlenmiş olmalıdır.
İyiniyet: Kanun, iş görenin işi görürken iş sahibinin yararını gözetmesini, kötü niyetli olmamasını bekler.
3. Vekaletsiz İş Görmeden Doğan Sorumluluklar
İşi görenin sorumluluğu: İş gören, işi gerekli özeni göstererek yapmalıdır. Eğer işe zarar verirse veya aşırıya kaçarsa, doğan zarardan sorumlu tutulabilir.
İş sahibinin borçları: İş sahibi, yapılan işten fayda sağladıysa, bu fayda ölçüsünde iş görene masrafları ve zararları tazmin etmekle yükümlüdür.
Burada önemli olan kriter, menfaat ve uygunluk ilkesidir. Yani iş sahibinin iradesine uygun düşmeyen ya da onun yararına olmayan işler sonucunda iş görene herhangi bir bedel ödenmeyebilir.
4. Vekaletsiz İş Görme Nedeniyle Açılabilecek Davalar
Vekaletsiz iş görmeden doğan başlıca dava türleri şunlardır:
Masraf ve zarar tazmin davası: İş gören, yaptığı masrafların ve uğradığı zararların iş sahibi tarafından karşılanmasını isteyebilir (TBK m. 527).
Zararın giderilmesi davası: İş gören, işi gereği gibi yapmaz veya sınırlarını aşarsa, iş sahibi, oluşan zararların giderilmesini talep edebilir.
Sebepsiz zenginleşme davası: Taraflar arasında vekaletsiz iş görme koşulları oluşmamışsa ancak biri diğerinden karşılıksız yararlanmışsa, sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava açılabilir.
5. Uygulama Alanları ve Örnekler
Komşunun evini yangından kurtarmak: Bir kişi, komşusunun evini onun yokluğunda yangından kurtarmak için masrafa katlanırsa, bu vekaletsiz iş görme ilişkisidir.
Terk edilmiş hayvanın beslenmesi: Bir başkasına ait ancak sahipsiz bırakılmış bir hayvanı tedavi ettiren kişinin yaptığı harcamalar da bu kapsama girer.
Zarar verici davranışların önlenmesi: Başkasının malına zarar gelmesini önlemek amacıyla yapılan müdahaleler de aynı kapsamda değerlendirilir.
6. Tartışmalı Konular
İşi görme sınırının belirlenmesi: İş görenin ne ölçüde yetkiyle hareket ettiğinin tespiti uygulamada karmaşaya yol açabilir.
Kusurlu veya kötü niyetli iş görme: Kötü niyetle yapılan işler sonradan faydalı sonuçlar doğursa bile, iş sahibi masraf ödemekle yükümlü olmayabilir.
İş sahibinin sessiz kalması: İş sahibi, yapılan işi öğrendiği hâlde sessiz kalırsa bu, örtülü kabul anlamına gelir mi? Yargıtay bu durumu hâl ve şartlara göre değerlendirmektedir.
Sonuç
Vekaletsiz iş görme, irade dışı borç ilişkileri içerisinde özel bir öneme sahiptir. Toplumsal sorumluluk ve dayanışma anlayışının bir yansıması olarak hukuk düzenimizde yer bulan bu kurum, özellikle kişisel fedakârlıkların hukukî güvence altına alınmasını sağlar. Ancak uygulamada sınırlarının net olarak belirlenmesi ve kötüye kullanımların önlenmesi için hem yargı kararlarında hem de doktrinde daha ayrıntılı ölçütlerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Vekaletsiz iş görmeye ilişkin dava türlerinin, genel borçlar hukuku sistematiği içinde doğru şekilde sınıflandırılması, hak arama özgürlüğünün etkin biçimde kullanılabilmesi açısından da son derece önemlidir.