SOSYAL İNCELEME RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

SOSYAL İNCELEME RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

SOSYAL İNCELEME RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


SOSYAL İNCELEME RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

 

KAYSERİ 6.AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO: 2022/*** E.

DAVACI: 

DAVALI: 

VEKİLİ: Avukat Gizem Gül Uzun

KONU: SIR raporuna beyanlarımız ve başkaca beyanlarımız hakkında.

 

SOSYAL İNCELEME RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

AÇIKLAMALAR:

1-DAVACI, ÇALIŞMA SAATLERİNİN 10.00-19.00 OLDUĞUNU VE TEK TATİL GÜNÜNÜN ÇARŞAMBA GÜNÜ OLDUĞUNU BİZZAT KENDİSİ BEYAN ETMİŞTİR.

Davacının kendisinin de beyan ettiği üzere davacı yoğun iş temposunda çalışmaktadır. Çocukla ilgilenmeye doğru düzgün vakti kalmayan davacının velayet talebi hususundaki beyanları oldukça samimiyetsizdir.

Bir çocuk her şeyden ve her şeyden önce anne sevgisine ve ilgisine muhtaçtır. Babasıyla doğru düzgün vakit geçiremeyecek olan çocuğun bir de annesi sevgisinden mahrum kalacak olması çocuğun üstün yararına ters düşecektir.

2-DAVACI, AYLIK GELİRİNİN EN AZ 10.000,00 TL OLDUĞUNU, BABASININ İSE AYLIK GELİRİNİN EN AZ 20.000,00 TL OLDUĞUNU BEYAN ETMİŞTİR. BUNA RAĞMEN BOŞANMA AŞAMASINDA MÜŞTEREK ÇOCUK İÇİN NAFAKA HUSUSUNDA SIKI BİR PAZARLIK YAPMIŞ, MÜVEKKİLİ ANLAŞMALI BOŞANMAYA ZORLAMIŞTIR.

Davacı, aylık gelirinin en az 10.000,00 TL olduğunu açıkça beyan etmiştir. Ancak uygulamada da bilindiği üzere bazı kişiler mahkemenin nafaka konusundaki kararının düşük meblağ olması için gelirini düşük göstermektedir. Davacının aylık geliri beyan ettiğinden çok daha fazlasıdır. Keza yine davacının babasının da aylık geliri oldukça yüksektir. Buna rağmen müvekkilimin çalışmadığı halde yaşam hakkı elinden alınmış ve müvekkilime herhangi bir ödeme yapılmamıştır.

Tarafımızca kabul edilmemekle birlikte en kötü varsayımda dahi aylık geliri 10.000,00 TL olan davacının sözde çok sevdiği çocuğuna 500 TL nafakayı reva görmesi oldukça samimiyetsizdir. Davacının, velayeti talep etmesindeki tek amaç işbu yargılamada müvekkili yıldırarak anlaşmalı boşanmaya ikna ettirmektir. Zira ziynetler hala davacıdadır ve müvekkile teslim edilmemektedir. Müvekkile teslim edilmediği gibi davacı, asılsız iddialarıyla ziynetlerin kendisinde olmadığını beyan etmiştir.

3-DAVACI, KENDİ EVİNİN OLDUĞUNU İKRAR ETMİŞTİR.

Davacı her ne kadar kendi ailesiyle yaşıyor olsa da davacının kendi evi de bulunmaktadır. Kendi evi kendi geliri bulunan ve refah içerisinde yaşayan davacının hiçbir geliri olmayan müvekkilime bir kuruş nafaka ödememesi hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

4-DAVACI, KENDİSİNİN VE ERKEK KARDEŞİNİN SİGARA KULLANDIĞINI AÇIKÇA İKRAR ETMİŞTİR.

Davacı, kendisinin ve erkek kardeşinin sigara kullandığını açıkça ikrar etmiştir. Ancak bu ikrar içeriği dahi yalan beyan içermektedir. Davacı, evlilik birliği boyunca evin içerisinde sigara kullanmıştır. Keza yine davacı, tuvalette dahi sigara içmiştir. Müşterek çocuğun yanında sigara içilmediği hususu asılsız yalan beyandan ibarettir.

Davacı ve ailesi, çocuğun hem ruh sağlığı hem beden sağlığını olumsuz etkilemektedir.

5-DAVACI, ANNESİNİN 1968 DOĞUMLU OLDUĞUNU İKRAR ETMİŞTİR.

Davacı haftanın altı günü çalıştığından müşterek çocuk ile SANKİ ANNESİ HAYATTA DEĞİLMİŞ GİBİ babaannesi ilgilenmektedir. Davacının annesi 55 yaşındadır. Yaşlı bir bireyin küçücük bir çocukla ne kadar iyi ilgilenebileceği hususunu Sayın Mahkemenizin takdirine bırakıyoruz.

6-VELAYET HAKKI ANNEYE YA DA BABAYA AİTTİR. ANCAK SOMUT OLAYDA VELAYET HAKKI RESMEN BABAANNEYE VERİLMEKTEDİR.

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere velayet hakkı, anneye ya da babaya aittir. Ancak somut olayda bu kadar yoğun tempoda çalışan bir baba, çocuğu doğru düzgün göremeyecekken çocuğun annesi sanki vefat etmiş gibi çocukla 24 saat vakit geçirecek olan kişi babaanne olacaktır.

7-SIR RAPORUNDA ÇOCUĞUN, YANINDA YAŞADIĞI EBEVEYNİN ETKİSİ ALTINDA KALMIŞ OLDUĞU GÖZLEMLENMİŞTİR. RAPOR, MÜVEKKİL LEHİNEDİR.

SIR raporunda da belirtildiği üzere çocuk, görüşme başlangıcında odadan babasının çıkmasını istememiştir. Çünkü çocuk, babasının emir ve telkinleriyle hareket etmektedir ve çocuk ne yazık ki davacı baba tarafından dolduruşa getirilmiştir.

Yine çocuk, yapılan görüşmede çocuk ''Öyle söylersem beni anneme vereceksiniz biliyorum, çocuk annesinde mi kalacak babasında da mı kalacak onun için soruyorsunuz, pedagogsunuz siz'' şeklinde beyan bulunmuştur. Sırf bu cümle bile çocuğun dolduruşa getirildiğini, babasının emir ve telkinleriyle hareket ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

8-SIR RAPORUNDA DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE DAVACI, ÇOCUĞA FİZİKSEL ŞİDDET UYGULANDIĞINI İDDİA ETMESİNE RAĞMEN KONUYA İLİŞKİN HERHANGİ BİR FOTOĞRAF YA DA DARP RAPORU YOKTUR. AYNI ZAMANDA DAVACI NE TESADÜFTÜR Kİ ÇOCUĞA BU DENLİ AĞIR ŞİDDET UYGULANDIĞINI BİLMESİNE RAĞMEN EVLİLİK BİRLİĞİNİ DEVAM ETTİRME ÇABASI İÇİNE GİRMİŞTİR.

Davacının tüm iddiaları asılsız ve mesnetsizdir. Zira böyle bir fiziksel şiddet yaşanmış olsaydı en azından bir fotoğraf delil olarak sunulabilirdi veyahut darp raporu olabilirdi. Ancak davacı baba, Sayın Mahkemenizi yanılmakta ve bir anneyi acımasız şekilde evladı ile sınamaktadır.

8-SIR RAPORUNDA ÇOCUĞUN BEYANLARINDAKİ İFADELERİN YAŞI İLE PARALELLİK GÖSTERMEDİĞİ GÖRÜLMÜŞTÜR.

SIR raporunda da belirtildiği üzere henüz 4 yaşındaki çocuğun yaşından büyük cümleler kurduğu aşikardır. RAPORDA AÇIKÇA MÜŞTEREK ÇOCUĞUN YÖNLENDİRİLDİĞİ İZLENİMİ EDİNİLMİŞTİR.

9-MÜVEKKİLİMİZİN VELAYETİ ALMASINA FİZİKSEL YA DA ZİHİNSEL BİR ENGELİ BULUNMAMAKTADIR. UYGULAMADA KÜÇÜK ÇOCUKLARIN VELAYETİ İSTİSNAİ HALLER DIŞINDA ANNEYE VERİLMEKTEDİR. ÇOCUK, HER ŞEYDEN ÖNCE ANNE SEVGİSİNE İLGİSİNE, BAKIMINA MUHTAÇTIR.

SIR raporunda da açıkça belirtilmiştir ki müşterek çocuk davacı babanın etkisinde kalmıştır. Çocuğunu samimi şekilde düşünen, çocuğun menfaatlerini samimi şekilde gözeten bir babasının işbu boşanma davasında çocuğu manipüle etmesi ve çocuğu anneye karşı adeta bir silah gibi kullanması hukuka aykırıdır. 

Çocuk, müvekkilim tarafından fiili ayrılıktan sonra iyiniyetli bir şekilde davacı babaya, baba sevgisinden mahrum kalmaması amacıyla teslim edilmiştir. Ancak davacı baba, müvekkilimin iyiniyetini kötüye kullanarak çocuğu bir daha anneye geri getirmemiş ve bu süreçte çocuğu sürekli dolduruşa getirmiştir.

Davacının amacı, işbu çekişmeli boşanma davası açılmadan önce müvekkil anlaşmalı boşanma protokolünü imzalamadığı için müvekkili yıldırmaktır. Ancak davacı, yıldırma politikası ve para uğruna çocuğunu harcamaktan asla ve kata çekinmemektedir.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah olunan hususlardan dolayı

*Müşterek çocuk Zeynep'in velayetinin davalı müvekkilime verilmesini,

*Müvekkilim çalışmadığı için müvekkilim lehine nafakaya hükmedilmesini

Sayın Mahkemenizden saygılarımızla arz ve talep ederiz. 3.04.2023

DAVALI VEKİLİ

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN