NEVŞEHİR CEZA AVUKATI- NEVŞEHİR AĞIR CEZA AVUKATI

NEVŞEHİR CEZA AVUKATI- NEVŞEHİR AĞIR CEZA AVUKATI

NEVŞEHİR CEZA AVUKATI- NEVŞEHİR AĞIR CEZA AVUKATI


NEVŞEHİR CEZA AVUKATI-NEVŞEHİR AĞIR CEZA AVUKATINEVŞEHİR CEZA AVUKATI- NEVŞEHİR AĞIR CEZA AVUKATI

 

Şüpheli veya sanık, soruşturmada her zaman müdafi yardımından yararlanabilir. Buna uygun koşullara sahip değilse ve bir müdafinin hukuki yardımından yararlanabilecek konumda değilse istemi halinde müdafi görevlendirilir. Müdafi görevlendirme Baro tarafından yapılır.

Şüpheli ve sanığın müdafii yoksa;

  • Çocuk ise,
  • Kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise,
  • Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmakta ise,

KENDİSİNE soruşturma ve kovuşturma evrelerinde MÜDAFİ GÖREVLENDİRİLMESİ ZORUNLUDUR.

Müdafi Görevlendirmesi talep üzerine şöyle yapılır:

Soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı yer Barosu tarafından Müdafi;

– Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi üzerine,

– Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine,

Görevlendirilir.

Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevi sona erer

Mağdur ve Şikayetçi Bakımından Avukat Görevlendirme (CMK Md. 234)

Mağdur ve şikâyetçinin de kendilerine karşı işlenen bir suçta Vekil görevlendirilmesini isteme hakları bulunmaktadır.

  • Cinsel saldırı,
  • Çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile,
  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve,
  • Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda,

Baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakları vardır.

Mağdur;

  • onsekiz yaşını doldurmamış,
  • sağır veya dilsiz ya da
  • meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa,

İstemi aranmaksızın ZORUNLU OLARAK bir vekil görevlendirilir.

Ceza Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Edilmelidir?

Öncelikle şunu belirtmek isteriz; ağır ceza suçları kapsamına giren bir durum ile karşı karşıya iseniz gerçekten iyi bir ağır ceza avukatı ile birlikte hareket etmelisiniz. Peki iyi bir ağır ceza avukatı nasıl olmalı? Avukat seçerken nelere dikkat etmelidir?

Ceza Hukukunda avukat, şüpheli veya sanık iseniz sizin “Müdafiniz” olarak görev yapar. Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukat “müdafi” olarak isimlendirilir.

Müdafi seçimi, yargısal sürecin takibi ve sağlıklı işlemesinin de ön şartıdır. Yargılamada suç bakımından şüphelinin/sanığın;

* her aşamada haklarının korunması,

* isnada yönelik savunmasının yapılması,

* itiraz ve başvuru sürelerine uyumlu bir şekilde gerekli mercilere müracaatların temin edilmesi,

* isnad edilen fiilin her yönüyle incelenmesi ve savunmanın delillendirilmesi,

Bakımından MÜDAFİ SEÇİMİ vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Müdafi savunma kapsamında yazılı ve şifahi olarak her zaman yetkin bir kişi olarak görev yapmalı, kamu adına çalışan bir görevli olarak ifade kudreti ve yazma becerisini içeren savunması kendine özgü olmalıdır. Müdafi seçimi, savunmanın etkin bir şekilde yapılmasının vazgeçilmez bir parçasıdır ve en önemli aşamasıdır.

Müdafi yardımından yararlanmak ceza soruşturma ve kovuşturmasında önemli ve gerekli bir hukuki yardım alanıdır.

Müdafi, haklarınızın korunması ve savunulması bakımından ceza soruşturma ve kovuşturmasında gerekli hukuki yardımda bulunan görevlidir.

Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafinin yardımından yararlanabilir.

Kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.

Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir (CMK Md.149/2).

Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabilir (CMK Md.149/2).

Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez ve kısıtlanamaz. CMK Md. 154/2 hükmünde bu konuda bazı KISITLAMALAR öngörülmüştür.

Seçeceğiniz uzman avukat öncelikle uzun zamandır bu suçlara ilişkin davalara giriyor ve girmiş olmalı. Çok yönlü ve birbiri ile bağlı suçlar olması nedeni ile bir çok konuya hakim olabilmeli. Sebep ve sonuç ilişkisini çok iyi yorumlayabilmelidir.

Yine suça ilişkin olayları çok iyi irdeleyebilmelidir. Haksız tahrik, meşru müdafaa, suçun manevi unsuru (kast, taksir), maddi unsuru, kastın yoğunluğu, takdiri indirim nedeni, etkin pişmanlık, cezanın alt ve üst unsuru gibi konuların hepsini göz önüne alabilmelidir. Yine önemli süreçlerden birisi olan itiraz yolları, Yargıtay süreci gibi süreçleri çok sıkı takip etmelidir. Her zaman müvekkilinin yararına olacak örnek çalışmaları ortaya koymalıdır.

Bunlara ilave olarak avukatınız infaz sürecince ve infaz sonrası aşamalarda da yanınızda bulunmalıdır. Örneğin 5271 sayılı İnfaz Kanunu gereğince atılması gereken adımlarda da yanınızda olmalıdır.

Aynı Ceza Davasında Birden Fazla Kişinin Aynı Müdafi Yardımından Yararlanması

Avukatın bağımsızlığını korumak bakımından menfaatleri zıt olan kişilerin vekaletnamelerinin AYNI ZAMAN DİLİMİ İÇERİSİNDE alınması Avukatlık Kanunu’nun 34, 38/b, 134 ve TBB Meslek Kuralları 2, 3, 4 ve 36 maddelerinin ihlali suretiyle disiplin suçunu oluşturur.

Birinin savunulması ancak diğer tarafın suçlanmasıyla sağlanabiliyorsa, çıkarların çatıştığı ve müdafiilerin değişik kişiler olması gerektiği kabul edilir.

Ceza yargılamasında konuyla ilgili CMK Md.152’de Yararları birbirine uygun olan birden fazla şüpheli veya sanığın savunması aynı müdafiye verilebilir” hükmü yer almaktadır.

Savunma açısından açık bir uyumsuzluğun, yargılamaya konu suç bakımından “eylem ve menfaat farklılığının” var olduğu hallerde her şüpheli/sanık için ayrı avukatın savunma yapmasında yarar vardır.

Yargıtay, savunmalar aynı yönde ve nitelikte ise menfaat çatışmasının bulunmadığına hükmetmektedir: “Sanıkların, aşamalarda birbirlerini suçlayıcı ya da çıkar çatışması sonucunu doğurucu farklı savunmalarda bulunmadıkları ve aynı müdafinin hukuki yardımından yararlandıkları davada birisinin savunmasının öbürünün savunmasına zarar verebilecek nitelikte olmadığı gibi, ortak müdafileri tarafından da aynı doğrultuda savunma yapılmış olup, birisinin lehine, öbürünün aleyhine olacak biçimde savunmada zafiyete sebebiyet verilmediği dolayısıyla da sanıkların savunma haklarının kısıtlanmadığı anlaşılmaktadır.”

Avukat, menfaat çatışması olan bir işte, her iki tarafın da haberdar olması, hatta rıza gösterilmesi halinde bile menfaati zıt olan tarafın vekaletini alamaz.“Aralarında menfaat çatışması bulunan ve birinin savunmasının diğer sanığın savunmasında zafiyet yaratacağı açık olduğunda, sanıkların aynı müdafi tarafından savunulması hukuka aykırıdır.” (CGK 14.06.2011, 1-44/122).  

Avukat, ceza davasında savunduğu kimseye karşı, hukuk davasında (zararın tazmini için) diğer tarafın avukatlığını yapamaz. Hattâ bu iki kişinin her iki davada da aynı kişi olması da şart değildir.

Zıt çıkar ve menfaat çatışması geniş kapsamda değerlendirilmelidir. TBB Meslek Kuralları’nın 35 inci maddesine göre, avukat aynı davada birinin savunması öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birlikte vekaletini alamaz. 1136 sayılı Kanun Md. 38/2’de Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.” hükmü yer almaktadır.

Kamu Davasına Kimler Katılabilir ve Katılma Nasıl Olur?

Hüküm açıklanıncaya kadar “Mağdur, Suçtan Zarar Görenler ve Malen Sorumlu Olanlar” Kovuşturma Evresinde her zaman açılan ceza davasına “KATILAN” SIFATIYLA iştirak edebilirler.

Katılma Talebi, kanun yolu yargılamasında yapılamaz.

Katılmadan önce yapılan yargılama işlemleri katılana tebliğ edilmez. Kanun yolu başvurusu için Cumhuriyet savcısına tanınan süreler katılan için de geçerlidir.

Katılan da kendi başına kanun yoluna başvurabilir. Cumhuriyet savcısının başvurusuyla bağlı değildir.

Katılmadan vazgeçme mümkündür. Ölüm katılmayı sona erdirir ve mirasçılar katılanın davadaki haklarını takip edebilirler.

Katılanın Müdafi Görevlendirilmesini Talep Hakkı

  • Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, Baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir.
  • Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istemi aranmaz ve Baro tarafından ZORUNLU MÜDAFİ görevlendirilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir (CMK Md. 231).

HAGB, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını anlamına gelir.

Sanığın rızasının alınması, HAGB’de yasal bir koşuldur. Sanık rıza göstermeden bu karar alınamaz (CMK Md. 231/6). 

Belirli kanunlarda HAGB Kararı verilemeyeceğine dair sınırlamalar getirilmiştir.

HAGB’ye dair sanığın rızasının yargılamada “alınma zamanı” önemlidir. HAGB kapsamında mahkeme, hükmü tüm yasal unsurlarıyla ve aleni şekilde açıklayıp, sanığa HAGB konusundaki iradesini sormalıdır.

Karar evresinden önce, masumiyet karinesine ve yargılamanın adil bir şekilde yapılmasına zarar verebilecek ve “ihsası rey” olarak kabul edilebilecek bir aşamada sanığa HAGB konusundaki iradesi sorulmamalıdır. Karar evresine gelinmeden ve yargılamanın ilk aşamasında alınan sanığın rızası, masumiyet karinesine zarar verebilir.

HAGB’yi kabul edip etmediği konusunda sanığın açık beyanı gereklidir. Sessiz kalma kabul anlamına gelmez.

HAGB aşağıdaki hallerde verilebilir:

  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin bulunmaması,
  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

Gerekir. 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetime tabi tutulur.

Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Aynı sürede taksirli suçlarda HAGB Kararı verilmesi mümkündür.

Bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanık hakkında Kanun’da düzenlenen denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilebilir.

HAGB Kararı, bir sabıka kaydı olarak Adli Sicile işlenmez.

HAGB Kararı, kişi bakımından masumiyet karinesinin zedeleyecek şekilde yorumlanamaz ve bu kararın verilmesine neden olan yargılamadaki hususlar esas alınarak kişi hakkında suç yönüyle adli ve idari değerlendirme yapılamaz. Anayasa Mahkemesi’nin HAGB konusundaki kararları da bu yöndedir.

Yargılamanın Yenilenmesi ve Temel Kuralları

5271 sayılı CMK’nın 311-323 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Olağanüstü bir kanun yolu olup, kanun yolu usulüne tabidir.

Kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı tanınan başvuru yollarına “olağanüstü kanun yolları” denilmektedir. Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen son kararlara karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yoludur.

Yargılamanın yenilenmesinin mutlaka istek üzerine yapılması gerekmektedir. Mahkeme, kanunda düzenlenen sebepleri içeren bir talep olmadan ve re’sen (kendi kararıyla) yargılamanın yenilenmesi yoluna gidemez.

Hükümlü yargılamanın yenilenmesini talep edebilir. Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü, yargılamanın yenilenmesine engel değildir (CMK m.313/1).

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 313 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasına göre; hükümlü ölmüşse, eşi, üst soyu, altsoyu ve kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilir.

Adalet Bakanı’nın yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunması istisnai bir haldir. Bakan, sadece yargılamanın lehe yenilenmesini isteyebilir.

Yargılamanın yenilenmesi başvurusu kural olarak herhangi bir süre sınırlamasına tabi tutulmamıştır.

CMK’nın 317 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemi bunun yasal nedenleri ile delillerini de içermelidir. Yargılamanın yenilenmesi talebi kural olarak hükmü veren mahkemeye yapılmalıdır.

Yargılamanın yenilenmesi davasının açılması, hatalı olduğu iddia edilen hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkemenin infazın geri bırakılmasına ya da durdurulmasına karar vermesi mümkündür (CMK m.312). Bu konuda mahkemenin takdir yetkisi mevcuttur.

Yargılamanın yenilenmesi sebepleri CMK Md. 311’de sayma yolu ile belirlenmiştir:

Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez.

Yargılamadaki hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.

Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Talep hakkında bu Mahkemece karar verilir. Yargıtay’ın doğrudan hüküm kurduğu hâllerde de hükmü vermiş olan mahkemeye başvurulur.

Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden ve talep çerçevesinde yapılan inceleme ile verilir.

Ceza hukukuna ilişkin makaleler aşağıda listelenmiştir. Bu yazılar bu gün bir çok kişiyi aydınlatmaktadır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN