NAFAKANIN ÖDENMEMESİ SEBEBİYLE TAZYİK HAPSİ ŞARTLARININ OLUŞABİLMESİ İÇİN NAFAKA TAKİBİNDEKİ İCRA/ÖDEME EMRİNİN ASİLE TEBLİĞİ YETERLİ DEĞİLDİR, VEKİLE DE TEBLİĞ EDİLMELİDİR.
12. Hukuk Dairesi 2025/4488 E. , 2025/5031 K.
"İçtihat Metni"
Esas No : 2025/4488
Karar No : 2025/5031
Tebliğname No : KYB - 2025/71210
Nafaka hükümlerine uymamak suçundan sanık ...'nın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına dair Mudanya İcra Ceza Mahkemesinin 06.10.2023 tarihli ve 2023/5 Esas, 2023/19 Sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Mudanya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2023 tarihli ve 2023/143 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 02.06.2025 gün ve 94660652-105-16-12943-2024-KYB sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.06.2025 gün ve KYB-2025/71210 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, borçlu sanık ... hakkında eşi ile aralarındaki boşanma davasına ilişkin yargılama esnasında, Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/138 Esas sayılı dosyasından verilen 09.05.2022 tarihli ara karar ile toplam 90.000,00 Türk Lirası tedbir nafakasına hükmedildiği, anılan tedbir nafakasına istinaden borçlu sanık hakkında Mudanya İcra Müdürlüğünün 2022/1832 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, sanığın 2023 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin bahse konu nafaka borcunu ödemediği iddiasıyla müşteki/alacaklı vekili tarafından 28.04.2023 tarihinde şikayette bulunulması üzerine yapılan yargılama sonunda Mudanya İcra Ceza Mahkemesinin 06.10.2023 tarihli kararı ile sanığın yazılı şekilde tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği somut olayda,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.04.2005 tarihli ve 2005/17-7 Esas, 2005/37 Sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği,
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.11.2023 tarihli ve 2013/27562 Esas, 2013/37619 Karar sayılı ilamında yer alan, "Somut olayda, icra takibinin dayanağının İzmir 6. Aile Mahkemesince boşanma davasının yargılaması sırasında davalı eş ve müşterek çocuklar yararına ara kararı ile tedbir niteliğinde hüküm altına alınan nafaka alacağı olduğu, 18.06.2013 tarihli söz konusu ara kararının borçlu (davalı) vekili Av. ... ve alacaklı (davacı) vekili Av. ... huzuru ile verildiği ve bu hususun duruşma tutanağında belirtildiği görülmektedir. HMK'nın 73. maddesinde, davaya vekaletin, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına ve hükmün yerine getirilmesine ilişkin yetkiyi kapsayacağının düzenlendiği, aynı Kanunun 74. maddesine göre vekile tebligat yapılabilmesi için vekalette özel yetki verilmesinin gerekmediği, borçlu vekilinin azil ve istifası da sözkonusu olmadığına göre yukarıda belirtilen emredici nitelikteki tebligat ve usul hükümleri uyarınca tebligatın borçlu vekili Av...'a yapılması gerekmektedir. Bu durumda, derdest boşanma davası nedeni ile alacaklı, borçlunun bir vekil ile kendini temsil ettirdiğini öğrenmiş olup tebligatın vekile yapılması için icra dosyasında borçlu vekiline ait vekaletnamenin bulunmaması sonuca etkili değildir. Kaldı ki vekaletnamenin icra dosyasına ibraz edilmemesi, tebligatın vekile yapılması hususundaki yasal zorunluluğun artık ortadan kalktığı şeklinde yorumlanamaz. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken icra dosyasına borçlu vekilinin vekaletnamesinin verilmediğinden bahisle sonuca gidilmesi ve şikayetin reddine yönelik yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir." şeklindeki,
Yine benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30.05.2016 tarihli ve 2016/7148 Esas, 2016/9420 Karar sayılı ilamında yer alan, " Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvurusunda; icra emrinin, vekil olduğu halde asile çıkarıldığını, asile gönderilen icra emrinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece şikayetin reddi ile borçlu vekiline icra emri tebliğine karar verilmiş olup hüküm borçlu velikince temyiz edilmiştir. HMK'nın 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu'nun 41., Tebligat Kanunu'nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır. Ne var ki vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; borçlu vekili şikayetinde boşanma ilamında vekil olduğu halde icra takibinde asile çıkarılan icra emri tebligatının kendisine yapılması gerektiği nedeniyle iptalini istemiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere asile yapılan tebligatın iptali gerekmez ise de vekile de tebligat çıkartılması gerektiği yönünde şikayetin kabulü gerekirken şikayetin reddi doğru değildir." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, bahse konu boşanma davasına ilişkin yargılama esnasında, Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/138 Esas sayılı dosyasından verilen 09.05.2022 tarihli karar ile tedbir nafakasına hükmedildiği, anılan tedbir nafakasına istinaden borçlu sanık hakkında Mudanya İcra Müdürlüğünün 2022/1832 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu sanığa 03.12.2022 tarihinde; icra emrinin borçlu sanık vekiline 25.07.2023 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın 2023 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin bahse konu nafaka borcunu ödemediği iddiasıyla müşteki/alacaklı vekili tarafından 28.04.2023 tarihinde şikayette bulunulduğu nazara alındığında, yukarıda belirtilen ilamlarda da değinildiği üzere, sanığın üzerine atılı suçun oluşabilmesi için aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılması ve icra emrinin de tebliğ edilmesi gerektiği, bu bağlamda borçlu asile yapılan tebligatın, vekiline de tebligat yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı cihetle, anılan icra takibi kapsamında düzenlenen icra emrinin borçlu vekiline 25.07.2023 tarihinde tebliğ edilmeden önce alacaklı müşteki vekilinin 28.04.2023 tarihinde tazyik hapsine konu şikayeti yaptığı ve bu itibarla atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Mudanya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2023 tarihli ve 2023/143 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında nafaka hükümlerine uymama eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, bu eylemle ilgili olarak sanık hakkında verilen tazyik hapsi infaz edilmekte ise derhal salıverilmesine, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin cezanın kaldırılmasını gerektirdiği belirlendiğinden, "Sanık ...'nın üzerine atılı nafaka hükümlerine uymamak suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince BERAATİNE,"
"Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dikkate alınarak hesaplanan 5.600,00 TL vekalet ücretinin kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine şikayetçiden tahsiliyle sanığa verilmesine,”
"Yargılama giderinin müşteki üzerinde bırakılmasına,"
Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.07.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
AVUKAT GİZEM GÜL UZUN'UN KARARA İLİŞKİN YORUMU;
Konunun Özeti:
Nafaka borcu nedeniyle icra takibi başlatıldığında, borçluya icra/ödeme emri tebliğ edilir. Eğer bu ödeme emrine rağmen borç ödenmezse, alacaklı tarafından tazyik hapsi talep edilebilir. Ancak burada kritik olan şudur:
Eğer alacaklı, takip işlemlerini bir vekil aracılığıyla yapıyorsa, icra/ödeme emri yalnızca alacaklıya (asile) değil, vekiline de tebliğ edilmelidir.
Neden Bu Gereklidir?
Usul Ekonomisi ve Hukuki Güvence:
Vekil ile takip yürütülüyorsa, ödeme emrinin yalnızca asile tebliği, süreci başlatmak için yeterli kabul edilmemektedir.
Tebligatın vekile de yapılması, usulüne uygun bir takip süreci için zorunludur.
Yargıtay İçtihatları:
https://www.gizemuzun.av.tr/nafaka-artirim-davasi-beyan-dilekcesi-ornegi
Yargıtay kararlarında, sadece asile yapılan tebligatla tazyik hapsi talebinin değerlendirilemeyeceği, mutlaka vekile de tebligat yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Aksi halde tazyik hapsi kararı hukuka aykırı hale gelir.
Hukuki Dayanaklar:
İİK m. 344: Nafaka borçlusunun nafakayı ödememesi halinde, alacaklının şikâyetiyle 3 aya kadar tazyik hapsi uygulanabilir.
Tebligat Kanunu m. 11 ve m. 18: Vekil varsa, tebligat öncelikle vekile yapılmalıdır.
Yargıtay Kararları: Vekile tebligat yapılmadan hapsen tazyik kararı verilemeyeceğine dair çok sayıda karar mevcuttur (özellikle 12. ve 3. HD kararları).
Sonuç:
Tazyik hapsi istenen nafaka takibinde, sadece asile yapılan tebligat yeterli değildir, mutlaka vekile de tebligat yapılmalıdır. Aksi halde şikayet süresi başlamaz ve tazyik hapsi kararı verilemez. Bu hem usul hukuku açısından hem de borçlunun savunma hakkı açısından önemlidir.