KİŞİNİN RIZASI DIŞINDA TELEFON NUMARASINI VERMEK, YAYMAK
KİŞİNİN RIZASI DIŞINDA TELEFON NUMARASINI VERMEK, YAYMAK
KİŞİNİN RIZASI VE BİLGİSİ DIŞINDA TELEFON NUMARASINI BİR BAŞKASINA VERMEK, VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME SUÇUNU OLUŞTURUR.
Karar İçeriği12. Ceza Dairesi 2020/1541 E. , 2020/5242 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : TCK'nın 136/1, 62/1, 53, 58/1-6. maddeleri gereğince mahkumiyet
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına ve ikrar içeren savunmaya göre; sanığın, tanık...’nın işlettiği iş yerine giderek alışveriş yaptığı ve ücretini daha sonra vereceği beyan etmesi üzerine tanığın sanıktan cep telefonu numarasını istemesi üzerine, sanığın, aralarında husumet bulunan katılanın aranmasını sağlamak için katılana ait cep telefonu numarasını katılanın rızası ve bilgisi dışında tanığa vermesi şeklinde sanığın, sübutu kabul edilen eyleminin TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın atılı suçu işlemediğine, eylemin şikayete tabi olduğu ve davanın düşmesi gerektiğine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 19.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KİŞİNİN RIZASI DIŞINDA TELEFON NUMARASINI VERMEK, YAYMAK durumu ile ilgili Yargıtay Kararı Avukat Gizem Gül Uzun tarafından sunulmuştur.
kişisel verilerin korunması kanunu ile ilgili önemli bilgiler
mağdura ait kişisel verinin şaka ya da benzeri amaçlarla paylaşılması
Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirilmesi ve Yayma Suçu Nedir?
Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu; kişilerim özelinde bulunan veya yakın çevresi dışında herkes tarafından bilinmeyen kişisel bilgilerinin hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması ile meydana gelir. Kişisel verilerin korunması amacıyla Türk Ceza Kanunu 136. Madde başlığı altında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu düzenlenmiştir. Kişilerin verilerini hukuka aykırı olarak ele geçiren veya bu verileri başkaları ile paylaşan kişilerin TCK 136 kapsamında 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu Madde 136 ” Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kişisel verilerin ele geçirilmesi ve yayma suçu şikayete tabi bir suç değildir. Bu nedenle suçun işlendiğinin herhangi bir şekilde öğrenilmesi halinde resen soruşturması yapılmaktadır. Suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıl olup, suça dair soruşturma yapılabilmesi için suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl geçmeden işlenen suç savcılığa bildirilmelidir. Aksi takdirde, dava zamanaşımı süresi dolacağından suç ile ilgili soruşturma yapılamayacaktır.
Günümüzde telefon kullanımın zorunlu bir ihtiyaç haline gelmesi nedeniyle hemen hemen her kişiye ait en az bir telefon numarası bulunmaktadır. Telefon numarasının kişiye özel olması nedeniyle kişinin telefon numarası kişisel veri niteliğindedir. Bu nedenle kişinin telefon numarasının rızası dışında ele geçirilmesi veya yayılması halinde TCK 136 kapsamında Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu oluşacaktır. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 07.07.2014 tarihinde vermiş olduğu kararında izni olmadan kişinin telefon numarasının başkasına verilmesinin kişisel verileri yayma suçunu oluşturacağına karar vermiştir. Verilen kararın tam metnine aşağıda yer verilmiştir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/607 E. 2014/16665 K.
“İçtihat Metni”
Suç : Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK’nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir.
Herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmekte ise de, anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, maddenin uygulamasında, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.
TCK’nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir. Kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK’nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, sanık Turgut’un, ayrıldığı kız arkadaşı olan şikayetçinin, kendisinde kayıtlı olan kişisel veri niteliğindeki telefon numarasını, şikayetçinin rızası dışında diğer sanık Onur’a verdiği olayda; şikayetçinin telefon numarasını hukuka aykırı olarak yayan sanık Turgut ile telefon numarasını hukuka aykırı olarak ele geçiren sanık Onur’un eyleminin, TCK’nın 136/1. maddesine uyan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, ayrı ayrı mahkumiyetleri yerine, “telefon numarası vermek şeklinde gerçekleşen eylemin kişisel verilerin ele geçirilmesi ve yayılması olarak değerlendirilemeyeceği” biçimindeki isabetsiz gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 07.07.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.