Gecikmesinde Sakınca Olduğu Gerekçesiyle Savcı Tarafından Verilmiş Yazılı Bir Arama Kararı Olmadan Yapılan Arama Sonucu Elde Edilen Deliller Hukuka Uygun mudur?

Gecikmesinde Sakınca Olduğu Gerekçesiyle Savcı Tarafından Verilmiş Yazılı Bir Arama Kararı Olmadan Yapılan Arama Sonucu Elde Edilen Deliller Hukuka Uygun mudur?

Gecikmesinde Sakınca Olduğu Gerekçesiyle Savcı Tarafından Verilmiş Yazılı Bir Arama Kararı Olmadan Yapılan Arama Sonucu Elde Edilen Deliller Hukuka Uygun mudur?


gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle savcı tarafından verilmiş yazılı bir arama kararı olmadan yapılan arama sonucu elde edilen deliller hukuka uygun mudurGecikmesinde Sakınca Olduğu Gerekçesiyle Savcı Tarafından Verilmiş Yazılı Bir Arama Kararı Olmadan Yapılan Arama Sonucu Elde Edilen Deliller Hukuka Uygun mudur?

Gecikmesinde Sakınca Olduğu Gerekçesiyle Savcı Tarafından Verilmiş Yazılı Bir Arama Kararı Olmadan Yapılan Arama Sonucu Elde Edilen Deliller Hukuka Uygun mudur?
T.C. Yargıtay 7. CD
Esas:
 2018/18571
Karar: 2021/7505
K.T.: 07/06/2021

Özet: Gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından da verilmiş bir yazılı arama kararı bulunmadığından dolayı, yapılan arama usul ve yasaya aykırı olup, ele geçen deliller de hukuka aykırı delil niteliğindedir.

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere, tasfiye

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;

Olay tarihinde kolluk tarafından sanığın işyerinde yapılan aramada masanın çekmecesinde toplam 57 paket kaçak ve bandrolsüz sigara ele geçirildiği cihetle; dosya kapsamına göre sanık ve kaçak eşya konusunda mahkemece verilmiş bir arama kararı olmadığı gibi gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından da verilmiş bir yazılı arama kararının da bulunmadığı, buna göre yapılan aramanın usul ve yasaya aykırı olduğu ve ele geçen delillerin de hukuka aykırı delil niteliğinde olup, Anayasamızın 38. maddesinin 6. fıkrası da “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez.” hükmü ve yine 5271 sayılı CMK’nun 206/2-a, 217/2, 230/1. madde ve fıkraları da hukuka uygun surette elde edilen delillerin kullanılabileceğini, kanuna aykırı elde edilenlerin ise hükme esas alınamayacağı şeklinde açık düzenlemeleri karşısında, hiç bir aşamada suçlamayı kabullenmemiş olan sanık hakkında hukuka aykırı şekilde elde edilen ve kaçak olduğu anlaşılan eşyanın hükme esas alınamayacağı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de;

1- Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,

2- Temel gün adli para cezası tayin edilip, artırım ve indirim nedenleri uygulandıktan sonra gün adli para cezasının paraya çevrilmesi gerektiği kuralının gözetilmemesi,

3- 24.11.2015 günlü 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

4- Suçta ele geçen eşyanın 5607 sayılı Kanunun 13/1. maddesi yollaması ile TCK’nun 54/4. maddesi gereğince müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken, hüküm fıkrasında uygulama maddesi olarak TCK’nun 54/1. maddesinin gösterilmesi, hem de eşyanın tasfiyesine hükmedilmesi,

Yasaya aykırı, sanık …’nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 KARARA İLİŞKİN GÖRÜŞÜMÜZ:

Somut olayda sanığın işyerinde kolluk tarafından arama yapılmıştır. Ancak arama yapılabilmesi için hakim kararı gerekmektedir ve bu husus Ceza Muhakemesi Kanunda düzenlenmektedir. Söz konusu kanun metninde ayrıca bir istisnaya da yer verilmiştir. Eğer gecikmesinde sakınca bulunan bir hal varsa Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı durumlarda da kolluk amirinin yazılı emri ile arama yapılabilir. Somut olayda da arama yapabilmek için ne hakim kararı ne de yazılı bir emir mevcut değildir. Dolayısıyla aramada elde edilen deliller hukuka ve yasaya uygun olarak elde edilmemiştir. Hukuka uygun elde edilmeyen deliller de hükme esas alınamaz.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN