Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği
KAYSERİ AİLE MAHKEMESİNE
ADLİ YARDIM TALEPLİDİR.
DAVACI: F**** Ö*****(T.C.:***),**** Talas/Kayseri
VEKİLİ: AVUKAT GİZEM GÜL UZUN
DAVALI: A**** Ö****(T.C.:*****)
KONU: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma dava dilekçemiz ve velayet, tazminat, nafaka, ziynet eşyaları yönünden talebimizdir.
AÇIKLAMALAR:
Kayseri 6.Aile Mahkemesi 2022/**** E. Sayılı dosyada 19.09.2022 tarihinde müvekkil aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılmıştır. Açılan davadaki bütün iddialar asılsız ve mesnetsiz olup, bu davanın reddi gerekmektedir. Zira davalının iddiaları soyut beyanlardan ibarettir. Haksız ve yersiz davanın reddi gerekmektedir.
T.C.YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ 2016/9154 E. 2017/15118 K.
Çekişmeli boşanma davasında, bir vakıaya dayanmadan sadece eşi ile fikren ve ruhen anlaşamadığını belirtmek, boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmayıp davanın reddi gerekmektedir.
Davalı, Kayseri 6.Aile Mahkemesi 2022/**** E. Sayılı dosyada, genel ve özel boşanma sebeplerinden herhangi birinin alt yapısını dolduramamıştır. Dayanabildiği bir vakıa yoktur. Sadece fikren ve ruhen anlaşamadığı hususlarını ileri sürmüştür. Bu yüzden tarafımızdan önce açılan davanın reddi gerekmektedir.
1-MÜVEKKİL, DAVALIYI DOĞRU DÜZGÜN TANIMADAN EVLENMİŞTİR.
Müvekkil ve davalı uzaktan akraba olmaktadır. Davacının dedesiyle davalının dedesi kuzenlerdir. Bu yüzden davacı ile davalı uzaktan akraba sayılmaktadır. Yıllardır aileler birbirlerine bayramlarda, taziyelerde vs tüm önemli günlerde gidip gelmişlerdir. Aileler arasında bu denli yakın bir ilişki bulunmaktadır.
Müvekkilin SADECE İKİ BUÇUK AY GİBİ kısa süre içerisinde evliliğe ikna edilmesinin en büyük sebeplerinden biri aileler arasındaki güven tesisinden dolayı bu evlilikte mutsuz olmayacağı düşüncesidir.
Müvekkilin evliliğe henüz davalıyı doğru düzgün tanımadan iki buçuk ay gibi kısa bir sürede karar vermesinin diğer sebebi ise davalı ve ailesinin yoğun isteği olmuştur. Müvekkil, Erciyes Üniversitesi ****** Öğretmenliğini bitirmiş olup, atama beklemekteydi. Ancak müvekkilin ataması olmadığı süreçte davalı ve ailesi ani bir şekilde istemeye gelmişler ve evlilik için acele etmişlerdir.
Yine davalı ve ailesinin evlilik için acele etmesinin nedeni müvekkilin babasının Erciyes Üniversitesi Fakültesi hastane müdür yardımcısı olup, çevresi tarafından sayılan ve sevilen biri olmasıdır. Müvekkilin ailesi Kayseri'de tanınan ve sevilen bir ailedir. Müvekkil ve ailesini tanıyan, bilen herkes müvekkil ve ailesinin güvenilir, samimi, dürüst insanlar olduğunu bilmektedir. Ayrıca müvekkilin babası statü sahibidir. Davalının babası da bahsedilen bu hususlardan ötürü müvekkilin ailesinin evine geldiğine ''Biz ne kadar şanslıyız, M**** M****'in kızını kaçırmayalım'' şeklinde beyanda bulunarak evlilik için acele etmişlerdir. Davalının babası umreye gittiğinde F**** M****'in gelin kızımız olmasını istiyoruz diyerek dua etmiş ve bu duasını da daha sonrasında müvekkilin ailesine getirmiştir.
Davalının ailesinin evlilik için acele etme sebeplerinden biri ise müvekkilin sessiz, sakin, olgun ve ağırbaşlı bir kişilik olmasıdır. Davalının ailesi müvekkili evlenmeden önce etraflıca araştırmış ve müvekkil hakkında her zaman müvekkili onore edici sözler işitmişlerdir.
Açıklanan nedenlerden ötürü müvekkilin davalıyı tanıma fırsatı olmamıştır. Müvekkil halk dilince sıkça duyduğumuz ''Evlendiğin kişiye asıl kapıdan içeri girince tanırsın'' söylemini bizzat yaşamış ve kapıdan içeri girdiği zaman bambaşka bir karakterle karşılamıştır.
2-DAVALI, MÜVEKKİLİ EVLİLİĞE İKNA EDEBİLMEK İÇİN KENDİSİYLE İLGİLİ ESASLI NİTELİKLERDE YANILTMIŞTIR.
Davalı işbu boşanma davasından önce bir kez boşanmış olup; geçirmiş olduğu iki evlilik birliğinden önce de defalarca söz ve nişan atmıştır. Ne yazık ki müvekkil, davalının birçok kez söz ve nişan attığını evlilik birliği devam ederken davalıyı tanıyan kişilerden öğrenmiştir.
Müvekkil, davalının kişilik yapısı hakkındaki birçok söylemi nikah akdinden sonra işitmiştir. Ancak işittiği hiçbir söyleme kulak asmamış ve eşine güvenmek istemiştir. Bu söylemleri duyan müvekkil o dönem yine de eşini savunmuş ve eşine inanmak istemiştir. Ancak bu söylemler öyle ağır bir boyuta gelmiştir ki müvekkil ile davalının evlilik birliği devam ederken müvekkil, davalının eski nişanlısının baldızına tokat attığını maalesef ki işitmek zorunda kalmıştır.
Ancak aradan geçen uzun zaman diliminden sonra kendisi de fiziksel şiddete maruz kalan müvekkil kendi kendine ''Demek ki söylenenler doğruymuş, demek ki gerçekten şiddete meyilli biriymiş'' demiştir.
Kısacası davalı, duygusal ilişkilerini problemli olarak yürüten kişilik yapısına sahiptir. Kanaatimize davalının narsistik kişilik bozukluğu bulunmaktadır. Zira narsist kişiler ilişkilerin başlangıcında karşı cinse büyüleyici tavırlar sergilemekte ancak karşı cinsi duygusal olarak kendisine bağladığı zaman ise karşı cinsin duygularını görmezden gelmektedir. Dilekçemizin ilerleyen aşamalarında da davalının narsist kişilik bozukluğu olduğu hususunu detaylı şekilde izah edeceğiz.
Müvekkil, evlenmeden önce davalıya ''Bir gün evlenirsem dindar, namazı niyazı yerinde olan biriyle evlenmek isterim'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak davalı, müvekkili dini inancı ve görüşü konusunda da yanıltmıştır. Davalı sırf davacıyı evliliğe ikna edebilmek için beş vakit namaz kıldığını iddia etmesine karşın ara sıra gittiği cuma namazları dışında beş vakit namaz kılmamaktadır. Ayrıca davalı müşterek çocuğun Kuran kursuna gitmesine dahi karşı çıkmıştır.
Davalı, müvekkil ile olan ilk görüşmesinde müvekkili evden aldıktan sonra arabada müvekkilin hoşuna gideceğinden emin olduğu sufi müzikler açmıştır. Ancak nikah akdinden sonra müvekkil, davalının aslında bu tarz müziklerden hiç haz etmediğini sadece yabancı pop müzikler dinlediğini öğrenmiştir. Bu hususta müvekkilin asıl zoruna giden davalının yabancı pop dinlemesi olmayıp davalının kendisini müvekkile zevkleri, hobileri, yaşantısı konusunda yanlış lanse ettirmesidir. İlerleyen zamanlarda müvekkil davalıya ''Sen artık sufi müzikler dinlemiyorsun, benim için mi açıyordun'' şeklinde soru sorduğu zaman davalı, müvekkile ''Aman ben o müzikleri zaten sevmiyordum ki seni kandırabilmek için açtım'' şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı, ilk ve ikinci görüşmelerinde müvekkile kendisini cömert ve bonkör biri gibi göstermiştir ancak daha sonrasında müvekkil, davalının cömert olmak şöyle dursun aşırı cimri bir kişilik yapısına sahip olduğunu yaşayarak öğrenmiştir. Müvekkili birçok hususta kandıran davalı, müvekkili bu konuda da kandırmıştır.
Davalı, serbest meslek sahibi olup; çocukluğundan itibaren esnaflık mesleğini icra etmektedir. Davalı esnaflık mesleğini sadece meslek hayatında değil evlilik hayatında da bizzat göstermiştir. Evliliğini yaparken dahi müvekkili birçok hususta kandırarak sanki dükkanında sattığı mobilyanın asıl işlevini söylemeden satar gibi davranmış ve kendisini de müvekkile karakterinden bambaşka biri olarak tanıtmıştır.
Yargıtay kararları der ki; kişinin evlenmeden önce kendisiyle ilgili esaslı niteliklerde olan hususlarda yalan beyanlarda bulunması kusur kabul edilmektedir.
3-DAVALI NİKAH AKDİ GERÇEKLEŞMEDEN İMAM NİKAHINDAN SONRA MÜVEKKİL İLE MÜVEKKİLİN RIZASI OLMADAN CİNSEL BİRLİKTELİK YAŞAMAYA ZORLAMIŞ VE MÜVEKKİLİ ZOR DURUMDA BIRAKMIŞTIR.
Müvekkil ile davalının söz tarihinden kısa bir süre sonra imam nikahı kıyılmıştır. Davalı, müvekkili ev düzenleme bahanesiyle tarafların nikah akdinden sonra oturacakları Safa apartmanına götürmüştür. Davalının müvekkili S*** apartmanına götürdüğü tarihte konutta yatak odası takımı bulunmaktadır. Bu esnada müvekkil karşı çıkmasına rağmen davalı müvekkili birçok kez cinsel birliktelik yaşamaya zorlamıştır. Müvekkil, davalıya ''Nikah için beklememiz gerekiyor'' şeklinde beyanda bulunmasına karşın davalı, müvekkilin söylediklerini umursamamıştır.
Bahse konu olay tarafların resmi nikah akit tarihi olan 26.01.2017 tarihinden önce gerçekleşmiştir.
4-DAVALI VE AİLESİ GEREK NİŞAN GEREK DÜĞÜN TÖRENİNDE MADDİ İMKANLARI VE KOŞULLARI ELVERDİĞİ HALDE HER TÜRLÜ MASRAFTAN KAÇINMIŞLAR VE BİR TANE GELİNLERİNE HER ŞEYİ ÇOK GÖRMÜŞLERDİR.
Müvekkil ile davalı sade bir nikah töreniyle evlenmişlerdir. Tarafların düğünleri dahi olmamıştır. Her ne kadar müvekkil çalgılı düğün istemese de mevlütlü düğün olmasını arzu etmiştir. Ancak bu bile müvekkile çok görülmüştür.
Davalının düğün tarihinde 2016 model SIFIR Seat Leon Efa FR arabası bulunmaktadır. Buna rağmen davalı, babasının 1990 model Mercedes aracını, araca küçük bir süsleme dahi yaptırmadan gelin almaya gelmiştir. Hatta ve hatta gelin almaya yalnızca davalının kardeşi E**** Ö**** gelmiştir. Davalının annesi ve babası hiçbir meşguliyeti olmadığı halde gelin almaya dahi gelmemişlerdir.
Müvekkilin annesi bu manzarayı gördükten sonra davalıya ''Hani araba süsü yok mu'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı ise kayınvalidesine büyüğe gösterilmesi gereken saygı ve hürmetten bihaber, dalga geçer gibi arabanın karlı camına kalp çizerek ''OLDU MU ŞİMDİ'' diyerek bağırmıştır.
Ancak davalının ailesi müvekkil ve ailesine bu tarz tutum ve davranışlarda bulunmasına rağmen davalının kardeşi H*** Ö****, zengin bir ailenin kızı ile evlendiği için onların gerek nişan gerek söz gerek düğün faslında boy göstermek maksadıyla şov içerikli harcamalar yapmışlardır. Bahse konu olayda davalı ve davalının ailesinin düşüncesi ''Orta gelirli aileden kız alıyoruz bunlar yeter, zengin aileden kız alırsak böyle yaparız'' şeklinde olmuştur. Müvekkil ve ailesi maddi beklentisi olan insanlar olmamasına karşın davalının ve ailesinin bu sözleri ve eylemleri müvekkile kendisini değersiz hissettirmiştir. Davalının ailesi ye kürküm ye hesabı düşüncesinde kişiye göre muamele etmişlerdir.
Müvekkil, eltisini hiçbir zaman kıskanmamış olup; müvekkilin asıl zoruna giden husus davalının ailesinin kişilerin cebindeki paraya göre muamele etmesi ve kişilerin değerini paraya göre belirlemesidir. Bu hususlar, müvekkil ve ailesinin kişilik yapılarına ve zihniyet yapılarına oldukça terstir.
Müvekkil, kaynı evlendiği zaman imkan olduğu halde kendisine bilerek yapılmayan birçok hususu yaşayarak görmüştür. Müvekkil, maddi çıkarlar güden biri değildir. Keza öyle olsaydı evlenmeden önce eşine bir kez olsun gelirini sormayan biri olmazdı. Aynı şekilde müvekkilin ailesinin de maddi durumu iyi olup, bunları ihtiyaç gören bir aile değildir. Müvekkilin ailesi sadece kızlarına değer verildiğini görmek istemişlerdir. Zira müvekkilin ailesi kızlarının ilk evliliği olduğu için az da olsa özen gösterilmesini arzu etmişlerdir.
DAVALININ YERSİZ ŞÜPHELERİ VE PARANOYALARI BULUNMAKTADIR. YİNE DAVALININ SIRADIŞI KISKANÇ BİR KİŞİLİK YAPISI BULUNMAKTADIR.
Müvekkilimin 2008 doğumlu erkek kardeşi vardır. Tarafların müşterek çocukları ise 2018 doğumludur. Ne zaman ki müvekkilimin erkek kardeşi yeğeniyle vakit geçirmek istese davalı aşırı agresif ve sinirli tavırlarıyla hem müvekkili hem müvekkilin erkek kardeşini hem de müşterek çocuk Z******'i ürkütmektedir.
Müşterek çocuk Z***** ile müvekkilin erkek kardeşi arasında abi kardeş, dayı yeğen ilişkisi bulunmasına rağmen davalı müşterek çocuğu, müvekkilin erkek kardeşinden kıskanmıştır. Davalı, müvekkilin erkek kardeşine her daim aşırı agresif davranmıştır.
Müvekkilin erkek kardeşinin masum bir yeğen sevgisi beslemesinden daha doğal ne olabilir?!
Davalının bu konudaki yersiz şüpheleri öyle bir boyuta gelmiştir ki ne zaman ki müvekkilin erkek kardeşi, müşterek çocuk Z****'i oynatsa; davalı, müvekkilin erkek kardeşine ''Siz ne yapıyorsunuz orada! Kapı açık kalsın, uzak durun birbirinizden!'' demiştir. Davalının bu cümleyi kurduğu hususu müvekkilin annesinin tanık beyanıyla ispat edilecektir. Bu hususun müvekkili toplum içerisinde ve ailesi karşısında ne kadar rencide edebileceğini Sayın Mahkemenizin takdirine bırakmaktayız.
Davalı, müvekkilin erkek kardeşine yersiz şüphelerinden ötürü yeğen sevgisi yaşatmayı çok görmekle kalmamış ve şu an için 14 yaşında olan çocuğun psikolojisini de bozmuştur. Bahse konu olay 2020 yılında gerçeklemiştir.
Davalının yersiz şüpheleri her geçen gün ilerlemiş ve davalı bir gün müvekkile ''Erkek kardeşini neden öperek seviyorsun, onu öpme, onu kucağına alma'' diyerek bağırmış ve tartışma çıkmasına sebebiyet vermiştir.
Yine davalı, müvekkil evdeyken ya da müvekkil markette alışveriş yaparken müvekkili WhatsApp uygulaması üzerinden görüntülü şekilde arayarak müvekkilin nerede olduğunu ne yaptığını kontrol etmiştir. Eşine her daim sadık olan müvekkilime karşı sergilenen bu tutum ve davranışlar hakkaniyetli değildir.
Davalının cinsel birliktelik yaşama arzusu üst seviyededir. Bazı zamanlar müvekkil, davalı ile birlikte olmak istememiştir. Zira müvekkilin fiziki direnci ve ruhi direnci davalının arzusuna ulaşabilecek boyutta değildir. Böyle zamanlarda davalı kronik şüphe ile müvekkile ''Senin aklında başka biri mi var! Onunla evlenmedin de ondan mı böyle yapıyorsun!'' şeklinde yersiz şüphe içeren cümleler kurmuştur.
Davalı, müvekkili Kenan İmirzalıoğlu'dan bile kıskanmış ve müvekkil Kim Milyoner Olmak İster programını izlediği zaman müvekkile programı kapattırmıştır.
Davalı, müvekkili öz erkek kuzenleriyle dahi görüştürmemiş ve kendisi her türlü sosyal mecra sahibi olmasına karşın müvekkilin sosyal medya hesabını kullanmasına müsaade etmemiştir. Müvekkilin sadece instagram hesabını bulunmakta olup, bu hesapta da müvekkilin profili gizlidir ve müvekkil hiçbir fotoğraf paylaşımında bulunmamıştır.
Yargıtay, eşlerden birinin diğerinin sosyal hayatını zedeleyecek şekilde kıskançlık göstermesini kusur kabul etmektedir.
BOŞANMADAN ÖNCEKİ SON OLAY;
19.08.2022 tarihinde müvekkil öğle saatlerinde müşterek çocuk Zeynep ile birlikte eltisini ziyaret etmek istemiştir. Müvekkilin bu ziyaretinin sebebi eltisinin ikamet adresinin müvekkilin o dönemki ikamet adresiyle yürüme mesafesinde beş dakika olacak şekilde yakın olmasına rağmen müvekkilin eltisinin evine daha önce eşi yüzünden hiçbir şekilde uğrayamamasıdır. Zira müvekkilin eşi olan davalı, ilginç bir şekilde müvekkilin eltisiyle görüşmesini istememiştir. Hatta ve hatta bu olaydan önce davalı, müvekkilin telefonundan izinsiz ve habersizce eltisinin fotoğraflarını ve telefon numarasını silmiştir.
Bunun üzerine müvekkil, davalının kardeşi olan H**** Ö****'a eltisinin numarasını öğrenmek için mesaj atmıştır. Bu mesajda kahve içmek için gideceğini de belirtmiştir.
Ancak H*** Ö***, müvekkilin mesajına yanıt vermemiş bunun üzerine müvekkil evler de yakın mesafede olduğu için kızını almış ve eltisinin konutuna gitmiştir. Ancak eltisi evde olmadığı için ziyaret gerçekleşememiştir.
Bunun üzerine müvekkil, davalıyı arayarak ''M****'ya gittim ancak evde yoktu'' demiştir. Davalı ise bu duyunca oldukça öfkelenmiş ve müvekkile ''Ben sana gitmeyeceksin demedim mi! Amacın onların yuvasını dağıtmak mı!'' şeklinde büyük ve yersiz bir ithamda bulunmuştur.
Davalı ve ailesi, bundan önce de müvekkilin eltisiyle görüşmesine sürekli olarak engel olmuştur. Müvekkil ne zaman eltisiyle görüşmek istese bu duruma karşı yersiz öfke patlamaları yaşamış ve müvekkile ''Ben onlarla yarışamam'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Zira davalı, kendisi de ailesinin müvekkilin evliliğinde özensiz davranıp da müvekkilin eltisine şaşa ve gösteriş içerisinde her şeyin yapıldığını ikrar etmiştir. Aslında davalı, kendisini müvekkile karşı mahcup hissetmiştir. Çözümü de müvekkili eltisiyle görüştürmeyerek bulmuştur. Çünkü aynı anne babadan doğan iki çocuğun evliliğinde iki uç noktalarda harcamalar yapılmıştır. Müvekkilin her şeyi özensizce yapılmışken, müvekkilin eltisi sırf zengin aile kızı diye davalının ailesi kişiye göre muamele etmişlerdir. Bunu bile hiçbir şekilde sorun etmeyen ve aslında tek derdi canı sıkıldığı için ve evi yakın olduğu için eltisini ziyaret edip, eltisiyle tanışmak isteyen müvekkile asılsız ve mesnetsiz iddialarda bulunulmuştur.
Bunun üzerine müvekkil bu duruma bir hayli içerlemiş ve annesini aramıştır. Müvekkil böyle büyük bir itham altında kaldığından dolayı annesine ''Anne artık bana bunu bile söyleyen adamla aynı evde kalmak istemiyorum, ona güvenemiyorum'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkilin annesi de hem son olay hem de daha öncesinde yaşananları bildiği için müvekkile ''Kızım baban iş çıkışı seni gelsin alsın, kendine küçük bir valiz hazırla, birkaç gün bizde kal, hem eşin hem de sen kafanızı toplayın, incir çekirdeğini doldurmaz sebeplerden yuva mı yıkılır, yapmayın sizin bir çocuğunuz var, gel burada biraz kendini dinle sonra evine kocanın yanına dönersin'' şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı, müvekkile bu yaptığıyla da kalmamış ve müvekkilin akşam üzerine müvekkil birkaç şahsi eşyasını alırken yanına gelmiş ve müvekkile ''Sen Meliha'ya halasıgilin evindeyken gitmişsin ve ''Onların nasıl bir aile olduğunu evlendikten sonra göreceksin'' demişsin, senin yüzünden az daha nişan atacaklardı, bu yaptığın çok büyük bir kötülük ya onların yuvası yıkılacak ya da bizim yuvamız yıkılacak!'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Bunun üzerine müvekkil hayretler içerisinde kalmış, ağzından çıkmayan bir cümlesinin kendisine söylenmiş gibi lanse edilmesine oldukça içerlemiştir.
Müvekkil, davalıya ''Melihayla bizim bir kez diyaloğumuz oldu, onda da ramazan bayramında bize gelmek istedikleri halde gelemedikleri için ''Kusura bakmayın bayramdan görüşmek kısmet olmadı'' dedim'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkilin eltisi de bu konuda müvekkile ''Sorun değil'' demiştir.
Müvekkil davalıya ''Madem ortada öyle bir iftira var, o zaman yüzleşelim, Melihayla beni yüzleştirin'' demiştir. Bunun üzerine davalı, kardeşi H**** Ö***'ı aramış ve telefonu müvekkilin eline tutuşturmuştur. H*** ö***, telefon görüşmesinde müvekkili dinlemeden müvekkili suçlamış ve müvekkile ''İşiniz gücünüz dedikodu, sakın Meliha'yı bu meseleden dolayı sıkıştırmayın, yoksa ortalığı tümden karıştırırım, benim canımı sıkmayın'' şeklinde beyanda bulunmuş ve müvekkili üstü kapalı bir şekilde tehdit etmiştir. Davalı ise bu duruma sessiz kalmıştır. Henüz yeni evli olan davalının kardeşi eşine inanmış ve eşine sahip çıkmıştır ancak beş buçuk yıl evli olan davalı, şimdiye kadar küçük bir beyaz yalanını duymadığı eşine inanmamıştır. Yine davalı, eşini dinlemeden söylenenlere inanmayı tercih etmiştir.
Müvekkil ise her zaman saf ve iyiniyetli duygular beslemiş ve kaynı H**** hakkında, yakın çevresine her zaman ''H*** abimi çok severim, inşallah evlenir de çok mutlu olur'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Bu konu tanık beyanlarıyla ispat edilecektir.
Müvekkil gerçekten böyle bir cümle kurmuş olsaydı yüzleşmek için bu kadar çaba sarf etmezdi zira böyle bir durumda müvekkilin bir çekincesi olurdu. Ancak müvekkil kendinden o kadar emindir ki yüzleşmek için bir an olsun imtina etmemiştir.
Yine müvekkilin hiç tanımadığı bir insana böyle iddialı bir cümle kuracak olmuş olması da hayatın olağan akışına aykırıdır. Hangi insan, hiç tanımadığı hiç bilmediği, aralarında güven tesisinin olmadığı birine kendisini bu denli zor duruma sokacak böyle iddialı bir cümle kurabilir ki?!
Tüm bu yaşananların üzerine davalı, müvekkili evden zorla çıkarmıştır. Davalının müvekkili evden aniden ve zorla çıkarma sebebi müvekkilin o esnada kimseyle yüzleşmeye gitmesini istememesidir. Yine davalı, müvekkile atılan iftiradan ailesi haberdar olmasın diye o esnada müvekkilin telefonunu elinden zorla almış ve telefonu gasp etmiştir.
Davalı, müvekkili ve müşterek çocuk Zeynep'i de iş yeri G**** Home'a götürmüştür. Davalı, iş yerine yakın bir yere aracını park etmiş ve müvekkilin kendi telefonunu da almış ve yanında götürmüştür. Davalı, aracın anahtarını dahi yanında götürmüştür. Araç o esnada G**** Home'un arka bahçesinde olan demir yollarına yakın bir yerde kalmıştır.
Davalı, o an ortamın ıssız olduğunu bir kadınla bir çocuğun orada güvenli bir şekilde kalamayacağını dahi düşünmemiştir.
Aradan geçen bir saatten sonra müşterek çocuk Zeynep lavaboya gitmesi gerektiğini annesine beyan etmiştir. Müvekkil de orada bulunan S**** benzinliğindeki lavaboyu kullanmak için aracı terk etmek zorunda kalmıştır.
O esnada demir yollarının olduğu yerden bir aile yürüyerek geçerken müvekkile tren garının nerede olduğunu sormuştur. Müvekkil de tren garının yerini bilmediğini beyan etmiş ve o kişilere ''Eşim bizi burada bıraktı gitti, telefonumu da aldı, çok zor durumdayım, rica etsem telefonunuzu kullanabilir miyim'' demiştir.
Babasının telefonunu ezbere bilen müvekkil, babasının 0****** no'lu GSM hattını aramış ve babasına ''Babacım gel kurtar beni, bana iftira attılar, güya ben Meliha'ya onların nasıl bir aile olduğunu evlendikten sonra göreceksin demişim, onların yuvasını yıkmaya çalışıyormuşum, ben böyle bir şey demedim, bana iftira atıyorlar, A****telefonumu da elimden aldı, ben S**** benzinliğinin orada bekliyorum, seni burada bekliyorum'' demiştir.
Müvekkil babasına bu beyanlarda bulunurken ağlamıştır ve elleri ayakları titremiştir. Eşinin yaptığı bu muamele oldukça zoruna gitmiştir.
Müvekkilin telefonunu kullanmak için rica ettiği şahıs da müvekkile ''Kızım senin adına çok üzüldüm, Allah yardım olsun'' şeklinde beyanda bulunarak müvekkili teselli etmeye çalışmıştır.
Davalı o esnada işten çıktığında arabada eşini ve çocuğunu göremeyince ortam da ıssız bir yer olunca telaşlanmış ve müvekkilin kendi telefonundan müvekkilin annesini aramıştır. Müvekkilin annesine ''F**** nerede haberin var mı'' demiştir. Müvekkilin annesi de davalıya ''Babasıyla konuşmuş, babası sizin eve gidiyor'' demiştir.
Tüm bunlar yaşanırken müvekkilin ıssız bir ortamda olduğunu duyan müvekkilin babasının telaşından ötürü kafası karışmış ve kan şekeri düşmüştür. Bu yüzden müvekkilin babası o esnada S**** benzinliğine gitmek yerine müvekkilin ve davalının müşterek konutuna gitmiştir.
Davalı, müvekkil ve müvekkilin babası müşterek konutta buluşmuşlardır. Müvekkilin babası, davalıya ''Kızım sana ne zaman yalan söyledi, sen kızımın bir kez olsun yalanını yakaladın mı'' şeklinde sitem içerikli bir soru sormuştur. Davalı ise müvekkilin babasına dürüstçe ''Hayır, ben daha önce F****'nin yalan söylediğini hiç görmedim'' demiştir. Müvekkilin babası, bunun üzerine davalıya ''Oğlum, Fi****'nin hiç yalan söylediğini görmediysen bu söylenenlere neden inanıyorsun'' demiş olup davalı ise cevaben ''Bilmiyorum, bana öyle söylendi'' diyerek cevap vermiştir. Müvekkilin babası her zaman olduğu gibi burada da sakinliğini korumuştur ve hem kendi kızını hem de davalıyı hakkaniyetli bir şekilde dinlemiştir.
Müvekkil bu yaşananlar üzerine eşinden küçük bir özür beklemiş olup davalı özür dilemek şöyle dursun kendi babasına telefon görüşmesinde ''Aman baba boşver inceldiği yerden kopsun'' demiştir.
Müvekkilin babası, müvekkile ve davalıya ''Birbirinizi çok yıpratmışsınız, ben kızımı birkaç gün götüreyim, biraz mola verin, birkaç ufak tefek eşyasını alsın ikiniz de kafa dinleyin, böyle küçük meseleleri büyütüp birbirinizi yıpratmayın, sonra ben kızımı kendi ellerimle getiririm'' şeklinde yuvayı kurtarmaya yönelik beyanlarda bulunmuş ve kızının sadece birkaç günlüğüne kafasını toplaması için kızını kendi evine götürmüştür.
MÜVEKKİL MÜŞTEREK KONUTUN ANAHTARINI BİLE ALAMADAN CAN GÜVENLİĞİNDEN ENDİŞE ETTİĞİ İÇİN BABASININ EVİNE SADECE BİRKAÇ GÜNLÜĞÜNE DÖNMEK ZORUNDA KALMIŞTIR. ZİRA DAVALI, BU OLAYDAN ÖTÜRÜ PİRE İÇİN YORGAN YAKARAK, MÜVEKKİLİN TELEFONUNU GASP ETMİŞ VE MÜVEKKİLİ RIZASI OLMADAN ISSIZ BİR YERE GÖTÜRMÜŞTÜR.
Müvekkil kısa süreliğine babasının evine geldiğinde hafta sonu davalı tarafından kendisine verilen kredi kartının iptal ettirildiğini fark etmiştir. Müşterek çocuk Zeynep'e top almak için gittiğinde bahse konu kart kullanılmak için iki kere denenmiş ancak işlem başarısız bulunmuştur.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2017/2733 E. 2021/1053 K.
Eşinin işinin ve gelirinin olmadığını bildiği bir erkeğin, eşinin kredi kartını iptal ettirmesi manevi tazminat gerektirir.
21.08.2022 tarihinde sabah saatlerinde müvekkilin babası, davalıyı aramıştır. Müvekkilin babası, damadından çocuğun ve kızının birkaç kişisel eşyasını getirmesini rica etmiştir. Zira müvekkil boşanmadan önceki son olayda evden can havliyle çıkmıştır. EVİN ANAHTARINI DAHİ ALAMAMIŞTIR. Davalı bu rica üzerine müvekkilin babasına ''ANAHTAR FALAN VEREMEM, O BU EVDEN BİR KERE ÇIKTI, BU KAPIDAN BİR KEZ ÇIKAN BİR DAHA BU EVE GELEMEZ'' şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bunun üzerine müvekkilin babası aynı gün, davalının babası M**** Ö*****a ''M*** abi çocuğun ve F****'nin kişisel eşyaları için eve gitmemiz gerekiyor, yardımcı ol, A*** zorluk çıkarıyor, bir de müsait olduğunda atılan iftira ile ilgili ister telefon ister yüz yüze görüşmek istiyorum'' şeklindeki mesajı WhatsApp yoluyla göndermiştir. İlgili mesaj kaydı ektedir.
İlgili mesajdan da anlaşılacağı üzere müvekkilin babası, gelinen bu aşamada dahi dünürüne saygı çerçevesinde davranmış ve hala ''abi'' diyerek hitap etmiştir. Her türlü saygısızlığa maruz kalan müvekkilin babası yine olgunluk göstermiş ve halen bahse konu iftira hususunda konuşmak isteyerek kızının yuvasının yıkılmasının istemediğini zımni şekilde belirtmiştir. Zaten müvekkilin babası, kızını sadece birkaç günlüğüne kendi evine götürmüş meğerki davalı boşanma fikrini çoktan aklına koymuştur. Dolayısıyla müvekkilin evi terk etmesi gibi bir durum asla ve kata söz konusu değildir.
İncir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden ötürü kızılca kıyamet kavgalar çıkaran davalının psikolojik sıkıntıları olduğunu düşünmekteyiz. Bu yüzden davalının Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevkini talep ederiz.
Tüm bu yaşananların üzerine müvekkil ekonomik özgürlüğü olmadığı ve kimseye de maddi olarak yük olmak istemediği için davalıdan ''Tırnak makası, banyo lifi, diş fırçası, B12 vitamini'' gibi zaruri ihtiyaçlarını talep etmiştir. DAVALI, 24.08.2022 TARİHİNDE GECE MÜVEKKİLE ''EŞYALARI ARABAYA KOYDUM'' ŞEKLİNDE MESAJ ATMIŞTIR. YİNE DAVALI ERTESİ GÜN YANİ 24.08.2022 TARİHİNDE SABAH SAATLERİNDE MÜVEKKİLİN BÜTÜN EŞYALARINI ÇÖP POŞETLERİNE DOLDURARAK ASANSÖRE YIĞMIŞ VE MÜVEKKİLİN AİLESİNİN İKAMET ETTİĞİ BİNA GÖREVLİSİNDEN EŞYALARI MÜVEKKİLE TESLİM ETMESİNİ EMRETMİŞTİR.
HATTA VE HATTA DAVALI, MÜVEKKİLİN LİSE VE ÜNİVERSİTE DİPLOMALARINI DAHİ GÖNDERMİŞTİR.
Güncel Yargıtay Kararları der ki; Kadının geçici süreli geldiği babaevine eşyalarını toplayarak kargo ile yollamak kusurlu davranıştır.
ADLİ YARDIM TALEBİMİZİN KABULÜNE İLİŞKİN;
Müvekkilin üzerine kayıtlı malvarlığı bulunmamaktadır. Müvekkilin ataması gerçekleşmemiş olduğundan işi yoktur. Dolayısıyla düzenli geliri de bulunmamaktadır. Adli yardım talebi için gerekli olan evraklar ek olarak Sayın Mahkemenize sunulacaktır.
HUKUKİ DELİL:
1-Nüfus kaydı
2-Tanıklar(İsimleri, adresleri ve TC kimlik numaraları bildirilecektir.)
3-Davalıya ait arama ve mesaj kayıtları
4-Davalının kullandığı bütün banka ve kredi kartlarının hesap hareketleri
5-HTS kayıtları
6-Mali durum araştırması
7-Mesaj kayıtları
8-Ekran görüntüleri
9-Arama kayıtları
10-Bilirkişi
11-Keşif
12-Yemin
Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller
HUKUKİ SEBEP: TMK, HMK ve ilgili mevzuat
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan ve mahkemece resen gözetilecek hususlar birlikte değerlendirilerek;
-Tarafların -evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle- BOŞANMALARINA,
-Müvekkilim lehine 400.000,00 TL maddi ve 400.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınıp, davacı müvekkile verilmesine,
-Davacı müvekkilin ekonomik özgürlüğü olmadığı, hiçbir geliri olmadığı ve üzerine kayıtlı herhangi bir malvarlığı olmadığı için davacı müvekkil lehine dava tarihinden itibaren her ay 3.000,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştiğinde 3.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine,
-Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine BIRAKILMASINA, karar verilmesini talep ederiz. 07.10.2022
DAVACI VEKİLİ
AVUKAT GİZEM GÜL UZUN
evlilik birliğinin temelinden sarsılması boşanma dava dilekçesi
evlilik birliğinin temelinden sarsılması boşanma davası dilekçe
çekişmeli boşanma davası dava dilekçesi
boşanma davasında ıslah dilekçesi örneği
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Boşanma Dava Dilekçesi Örneği
Adres
Barbaros Mah. Oymak Cad. Sümer Hukuk Plaza A Blok No:8/79 Kocasinan/Kayseri
İletişime Geçin
Linkler
Av. Gizem Gül UZUN
Çalışma Alanlarımız
Videolar ve Bilgilendirmeler
Makaleler
Yargıtay Kararları
İletişim
Hakkımızda
Kayseri Barosu'na kayıtlı Avukat Gizem Gül Uzun tarafından kurulmuştur. Gizem Gül Uzun, Kayseri Kilim Sosyal Bilimler Lisesi'nden mezun olup; İngilizce, Fransızca ve Osmanlıca bilmektedir.
HARİTA
Avukat Gizem Gül UZUN © Copyright 2022 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.