EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI BOŞANMA DAVA DİLEKÇESİ

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI BOŞANMA DAVA DİLEKÇESİ

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI BOŞANMA DAVA DİLEKÇESİ


  •  EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI BOŞANMA DAVA DİLEKÇESİ

  •  
  • GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

    SAHABİYE MAH.TEOMAN SOK.AVUKATLAR

    İŞ HANI BİNA NO:9 KAT:5 DAİRE NO:501

    KOCASİNAN/KAYSERİ

    KAYSERİ AİLE MAHKEMESİNE

    DAVACI: 

    VEKİLİ: AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

    DAVALI: 

    KONU: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma dava dilekçemizin ibrazı ile birlikte ihtiyati tedbir talebi, nafaka, tazminat ve ziynet eşyaları yönünden talebimizdir.

  •  

    AÇIKLAMALAR:

    Müvekkil ile davalı 29.08.2021 tarihinde nişanlanmış olup tarafların isteme, söz ve nişanları aynı gün gerçekleşmiştir. Tarafların nikah akdi ise 23.01.2022 tarihinde gerçekleşmiş, aynı gün de düğün merasimi olmuştur. Tarafların birlikte geçirdiği bir yıl üç aylık süreç müvekkilin yaşam enerjisini söndürmüş, davalı kusurlu eylemleriyle müvekkili hayattan bezdirmiş ve evlilik birliğinin çekilmez bir hal almasına sebebiyet vermiştir.

  •  

    EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI BOŞANMA DAVA DİLEKÇESİ

  • 1-MÜVEKKİL, DAVALIYI DOĞRU DÜZGÜN TANIMA FIRSATI BULAMADAN EVLENMİŞTİR.

    Müvekkil, davalı ile evlenmeden önce iş aramıştır. Bu süreçte de instagram uygulaması üzerinden ''kayseriişilanları'' adlı bir sayfayı takip etmektedir. Bu sayfada iş arayan kişiler ne tür bir iş aradığını yazmaktadırlar. Davalı da müvekkili görünce müvekkile instagram adı verilen sosyal medya uygulaması üzerinden mesaj göndermiştir. Dolayısıyla müvekkilimiz, davalıyı sadece ve sadece duygusal ilişki içerisinde tanımak zorunda kalmıştır. Müvekkilimiz davalıyı, arkadaş ortamında akraba ortamında iş ortamında tanıyamamış olup davalı gerçek yüzünü müvekkilimizden profesyonel bir şekilde saklamıştır.

    Tarafların nişan tarihi 29.08.2021 olup düğün tarihi ise 23.01.2023 tarihidir. Tarihlere da bakıldığı zaman da anlaşılacağı üzere nişan süresi için oldukça kısa bir süre sadece ve sadece 4 ay geçmiştir. Müvekkilimiz ve ailesi nişanlılık süresinin daha uzun olmasını istemişler ancak davalı ve ailesi ''Hayırlı iş uzatmaya gelmez'' diyerek düğünü aceleye getirmişlerdir.

    Davalı ve ailesinin düğünü bu denli acele ettirmesinin sebebinin ise davalının müvekkili kendisiyle ilgili esaslı niteliklerde yanılttığı ve bu önemli hususların müvekkil tarafından öğrenilmesinin istenmemesi olduğunu düşünmekteyiz. Zira davalı, şiddete meyilli, her gittiği yerde kavga ve tartışma çıkaran öfke kontrolü olan bir kişiliktir. Dilekçemizin ilerleyen aşamalarında bu hususa daha detaylı şekilde değineceğiz.

    2-DAVALI, KENDİ AİLESİNE YANİ ABLALARINA VE ANNESİNE BAĞLI DEĞİL, BAĞIMLI BİR KİŞİLİK YAPISINA SAHİP OLMIŞTUR. EVLİ BİR BİREY OLDUĞUNUN BİLİNCİNE HİÇBİR ZAMAN VARAMAYAN DAVALI, MÜVEKKİLE HAYATI ZİNDAN ETMİŞTİR.

    Ev-li-lik! Hecelediğimiz zaman da açıkça anlaşılıyor ki ayrı bir ev, ayrı bir konut, ayrı bir yuva ve ayrı bir aileden bahsetmeyiz. Ancak davalı ile müvekkilin evliliği hiçbir zaman iki kişi arasında yaşanamamıştır. Davalının ailesinin evlilik birliğine müdahalesi yüzünden işbu evlilik hiçbir zaman müvekkil ile davalı arasında yaşanamamıştır.

    Uygulamada boşanma davalarında sıkça gördüğümüz üzere Avrupa'da evlilik tango gibiyken Türk toplumunda evlilik halay gibi olmuştur. Müvekkil de maalesef ki bizzat bu durumu yaşamıştır. Davalı, kendi başına alabileceği her türlü kararı müvekkil eşine sormadan ailesine sormuş, müvekkili hiçe saymıştır. Davalının ablaları ve davalının annesi müvekkilin evliliği üzerinde hüküm kurmuştur ve müvekkil üzerinde otorite kurulmuştur.

    Bir yere gidileceği zaman davalının ablası ************, gidilecek olan yere karar vermiştir. Yine davalının annesi Eşe Korkmaz ve davalının diğer ablası *********** da müvekkilin evliliğine müdahale etmişlerdir.

    Tarafların aile konutuna alınacak olan eşyalara dahi davalı ve ailesi müvekkilin hiçbir fikrini almadan kendi kendilerine karar vermişlerdir. Davalı, birey olduğunun bilincine varamamış ve yaşının gerektirdiği olgunlukta davranamamış eve alınacak en küçük eşyalardan biri olan kaşığı dahi ablalarına sormuştur.

    Bir gün tarafların yatağı alt demiri olmadığından ötürü kırılmıştır. Tarafların yeni yatak alma ihtiyacı doğmuştur. Ancak birey olamayan davalı, müvekkile yatakta sanki ablaları ve annesi yatacakmış gibi müvekkile ''Sen anlamazsın, yatağa ablamlar baksın onlar karar versin, sen bilmezsin'' şeklinde emrivaki beyanda bulunmuştur. Davalı, üniversite mezunu öğretmen eşini hiçbir çekincesi olmaksızın küçümsemiş, sözde aşırı kültürlü ve bilinçli ablalarının her zaman en iyisini bildiğini düşünmüştür.

    3-DAVALI, MÜVEKKİLLE ALAY ETMİŞ VE MÜVEKKİLİ KÜÇÜMSEMİŞTİR.

    Müvekkil, hamilelik süresince kilo almıştır. Davalı ise müvekkil ile sürekli surette alay etmiş ve müvekkilin yediği yemeğin porsiyonuna bile karışmıştır. Davalı, müvekkile ''Evlendiğinde böyle değildin, bu ne böyle, ayı gibi olmuşsun, çok kilolusun, seninle insan içine çıkmaya utanıyorum, biraz kilo ver'' şeklinde çirkin ve incitici beyanlarda bulunmuştur.

    YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2017 TARİHLİ 2016/6232 E. 2017/11551 K.

    Eşlerin birbirlerinin her türlü özellikleriyle alay etmeleri küçültücü davranışlardan bulunmakla duygusal şiddete yönelik bir davranıl olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır. Eşin kilosuyla alay etmek, bana yakışmıyorsun şişko, yiye yiye dana gibi oldun, vb. demek, organlarıyla alay etmek, görüntüsüyle alay etmek boşanma sebebidir.

    4-DAVALI, MÜVEKKİLE KARŞI İLGİSİZ VE SEVGİSİZ DAVRANMIŞTIR.

    Müvekkil, eşinden sevgi ve saygı beklemiştir. Ancak bu evlilik birliğinde davalı, müvekkile hiçbir zaman duygusal yaklaşımlar sergilememiş ve davalı, müvekkille olan tek bağını kadının bedeni üzerinde kurmuştur.

    Kadının değeri yalnızca vücudu olmamalıdır! Kadınlar narindir, hassastır, kırılgandır ve kadın her şeyden önce insandır. Maalesef ki bu evlilikte müvekkilin yalnızca vücudu ön planda olmuştur. Davalının tek isteği cinsellik olmuştur. Davalı, müvekkile sevgi ve saygı göstermemiştir.

    Zaten iki buçuk ay gibi kısa bir sürede flört ve nişanlılık dönemi dahi yaşayamadan evlenen müvekkil eşinden ilgi, alaka, sevgi, romantizm beklemiştir. Ancak davalı, müvekkile bu özeni hiçbir zaman göstermemiştir.

    Unutmayalım; KADIN CİNSEL BİR META DEĞİLDİR.

    NE DEMİŞ ŞAİR;

    Kimi der ki kadın

    Kimi der ki hamur yoğuran

    Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek

    Ne ayal, ne vebal

    O benim kollarım, bacaklarım

    Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.

    Müvekkil, yalnızca ev işlerinde, cinsellikte ya da bilimum duygu yüklü işte sömürülmüş ve bu durumdan duyduğu rahatsızlığı her daim dile getirmiştir.

    Bu evlilikte adeta meta fetişizmi bulunmaktadır. Kadından eril yapıya hizmet beklenmiştir.

    Davalı, müvekkile sürekli olarak ''Güzel ol, kilo ver, kıvırt, bedenini sergile, bana görsel şölen sun'' şeklinde duygusallıktan yoksun cümleler kurmuştur. Davalı, müvekkilin bir ruhu olduğunu unutmuştur. 

    Keza davalının ailesi de davalıyı ikinci kez evlendirme sebebi olarak ''Türk toplumunda evlilik cinsellik iznidir'' yaklaşımında olmuşlardır.

    Davalı, kendisine evin dışında müvekkile ise evin içerisinde roller vermiştir. Davalı adeta ''Ben eve ekmek getireyim, sen de yemek yap ve bana cinsellik ver'' zihniyet yapısında olmuştur. Müvekkil hayalini kurduğu aile kavramını davalının eylemleri yüzünden tasvir edememiş ve kendisini davalının gözünde bir obje kadar değersiz hissetmiştir.

    Müvekkilim davalıdan adeta sevgi dilenmiş ancak evliliğinde itaatkar kadın ve seks objesi olarak görülmüştür.

    Davalının kendi aile yapısı da davalıyla aynı zihniyettedir. Zira davalı, kendi annesinden evin mahremiyetini gizleyememiştir. Davalı, eşiyle birlikte olduktan sonra duyduğu hazzı annesine anlatacak kadar evin özelini bırakmamıştır. Davalının annesi de bu durumdan rahatsız olmak yerine oğluna ''E oğlum insanlar niye evleniyor, kadın dediğin niye var'' şeklinde katını meta olarak gördüğünü zımni şekilde de olsa ikrar eden beyanlarda bulunmuştur.

    Bu durum müvekkile kendinin bir ruhu olduğunu unutturmuş ve müvekkil ruhsal bir doyuma ulaşamadığı için bazı zamanlar cinsel birliktelikten kaçınmıştır.

    Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerden dolayı aslında müvekkil ile davalının evliliğinde problemler halk dilinde gerdek gecesi olarak adlandırılan günden itibaren başlamıştır. Bu tarihten itibaren müvekkilim, eşinden duygusal yakınlık görememiş ve bu durum davalı ile müvekkilin cinsel yaşantılarına da yansımıştır.

    YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 07.10.2009 TARİHLİ 2008/14223 E. , 2009/16865 K. 

    Eşlerin ailesiyle ilgilenmemesi, çocuklara ve eşe karşı ilgisiz davranması boşanma sebeplerindendir. Eşin doğumunda ilgilenmemek, arabasına eşini almamak, hastalığında ilgilenmemek, hamileliğinde yalnız bırakmak vb. eşlerin birbirlerine karşı ilgisizliğinin kanıtı olup evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır.

     

    ‘’ karısının doğumu ile ilgilenmediği davacının ise kocası ve ailesine sürekli hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.’’

    YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2012 TARİHLİ 2011/22013E. 2012/19316 K.

    Sevgisizlik olayında yer almak ve bunu açıklamak duygusal şiddete yönelik bir davranıl olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır. Başkasını sevdiğini söylemek, eşini sevmediğini söylemek, zorla evlendirildiğini söylemek, başkasıyla evleneceğini söylemek, eşinden sıkıldığını söylemek, eşinden soğuduğunu söylemek, eşini istemediğini söylemek, eşinden bıktığını söylemek… boşanma sebebidir.

    5-DAVALI, MÜŞTEREK KONUTUN ANAHTARINI KENDİ ANNESİ, KENDİ BABASINA VE ABLALARINA DA VERMİŞ VE EVİN MANEVİ BAĞIMSIZLIĞINI İHLAL ETMİŞTİR.

    Davalı, müşterek konutun anahtarını kendi ablalarına kendi annesine de vermiştir. Davalının ailesi eve izinsiz şekilde şekilde girmiş ve müvekkilin özel hayatını ihlal etmişlerdir. Bununla da kalmamışlar evdeki eşyaların yerlerini kendi kafalarına göre değiştirmişlerdir.

    Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, verdiği bir kararla boşanma davalarında kusur belirlemeye yeni bir boyut kazandırdı. Yüksek Mahkeme, evin anahtarını ailesine vererek evin manevi bağımsızlığını ihlal eden eşin boşanma davasında ağır kusurlu olduğuna hükmetti.

    T.C.YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ 2020/2101 E. 2020/3085 K.

    Evin anahtarını ailesine veren eş, evin manevi bağımsızlığını ihlal etmiş sayılır.

    6-DAVALI, MÜVEKKİLİN SAĞLIĞI İLE HİÇBİR ZAMAN İLGİLENMEMİŞTİR.

    Müvekkil grip olduğu zaman dahi davalı, müvekkil tarafından kendisine hizmet beklemiştir. Müvekkile destek olmak şöyle dursun müvekkile köstek olmuştur. Davalı, müvekkilin hiçbir hastalığında yanında olmamıştır.

     YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/9973 K. 2005/10409 T. 30.6.2005

    Davacının, davalı eşinin yaşamsal önem taşıyan böbrek ameliyatı ile herhangi bir şekilde ilgilenmemesi, kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.

    Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldın teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

    YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1999/2-610 K. 1999/777 T. 6.10.1999

    Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının eşine salak, manyak dediği, aşağıladığı ve hastalığında ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmesi gerekir.

    7-DAVALI, MÜVEKKİLE KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SÖZLER SÖYLEMİŞTİR. ANCAK DAVALI SADECE KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SÖZ SÖYLEMEKLE KALMAMIŞ, MÜVEKKİLE HAKARET DE ETMİŞTİR.

    Davalı müvekkile sevgi ve ilgi göstermek şöyle dursun müvekkile hitap ederken ya da mesaj gönderirken her iki lafından biri argo kelimeler kullanmıştır. DAVALININ MÜVEKKİLE ETMİŞ OLDUĞU HAKARET İÇERİKLİ TÜM MESAJLAR SAYIN MAHKEMENİZE DELİL OLARAK SUNULACAKTIR.

    Müvekkilimiz, asgari ücretle çalışmasına rağmen 8.500 lira olan maaşının 7.500 lirasını davalıya her ay göndermiştir. Davalı, müvekkilin kendi maaşından eline bin lira çocuğa harçlık verir gibi harçlık vermiştir. Davalı, müvekkile ekonomik şiddet uygulamakla kalmamış, müvekkil, davalıya ''Biz neden geçinemiyoruz, sürekli para yok para bitti diyorsun'' şeklinde bir soru yönelttiğinde davalı, müvekkile WhatsApp üzerinden ''Lan sabahtan beri dır dır, kafa sikeyim de fark etmez diyon, amk yatta zıbar, bacağına sıçarım bak şimdi'' şeklinde hakaret içerikli mesajı göndermiştir. Bu mesaj davalının müvekkile ettiği hakaretlerden sadece ve sadece bir tanesidir. Hakaret içerikli diğer mesajlar Sayın Mahkemenize delil olarak sunulacaktır.

    Davalı, müvekkile basit bir olaydan ötürü sinirlendiğinde dahi ''Seni kahpe, seni orospu'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

    Ayrıca davalı, müvekkile, delillerle anlaşılacağı üzere ''Ulan gerizekalı, salak salak hazırlamışsın, siktir git yalancı, ne bokun varsa ye, mal mal konuşuyorsun gerizekalı, beyinsiz, aptal, amına koy ver yalanı, ne götün kıymetleniyor meziyetsiz, bi boka yarasaydın, senin avratlığın bu işte yav, siktir git çocuğu da aldır, amk yalancısı, gelme kanını sikerim senin yalancı mikrop, benim canımı sıkma, bu cümleyi 3. kez duymayım kötü şeyler olacak, dua et o çocuğa bir şey olmasın, siktir git çocuğu da aldır, beni çıldırtma... '' şeklinde ağır hakaretlerde ve tehditlerde bulunmuştur.

    YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2001/2-432 K. 2001/482 T. 6.6.2001

    Davacı tanıklarının anlatımlarıyla davalının, sakatsın ne biçim adamsın, paranın nasıl harcanması gerektiğini dahi bilemiyorsun şeklinde sözlerle davacı eşini küçük düşürücü hitaplarda bulunduğu ayrıca ‘ben bu adamla Almanya ya gidebilmek için evlendim’ gibi söylentileri yaydığı gerçekleşmiştir. Davalının belirlenen tutumu ve davranışları ortak hayatı kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarstığı açıktır.

    Davalı eşine muhtelif zamanlarda ağır hakaretlerde bulunmuş, kocası da bu hakaretler karşısında davalıyı evin kilidini değiştirip eve almamış, davalıya bakmamıştır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmadığından, boşanmaya karar verilmelidir.

    8-DAVALI, EŞİNİ TOPLUM İÇERİSİNDE KÜÇÜK DÜŞÜRMÜŞTÜR.

    Müvekkilimiz üniversite mezunudur, davalı ise lise mezunudur. Buna rağmen davalı, müvekkile toplum içerisinde ''okumuşsun ama bir halt olamamışsın, bir boka benzemiyorsun'' şeklinde çirkin beyanlarda bulunmuştur.

    Davalı, zaman ve mekan tanımadan, bilmeden, düşünmeden müvekkile toplum içerisinde sürekli bağırmıştır. Davalı, market, avm gibi kalabalık olan tüm mekanlarda müvekkilimizi toplum içerisinde rencide etmiştir.

    9-DAVALI, HER FIRSATTA EŞİNDEN NEFRET ETTİĞİNİ, EŞİNDEN TİKSİNDİĞİNİ DİLE GETİRMİŞTİR. DAVALI, EVLİLİĞİ ÇOCUK OYUNCAĞI ZANNETMİŞTİR.

    Davalı, en ufak bir tartışmada evi keyfi olarak terk etmiştir. Evi terk ettikten sonra tabi ki ablalarına gitmiştir. Müvekkili uzun süre evde yalnız bırakmış ve akıl hocaları olan ablalarının fikrini aldıktan sonra eve gelmiş, ablalarının da dolduruşuyla müvekkili evde darp etmiştir. Müvekkili darp ederken de müvekkile ''Senden nefret ediyorum, senden tiksiniyorum, senden soğudum'' şeklinde incitici cümleler kurmuştur.

    Yine davalı her fırsatta boşanmayı ve ayrılığı dile getirmiş, evliliği çocuk oyuncağı zannetmiştir. Davalının müvekkilin babasından para beklentisi olduğu için müvekkile sürekli olarak ''Nasıl bir kaderim var da Allah seni karşıma çıkardı, senin Allah belanı versin, uğursuz köpek'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

    10-DAVALI, MÜVEKKİLİN KENDİ AİLESİYLE GÖRÜŞMESİ KONUSUNDA SÜREKLİ OLARAK PROBLEM ÇIKARMIŞTIR. YARGITAY KARARLARINA GÖRE DE EŞİ, AİLESİYLE GÖRÜŞTÜRMEMEK BOŞANMA SEBEBİ OLARAK KABUL EDİLMEKLE BİRLİKTE EŞİ AİLESİYLE GÖRÜŞTÜRMEYE KİŞİ AĞIR KUSURLU KABUL EDİLMİŞTİR. 

    Davalı kendi ailesiyle sadece ve sadece 10 dakikalık mesafede oturmaktadır. Davalı, müvekkili her daim kendi ailesiyle görüştürmesine karşın davalı, müvekkilin kendi anne, babasıyla görüşmesi noktasında sürekli surette problem çıkarmıştır. Davalının ailesi tarafların müşterek konutuna her daim gelebilirken müvekkilimizin ailesinin gelmesine davalı izin vermemiştir. 

    Müvekkilimiz basit bir pazar alışverişine dahi davalının annesi ve ablalarıyla gitmek zorunda kalmıştır. Davalı, müvekkile ''Sen işe yaramazsın, sen anlamazsın, benim ablalarım her şeyin en iyisini bilir'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı, müvekkilin kendi ailesiyle yedi yirmi dört görüşmesini beklerken müvekkilin kendi anne ve babasının hastalık sürecinde dahi ailesinin yanına gidip gelmesi noktasında sıkıntı çıkarmıştır.

    11-DAVALI, MÜVEKKİLİMİZE FİZİKSEL ŞİDDET UYGULAMIŞTIR.

    Davalının ciddi anlamda öfke kontrol problemi bulunmaktadır. Davalının sinirlendiği zaman gözü hiçbir şey görmemektedir. Davalı, müvekkile sürekli olarak fiziksel şiddet uygulamıştır. Darp raporları Sayın Mahkemenize delil olarak sunulacaktır.

    Davalı, sudan sebeplerden ötürü tartışmaya çıkarmayı kendisine adet edinmiştir. İncir çekirdeğini bile doldurmayan sebeplerden tartışma çıkaran davalı, bununla da kalmayarak müvekkili her seferinde darp etmiştir.

    Davalı, müvekkilin defalarca kafasına vurmuş, müvekkilin kollarını morartmıştır. Müvekkile çoğu zaman tokat ve yumruk atmıştır.

    Bir gün davalı, kendi ailesinin yanında dahi müvekkili yere düşürmüş ve müvekkili yerde tekmelemiştir. Sözde iyi kayınvalide ise oğlunun gelinini dövmesine karşı çıkmak yerine olayı sadece izlemekle kalmıştır.

    Bir gün davalı, yatakta uzanırken müvekkilden kendisine su getirmesini istemiştir. ''Su getirir misin'' deme medeniyetine tabi ki erişemeyen davalı SU GETİR diye bağırarak müvekkili sırtından tekmelemiştir.

    Davalının, müvekkil ile evdeyken baş başa olduğu bir tartışmada ise davalı, müvekkile mutfakta bıçak çekmiş ve müvekkili öldürmeye çalışmıştır, müvekkilin canına kast etmiştir. Sonrasında ise müvekkile ''Babanı ve kardeşini ararsan onları da öldürürüm seni de öldürürüm'' demiştir.

    Bir gün müvekkilimizin davalının anne ve babasının ikamet ettiği evde bulaşık yıkarken davalı, müvekkilin yanından geçmiştir. Davalı, müvekkile ''Yanından geçtim, bana ne bakmıyorsun zaten baban para da vermiyor'' diyerek müvekkilin herkesin içerisinde darp etmiştir. Davalının ailesi de bir kadının bu denli şiddet görmesine sessiz kalmışlar sadece ve sadece olayı izlemişlerdir.

    Davalının uyguladığı fiziksel şiddet öyle bir aşamaya gelmiştir ki davalı müvekkilin hamile olmasını dahi umursamamıştır. Hamilelik döneminde dahi müvekkile fiziksel şiddet uygulamıştır. Müvekkilin kollarını tüm gücüyle sıkmış ve kollarının morarmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca müvekkile bir kadının geçireceği en hassas dönem olan hamilelik döneminde dahi tokat atmıştır.

    12-DAVALI, GÜVEN SARSICI DAVRANIŞLARDA BULUNMUŞTUR.

    Davalı, telefonunu müvekkilden her daim saklamıştır. Müvekkilin telefonu sürekli ortada olmasına karşın müvekkil ne zaman davalının telefonunu eline alsa davalı büyük bir telaş içerisine girmiştir. Davalının daha öncesinde de TİK TOK hesabından karşı cinsten başka kadınlarla münasebeti olduğu açıkça bilindiğinden davalının güven sarsıcı davranışları olduğunu düşünmekteyiz.

    Yine davalı, işten gelir gelmez telefonunu eline almış, eşiyle ilgilenmek şöyle dursun eşiyle iletişime dahi geçmemiştir. Duygusal anlamda müvekkilimize hiçbir şekilde yakınlık göstermemiştir. Hatta ve hatta müvekkil, işten geldikten sonra davalıya ''Nasılsın, günün nasıl geçti'' şeklinde beyanda bulunduğunda davalı, müvekkile ''Aynı şey işte niye soruyorsun'' şeklinde beyanda bulunmuştur. 

    Davalı, müvekkili metalaştırmıştır. Müvekkile evde hizmet eden bir kadın muamelesi davalı tarafından açıkça sergilenmiştir. Bir kocanın işten eve geldiğinde hal hatır sormadan önce sadece evde ne yemek pişirildiğini sormasının ne kadar acı bir husus olduğunu Sayın Mahkemenizin takdirine bırakıyoruz.

    Ayrıca davalı, nişanlılık süresince de evlilik süresince de TİK TOK hesabından başka kadınlarla konuşmuştur. Ne zaman ki müvekkil bu mesajları görse davalı, başka kadınlarla konuştuğunu inkar etmek amacıyla ''Mesaj bana ait değil, arkadaşım gönderdi'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

    13-DAVALI, CİMRİ VE PİNTİ KİŞİLİK YAPISINA SAHİPTİR. DAVALI, HİÇBİR ÖZEL GÜNDE HEDİYE ALMAMIŞTIR. MÜVEKKİLİMİZDEN HER ŞEYİ ESİRGEMİŞTİR. AMA BUNA RAĞMEN MÜVEKKİLİMİZE EKONOMİK ŞİDDET UYGULARAK MÜVEKKİLİMİZİN MAAŞINA EL KOYMUŞTUR.

    Müvekkilimizin babası siroz hastalığından ötürü vefat etmiştir. Bu süreçte davalı, müvekkile destek olmak şöyle dursun müvekkil, babasının yanına hastaneye çorba götürüyor diye müvekkile ''Hep sen yiyecek içecek götürüyorsun, onlar buraya hiçbir şey getirmiyor'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı, hasta insana evladı tarafından yapılan bir kase çorbanın hesabını yapacak kadar pinti ve cimri bir kişiliğe sahiptir.

    Evlilik birliği devam ederken eve bir kez olsun yağ ya da salça alınmamıştır. Müvekkilimizin annesi kendi elleriyle yaptığı şeyleri müvekkilimize evinde kullanması için vermiştir. Ancak buna rağmen davalı, müvekkilin yumurtalık kanseri olan annesini küçümsemiştir. Davalı, acıma duygusundan yoksun bir kişiliktir.

    Hem davalı hem müvekkil çalıştığı halde davalı, müvekkil ne zaman kendi ailesinin yanına ziyarete gitse müvekkile ''Git babandan harçlık iste, git babandan para al'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Davalı, müvekkilin ailesinin kendi imkanları ölçüsünde yaptığı hiçbir şey ile yetinmemiş ve adeta açgözlü bir tavır sergilemiştir.

    Yine davalı, müvekkile en son isteme töreninde çiçek almıştır. Bir kez olsun eve çiçekle gelmemiştir. Bunun dışında yıl dönümünde bir kez kolye almıştır. Hiçbir özel gün davalı tarafından kutlanmamıştır, müvekkilin doğum günü dahi davalı tarafından hiçe sayılmıştır.

    14-DAVALI, EVLİLİK BİRLİĞİNDEN DOĞAN SORUMLULUKLARI YERİNE GETİRMEMİŞTİR.

    Davalı, müvekkilin yorgun ya da hasta olduğu dönemleri anlayışla karşılamamış ve müvekkile ev işi yapan robot muamelesi sergilemiştir.

    Hasta ya da yorgun olmadığı dönemlerde müvekkil, her gün farklı yemekler pişirmiş ve evini tertip düzen içerisinde bırakmıştır. Ancak davalı, market alışverişi dışında evin her türlü sorumluluğunu müvekkile yüklemiştir.

    Yargıtay kararları der ki; evlilik birliğinden doğan sorumlulukları yerine getirmeyen eş kusurlu kabul edilmelidir.

    15-DAVALI, EŞİYLE ANNESİ ARASINDAKİ DENGEYİ KURAMAMIŞTIR. DAVALI DENGE KURMAK ŞÖYLE DURSUN VAR OLAN DENGEYİ DAHİ BOZMUŞTUR. YARGITAY KARARLARI UYARINCA DA EŞİYLE ANNESİ ARASINDA DENGEYİ KURAMAYAN KOCA KUSURLU KABUL EDİLMEKTEDİR.

    Davalı, müvekkil ile kayınvalidesi arasında olan saygı ve sevgiyi, eylemleriyle ve sözleriyle bitirmiştir. Müvekkilden duyduklarını annesine, annesinden duyduklarını ise müvekkile iletmiş ve yine mahremiyeti koruyamamıştır.

    Ne zaman ki müvekkil eşine kayınvalidesine karşı olan küçük bir kırgınlığını dile getirse sonradan bunu kayınvalidesinden işitmiştir.

    Ayrıca yine davalı evde yaşanan en ufak tartışmayı dahi annesine anlatmış ve annesini müvekkilden soğutmuştur.

    Psikolojide de bilindiği üzere gelin ve kayınvalide arasında bir çatışma yaşanıyorsa bunun asıl sorumlusu kocadır. Dengeyi sağlama görevi kocaya aittir.

    16-DAVALI, MÜVEKKİLİ EVLİLİĞE İKNA EDEBİLMEK İÇİN KENDİSİYLE İLGİLİ ESASLI NİTELİKLERDE YANILTMIŞTIR.

    Davalının sabıka kaydının bulunduğu müvekkil ve ailesi tarafından işitilmiştir. Ancak davalı, müvekkil ile evlenmeden önce müvekkile sabıka kaydının olduğunu söylememiştir.

    Yine davalı, müvekkil ile evlenmeden önce bir kez nişan atmıştır. Bu husus da müvekkil tarafından evlendikten sonra öğrenilmiştir. Hatta ve hatta müvekkile eşyalar ve takılar ile ilgili bu meseleden ötürü hiçbir seçim hakkı tanınamamıştır. Çünkü davalının eski nişanlısı tarafından beğenilen takılar ve eşyalar alınmış, bunlar da müvekkile verilmiştir. Sanki daha öncesinde davalı kendisi beğenmiş de almış gibi bir tutum ve tavır sergilemiştir. Müvekkilin kendisinin beğenerek aldığı tek eşya fırın olmuştur.

    Hatta ve hatta müvekkilimiz davalının önceki nişanlısına aldığı takıları takmak zorunda kaldığından bollaştırmak istemiş ancak davalı, müvekkile ''Bir de ona mı para vereceğim'' demiştir.

    Kısaca davalı, nikah akit tarihinden önce müvekkilimizden sabıka kaydının olduğunu ve daha önce nişanlanıp ayrıldığını saklamış ve gizlemiştir. Davalı, müvekkilimizi kendisiyle ilgili esaslı olan niteliklerde yanıltmıştır.

    Yargıtay kararları der ki; kişinin evlenmeden önce kendisiyle ilgili esaslı niteliklerde olan hususlarda yalan beyanlarda bulunması kusur kabul edilmektedir.

    BOŞANMADAN ÖNCEKİ SON OLAY;

    Davalı ile müvekkil alışveriş yapmak maksadıyla Forum Alışveriş Merkezine gitmişlerdir. Davalı, her zaman olduğu gibi etrafındaki bayanları incelemeye başlamış ve sebepsiz yere bayanlara gülümseye başlamıştır. Müvekkil de haklı olarak davalıya ''Lütfen empati yap, ben erkeklere gülsem sen ne hissedersin'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı, herkesin içerisinde eliyle müvekkilin kulağına tokat atarak sert bir şekilde vurmuştur. Müvekkilin toplum içerisinde ne derece rencide olabileceği hususunu Sayın Mahkemenizin takdirine bırakıyoruz. Bahse konu olay 16.04.2022 tarihinde gerçekleşmiştir. Boyner Mağazası ile Karaca Mağazası ön kısmının, koridor kısmının ve iç kısmının kamera kayıtlarının celbini talep ederiz.

    Müvekkilin 1.90 boylarında ve kilolu olan davalıya hiçbir zaman karşı koyma imkanı olamamıştır. Zira davalı, oldukça kalıplı biridir.

    Davalı, müvekkili darp ettikten sonra zorla arabaya bindirmiş ve seni götüreceğim demiştir. Müvekkilimizi yağmurlu havada müvekkilimizin teyzesinin ikamet ettiği binanın önüne bırakmıştır.(Hululi Akar Bulvarı BIM marketi önü). Şiddete meyilli davalı, müvekkilimizi arabadan atar şekilde zorla indirmiştir. Müvekkilimiz de yağmur yağdığı için saklanmak zorunda kalmıştır. Davalı, bu sefer de yeniden müvekkili zorla arabaya bindirmiştir. Çaresiz şekilde arabaya zorla bindirilen müvekkil, davalının yenilmez yutulmaz laflarına maruz kalmıştır. Davalı arabada müvekkile ''Babanı sen öldürdün'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkilimizin babası, hastanede yatarken kızının, davalı tarafından darp edildiğini öğrenmiştir. Davalının eylemleri müvekkilin babasının hastalığını ilerletmiş ve müvekkilin babası stresten ötürü 49 yaşında vefat etmiştir. Davalı da bu cümlesinde müvekkilin kendisinin darp edildiğini saklaması gerektiğini düşünmüştür. Oysaki çaresiz müvekkil, eşinin kendisini darp ettiğini yalnızca kardeşine söylemiştir. Ancak kardeşine söyleyince müvekkilin babası da hasta yatağında hazin olayı öğrenmek durumunda kalmıştır.

    Müvekkilimiz davalının eylemlerine daha fazla dayanamamış ve arabadan inmeye çalışmıştır. Müvekkilimiz arabadan inmeye çalışırken davalı, müvekkilin elini arabanın kapısının arasına sıkışmıştır ve müvekkilin eli kanamaya başlamıştır.

    Çaresiz müvekkil, artık bu evliliğin devam edemeyeceğini anlamış, eşyalarını toplamak maksadıyla eve gitmiştir. Ancak eve gittiğinde davalı, müvekkile kapıyı açmamış ve müvekkil kapıda kalmıştır. Müvekkil, kapıda kaldığı için jandarmayı aramıştır. Müvekkilin jandarmayı aradığını duyan ablası müvekkile ''Bizim ailemizi rezil ediyorsun, neden jandarmayı aradın'' şeklinde beyanda bulunmuş ve ardında hiç çekinmeden hiç utanmadan müvekkili darp etmeye başlamıştır.

    Davalının ablası, müvekkilin saçlarını çekmeye başlamış, müvekkilin ellerinden tutmuş ve müvekkili sarsmış ardından müvekkilin kollarını sıkmak suretiyle müvekkilin kollarını morartmıştır. Davalı da müvekkilimizin darp edilmesi adeta elinde çekirdeği eksik şekilde komedi filmi izler gibi gülerek izlemiştir. Hayatın olağan akışında normal bir erkeğin eşinin ablası tarafından darp edilmesine müdahale etmesi gerekirken, davalı bu duruma sadece ve sadece seyirci kalmıştır.

    Davalının ablası daha sonrasında müvekkile ve davalıya hitaben ''Bunun annesi babası vefat etti, bebek de düşürdü, bunun psikolojisi bozuk, bu deli, ailesini arayın gelsin alsın'' şeklinde çirkin ve incitici beyanda bulunmuştur. Davalının ablası bunları söylemek de kalmış ve müvekkili kendi evinden ''Evimden çık'' diyerek kovmuştur.

    Davalı, her tartışmada ablalarını arayıp eve çağırmış, müvekkilin hem fiziksel hem psikolojik şiddete maruz kalmasına sebebiyet vermiştir. Müvekkil de bu denli şiddetin ortasında kalınca eşi de kendisini saydırmak şöyle dursun kendisine hiçbir anlamda sahip çıkmayınca evliliğin devam edebilme imkanının kalmadığını anlamıştır.

    ZİYNET EŞYALARI YÖNÜNDEN TALEBİMİZ;

    Müvekkilimiz evden darp edilerek ablaları tarafından kovularak can güvenliği tehlikeye girerek apar topar çıkmıştır. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere evden şahsi eşyalarını dahi alamayan kadının ziynet eşyalarını yanında götürdüğünün kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Müvekkilimiz daha sonrasında yakın akrabası ve kardeşiyle eve gittiğinde ziynet eşyaları çoktan karşı taraf tarafından götürülmüştür. Dolayısıyla ziynetler müvekkilimizde değil, davalı ve ailesindedir.

    *6 adet Adana burna bilezik

    *Zincirli altın uzun kolye

    *Kelepçe altın bileklik

    *24 ayar alyans 

    *Tek taş yüzük

    *Beş taş yüzük

    *Beşli çeyrek bileklik

    *İki çeyrek, dört yarım ve bir tam altınlı kolye

    Düğün videosu ve fotoğraflar delil olacak sunulacaktır.

    HUKUKİ DELİL: 1-Nüfus kaydı

    2-Tanıklar(İsimleri, adresleri ve TC kimlik numaraları bildirilecektir.)

    3-Davalıya ait arama ve mesaj kayıtları

    5-HTS kayıtları

    6-Mali durum araştırması

    7-Mesaj kayıtları

    8-Ekran görüntüleri

    9-Arama kayıtları

    10-Bilirkişi

    11-Keşif

    12-Yemin

    13-Davalının sabıka kaydı 

    14-Müvekkilin darp edildiğini gösterir raporlar

    15-Müvekkilin darp edildiğini gösterir fotoğraflar

    16-Davalının adına kayıtlı 0543 *** ** ** hattın arama, SMS ve HTS kayıtları

    17-Müvekkil ile davalı arasındaki SMS, whatsapp yazışmaları 

    18-Mali ve ekonomik durum araştırması

    19-Davalıya ait hesap hareketleri

    Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller

    HUKUKİ SEBEP : TMK, HMK ve ilgili mevzuat

    SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda ayrıntılarıyla izah edildiği üzere,

    -Tarafların boşanmalarına,

    -Davalının tam kusurlu olması boşanma nedeniyle müvekkilimizin yoksulluğa düşecek olması nedeniyle aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, söz konusu nafakanın kararın kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası olarak devamına,

    -Davalının müvekkilimize verdiği zararların bir nebze de olsa giderilmesi, müvekkilimizin mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar görmesi nedenleriyle 1.000.000,00 TL maddi tazminata, 1.000.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine,

    -Yukarıda belirttiğimiz ziynet eşyalarının müvekkilimize aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin fiili teslim tarihindeki rayiç bedel üzerinden davalıdan tahsiline,

    -Yeşilyurt Mah. ***************Melikgazi/Kayseri adresine aile konutu niteliğinde şerh konulmasına,

    -Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. 9.05.2023

    DAVACI VEKİLİ

    AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN