EŞİNDEN HABERSİZ KREDİ ÇEKME GÜVEN SARSICI DAVRANIŞ MIDIR?

EŞİNDEN HABERSİZ KREDİ ÇEKME GÜVEN SARSICI DAVRANIŞ MIDIR?

EŞİNDEN HABERSİZ KREDİ ÇEKME GÜVEN SARSICI DAVRANIŞ MIDIR?


eşinden habersiz kredi çekmenin güven sarsıcı davranış olduğuEŞİNDEN HABERSİZ KREDİ ÇEKMENİN GÜVEN SARSICI DAVRANIŞ OLDUĞU

EŞİNDEN HABERSİZ KREDİ ÇEKMENİN GÜVEN SARSICI DAVRANIŞ OLDUĞU

Yargıtay

T.C YARGITAY 2.HD

Esas:   2016/16861

Karar:   2018/5575

Karar Tarihi:   25/04/2018

Özet: Eşinden habersiz kredi çekmek güven sarsıcı davranış olmakla beraber boşanma sebebidir.

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı erkeğin eşinden habersiz kredi çekmek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu, mahkemece erkeğe yüklenen hakaret ve aşağılama eylemlerine yönelik tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, yine mahkemece erkeğe yüklenen diğer kusurlu davranışların ise evlilik birliğinin devam etmiş olması nedeniyle affedildiği veya en azından hoş görüldüğü, bu nedenle bu eylemlerin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak bu hale göre de erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olmasının yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK m. 174/2).Somut olayda, yukarıdaki bentte belirtildiği üzere, davalı erkeğin eşinden habersiz kredi çekmek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu, mahkemece erkeğe yüklenen hakaret ve aşağılama eylemlerine yönelik tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, yine mahkemece erkeğe yüklenen diğer kusurlu davranışların ise evlilik birliğinin devam etmiş olması nedeniyle affedildiği veya en azından hoş görüldüğü, bu nedenle bu eylemlerin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmış olup; davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir kusuru ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi şartlarının kadın lehine gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu husus nazara alınmadan, kadının manevi tazminat isteğinin reddi yerine yetersiz gerekçe ile davacı kadın yararına manevi tazminat hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.

3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç:  Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN