EŞİN CİNSEL SALDIRISI KYOK KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

EŞİN CİNSEL SALDIRISI KYOK KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

EŞİN CİNSEL SALDIRISI KYOK KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


 

EŞİN CİNSEL SALDIRISI KYOK KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

 

KAYSERİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE

 

SORUŞTURMA NO : 2023/41***

 

KARAR NO :2023/18***

 

İTİRAZ EDEN

MÜŞTEKİ :

 

VEKİLİ : Av. Gizem Gül UZUN




ŞÜPHELİ :

 

KONU : Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2023/***** Sayılı Soruşturma ile 2023/18*** Sayılı Kararında verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararına karşı itiraz ve YENİ DELİL sunumudur.

 

SUÇ : Cinsel Saldırı Suçu

EŞİN CİNSEL SALDIRISI KYOK KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

AÇIKLAMALAR :

 

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunmuş olduğumuz 17.07.2023 tarihli şikayet dilekçemiz üzerine şüpheli hakkında başlatılan 2023/41*** Soruşturma numaralı dosyamızda 21.07.2023 tarihinde 2023/18*** sayılı Karar ile aynı suçtan dolayı 2023/28*** Soruşturma Numarası ile işlem yapıldığı ve CMK madde 223/7 gereği Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verilmiştir. Ancak 2023/28*** Soruşturma Numaralı kararda da yasaya aykırı bir şekilde takipsizlik kararı verilmiştir. İşbu karar usul ve yasaya aykırı olup bu hususta itirazlarımızı ve açığa çıkan YENİ DELİLLERİMİZİ sunma gerekliliğimiz hasıl olmuştur. Şöyle ki;

 

Şüpheli, müvekkilimize ilk etapta kendisini farklı biri gibi tanıtmıştır. Ancak daha sonrasında bu tavırları bırakıp müvekkile gerçek yüzünü göstermiştir. Şüpheli evlendikten sonra müvekkile geçmişte sürekli olarak pavyona gittiğini ve yabancı kadınlarla beraber olduğunu övünerek anlatmıştır. Evlilik birliği sürecinde şüpheli, müvekkile "Göğüslerinin fotoğrafını at, çıplak görüntülü konuşma yapalım." şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Şüphelinin müvekkilden tek beklentisi cinsellik olmuştur, müvekkil maalesef ki şüpheli tarafından cinsel bir meta olarak görülmüştür. Şüpheli sürekli olarak porno izlemiştir. Şüpheli pornolarda izlediği her şeyi müvekkilimize zorla yaşatmak istemiştir.

 

Evlilik birliğinin devamında şüpheli, sürekli olarak porno izlediği için pornolarda izlediği her şeyi müvekkile ZORLA yaşatmak istemiştir. Şüpheli, evlilik birliğinin devamında müvekkilimiz ile zorla birlikte olmuştur. Bununla da kalmamış müvekkilimiz hiçbir şekilde rıza göstermediği halde müvekkilimiz ile zorla tersten ilişki yaşamıştır.

 

Şüpheli, birliktelik yaşamak için müvekkilimizi öldürmekle tehdit etmiş hatta ve hatta müvekkilimizi müvekkilimizin ailesini de öldürmekle tehdit etmiştir. Şüpheli, müvekkilimizin ellerini ve kollarını turmuş ve müvekkilimizi zorla yatak odasına götürmüştür. Müvekkilimiz ters ilişki istemediğini söylediği halde şüpheli durmamış ve müvekkilimize saldırmıştır. MÜVEKKİLİMİZ HASTANEDEN RAPOR ALMIŞTIR. Almış olduğu raporda müvekkilimizin vücudunun arka kısmında açıklık olduğu belirtilmiştir. MÜVEKKİLİMİZ CİNSEL SALDIRIYA MARUZ KALDIĞINA İLİŞKİN RAPOR ALMIŞTIR. Ancak Sayın Mahkemenizce gerekli görülürse müvekkilimizin zorla ters ilişkiye maruz kaldığına dair rapor alınmasını talep ediyoruz.

 

TCK'nın 102. Maddesinde tanımlanan Cinsel Saldırı Suçu evlilik birliği içerisinde söz konusu olduğunda da suçtur. Yani eşlerden biri, diğeriyle zorla cinsel ilişkiye giriyorsa bu; cinsel saldırı suçunu oluşturur. Evlilik birliği zorla cinsel birlikteliğe izin vermez ve bu birlik içerisinde ihlal edilen sınırlar boşanmanın konusunu oluşturduğu gibi cezai yargılamayı da beraberinde getirir.

 

Cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarlakişinin vücut dokunulmazlığını ihlal eden fail hakkında, TCK m.102/1’de tanımlanan sarkıntılık ve basit cinsel saldırı suçlarından soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır. TCK m.102/2’de, cinsel saldırı suçunun nitelikli hali olarak vücuda organ veya sair bir cisim sokulması tanımlanmış olup, bu suçun eşe karşı işlenmesi durumunda soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdur eşin şikayetine bağlı tutulmuştur. Hüküm gerekçesine göre,“…evlilik birliğinde, cinsel arzuların tatminine yönelik talepler açısından tıbbi ve hukuki sınırların bulunduğu muhakkaktır. Bu sınırların ihlali suretiyle eş üzerinde gerçekleştirilen ve cinsel saldırı suçunun nitelikli halini oluşturan davranışlar, ceza yaptırımını gerekli kılmaktadır”.

 

Görüleceği üzere kanun koyucu, cezaları ağır olsa da sarkıntılık ve cinsel saldırı suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılmasını, yetişkin mağdurun hukuki statüsü bakımından fark gözetmeksizin şikayetine bağlı tutmuş, fakat nitelikli cinsel saldırı suçunda şikayet şartını sadece mağdur eş için öngörmüştür. Bunun sebebi, eş ve evlilik birliğine önem veren, evliliği sarsıcı ve eşler arasında ilişkileri etkileyen eylemlere doğrudan karışılmasını istemeyen kanun koyucunun, eşler arasında meydana gelen nitelikli cinsel saldırı suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasını mağdur eşin şikayetine bağlı tutması isteğine dayanmaktadır. Gerekçede yer alan “Bu sınırların ihlali suretiyle eş üzerinde gerçekleştirilen ve cinsel saldırı suçunun nitelikli halini oluşturan davranışlar, ceza yaptırımını gerekli kılmaktadır.” cümlesi, eşe karşı işlenen sarkıntılık ve basit cinsel saldırı fiillerinin suç teşkil etmeyeceğini de göstermez. Kanun koyucu, hem basit ve hem de nitelikli halini düzenlediği cinsel saldırı suçu için korunan ortak hukuki yararın; beden bütünlüğü ve vücut dokunulmazlığı üzerinde tasarruf hakkına ve yetkisine sahip olan bireyin cinsel hürriyeti olduğunu vurgulamıştır. Mağdurun, evlilik birliği çerçevesinde hareket edilerek, cinsel hürriyetine yönelen her davranışa doğrudan veya baştan itibaren rızası olduğunun kabul edilmesi; Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan cinsel saldırı suçunda korunan hukuki yarara ve yasal düzenlemenin amacına aykırıdır.

 

Cinsel hürriyet; kişinin beden bütünlüğü ve vücut dokunulmazlığı üzerinde sahip olduğu tasarruf hak ve yetkisinin, dolayısıyla “insan” kavramından hareketle, fiziksel ve zihinsel bütünlüğün korunmasına/sürdürülmesine yönelik bireyin kişisel özerklik hakkının bir yansımasıdır. Bu nedenle, kanunda “saldırı” veya “ihlal” olarak tanımlanan cinsel içerikli suçlarda, mağdurun rızasının varlığı belirleyici rol oynamaktadır. Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin ilgili kararında, “eşe karşı işlenen cinsel suçlarda” ibaresi kullanılarak, şekilden öte mağdur bakımından içeriğe yönelik bir müdahalede bulunulduğu kuşkusuzdur; zira TCK m.102’de düzenlenen cinsel saldırı suçuna dair, hem madde metninde yer alan diğer fıkralarda ve hem de cinsel suçlara ilişkin diğer maddelerde, “cinsel suçun eşe karşı işlenmesinin suç oluşturup oluşturmadığı” hususu hakkında ayrı bir hüküm yer almamaktadır. Kanun koyucu, cinsel suçun eşe karşı işlenmesine yönelik farklı bir suç tipi öngörmemiştir.

 

Savcılığın Takipsizlik Kararından Sonra Yeniden Soruşturma Yapabilmesi ve Yeni Delil Kavramı

 

Fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik kararı) verildikten sonra aynı fiile ilişkin olarak yeniden soruşturma yapılabilmesi kanun koyucu tarafından “yeni delilin meydana çıkması” şartına bağlanmış ve bu husus ceza muhakemesi şartı olarak belirlenmiştir. 5271 sayılı CMK’nun 172/2. maddesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer bir ifade ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, meydana yeni bir delil çıkmadığı müddetçe aynı delil ve emarelere dayanarak yeni bir iddianame düzenlenemeyecektir. Kanun koyucu bu düzenleme ile kişilerin hukuk güvenliğini sağlamak istemiştir. CMK 172/2. maddesinde yer alan “yeni delil” kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir.

 

Müvekkilimiz hastaneden rapor almıştır. Almış olduğu raporda da müvekkilimizin vücudunun arka kısmında açıklık olduğu belirtilmiştir. Müvekkilimiz cinsel saldırıya maruz kaldığına ilişkin de rapor almıştır. Ancak bu deliller Sayın Savcılığınızca değerlendirilmemiştir. Dava konusu olayı kanıtlar nitelikle mesaj kayıtları da mevcuttur. Sayın Savcılığınız tarafından ekte sunduğumuz delillerin incelenmesini talep ederiz.

 

Yukarıda anlatılanlar ışığında dosyaya konu olaylar hakkında etkin bir soruşturma yürütülmeden doğrudan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırıdır. Ayrıca yeni deliller mevcuttur. Şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek kamu davası açılması gerekirken, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır.

 

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve resen göz önünde bulundurulacak sebepler çerçevesinde, itirazımızın ve yeni delillerimizin kabulüyle, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2023 tarihli 2023/41*** Soruşturma, 2023/18*** Karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına, 2023/28*** Sayılı Soruşturma Numaralı dosyada yeni delillerin incelenmesini ve şüpheli hakkında KAMU DAVASI AÇILMASINA KARAR VERİLMESİNİ saygılarımızla vekaleten talep ederiz.29.08.2023

 

MÜŞTEKİ VEKİLİ

 

Av. Gizem Gül Uzun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN