Eda Hükmü İçermeyen “Tespite” İlişkin İlamlar, İlamlı İcra Takibine Konu Edilebilir mi?

Eda Hükmü İçermeyen “Tespite” İlişkin İlamlar, İlamlı İcra Takibine Konu Edilebilir mi?

Eda Hükmü İçermeyen “Tespite” İlişkin İlamlar, İlamlı İcra Takibine Konu Edilebilir mi?


eda hükmü içermeyen tespite ilişkin ilamlar, ilamlı icra takibine konu edilir miEda Hükmü İçermeyen “Tespite” İlişkin İlamlar, İlamlı İcra Takibine Konu Edilebilir mi?

Eda Hükmü İçermeyen “Tespite” İlişkin İlamlar, İlamlı İcra Takibine Konu Edilebilir mi?
T.C. Yargıtay 12. HD
Esas:
 2020/8499
Karar: 2021/4291
K.T.: 08/04/2021

Özet: Eda hükmü içermeyen “tespite” ilişkin ilamlar, ilamlı icra takibine konu edilemez.

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

K A R A R

Alacaklı vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; banka tarafından düzenlenen teminat mektubunun İİK’nun 38. madde hükümleri kapsamında değerlendirilerek kefalet sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerektiğini ancak ilamların icrası yolu ile ilamlı takip başlatılması taleplerinin icra müdürlüğünce teminat mektubunun ilam niteliğinde olmadığı gerekçesi ile reddine karar verildiğini, takip dayanağı teminat mektubunun İİK’nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğini haiz belgelerden olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğü kararının iptaline ve takibin ilamlı icra takibi olarak devamına karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, dayanak belgenin ilam niteliğinde olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı vekilinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin kabulü ile 15/05/2017 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline, karar verildiği hakkında takip yapılan bankanın temyiz yoluna başvurduğu görülmektedir.

Para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrası İİK’nin 32 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddede (para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam icra dairesine verilince icra müdürü borçluya bir icra emri tebliğ eder…), İİK’nin “ilam mahiyetini haiz belgeler” başlığını taşıyan 38. maddesinde ise (Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re’sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir…) şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. İlgili yasa maddeleri ile yasa koyucu hangi belgelere dayanılarak ilamlı takip yapılabileceğini, önemine binaen titizlikle düzenlemiş gerekli gördüğü yerlerde bunu özel kanunlarla belirleyip sınırlandırmıştır. Burada göz ardı edilmemesi gereken husus ise, maddede yer verilen ilamların, icrası yorum gerektirmeyecek ve açıkça tahsil hükmü (eda hükmü) taşıyan ilamlar olduğu noktasıdır. Bu nedenle eda hükmü içermeyen “tespite” ilişkin ilamlar, ilamlı icra takibine konu edilemez.

İİK’nun 38. maddesinde sayılan, temyiz kefaletnameleri ise Yargıtayda icranın geri bırakılmasını sağlamak amacıyla gösterilmesi gereken teminatlardır. Kefil, noterden onaylı bir taahhüt senedi veya icra müdürü önünde tutanağa geçirilen bir irade açıklaması ile hükmün Yargıtay tarafından onanması halinde taahhüt ettiği meblağı mahkeme kararı ile mahkum olmuş gibi ödeme zorunluluğu altına girer. Bir başka ifade ile hakkında icranın geri bırakılması kararı alınmak istenen ilam Yargıtay’ca onanırsa, kefalet şartlarının gereği yerine getirilmiş olacağından, alacaklının kefile başvurma hakkı doğar. (Bkz. Tanrıver Süha, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, …, 1996, S.125.)

Somut olayda teminat mektubu düzenleyen banka hakkında bu belgeye dayalı olarak ilamlı icra takibi başlatılmak istendiği, takibe dayanak yapılan 13.07.2016 tarihli teminat mektubunda “… İcra Müdürlüğünün 2013/477 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak … tarafından hakkında takip yapılan… Gıda Sanayi….Tic. A.Ş. temyiz isteminde bulunmuş olduğundan icranın geri bırakılmasını temin için verilen işbu teminat mektubu ile Bankamız takip tutarı ve faizlerine karşılık gelmek üzere 850.000,00 TL’sına kadar… Gıda Sanayi….Tic.A.Ş.’nin borcu için onunla birlikte müteselsil kefil olup, hükmün Yargıtayca onanması halinde borcun adı geçen tarafından ödenmediğini bildiren ilk yazılı istek üzerine, önceden bir ihtarname çekilmesine, hüküm alınmasına, borçlunun iznine gerek olmaksızın derhal ödeneceğini kabul ve taahhüt ederiz, işbu teminat mektubu kesin ve süresizdir” ibarelerinin yer aldığı görülmektedir.

Yukarıdaki açıklamalara göre takibe dayanak 13.07.2016 tarihli teminat mektubunun noterden onaylı bir taahhüt senedi veya icra müdürü önünde bir irade açıklaması şeklinde şekil şartlarına uygun düzenlenmediği, şarta bağlı olduğu ve yorum gerektirmeyecek şekilde borçlunun alacaklıya likit bir miktarı ödenmesi yönünde eda hükmünü içermediği dolayısıyla ilam niteliğindeki belgeleri düzenleyen İcra İflas Kanunu’nun 38. maddesi kapsamında ilamlı takip yapılmasını sağlayacak ilam niteliğinde belge olarak kabulü mümkün olmadığından ilamlı takip yoluyla infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

O halde, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK‘nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

S O N U Ç

Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, … Bölge Adliye Mahkemesinin 12. Hukuk Dairesinin 06.04.2018 tarih 2017/3696 E. – 2018/813 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN