ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE
Gönderilmek Üzere
ADANA ÇOCUK AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
İSTİNAF EDİLEN
KARAR : Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 2021/*** E ve 2024/*** K sayılı ilamı
DOSYA NO : 2021/*** E.
SSÇ : ***************
MÜDAFİİ : Av. Gizem Gül Uzun
KONU : İstinaf başvuru dilekçemizin ibrazı hk.
AÇIKLAMALAR :
Gerekçeli karar tarafımıza 07.05.2024 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yasal süre içerisinde istinaf başvurumuzu yapıyoruz.
MÜVEKKİLİN SOMUT OLAYDA HİÇBİR SUÇU YOKTUR.
İddianamede de belirtildiği üzere 22.05.2021 tarihinde saat 21.25 sıralarında Reşatbey Mahallesinde 62001 geçmekte olan müştekiyi durdurarak müştekiden kontörün var mı diyerek telefonunu istedikleri, müştekinin telefonunu vermemesi üzerine suça sürüklenen çocukların müştekiye saldırdıkları, suça sürüklenen çocuk Resul'ün elinde bulunan bıçak ile müştekiyi yaraladığı, suça sürüklenen Şeyhmus'un müştekinin cep telefonunu aldığı, daha sonra olay yerinden ayrıldıkları, olay nedeniyle soruşturma işlemlerine başlanıldığı beyan edilmiştir.
Yine müşteki vermiş olduğu ifadede;
''22/05/2021 günü saat 21:30 sıralarında Reşatbey Mahallesinde bulunan **** Cafe isimli iş yerinde bekçilik yapan arkadaşının yanına gittiği sırada tanımadığı, 18-19 yaşlarında 3 erkek şahsın yanına geldiklerini, üzerinde turuncu tişört bulunan şahsın kontörün var mı birini arayacağım diyerek cep telefonunu istediğini, kendisinin de cep telefonunu vermeden yoluna devam ettiğini, şahıslardan birisinin gel buraya diyerek yanına geldiğini ve bağırmaması için ağzını kapattığını, diğer şahsın da bıçak çıkardığını, kendisinin yere düştüğünü, şahısların kendisine vurmaya başladıklarını, boğuşma ve bıçaklama olayından sonra şahısların kaçmaya başladıklarını, üzerini kontrol ettiğinde sol ön cebinde bulunan Iphone 8 marka cep telefonunun olmadığını gördüğünü, daha sonra ******* Cafe isimli iş yerinde bekçilik yapan arkadaşının yanına gittiğini, kendi imkanları ile hastaneye gittiğini'' beyan etmiştir.
Dikkat edilecek olursa; müşteki, ifadesinde üzerinde turuncu tişörtü bulunan kişinin kendisinden cep telefonu istediğini beyan etmiştir. Kendisini bir kişinin bıçakladığını beyan etmiştir. Müştekiyi bıçaklayan SSÇ ****'dür, müştekinin elinden telefonu alan ise SSÇ ******'tur. Somut olayda müvekkilim hiçbir suça karışmamıştır. Müvekkilim yalnızca kavgayı ayırmaya çalışmıştır.
Somut olayda, SSÇ'ler müşterek fail olarak değerlendirilemez. Zira olay aniden meydana gelmiştir, olayda SSÇ'ler arasında fikir ve eylem birliği olmamıştır. Aralarında anlaşma veyahut iş birliği içerisinde hareket etme durumu söz konusu olmamıştır.
Müvekkilim fail olmak şöyle dursun işlenen suça yardım dahi etmemiştir.
SSÇ'ler vermiş oldukları ifadelerinde müştekinin, SSÇ ***** ile tartıştıklarını beyan etmişlerdir. Müvekkilim, hiç kimseyi yaralamamıştır. Kaldı ki bahse konu ıphone telefon, hiçbir zaman müvekkilimin hakimiyetine ve tasarrufuna girmemiştir. Bu bağlamda müştekiye ait telefon ile müvekkilimin hakimiyetine telefon geçmesi arasında herhangi bir illiyet bağı kurulamaz.
Yağma suçunun oluşabilmesi için cebir ve tehditle taşınır bir malın hırsızlık yapmak suretiyle alınmış olması gerekmektedir. Oysaki müşteki ifadesinde suça sürüklenen çocuklar ile tartıştığını, tartışmadan sonra ise telefonunu bulamadığını beyan etmiştir. Bu hali ile müştekiye yönelik saldırının yağma suçu için aranan cebir ve tehdit ile olmadığı sabittir.
Kamera kayıtlarında müvekkilin, sadece ve sadece kavgayı ayırmaya çalıştığı aşikar şekilde görülecektir. Müvekkilim ne birini yaralamıştır, ne de birinin taşınır malını çalmıştır. Somut olayda müvekkilimin hiçbir suçu yoktur.
Eline kesici, delici bir alet almayan bir kişiye yaralama suçundan ceza verilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.
Öyle ki, uzun süren soruşturma neticesinde müvekkilimin aleyhine hiçbir somut delile ulaşılamamıştır. Müvekkilin söz konusu olayla hiçbir ilgisi yoktur. Zira müvekkilin olayla bağı olay yerinde bulunmak ve olay esnasında mağdur ile diğer ssç'ler ayırmaktır. Zira bu husus tanık Muhammed ******'in bilgisine dayalı ifadesi ile sübuta ermiştir.
Dosyaya ibraz edilen görüntülerde(Gizerler AVM kamerası) müvekkilin kimliği açıkça bellidir. Müvekkil kim olduğunu rahatlıkla ispat edebilmektedir. Müvekkilin kimliği konusunda şüphe yoktur. O görüntülerden de anlaşılacağı üzere müvekkil ssç Mert Bakır, mağdur çocuğu bıçaklamamış ve mağdurun telefonunu gasp etmemiştir. Öyle ki müvekkil ssç Mert, sadece arkadaşlarını ayırmıştır. Bu nedenle suç vasfının lehine değişme olasılığının oldukça yüksek olmasına ve dosyada tüm delillerin toplanmış olmasına binaen ssç müvekkilim hakkında öncelikle tahliye kararı verilmeli, dosyada ssç Mert hakkında atılı suça istinaden kesin, somut ve inandırıcı delil olmadığından beraatine karar verilmelidir.
******** ve ********* müvekkilin çocukluk arkadaşı olup, *********** isimli şahsı tanımamaktadırlar. Müvekkilim ve arkadaşları Reşatbey Mahallesi Atatürk Parkında gezerken **********h isimli şahısla karşılaşmışlardır.
********, ******* isimli şahsa ''Ne bakıyorsun!'' demiştir. Bunun üzerine suriyeli çocuk Mohamad ***** sinirlenmiştir. Resul isimli şahıs, müvekkilime ve Şehmus *****a ''hadi çocuğu gasp edelim'' demiştir. Bunun üzerine *******,Mohamad ******'i bıçaklamıştır. Müvekkilim **********bu duruma defalarca karşı çıkmasına rağmen engel olamamıştır. Arkadaşları Şehmus ve Resul, müvekkilimi dinlememişlerdir. ******** ise Mohamad ****** isimli şahsın ıphone telefonunu almıştır. Ancak müvekkilim ******** bu duruma da engel olamamıştır.
Öyle ki ******* isimli şahsın tanıklığı da müvekkilim *******'ın beyanlarını doğrulamaktadır. Şöyle ki tanık Muhammet ***** de Resul isimli şahsın kelebekle bıçakladığını söylemiştir.
Tekrar ve ısrarla belirtiriz ki müvekkilim ********olay tarihinde hiçbir suça karışmamış olup, bu husus kamera kayıtlarında da görülmektedir. Müvekkilim, mağdurla arkadaşlarını ayırmaya çalışmış sonrasında ise mağdur bıçaklandıktan sonra mağduru yerden kaldırmaya çalışmıştır.
MÜVEKKİLİM 31.12.2004 TARİHİNDE DOĞMUŞTUR. SUÇUN İŞLENİLDİĞİNİN İDDİA EDİLDİĞİ TARİHTE MÜVEKKİL SSÇ, HENÜZ 16 YAŞINDADIR.
Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere yaş küçüklüğü, kusur yeteneğini azaltan veya ortadan kaldıran ve bu açıdan çocuğun cezai ehliyetinin sınırlarını belirleyen bir nedendir. Çocuk yargılaması, suç işleyen çocuğu da koruyan bir anlayışa sahip olduğundan suç işlediği iddia edilen çocuk yargılama sürecinde “suça sürüklenen çocuk” olarak nitelenir.
Çocukların cezai sorumluluğu, isnat yeteneğine (kusur yeteneği) göre belirlenir. Çocukların cezai ehliyetinin tam olması için isnat yeteneğinin iki unsurunun bir arada bulunması gerekir:
Çocuğun Algılama Yeteneği: Çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama, diğer bir deyişle anlayabilme, kavrayabilme yeteneğidir.
Çocuğun Davranışlarını Yönlendirme Yeteneği: Fiilin hukuki anlam ve sonucunu kavrayan çocuğun davranışlarını bu algılaması doğrultusunda yönlendirme yeteneğidir. Ceza hukukunda davranışlarını yönlendirme yeteneğine “irade yeteneği” de denilmektedir.
Suç teşkil eden bir fiil işleyen çocuğun “algılama” ve “irade” yeteneklerinden birinin bulunmaması veya bu yeteneklerde azalma olması çocuğun cezai ehliyetinin tam olmadığı anlamına gelir.
Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine İstinaf Başvuru Dilekçesi
Somut olayda olay tarihinde henüz 16 yaşında olan bir çocuğun davranışlarını yönlendirme yeteneğinin tam olduğunu düşünmemekteyiz.
Kusur Yeteneğine İlişkin Adli Rapor: 12-15 yaş grubundaki çocuklarda; suç teşkil eden fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını “algılama” ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını “yönlendirme” yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin tespiti bakımından “adli rapor” alınması hukuki zorunluluktur. Algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yönünden Adli Tıp uzmanından, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden ya da tam teşekküllü bir devlet hastanesinin çocuk psikiyatrisi bölümündeki uzman hekimden “adli rapor” alınmalıdır. Adli raporda çocuğun suçlandığı her bir suç için ayrı ayrı “algılama” ve “yönlendirme” yeteneklerinin olup olmadığı açıklanmalıdır.
Sosyal İnceleme Raporu: Çocuk hakimi veya çocuk mahkemesi tarafından çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren bir inceleme yaptırtılarak uzmanından “sosyal inceleme raporu” alınmalıdır. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hakim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde önemli bir ölçüttür (Çocuk Koruma Kanunu md. 35/1). Sosyal inceleme raporu alınmadan karar verildiği takdirde, sosyal inceleme raporu alınmamasının gerekçesi kararda ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır.
Çocuk hakkında alınan adli rapor ile sosyal inceleme raporu birbiriyle uyumlu olmalıdır. Raporlar arasında çelişki olması halinde, mahkemenin üçüncü bir rapor alarak çelişkiyi giderdikten sonra karar vermesi gerekir.
Çocuk hakimi veya mahkemesinin sosyal inceleme raporu alması zorunluluk olmamakla birlikte Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesine göre neden rapor almadığının hukuki gerekçesini göstermek hukuki bir zorunluluktur. Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması halinde, gerekçesi kararda gösterilmelidir. Sosyal inceleme raporu alınmamasının gerekçesi kararda açıklanmadığı takdirde Yargıtay tarafından bu husus bozma nedeni yapılmaktadır.
Müvekkil SSŞ hakkında rapor dahi olmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Kaldı ki müvekkilim, epilepsi hastasıdır, epilepsi hastası olan birinin ceza evinde kalması uygun değildir. Müvekkilim ceza evinde defalarca nöbetler geçirmiştir. Müvekkilin, sağlık durumu ceza evinde kalmaya elverişli değildir.
İFADE TUTANAKLARI MÜVEKKİL SSÇ'NİN HİÇBİR SUÇA KARIŞMADIĞINI DOĞRULAMAKTADIR.
SSÇ SULTAN ***********, SAVCILIK AŞAMASINDA VERMİŞ OLDUĞU İFADEDE ''RESUL ÜZERİNDE TAŞIDIĞI BIÇAKLA ŞAHSA VURDU, BEN DE ŞAHSIN TELEFONUNU ALMIŞIM, TELEFON YERDEYDİ, ORADAN AYRILIRKEN BEN ŞAHSIN TELEFONU OLDUĞUNU SONRADAN FARK ETTİM'' DEMİŞTİR.
SSÇ Sultan *******, vermiş olduğu ifadesinde müvekkilimin, müştekiyi darp etmediğini, yaralamadığını beyan etmiştir. Yine SSÇ ********, telefonu alan kişinin kendisi olduğunu da ikrar etmiştir. Müvekkilimin somut olayla hiçbir ilgi ve alakasının olmadığı ifade tutanaklarıyla da sabittir.
SSÇ ********, SAVCILIK AŞAMASINDA VERMİŞ OLDUĞU İFADEDE ''BIÇAK İLE ŞAHSIN KOLUNA VURDUM, ŞEYHMUS TELEFONU KENDİ TELEFONU ZANNEDEREK ALMIŞ'' ŞEKLİNDE BEYANDA BULUNMUŞTUR.
SSÇ ********'in bu ifadesi de bıçak ile yaralayanın Resul, telefonu alanın ise Şeyhmus olduğunu doğrulamaktadır. Müvekkilimin somut olayla hiçbir ilgi ve alakasının olmadığı ifade tutanaklarıyla sabit olmuştur.
SOMUT OLAYDA YAĞMA SUÇU OLUŞMAMIŞTIR.
Yağma suçu diğer adıyla gasp suçu, zilyetliği başkasına ait menkul bir malın cebir veya tehdit kullanılarak alınmasıyla oluşmaktadır.
Somut olayda yağma suçunun oluşmuş olması mümkün dahi değildir. Çünkü bir telefon alınmış ise de telefon, Şeyhmus'un kendisine ait olduğunu zannetmesiyle alınmıştır.
Yağma suçunun oluşabilmesi için malın, mağdurdan sahiplenme kastı olmasa bile geçici olarak maldan faydalanma ve kullanma kastının olması gerekir. Birinci somut olayda bir telefon alınmışsa da müvekkilim tarafından alınmamıştır. İkincisi telefon, SSÇ Şeyhmus tarafından yaşanan tartışma sonrasında telefonun kendisinin zannederek alınmış olmasıdır.
SSÇ'lerin hepsi alkol aldığını beyan etmiştir. Alkol alan bir kişinin hele ki SSÇ'nin yere düşen telefonu karıştırarak kendisinin zannederek anlık olarak alması hayatın olağan akışına gayet de uygundur.
Öncelikle müvekkilin tasarruf yetkisine, hakimiyet alanına dahi girmeyen bir mal varlığından sorumlu olması düşünülemez. Tarafımızca hiçbir şekilde kabul edilememekle birlikte dosyadaki tüm beyanlar, deliller, SÇÇ Şeyhmus'un yere düşen telefonu kendi telefonu zannettiği için aldığını doğrulamaktadır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda anılan ve re'sen gözetilecek sair tüm hususlar çerçevesinde, İstinaf Başvurumuzun kabulü ile Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2021 / **** E ve 2024 / ****K sayılı ilamında SSÇ ******** için verilmiş olan hükmün SSÇ lehine bozularak sanığın atılı suçlardan ayrı ayrı BERAATİNE karar verilmesini, saygıyla arz ve talep ederiz. 13.05.2024
SSÇ MERT BAKIR MÜDAFİ
AV.GİZEM GÜL UZUN