ADANA 5. AİLE MAHKEMESİNE
DOSYA NO: 2023/***Esas
DAVACI:
VEKİLİ: Av. Gizem Gül Uzun
DAVALI:
KONU: Davalının cevabına karşı cevaplarımızın sunulmasına dair dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR
Tarafımızca yetkili mahkeme Adana Aile Mahkemesi olarak görülmüştür. Zira boşanma davalarında yetkili mahkeme taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesi veyahut tarafların son altı aydır birlite ikamet ettikleri yer mahkemesidir. Müvekkilimiz Adana'da ikamet ettiğinden ötürü yetkili mahkeme tarafımızca Adana Aile Mahkemesi olarak görülmüştür. Ancak Sayın Mahkemeniz aksi kanaatteyse davanın müvekkilin yerleşim yeri olan Tufanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini veyahut tarafımızca cevap dilekçesinde edindiğimiz bilgiye göre davalı ikametini Kayseri'ye aldırdığından Kayseri Aile Mahkemesine gönderilmesini talep ederiz. Kısaca dosyanın hiçbir şekilde işlemden kaldırılmasını talep etmiyoruz. Yetkili mahkeme Adana Aile Mahkemesi değilse de dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini talep ediyoruz.
Davalı taraf cevap dilekçesindeki beyanlarını ispatlayacak hiçbir delil olmaması rağmen dava dilekçemizde sunmuş olduğumuz somut delilleri de yok sayarak asılsız beyanlarda bulunmuştur. İşbu dilekçe ile cevaba cevap hakkımızı kullanmak tarafımıza hasıl olmuştur. Şöyle ki:
1- DAVALI DİLEKÇESİNDE HERHANGİ BİR DELİLİ OLMAMASINA KARŞIN MÜVVEKKİLİ ALDATTIĞINA DAİR İKRARINI İÇEREN SES KAYDI OLMASINA RAĞMEN ASILSIZ BEYANLARDA BULUNMUŞTUR.
Davalı eş, müvekkilin almış olduğu ses kaydında açık bir şekilde ********** isimli şahsın, evin bodrumuna geldiğini kabul etmiştir. Akabinde davalı, kendisinin müvekkili aldattığını akrabaları, eşi, dostu duyar diye telaşlanmış ve davacı müvekkilimize ''Şeytana uydum, affet, yapma, kimseye anlatma'' şeklinde yalvarır beyanlarda bulunmuştur. Ardından davalı, müvekkilin açmış olduğu boşanma davasından haberdar olunca kendince bir senaryo üretmiş ve hikaye uydurarak, anlattığı hikayeye herkesin inanmasını beklemiştir. Davalının ses kaydında olay günü (28.01.2023) tarihinde bodruma geldiğini kabul ettikten sonra anlatmış olduğu bu hikayenin kayda değer bir tarafı bulunmamakla birlikte; davalı vekilinin cevap dilekçesinde, olay günü oradaymış gibi yapmış olduğu " MÜVEKKİL EVDEN AYRILDIĞINDA ZATEN SAAT 19:20'YE ÇOK AZ BİR SÜRE VARDI" beyanı da meslek etiğine ve hakkaniyete aykırıdır. Davalı, 28.01.2023 tarihli olayda saat 18:00 sıralarında evden ayrılırken tarafların müşterek çocuğu olan *************'ye haber etmiş olup; Sayın Mahkemenizin gerekli görmesi durumunda müşterek çocuk Ela, davalının 18:00'da evden ayrıldığını ve yine davalının, Murat Bani isimli şahısla olan diğer görüşmelerine dair tanıklık yapacaktır.
2- DAVALI TARAFIN, AKŞAM VAKTİ KOMŞUNUN TARLASINDA YÜRÜYÜŞ YAPTIĞI ESNADA MURAT BANİ İSİMLİ ŞAHISLA DENK GELDİĞİNİ SÖYLEMESİ İKRAR OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR.
Davalı yan, tarafımızın karşı cinsten biriyle karşılaşmasını zina olarak nitelendirdiğimizi iddia etmiştir. Bu iddia tarafımızı oldukça güldürmüştür. Somut olayda resmen zina eylemi sübut etmiştir. Yine somut olayımızda davalı eş, M************ isimli şahısla akşam vakti bodrum katında buluştuğunu açıkça ikrar etmiştir. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere Yargıtay güncel kararları uyarınca kadının, olağan saatler dışında karşı cinsten biriyle görüşmesi sadakatsizlik veyahut güven sarsıcı davranış olarak değerlendirilmiştir.
Uzun zamana yayılmakla birlikte davalı ve M******** isimli şahıs dışarıda görüşmüşlerdir. Davalı ile ********* arasında yoğun bir arama trafiği bulunmaktadır. Bu husus davalının kullanmış olduğu GSM hattına ait HTS kayıtları, arama kayıtları, mesaj kayıtları celp edildiğinde açıkça anlaşılacaktır. Sayın Mahkemenizden davalının kullanmış olduğu 0542 799 ******** Numaralı GSM hattına ait bütün görüşme kayıtlarının çıkarılmasını talep ederiz. İş bu sebeplerden ötürü 15.03/2023 tarihinde davalının, komşusunun tarlasının ortasında yürüyüş yaparken karşılaşıp konuşmaları, normal bir görüşme olarak sayılmamakla birlikte; tarafların, müvekkili gördükten sonra kaçmaları da alenen suçluluk psikolojisi ile yapılan bir davranış olduğunu göstermiştir.
2a- DAVALININ CEVAP DİLEKÇESİNDE, "MURAT *******'NİN KIZININ ESKİDEN ÖĞRETMENİ OLMASI HASEBİYLE MÜŞTEREK ÇOCUĞUN DERSLERİ İLE ALAKALI TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIĞINI" BEYAN ETMİŞTİR. LİSEYE GİDEN ÖĞRENCİ İÇİN İLKOKUL-ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÖĞRETMEN VEKİLLİĞİ YAPAN ŞAHISLA DEFALARCA TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPMASI HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR. DAVALI, ZİNA EYLEMİNİ KABUL ETMEMEK AMACIYLA KENDİSİNCE KOMİK, SOMUT OLAYDAN ALAKASIZ BAHANELER ÜRETMEKTEDİR.
Tarafların müşterek çocukları olan *********** 9. sınıftır (Lise-1). Davalının, kızının dersleri için İlkokul-Ortaokul seviyesinde öğretmen vekilliği yapan ***********isimli şahıs ile sürekli görüşmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca hiçbir yer yokmuş gibi sözde çocuğun dersleri için yapılan görüşmenin bodrum katında kimsenin görmediği gizli kapaklı yerde yapılması da yine hayatın olağan akışına aykırıdır. Çocuğunun eğitimi ile alakalı görüşme yapmak isteyen bir ebeveyn bunu çocuğunun okuduğu okulun öğretmenleri veya okuluna giderek okul idaresiyle yapması gerekmektedir. Davalı yalnızca zina fiilini örtbas etmeye çalışmak için müşterek çocuğu Ela'yı kullanarak çirkince bir yalanda bulunmuştur. Müşterek çocuk Ela dahi, davacı babasına ''Baba, bu kadından boşan, bu kadın seni aldatıyor'' şeklinde beyanda bulunmuştur.
2b- DAVALININ CEVAP DİLEKÇESİNDE "ANLAŞMALI OLARAK BOŞANALIM, ÇOCUKLAR BU SAÇMALIKLARI DUYMASIN" ŞEKLİNDEKİ BEYANLARINI KESİNLİKLE KABUL ETMEMEKTEYİZ. KEZA BU BEYANLAR ASILSIZDIR.
Davalı cevap dilekçesinde anlaşmalı bir şekilde boşanalım dediğini söylemiştir. Bu beyan tarafımızca kabul edilebilir bir nitelikte değildir. Davalı, müvekkili aldatmış olmasına rağmen hala müvekkilden kendisini affetmesi için yalvarmaktadır. Davalı, müvekkile çok pişman olduğunu ve tekrar eve dönmek istediğini söylemiştir. Davalının beyanları samimiyetsizdir. Davalı tarafın tek amacı müvekkilden affa dair beyan alabilmektir.
2c- DAVALININ CEVAP DİLEKÇESİNDE " RIZASI DIŞINDA ZORLA ELİNDEN ALINMIŞ TELEFONDAKİ" ŞEKLİNDEKİ BEYANI YALANDIR. MÜVEKKİL HERHANGİ BİR ZOR KULLANMAMIŞTIR.
Davalı, müvekkile zinada bulunduğunu itiraf edince müvekkil o olayın verdiği şok ile davalının diğer odada duran telefonunu almış ve telefondan delil elde edebilmek adına jandarma karakoluna götürmüştür. Olayların akabinde davalı ile müvekkil bir araya gelmedikleri için davalının telefonu hala müvekkildedir.
3- DAVALI TARAF, ALEYHİNDE TANIK BEYANLARI VE BİRÇOK SAİR DELİL OLMASINA RAĞMEN BÜTÜN BU DELİLLERİ YOK SAYMIŞ VE DAVANIN REDDİNİ İSTEMİŞTİR.
Davalı taraf, dava dilekçesinde Mahkemenize sunduğumuz tanık ve delilleri yok saymış, davanın reddini istemiştir. Tarafımızca davacının bu beyanları kesinlikle kabul etmemekle birlikte Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 05.06.2018 tarih, 2017/1870 E. Ve 2018/7294 K. Sayılı kararında, "Karşı cinsle sürekli olarak özellikle geç saatlerde ve gece vakti mesajlaşma ve görüşmelerin olmasını zinaya delil sayılacağını" da kabul etmesinden dolayı tarafların boşanmasını ve yine Yargıtay kararları ışığında davalının, müvekkile maddi ve manevi tazminat ödemesi gerektiğini bu dilekçe ile arz ve talep ederiz.
T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2022/ 6178 Karar: 2022 / 9323 Karar Tarihi: 15.11.2022
"(...) Yapılan yargılama ve toplanan delillerden dava dışı ...'un kadının evde olmadığı zamanlarda sitede bulunan müşterek konuta adına kayıtlı olduğu tespit edilen araçla gelmesi ve site güvenlik defterine ismini ... olarak bildirmesi, mahrem sayılacak mesana patoloji raporunu erkekle paylaşması, erkekle mektuplaşmaları, beraber şarkı söyleyerek kayıt yapmaları ve bunu sosyal ağlar üzerinden paylaşmaları ve erkekle beraber erkeğin Malatya'da aile ziyaretinde çekilmiş fotoğrafları ve yine 07.12.2016-01.06.2017 tarihleri arasında erkekle arasında gece geç saatleri de kapsayan görüşme kayıtları, erkekle ...’ın eşi arasında geçen yazışmaların tümü zinaya delalet eder. Davalı-karşı davacı erkeğin zinası kanıtlanmış olup erkeğin bu eyleminin ... sarsıcı davranış kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının zina (TMK m. 161) hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının reddine hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple ...BOZULMASINA..."
4- DAVALI TARAF CEVAP DİLEKÇESİNDE, MÜVEKKİLİN SERT MİZAÇLI OLDUĞUNU VE EVLİLİĞİN İLK YILLARINDAN İTİBAREN SÜREKLİ OLARAK 6 AY ŞEHİR DIŞINDA OLDUĞUNU İDDİA ETMİŞTİR. BU BEYANLAR ASILSIZ VE DAVA KONUSU İLE ALAKASI OLMAMAKLA BİRLİKTE YALNIZCA MAHKEMEYİ YANILTMAK AMACIYLA CEVAP DİLEKÇESİNE DAHİL EDİLMİŞ BEYANLARDAN İBARETTİR.
Müvekkil evliliğin ilk yıllarında 6 ay şehir dışına (Marmaris'e) çalışmaya gitmiştir. Bu durumu evlilik öncesinde davalı ile paylaşmıştır. Davalının bu durumu cevap dilekçesine konu etmesi dava konusu ile alakasızdır. Davalı, zina fiiline verebileceği doğru düzgün bir yanıt bulamadığı için dava konusu ile alakasız iddialarını Sayın Mahkemenizi yanıltmak amacıyla kullanmaktadır. Ayrıca, müvekkilimiz nikah akdinden önce iş gereği davalıya evi geçindirmek için şehir dışına gitmek zorunda olduğunu beyan etmiş ve davalı da bu durumu kabullenerek müvekkil ile evlenmiştir. Ancak davalı sanki müvekkil, kendisini olduğundan farklı tanıtmış ya da kendisiyle ilgili önemli bir hususta yalan söylemiş ya da kendisiyle ilgili esaslı niteliklerde davalıyı yanıltmış gibi davranmıştır. Davalının tek amacı, zina eylemini ört pas etmek ve yargılama içerisinde haksız menfaat sağlamaktır. Keza söz konusu durum 12-13 yıl önce son bulmuştur. Müvekkil 12-13 yıldır evinden uzak bir yere, uzun süreli olarak gitmemiştir. Bu beyana itibar edilmemekle birlikte; davalı tarafın cevap dilekçesinde " davacı bu kadar uzun süre evden ayrıldığında dahi müvekkil sadakat yükümlülüğünü ihlal edecek tek bir şey dahi yapmamıştır." şeklinde beyanı hakkaniyete aykırıdır. Davalı, müvekkil evinin ekmek parasını kazanmak için şehir dışına gittiğinde müvekkili aldatmamasını ADETA BİR LÜTUF OLARAK SUNMUŞTUR.
Müvekkil, şehir dışına ailesinin geçimini sağlamak amacıyla çıkmıştır. Müvekkilin, şehir dışına çıkmasında olumsuz olarak nitelendirilebilecek herhangi bir husus bulunmamaktadır. Davacı müvekkilin, ailesini geçindirmek amacıyla şehir dışına çıkmak zorunda olması karşısında davalı tarafın bu süreçte dahi sadakat yükümlülüğünü ihlal edecek bir şey yapmadığını belirtmesi oldukça kötüniyetli ve çirkin bir ifadedir. Evlilikte ailesini geçindirmek için şehir dışına çıkmak zorunda kalan eşin, diğer eş tarafından aldatılması için haklı sebep oluşturacağına dair bir kaide bulunmamakla birlikte; bu beyanın bütün hukuk sistemleri tarafından reddedileceği de sarih bir şekilde açıktır.
Ayrıca evlilik birliği süresince taraflardan birinin evi geçindirmek veyahut para kazanmak amacıyla şehir dışına çıkmasının boşanma davasında belirtilmesi oldukça samimiyetsizdir. Bu durum taraflardan birine kusur olarak yüklenememektedir. Davalının bu iddiasını belirtmesinin tek amacı Sayın Mahkemenize ''Şehir dışına gittiğinde aldatmadım da şimdi mi aldatacağım'' mesajını vermektir.
5- MÜVEKKİLİN, DAVALIYA KARŞI HER ZAMAN SERT MİZAÇLI VE İLGİSİZ OLDUĞUNU, MÜVEKKİLİN, İLGİDEN KASITLA YALNIZCA CİNSELLİĞİ DÜŞÜNDÜĞÜNÜ VE YİNE MÜVEKKİLİN, DAVALIYA ŞİDDET UYGULADIĞINA DAİR BEYANLARI TAMAMİYLE GERÇEK DIŞI OLUP TARAFIMIZCA KESİNLİKLE KABUL EDİLMEMEKTEDİR.
Müvekkil, hiçbir zaman davalıya karşı ilgisiz ve sert mizaçlı bir insan olmamıştır. Yalnızca davalının, kendisini aldattığına ilişkin somut delilleri bulduktan sonra ister istemez davalıdan soğumuştur. Kesin delillerle ispat edilen zina fiilini işlemesine rağmen müvekkile, cinsel anlamda düşüncelerde bulunduğu beyanı da mesnetsizdir. Müvekkil, hiçbir zaman eşine şiddet uygulamamıştır. Davalının cevap dilekçesinde bahsetmiş olduğu ceviz ağacı hadisesi de tamamen alakasız ve yalan beyanlardan ibarettir. Davalı taraf, zina fiilini örtbas edebilmek amacıyla mesnetsiz ve asılsız beyanlarda bulunmuşlardır.
5a-DAVALI TARAF CEVAP DİLEKÇESİNDE TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUĞU OLAN ELİF BANİ'NİN VELAYETİNİN DAVA SÜRESİNCE VE DAVA SONUNDA KALICI OLARAK TARAFLARINA VERİLMESİNİ TALEP ETMİŞSE DE; MÜŞTEREK ÇOCUK ELİF BANİ, DAVALI İLE YAŞAMAK İSTEMEDİĞİNİ AÇIK BİR ŞEKİLDE BELİRTMİŞTİR. DAVA DİLEKÇESİNDE AÇIKLAMIŞ OLDUĞUMUZ, VELAYETE İLİŞKİN BEYANLARIMIZI İŞ BU CEVAP DİLEKÇESİ İLE AYNEN TEKRAR EDERİZ.
5b- DAVALI VE YAKINLARI, TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUKLARININ AKLINI KARIŞTIRMAK VE DAVADA KENDİ ALEYHİNDE BEYANLARDA BULUNMAMALARINI SAĞLAMAK İÇİN MÜŞTEREK ÇOCUKLARA SÜREKLİ BASKI YAPMAKTADIR.
Tarafımızca boşanma davası açıldıktan sonra davalı taraf ve yakınları sürekli müşterek çocukları arayıp rahatsız etmekte; müşterek çocukların Sayın Mahkemeniz huzurunda doğruları anlatmamaları için baskı yapmaktadırlar. Bu durum müşterek çocuk Elif'in psikolojisini, eğitim hayatını ve sosyal yaşantısını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. İşbu sebeple müşterek çocuk Elif'in velayetinin dava süresince ve davadan sonra müvekkile verilmesi gerekmektedir. Keza yine müşterek çocuk Elif'in daha fazla sorun yaşamaması adına davalı ve yakınlarıyla olan kişisel ilişkinin kaldırılmasını ve Elif'e ulaşamaması için tedbir konulmasını Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederiz.
5c- DAVALI EŞ EVDEN AYRILMADAN ÖNCE MÜŞTEREK ÇOCUK ************ VE MÜVEKKİLE BÜYÜ YAPTIRMIŞTIR. BU DURUM DAVA AÇILDIKTAN SONRA FARKEDİLMİŞTİR.
Davalı eş evden ayrıldıktan bir iki hafta sonra müşterek çocuk Emirhan ve müvekkilde bir takım problemler ortaya çıkmıştır. Müvekkil ve oğlu özellikle akşam eve geldikten sonra baş ağrıları olmuş ve kendilerini çok halsiz hissetmişlerdir. Müvekkil bir süre sonra bu durumdan şüphelenmiştir. Davalının eskiden büyü konularına meraklı olmasından ve müvekkile bundan bahsetmesinden ötürü müvekkil evin her tarafını incelemeye başlamıştır. Müvekkilin evinde hiç kullanılmayan kapısı kitli balkonu müvekkil zorlayıp açtığında enteresan bir cisim bulmuştur. Müvekkil ne olduğunu kontrol ettiğinde içinde sarımsak bulunan bir kap bulmuştur. Sarımsaklar yakılmış bir şekilde kabın içine koyulmuştur. Müvekkil başta ne olduğuna anlam verememiştir ve bu durumu araştırmaya başlamıştır. Daha sonrasında bunun "sarımsak büyüsü" adı verilen bir büyücülük unsuru olduğunu öğrenmiştir. Müvekkil bu kabı direk imha etmiştir. Daha sonrasında müvekkil ve müşterek oğlunun baş ağrısı ve halsizlik sıkıntıları son bulmuştur. Sayın Mahkemenizinde bildiği üzere büyünün varlığı ve eşe büyü yaptırmak Yargıtay tarafından boşanma davalarında kusur olarak kabul edilmiştir. Davalı eş, müvekkile ve müşterek çocuğuna büyü yaptıracak kadar kötüniyetli ve düşüncesizdir. Müvekkilin ve müşterek çocukların fiziksel ve ruhsal sağlıkları açısından da tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/2379 E. , 2014/14280 K. sayılı 24.06.2014 tarihli kararı:
"Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın mahkemece belirlenen kusurları yanında davacı-davalı kadının da eşine büyü yaptırıp, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı kocanın davası yönünden de Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluşmuş olup davalı-davacı koca da boşanma davası açmakta haklıdır. Davalı-davacı kocanın boşanma davasının da kabulü gerekirken ( TMK. md. 166/2) reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının davası ve fer’ilerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi."
6- Ek Beyanlarımız. Dava dilekçesinde belirtmiş olduğumuz şu hususların üzerinden kısaca geçmek isteriz:
Müvekkilin almış olduğu ses kaydındaki amaç; o sırada müvekkilin bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmaması ve o sırada yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumların varlığından dolayı son çare olarak kayıt almaktır. Uygulamada boşanma davalarında alınan ses kaydı, delil olarak kabul edilebilmesi için "SADAKATSİZLİK İSPATI (ALDATMA)" amacıyla elde edilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Keza dava dilekçemizde bahsettiğimiz üzere Yargıtay da boşanma davalarında ses kaydının üç durumda hukuka uygun delil olduğunu kabul etmiştir. Bu durumlar; Sadakatsizlik ispatı, alenileşmiş durumlar ve rızaya tabi kayıtlardır. İşbu sebeple müvekkilin almış olduğu ses kaydı hukuka aykırı delil olarak kabul edilmeyip; mevcut davada delil olarak göz önünde bulundurulması gereken bir delildir.
6A- MÜVEKKİL İLE DAVALI ARASINDA YAŞANAN OLAYLARA MÜVEKKİLİN MÜŞTEREK ÇOCUKLARI ŞAHİTTİR. MÜVEKKİL, ÇOCUKLARININ BU SÜREÇ BİTENE KADAR ZARAR GÖRMEMELERİ ADINA ÇOCUKLARINI DAVA KONUSU OLAYLARDAN UZAK TUTMAYA ÇABALAMAKTADIR FAKAT DAVALI YAZMIŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDE HER ŞEYİ İNKAR ETMEYE DEVAM ETMESİ VE MÜVEKKİL ALEYHİNDE ASILSIZ BEYANLARDA BULUNMASI NEDENİYLE TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUĞU OLAN KIZI **********, DAVALININ SADAKATSİZLİĞİNİN İSPATI AÇISINDAN TANIKLIK YAPABİLECEK OLUP, YAŞANAN BU OLAYLARI VE DAVALININ "BUNLARI BABANA SAKIN SÖYLEME" ŞEKLİNDE ********** ADLI ŞAHIS İLE GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUĞU TELEFON KONUŞMALARI VE ********* İLE BULUŞMALARI HAKKINDA DA TANIKLIK YAPACAKTIR. KEZA YİNE MÜŞTEREK ÇOCUK OLAN ********** DE YAŞANAN OLAYLAR İLE İLGİLİ OLARAK TANIKLIK YAPACAKTIR. TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUKLARI DAHİ ANNELERİNİN, BABALARINI ALDATTIĞINI BİLDİĞİ İÇİN TARAFLARIN BOŞANMASINI İSTEMEKTEDİR.
6B- Davalı eş boşanma sürecinde kardeşinin yanında kalmaktadır. Yakın bir tarih olan 26.03.2023 tarihinde davalının kardeşinin hanımı olan GÜL **********'a ait GSM numarasından müvekkil ile "sms" yollayarak iletişime geçmeye çalışmıştır. Davalı söz konusu mesajlarda "SEN OLSAYDIN BEN SENİ AFFEDERDİM, İNAN İNSANIN GÖZÜNE PERDE İNİYORMUŞ, LÜTFEN BİR ŞANSI HAK ETMİYOR MUYUM, ÇOCUKLARI EVİMİZİ ÇOK ÖZLEDİM YALVARIRIM NE OLUR, SEN HAKLISIN BEN KENDİMİ İFADE EDEMİYORUM, BEN DE BÖYLE OLSUN İSTEMEZDİM." şeklinde 4 adet sms yollamıştır. Söz konusu mesajlarda sarih bir şekilde davalının, dava konusu eylemleri işlediğine dair ikrar etmiştir. Söz konusu mesajlar delil olarak Sayın Mahkemenize sunulacaktır.
Türk Medeni Kanunu Madde 184/3. maddesinde "tarafların her türlü ikrarlarının hakimi bağlamayacağı" düzenlenmiştir. Bu düzenlemedeki asıl amaç; boşanma davalarında hiçbir yan delil bulunmamasına rağmen tarafların, yalnızca soyut beyanlarına dayanarak karar verilemeyeceğini esasa almaktır. Dava konusu olayda davalının zina fiilini işlediğine dair ses kaydı, tanık beyanı ve birçok sair delil bulunmaktadır. Davalının, Gül ****'a ait GSM numarasından müvekkile yollamış olduğu mesajlardaki ikrar beyanlarının yalnızca soyut delil olarak değerlendirilmeyip, somut olaylar ve deliller nezdinde bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
6C- Davalı yine mesajlarda "sen olsaydın ben seni affederdim." diyerek kayıtsız şartsız müvekkili affettiğini beyan etmiştir. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere affetme, koşulsuz şartsız olmalıdır. Davalı, müvekkile göndermiş olduğu mesajda kayıtsız şartsız müvekkili affedeceğini beyan etmiştir. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan davranışlar boşanma davalarında eşlere kusur olarak yüklenemez. Böylelikle evlilik birliğinin temelinin kusurlu haller ile sarsılması o kusurun affedilmesi veya hoşgörü ile karşılanması halinde kusuru ortadan kaldırmakta ve yeterli şartı karşılayamamaktadır. Bu evlilikte her ne kadar müvekkilin kusuru bulunmasa dahi en kötü varsayımda müvekkilin kusurunun olduğu bir an olsun dahi düşünüldüğünde davalı taraf bu mesajıyla müvekkille her koşulda evliliğe devam etmek istediğini açıkça beyan etmiştir. Ayrıca ben olsaydım seni affederdim ifadesinden kastı sen beni aldatsaydın ben, seni affederdim, ben seni aldattım, sen de beni affet manasıdır.
TMK m. 161/3 ve 162/3 ; ‘Affeden tarafın dava hakkı yoktur.’ demektedir.
Keza yine YARGITAY 2.Hukuk Dairesi 2022/1714 E. 2022 / 7684 K. 04.10.2022 tarihli kararında:
"Bölge adliye mahkemesince davalı-karşı davacı kadına yüklenen kusurlu davranışlar davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Buna karşın davacı-karşı davalı erkek tarafından dosyaya sunulan ve davalı-karşı davacı kadın tarafından da içeriği kabul edilen mesajlar, bölge adliye mahkemesince barışma girişimi olarak kabul edilmiş ise de, mesaj içerikleri ve mesajda kullanılan ifadeler nazara alındığında, davalı-karşı davacı kadının eşinin kusurlu eylemlerini açıkça affettiği, eşinden ayrılmak istemediği, birlikte yaşamaya devam etmek istediği, hatta eşinin kendisini affetmesini beklediği, bu yönde talepte bulunduğu sabittir. Mesaj içerikleri barışma girişiminin ötesinde açıkça af iradesini yansıtmakta olup, mesajlar davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasından sonra kadın tarafından eşine gönderilmiştir. O halde davalı-karşı davacı kadın tarafından, dava ve karşı davada iddia edilen hususlar affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılanmıştır. Bu sebeple davalı-karşı davacı kadının mesajlarından önceki hususlar davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenilemez. Davalı-karşı davacı kadın tarafından mesaj tarihinden dava tarihine kadar davacı-karşı davalı erkeğin başkaca kusurlu bir davranışı ispat edilemediğine göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olan davalı-karşı davacı kadının davasının reddi gerekir. Ne var ki davacı-karşı davalı erkeğin davasında verilen boşanma hükmü temyiz edilmeden kesinleşmiştir. O halde, dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti konularında, karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir." şeklinde karar vermiştir.
Somut delillerimiz ve Yargıtay kararları ışığında müvekkilin üzerine atfedilen asılsız iddiaların, Sayın Mahkemeniz nezdinde kusur olarak kabul edilmesi durumunda; davalının, müvekkili affettiğine ilişkin beyanının değerlendirilmesi ve müvekkilin, kusursuz olarak kabul edilmesini talep ederiz.
HUKUKİ SEBEPLER: HMK, TMK ve ilgili yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLERİMİZ: Nüfus kayıtları, Mesaj kayıtları, Tanık, Davalıya ait 0542 799 58 35 GSM numarasının HTS kayıtları, İsticvap, Yemin ve her türlü sair delil
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle tekrardan;
1-) Tarafların zina nedeniyle BOŞANMALARINA,
2-) Davalı eşin kusuru nedeniyle davacıya 1.000.000,00 TL maddi, 1.000.000,00 TL manevi tazminat olarak toplamda 2.000.000,00 TL tazminat ödenmesine,
3-) Müşterek çocuğun velayetinin dava devam ederken tedbiren ve dava sonunda kesin olarak müvekkil babaya verilmesine,
4-) Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 07.04.2023
Davacı Vekili
Av. Gizem Gül Uzun
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
Adres
Barbaros Mah. Oymak Cad. Sümer Hukuk Plaza A Blok No:8/79 Kocasinan/Kayseri
İletişime Geçin
Linkler
Av. Gizem Gül UZUN
Çalışma Alanlarımız
Videolar ve Bilgilendirmeler
Makaleler
Yargıtay Kararları
İletişim
Hakkımızda
Kayseri Barosu'na kayıtlı Avukat Gizem Gül Uzun tarafından kurulmuştur. Gizem Gül Uzun, Kayseri Kilim Sosyal Bilimler Lisesi'nden mezun olup; İngilizce, Fransızca ve Osmanlıca bilmektedir.
HARİTA
Avukat Gizem Gül UZUN © Copyright 2022 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.