Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Biri Ölürse

Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Biri Ölürse

Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Biri Ölürse


BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN EŞLERDEN BİRİ ÖLÜRSE

Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Biri Ölürse
Yargıtay
T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2017/2-1900 Karar: 2020/102 Karar Tarihi: 06/02/2020

Özet: Evliliğin mahkeme kararı ile sona erdirilmesi için açılan bir boşanma davasında eşlerden birinin ölümü hâlinde, evlilik birliği kendiliğinden sona erdiği için konusu kalmayan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir.


1. Taraflar arasındaki “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Alaşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince verilen boşanma davasının reddine dair karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını ve başka bir kadınla ilişki yaşadığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, aylık 500,00TL tedbir-yoksulluk nafakası, 500,00’er TL tedbir-iştirak nafakası, 60.000,00TL maddi ve 60.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının kıskanç olduğunu, müvekkilinin, ilişki yaşadığı iddia edilen kadına kiralık ev bulması konusunda yardımcı olduğunu, açıklanan sebeplerle davanın reddine, aksi hâlde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, 50.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Alaşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 24.12.2013 tarihli ve 2012/299 E., 2013/466 K. sayılı kararı ile; davacının tanıklarının tarafların müşterek çocukları olduğu, tanıkların taraflara olan yakınlıkları, yaşları ve ifadelerinde babalarının sürekli olarak cep telefonunu açık tuttuğunu ifade etmelerine karşın davacı tarafça görüşme kayıtlarının delil olarak toplanılması talep edilmediğinden meydana gelen çelişki nazara alınarak tanıklıklarına itibar edilmediği ve iddiaya konu vakıaların gerçekliğine dair kanaat hasıl olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 03.02.2015 tarihli ve 2014/15498 E., 2015/820 K. sayılı kararı ile;

‘’… Mahkemece, davacı tanıklarının beyanları “davacıya olan yakınlıkları ve yaşları” gerekçe gösterilerek dikkate alınmamıştır. Oysa, aksine ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadıkça tanıkların gerçeği söylemiş olmaları asıldır (HMK 255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep olarak görülemez. Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerine dair delil ve olgu yoktur. Dinlenen tanık beyanlarından, davalının eşine fiziki şiddet uyguladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hâlde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanma (TMK m. 166/1) kararı verilmesi gerekirken yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle davanın reddi uygun görülmemiştir…’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

Direnme Kararı:

8. Alaşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 26.05.2015 tarihli ve 2015/103 E., 2015/201 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçeye yer verildikten sonra; tanıkların, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına dair görgüye dayalı beyanda bulunmadıkları, davalı babalarının davacı annelerine olumsuz söz söyleyip, davranışlar sergilediğine dair görgüye dayalı beyanda bulunmuşlarsa da bu söz ve davranışların, taraflar arasındaki tartışmaların etkisi altında gerçekleştirilen münferit, tepkisel ve istemsiz davranışlar olabileceği kanaatine varıldığı, tanık beyanlarına davalıya isnat edilen vakıaların sübutunu sağlayacak nitelikte olmamaları nedeniyle itibar edilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dinlenen tanıkların davacıya olan yakınlıkları ve yaşları dikkate alındığında davalının kusurunun ispat edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

11. Boşanma sebebi olarak dayanılan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi;

“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir.

12. İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

13. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.

14. Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olup davacı vekili tarafından 21.09.2012 tarihinde açılmıştır. Davanın reddine dair ilk kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Özel Dairece davanın kabul edilmesi gerektiğine yönelik verilen bozma ilamına mahkemece direnilmiş ve direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.

15. Direnme kararı Özel Dairece incelendikten sonra davacı asilin 04.11.2018 tarihinde öldüğü gerek nüfus kayıt örneği gerekse davacı vekilinin 27.11.2019 tarihli dilekçesinden anlaşılmaktadır.

16. Eşlerden birinin ölümü üzerine taraflar arasındaki evlilik birliği mahkeme kararına ihtiyaç duyulmadan kendiliğinden sona erer. Ölüm, evlilik birliğini kendiliğinden sona erdiren bir sebeptir.

17. Evliliğin mahkeme kararı ile sona erdirilmesi için açılan bir boşanma davasında eşlerden birinin ölümü hâlinde, evlilik birliği kendiliğinden sona erdiği için konusu kalmayan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir. Mahkemece de bu durum gözetilerek davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmelidir.

18. O hâlde, yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararının değişik gerekçelerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 

 KARARA İLİŞKİN GÖRÜŞÜMÜZ:

Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölmesi halinde, ölen eşin mirasçıları kusurun belirlenmesi yönünden davaya devam edebilir. Bu şekilde mirasçılardan birinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunu ispatlaması halinde diğer eşin mirasçılığı ortadan kalkar. Yani ölen eşin mirasçılarının boşanma davalarına devam etmeleri, boşanma yönünden değil sadece kusurun tespiti bakımındandır. 

Davanın akıbetine boşanma yönünden bakacak olursak; boşanma davası kesinleşmeden eşlerden birinin ölmesi halinde, evlilik ölümle birlikte sona erecektir. Dolayısıyla evlilik ölüm anında sona ermiş sayılacağından artık ortada konusu olmayan bir boşanma davası söz konusu olacaktır. Bu durumda da mahkeme yargılama sonucunda ''karar verilmesine yer olmadığı'' şeklinde karar verecektir.

 Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Biri Ölürse hakkındaki karar, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından sunulmuştur.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN