Bir Haktan Feragati İçeren Hususlarda Avukatların, Müvekkillerden Yazılı İzin Alması Şart mıdır?

Bir Haktan Feragati İçeren Hususlarda Avukatların, Müvekkillerden Yazılı İzin Alması Şart mıdır?

Bir Haktan Feragati İçeren Hususlarda Avukatların, Müvekkillerden Yazılı İzin Alması Şart mıdır?


Bir Haktan Feragati İçeren Hususlarda Avukatların, Müvekkillerden Yazılı İzin Alması Şart mıdır?

Bir Haktan Feragati İçeren Hususlarda Avukatların, Müvekkillerden Yazılı İzin Alması Şart mıdır?
Yargıtay
TBB Disiplin Kurulu
Esas
: 2018/1017
Karar: 2019/36
K.T.: 25.01.2019

Özet: Bir haktan feragati içeren hususlarda avukatların, müvekkillerinden yazılı izin alması zorunludur.

Şikâyetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 23.03.2016 günlü “Olur”u ile; “Şikâyetçi vekili olarak … 6. Aile Mahkemesinin 2014/577 esasına kayden takip ettiği şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma, müşterek çocukların velâyetinin babaya bırakılması ve manevi tazminat davasında, nafaka istemi hususunda aleyhe kararı 09.06.2015 tarihinde tebellüğ ettiği hâlde, temyiz etmeyerek 25.06.2015 tarihinde kesinleşmesine sebebiyet verdiği gibi temyiz süresini kaçırması nedeniyle kendisini şikâyet etmemesi için müşteki müvekkiline para vermeyi teklif ettiği” iddiası ile kovuşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin davasında, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Şikâyetli avukat savunmalarında özetle; şikâyetçi vekil olarak … 6. Aile Mahkemesinin 2014/577 esas sayılı boşanma davasında davalı vekili sıfatıyla temsil ettiğini, Mahkeme tarafından hükmedilen kararda tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin şikâyetçiye verilmesine, şikâyetçi ile müşterek çocuklar için sonradan yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devam etmek üzere tedbir nafakası bağlanmasına, davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verildiğini, kararın şikâyetçinin el yazısı ile yazmış olduğu talimata uygun olduğunu, tarafına maddi ya da manevi tazminat talebinde bulunulmakla ilgili talep ya da talimatın iletilmediğini, yargılama sırasında ve kendisini vekil tayin etmeden önce böyle bir talebinin olmadığını, boşanma davasının kanıtlarından olan … 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/56-531 sayılı ilamında şikâyetçinin eşini bıçakla yaralamaktan, eşine şikâyetçiyi basit şekilde yaralamaktan ceza verildiği, HAGB kararı verildiği, bu kararın tarafların eşit kusurlu sanılması olarak yorumlanacağı ve bu nedenle manevi tazminat talepleri reddedilmiş olacağından bu yönde bir temyizin hukuken sonuç doğurmayacağını, maddi tazminat yönünden müvekkili müştekinin soyut beyan dışında bir delili olmadığını, hukuk kurallarının uygulanmasında bir hata olmayan ve vekil edenin taleplerini karşılayan boşanma ilamını temyiz etmekle yükümlü olmadığını, kaldı ki müvekkilinin hükmün temyiz edilmemesi yönünde sözlü talimat vermiş olduğunu, eğer hükmü temyiz etmiş olsaydı Yargıtay’ca davalı müvekkilinin düzenli gelir elde etmekte olduğundan nafaka yönünden bozma, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle manevi tazminat talebi olsaydı dahi reddine ilişkin onama, maddi tazminat talebi olsaydı dahi somut kanıt olmadığından reddine ilişkin onama kararı verilmesinin mutlak olacağını beyan etmiştir.

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 14.07.2016 günlü toplantısında şikâyetli hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği, vaki itirazın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 04.05.2017 günlü kararı ile kabul edilmesi üzerine; Baro Yönetim Kurulu’nun 16.05.2017 günlü toplantısında Avukatlık Kanunu’nun 34, 134 ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan cezalandırılması istemiyle … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/255 esasına kayden açılan kamu davasında, Mahkemenin 29.11.2016 gün ve 2016/380 karar sayılı ilamı ile; sanık şikâyetli avukatın eylemine uyan TCK’nın 257/2 ve 62. maddesi gereğince neticeten 2 Ay 15 Gün Hapis Cezası ile Cezalandırılmasına ve CMK’nın 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itirazın reddi üzerine 31.01.2017 günü kesinleştiği,

Mahkemenin; “Sanığın … Barosuna kayıtlı Avukat olarak görev yaptığı, … 6. Aile mahkemesi 2014/577 esas, 2015/373 karar numaralı müşteki hakkında verilen kararın 09.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği ancak sanık Avukat tarafından kararın süresi geçmiş olmasına rağmen temyiz edilmediği, müşteki açısından bir hak kaybı oluşturduğu anlaşılmış olup sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle Mahkememize kamu davası açılmış ise de; görevi kötüye kullanma kastı ile hareket edildiğini gösteren bir delil bulunmadığı ancak görevin gereklerini yerine getirmede ihmal veya gecikme göstermek eylemine uyan harekette bulunduğu anlaşıldığından sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunun vasıf ve mahiyetinde olmayıp görevi ihmal suçu niteliğinde olduğundan…” gerekçesiyle karar verdiği,

Baro Disiplin Kurulu’nca “…Her ne kadar … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/255 esas 2016/380 karar sayılı 09.06.2016 tarihli kararında şikâyetli avukatın, görevin gereklerini yerine getirmede ihmal veya gecikme göstermek eylemine uyan harekette bulunduğu gerekçesi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de soruşturma izni verilen Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün kararında sadece nafaka isteme hususunda aleyhe olan kararın temyiz edilmemesini soruşturmaya konu yaptığı, yargılama sırasında şikâyetçi/davalı ile müşterek çocuklar lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi, gerekçeli karar ile çocuklar lehine iştirak nafakası şikâyetçi/davalı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olması, hükmedilen nafaka miktarlarının açılacak nafakanın arttırma davası ile arttırılmasının her zaman mümkün olması karşısında yine şikâyetli avukat tarafından vekilinden yazılı talimat almamış olmasının şikâyetçi müvekkilinin haklarına halel getirmediği, ayrıca şikâyetli avukata maddi ve manevi tazminat yönünden müşteki tarafından herhangi bir yazılı talep veya talimatının olmadığı değerlendirilerek…” gerekçesiyle şikâyetli hakkında ceza tayin edilmediği,

Şikâyetlinin disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

Şikâyetçinin 06.11.2018 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki iddialarını tekrarla, kesinleşmiş ceza mahkemesi kararına rağmen şikâyetli hakkında ceza tayin edilmemiş olmasının yasaya aykırı olduğunu, şikâyetli ile aralarında geçen telefon görüşmesi çıktılarını dosyaya sunduğunu, bu çıktılardan da anlaşılacağı üzere şikâyetli avukata defalarca davayı temyiz etmesini istediğini söylediğini belirterek Baro Disiplin Kurulu kararının kaldırılmasını talep ettiği,

Şikâyetli vekilinin 22.11.2018 tarihli itiraza cevap dilekçesinde özetle; mahkemece hükmedilen, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek hukuki dayanaktan yoksun itirazın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.

Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler”,

 Avukatlık Kanunu’nun 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”,

 Avukatlık Kanunu’nun 171. maddesi, “Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.”

 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”,

 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

Şikayetli avukatın disiplin yargılamasına konu olan eylemi, … 6. Aile Mahkemesinin 2014/577 esas sayılı dosyasının 09.06.2015 günlü kararını temyiz etmemesidir.

Kurulumuzun yerleşik kararları gereği; bir haktan feragati içeren hususlarda avukatların, müvekkilinin yazılı iznini alması zorunludur. Dosya içerisinde şikâyetli avukatın müvekkilinden aldığı böyle bir belgeye rastlanılmamıştır.

Ceza Mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, HAGB kararı, ceza yargılamasından bağımsız olarak, yargılamaya konu eylem konusunda disiplin kovuşturması yapılmasına ve yapılacak kovuşturma sonucunda disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmemektedir. Disiplin kovuşturmasına konu eylemin maddi delillerle sabit olması halinde, açıklanmayan hüküm; şikâyetlinin bu fiil sebebiyle sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, disiplin kovuşturması neticesinde verilecek ceza bakımından da bağlayıcı değildir.

Şikâyetli avukatın … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/255 esas, 2016/380 karar sayılı dosyasında verilen HAGB kararının dikkate alınması yönündeki itirazlarının; şikâyetli avukatın temyiz etmeme eylemi, Avukatlık Kanunu’nun 34, 134 ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları yönünden başlı başına disiplin cezasını gerektirdiğinden, reddi gerekmektedir.

Disiplin hukuku yönünden özen yükümlülüğüne aykırı davranan şikâyetli avukatın eylemi Avukatlık Kanunu’nun 136/1.maddesi gereğince kınama cezasını gerektirmekteyse de … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı dikkate alınarak şikâyetçinin itirazının kabulü ile şikâyetli avukatın bir alt ceza olan uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

Gereği düşünüldü:

1-Şikâyetçinin itirazının kabulüne, … Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 28.09.2018 gün ve 2017/15 Esas, 2018/75 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, şikâyetli avukatın UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

Oy birliğiyle karar verildi.

 Bir Haktan Feragati İçeren Hususlarda Avukatların, Müvekkillerden Yazılı İzin Alması Şart mıdır? hakkındaki karar, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından sunulmuştur.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN